Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"Bir hikâyenin daima iki tarafı vardır" sözü size oldukça tanıdık gelebilir, ama gerçek anlamda kaçımız iki tarafın da ne yaşadığını anlayabilmek için zaman ayırıp, hikâyeyi iki farklı açıdan inceîeriz? Ingiliz tarihçi, yazar eylemci ve TÜYAP6. îzmirKitap Fuarı'nm konuğu Tarık Ali, 'tslami dörtlü' dizisinin ilk üç kitabında bizi böylesi bir çabadan kurtarıyor. tslam ve Batı tarihinin kesiştiği bir konuyu ele alan Tarık Ali üç bildik konuyu; Yeniden Fethi, Haçlılan ve Osmanlı împaratorluğu'nun son yıllarını çok Farklı bir bakış açısından, Müslümanların bakış açısından, bize sunuyor. HUGH S. GALFORD Batı'nın yazdığı tarihe DoğuJashihi Tarık Ali'nin İslam dörtiemesi lan tıp ve astronomi kitaplandır ve kitaplann değerini 'ağırlıklarıyla' ölçen askerler tarafından başka bir yere taşınırlar. Kilise üyesi olan Cisneros, Gırnata'daki Müslüman topluluğu ve bu topluluğun kültürünü en ufak parçasına vanncaya dekyok etmeye kararlıdır. Teolojik tartısmada alt edildikten sonra, baş kadıyı öldürene kadar ona işkence yapar. Papazlanna Arapça öğrenmelerini ve Hıristiyan eserleri Arapça ya çevirmelerini buyuran selefinin aksine o, Müslümanlara şiddet uygulamasını tek çıkar yol olarak görür. Aslında tüm tavırlannın altında kisisel bir şeyler yatmaktadır; hem çocukluk arkadaşları hem de papazlar, onun Yahııdi atalan olduğu söyfentilerinden bahsetmektedirler. Bu yüzden Cisneros'un tüm emirleri onun katıksız bir Hıristiyan olduğunu kanıtlama amacıtaşır. Cisneros'un zalimliğiyle, Gırnata böl gesinin sivil yöneticisi ve Ömer'in can dostu Don înigo'nun görünümünde ilginç bir zıtlık vardır. Don înigo'nun maiyeti Yahudiler ve Mağribilerden oluşmaktadır ve bir gün Ömer'e, "Benim için onların olmadığı bir Granada vahasız bir çölden farksızdır. Ama ben tek başınayım" der. Ömer, eğer zamanında Hıristiyanlann kullandıidan taktikleri kullanmış olsalardı şu anda içinde bulunduklan durumun asla ortaya çıkmayacağını söylediğinde Don înigo şöyle cevap verir, "Onun yerine siz, din ve inanç ayınmı gözetmeksizin yarımadanın tümüne uygarlık getirmeye çalıştınız. Bu sizin soyluluğunuzda, simdi de bunun bedelini ödeme lisiniz." Don înigo, îsabel ve Cisneros'un politikasını benimsememesine rağmen, buna karşı koyamayacak kadar güçsüzdür. Cisneros'un bir kısmı kendi kararı, bir kısmı da Ferdinand ve îsabel'in emirleri olan eylemleri îspanyol hükümdarlığı ve Müslümanlar arasındaki barış arüaşmasını ihlal eder. Kendilerini aldatılmış hisseden Müslümanlar dört ayn seçenekle karşı karşı^^maımM kalıp iyi şeylerin olmasını dilemek, olduklan yercıe kalıp savaşmak, Kuzey Afrika'ya kaçmak ya da din değiştirmek. Omer, ailesini koruyabilmek için din değiştirme voluna gitmeyi düşünür ama sonra asla öyle ormayacağını bilmesine rafimen durumun iyiye gideceğini umarak bu fikri kafasından atar. En küçük kızı Hind bir âlimle evlenir ve onurıla birlikte Fez'c gider. Büyük oğlu Züheyr, Müslüman dırenişinin önde gelen liderlerinden biri olur. Ailenin yıllar önce din değiştiren tek ferdi Ömer in amcası Mikau, ya da yeni adıyla Miguel'dir. Miguel'in din değiştirmesi sadece inancına karsı değil aynı zamanda ailesine karşı da işlediği bir günahnr. Miguel artık Kurtuba'nın piskoposu olmasına rağmen, din değiştirme süreci henüz taamlanmamıştır. Kız kardeşin ölümü nedeniyle Hudeyl'lerin evini ziyaret ettiğinde, iki elini de yukarı doğru açar ve öıü için Müslüman dualan okur. Birkaç dakika mezann başında bu şekilde durduktan