24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

değilim. Kitabımın bir yerinde "günlük gazete okutmak için bile lotarya rüşvetiyle okuyan Tiirk milleti için yazan hiçbir yazara laf edilmesin" diyorum, hakikaten böyle düşünüyorum. Ben onu sevmeyebilirim, ama birkaç yüz kitap satarak onunla ayakta durmaya çalışan yazara, şaire benim çok büyük saygım var; madden ve manen bir kahramanlık onlarin yaptığı. Öyleyse romanımz üzerınden gıdeltm. Kahramanınıza, dolayruyla da bize, o kadar çok. kitapçı gezdiriyor, o kadar çok ve çesilli iirün yelpazestnde ürun veren yazar aaı stralıyorsunuz ki, AngloAmerıkan dunyanın yabanctsı olarak bıze şaşırtıcı gelıyor. Bu arada bir de sunu görüyoruz: Adresını verdiğiniz dünyayagöre Türkyayınalığı endüstrileşememış. Tkincisı, isaretettığinız zengtn çeşillilikte iirün veren yazarlartn tamamtna yakınt, zengın ülke insanlart kı serserihk bile yapsalar bunu esere, dolaytsıyla da paraya dönüstürme şanslart var. Elbette, çok doğru söylüyorsunuz. Maddi manevi destekleri var, hatta yaratıcı yazma kurslan bile var. Dolaymyla Publisher's Weekly'nin altı ay sonra çtkacak kitabın duyurusunu yapmast normal. Siparisini almıs olan yazarın zaten bayatı da garanti bir bakıma. Türkiye'de ıse yazar olmak, daha en baştan cehennemae yasamayt kabul etmek gibi bir sey... Bu aediklerinize katıiıyorum. Bir şey daha ekleyebiliriz. Türkiye'de yılda 1011 bin (başlık) kitap çıkıyor, AngloAmerikan edebıyatta ise Amerika'da 500 bin, îngiltere'de 100 bin başlık yayımlanıyor her yıl. Bu çesitlilikte okuma zevkinize uygun kitap yakalama ihtimali tabii ki daha yuksek. Ümidi kesmelı mıyız? Hayır ama şair ve vazarlanmızda gördüğüm bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum. Tıpkı, bir maç iyi, bir maç kötü oynayan futbolcu gibiler. Bir yazann bir kitabını okuyup beğeniyorsunuz, ondan sonrakinin ilkinden daha iyi olmasını bekliyorsunuz ama olmuyor; istikrar yok. "Puslu Kıtalar Atlası"ndan sonra îhsan Oktay Anar örneğin* diğer yazdıklan da kötü değil ama, ben nedense onlann da ilk kitabı gibi olmasını beklerdim. "Pudu Kıtalar Atlası" bir ılk romandı. llk romanlar genelltkle bir kap içinde stkışmts havanın patlaması gibi, yoSun bir birikimin ortaya çtkmau olarak etkıleyici olabilır Yazar, böylelikle kendinde bir rahatlama duygusuna hak tanıyabılır. Doğru söylüyorsunuz, ama okur onu affetmiyor. Ha, okur, ikinci kitabı birincisi kadar beğenmese bile yine okuyor okumasına. Benim durumumda ise anında bırakıyor elinden, çünkü benim okuma listemde 300 tane kitap var sırada bekleyen. Isaac Basheviş Singer, kitabımda da aktardığım gibi, "Üslubun egemen olduğujöykünün, üslubun iskeleti konumuna nizmet ettirildiği çapraşık yazı türlerinden hoşlanmam" demiş. "Sakın okuma, bırak; atlayarak oku." Bu da bir sanat ve ben de adayarak okurum en kötüsünden veya bir yerde bırakırım; diğer kitaplara haksızlık etmek istemem. llk romantmz için siz neden bu kadar bekledınız? Birkaç yıl önce '2000 yılı, 50. yaşım bitmeden bir roman yazacağım' diye kendi kendime bir hedef belirlemiştim. Önemlı tarthlerde gerçekleştirmek üzere hedef beltrleme, bir takıntı gıbı, kahramanımzda da var. Ben de onun geçtiği yollardan yürüdüm. Bankada, bir çokuluslu firmada çalıştım. Bunun getirdiği bir takvime uyma dürtüsü var bende. 