sonra, onlarla çatışmak için bekleyen altmış beş askerle karşılaşacaklan Hudeyl'lerin konağına doğru yola koyulurlar. T ank Ali'nin 'Islam dörtlemesi'nin, yazımı altı yildan fazla sürcn ilk üç kitabı, sadece derin bir okuma hazzı vermeklc kalmıyor, aynı zamanda Batı'nın, Islamiyet ve Müslüman toplumlar hakkındaki yanliş düşüncelerinin düzeltilmesinde de oldukça etkili bir rol oynuyor. Her eser, birer roman olmanın yanı sira, aynı zamanda ımın bir araşnrma sürecinin ürünü. îslam toplumunun her dönemindeki açıklık, hoşgörü ve kozmopolitlik çeşitli vurgularla ve gerçeği yansıtan noktalara değinilerek okura akranlıyor. Fakat kitaplar îslam tarihini temize çıkartmayı amaçliyor. Batılılar, îslam'ı homojen bir bütün olarak görme eğilimindeyken Tarık Ali, îslam toplumunda varolan bölünmeleri ve anlaşmazlıklan gözler önüne seriyor. Bu anlaşmazlıkların kimileri, Nar Ağaantn Gölgest ve Tas Kadin romanlarında olduğu gibi, çok önemli şeyler değil, fakat kimileri de karakterlerin îslami kimliğinin sözüne iniyor ve Selâhaddin'in Kitabt'nda neredeyse topluma zarar verecek bir hal alıyor. Tarık Ali, Batı tarihine de aynı titizlik ve acımasız bir dürüstlükle yaklaşıyor. Hikâyesinin içine gercekleri de katarak, tüm bunlann Batı toplumunun birer zaferi olduğu söylemini yıkıyor. r Iıristiyan Batı'nın galibiyet düşkünlüğünün ve kana susamışhğının Nar Ağacının Gölgest romanında altı çiziliyor, ama Selâhaddin'in Kitabı ve Taj Kadtn romanlarında da gelmekte olan tehlike açıkça belirtiliyor. Bu serinin ilk kitabı olan NarAğactnın Gölgest, Gırnata'nın kaybedilmesinden sonraki dönemde, Ispanya'daki Müslümanlann Yeniden Fetih sonrasında vermeleri gereken hayati kararlan gözler önüne seriyor. Nar Ağacının Gölgcsi, Müslüman topluluğun, Kraliçe îsabel'in günahlannı çıkartan papaz Ximenes de Cisneros tarafından kitaplarının yakılmasının şokunu yaşamalanyla başuyor. Teoloji tartışmak üzere Gımata'ya gönderilen Cisneros, Müslüman alimler tarafından sözlü tartışmada alt edilir. Cisneros, yenilmenin verdiği kızgınlıkla, tüm Müslüman kitaplannın yok edilmesini buyurur; iki milyon el yazmasıeser yalulır. Hudeyl ailesinin reisi olan Omer yas tutmayabaşlar, "Kültürümüzü ateşe verdiler... Sekiz yüzyılın birikimi tek bir günde imha edudi." Bu acımasız katliamdan kurtulan yegane kitaplar, Müslümanlann bu konuda lcendilennden daha üstün olduğunu fark eden Hıristiyan alimlerin rica sıyla aynlan, sayılan yaldaşık üç yüzü bu dünyalarını hayal etmeye çabşuğını söylüyor. Kitap üç bölüme aynlmış ve tıpkı eski tarih kitaplannda olduğu gibi her bölüme, o bölümde neler olacağını tanımlayan bir başlık verilmiş. Tank Ali romana, Selâhaddin'in, Fatımilerin toprağı olan Mısır'ı fethederek gücünü arttırmasıyla başhyor. Müslüman topluluğun evrensel liderliğini ilan etmesine rağmen, Bağdat'taki halifelik üç Müslüman hanedanından sadece birine geçecektir. Diğer iki aday da îspanya'daki Ümayyad hanedanı ve Mısır'daki Fatımilerdir. Kahire'de kurulu ve Bağdat'taki Abbasi halifeye karşı olan Fatımiler, halife için en önemli sorunu oluşturuyorlardı. Selâhaddin, Fatımileri yenerek sadece Abbasi halifesinin gücünü arttırmakla kalmadı aynı zamanda Müslümanlara Filistin yolutnı da actı; buradan Kudüs'teki 1 laçlılara kolaylıkla saldırabileceklcrdi. Selâhaddin, Halileyi telaşlandırmamak için, Kahire'deki gücünü sessiz sedasız sağlamlaştırdı. Ninayetinde Şam ve Mısır sultanı oldu ve böylelikle askeri birliklerini Kudus'e yönlendirip, 1187'de Kudüs'ü geri aldı. Müslüman dünyasının dört bir yanından gelen birlikleri toparlayarak uzman bir planlamacı ve iyi bir komutan olduğunu kanıtladı. Öldüğünde Müslüman dünyasındaki en önemli yöneticiydi; Halife bile onun kadar güçlü değildi. Veliahtlan, Bağdat'taki Moğol yağmasının ardından 1258'de Mısır'da, Osmanhlann yükselişine kadar îslam âleminin en önemli hanedanı olacak olan Eyyübi halifeliğini kurdular. Kitap, hikâyeyi anlatan îbn Yakup'un, arkadası îbn Meymun'la yemek yerken yapağı konuşmayla başlıyor. geceleri, kapının çalınmasıyla bölünür. îbn Yakup'tan kendisinin kâtibi olmasını ister. Selâhaddin kendi sarayındaki tarihçilerinin onun söylediklerini ve yaptıklarını olduğu gibi yazacağına inanmamaktadır; onlann yazdıklan şeylere sultanm hoşuna gideceğini düsündükleri abartılar katmaîanyla ünlendiklerini anlatır. Böylece îbn Yakup'un sultanla uzun sürecek, yakın dostluğu başlar. Selâhaddin, îbn Yakup'un savaş divanına katılmasını istemez; bunun tek sebebi îbn Yakup'un ve ailesinin güvenliğini sağlamakUL Aile toplantılarma katılır, Selâhaddin'in hayatını yazarken, ikisinin arasın da yakın bir dostluk doğar. Kudüs'ün düşüşünde oradadır; Yanudiler de en az Müslümanlar kadar şehirdeki I Iıristiyan egemenliği sona erdiği için mutludur. Selâhaddin bilge ve temkinli bir lider olarak karşımıza çıkıyor; savaşta gerektiğinde acımasızdır ama ülkesini yönetirken adaletli ve hoşgörülü bir yönetici portresi çizer. Romanda, Kahire ve Damascus'un kozmopolit yapısı da önümüze sunuluyor; Yahudiler sadece Müslüman komsulanyla huzur içerisinde yasamakla kaimıyorlar, aynı zamanda Selâhaddin'in hakkaniyetinden de istifade ediyorlar. Meymun sultanm kisisel doktorudur ve Selâhaddin, Yahudilere, kendine Yahudi bir kâtip seçecek kadar yakındır. Bu iki din arasında neredeyse niç düşmanlık yoktur. Aslında en temel aynlıklar Müslümanların kendi içinde yaşanmaktadır. Kudüs'ü geri almak Müslümanlar için en önemli konudur ama bir yandan da, bu isi başaran kişinin Müslüman dünyasındaki en saygın kışi olacağının farkındadırlar. Bu yüzden, Selâhaddin'in yükselişi tehlikeli görülür, ince ve özenli planlarla engellenmeye çalışılır. Nübyelılerin çıkarttığı ayaklanma başarıyla bastırılır, başkaldıranların hepsi öldürülür ve Kahire'de yaşadıklan bölge diğerlerine ders olması için yakılıp yıkılır. Selâhaddin, Kürt olmasma rağmen, Kudüs'e saldırmak üzere kurduğu orduya Kürtleri aldığı takdirde yaratacakları sorunları fark eder. İyi birer süvari olmalarıyla ün sal ı CUMHURİYET KİTAP SAYI 581 Satthadılnlnyiiksalfi fegkıç H P OOK uNll Müslümanlar, kadmların da yer aldığı kahramanca karşı koyuşlanna rağmen, en sonunda yenilirler ve hepsi öldürülür. Adını söylemeyeceğim on altı yaşındaki îspanyol yüzbaşı, ömer'in on yaşındaki oğlu Yezid'in kalbine kılıç saplayarak bu vahşete son noktayı koyar. Genç yüzbaşı, son sözde de bahsedildiği ğibi, ileride çok daha büyük zaferler kazanacaktır. NarAftacmGölgesi Kitabt, bu üç roman içerisinde tarihle en çok iç içe olanı; konusunu Selâhaddin'in yükselişinden ve kariyerinden aLyor. Romanın kahramanlarının kimileri gerçek, kimileri de hayali karakterler; tıpkı îbn Meymun gibi, Selâhaddin ve ailesi gerçek karakterler. Selâhaddin'in kanları, usağı Şadi ve bize nıkâyeyi anlatan îbn Yakup ise Tank Ali'nin yarattığı karakterler. Tank Ali, giris bölümünde, tarini olaylara sadık kaldığıru ama c ml ar lr: ^ı • ^ 5 ' a Tank Ali. kltaplannda Islam toplumunda varolan bö karakterlerin iç Oldukları yerde lünmeleri ve anlaşmazlıklan gözler önün« seriyor. Selâhaddin 'in SAYFA 14