1 îedefimi belirledim. Beni, 80'li yıllarda, arkadaş çevremden, bir Musevi hanımla Müsliiman bir erkeğin yaşadığı, mutlu biten aşk macerası etkiledi. Nasıl geliştireceğimi o zamanlar bilmiyordum, ama buradan çıkarak bir CUMHURİYET KİTAP SAYI SB1 ama kendisinc 285 milyon dolar kaldığında bir dilenciye sadaka bile vermiyor. Eleştirdiğı konulardan herhangi birinde bir faydada bulunmak için hiçbir çabası yok adamın. Bunu bilinçli yaptım ve zaten o kadar parası, birikimi olanlann başka yerlerden eksiği oluyor. Daha ılk say/astnda kitahınm 'dene(mescl) roman' olarak nttelıyorsunuz. Metnin hütününde de parantezle bölerek okuru farklt anlam katmanlanna çekmeye çalıştıpnız kelımeler dikkat çektyor "Dinyanm en büyük yazan" Türidytfde yazar oferafc Amerikalılar, "Romanda, elden geldiğikadar fikir üretme, öykü üret" der. BeSelçuk Altun'un roman kahramanı alışılmadık bir kahraman. nim romanımda "dünyanın en büyük yazan" diye, kitabın sonuna kadar sakladıseyler yazma fikri 20 yıl öncesinden baş6ım yazar, tepki ve eleştiri dolıı olduğu ladı. 2000 yılında, çalıştığım kurumda iş halde çok doyurucudur. Benim görüşüm düzenimi çarşamba günleri de işe gelmeise ustalıkla ve yerinde kullanılrnak şarmek üzere düzenledim. Kitabın 225. saytıyla romanlann içinde toplumsal tepkifasında fotoğran görülen binanın dörler ve eleştiriler de yer almah. Romanımdüncü katında yer tuttum. Orada minik da biraz onu da yapmaya çalıştım. Denebir kütüphanem var. Telefon, çay kahve ilk romanım ve deneysel yanlan olduğu yapma sistemi gibi hiçbir sey yok başka.< için, mesel ise Türkçede kendi başına, Dost ağırlamayacak kadar küçük bir odasonunda ders çıkanlması gereken masal da çarşamba ve cumartesi günleri yazmademek; ikisini Dİr arada yapmaya çalışıya başladım. Haftada iki gün yazarak 1 yorum. Mart'ta başlayıp 16 Aralık'ta bitirdim, 70 Bizim sözcüklerimiz, fark ettim ki bu günde. tiirden kesmelerle bir derinlik kazanıyor. Bir anlamda 'çalmmts günlerin roma Örneğin, galiba, kendi basına bir mualnı olduyanı.. laklık ifade ederken a'sınıkaldırdığınız Öyle ve çalakalem yazdım, onun coşda birden anlam değistirip galip oluyor. kusu var kitapta. Sonra birkaç kez okuKelimelerin ikiye, üçebölünmesi, ustaca dum, yanm sayfadan daha fazla yeniden yapıldığı zaman, anlam a derinlik katıyor. yazdığım yer ounadı. Enis Batur'a da 'Ben Bu türden uygulamalara romanımda ben yazıyorum, okuvorum ve içime de siniyor' daha çok eleştırmenleri eleştirdiğim yerdedım. "Demet ki kafanda iyi yazmışsın, lerde basvurdum. bırak öyle kalsın" dedi. Sonra Kendi ken Bir "klasik düjtnant" diyebileceg'im dime 'Ben bunu yazarım, sonuçta içime kahramammzı Neıo York kitapçılartnda sinmezse yazma sürecinde aldığırn hazla gezdirirken bizde pek karştlığt olmayan idare ederim. îçime sinerse Enis Batur ve birtakım türlere örnek olujturan eser adGüven Turan'a gösterir, onlann görüşülanndan söz ediyorsunuz. Bu karşttltk önne göre bakarım dedim. Okudular ve yece irkiltti benı, ama düşündükçe, çevıri nilir yutulur buldular, kitap da öyle çıktı. edebiyat adtna okuduğumuz çoğu romanın da klasik çizgınin uzanttlanndan oluştuğunu/ark ettim. Bu durum, yabancı dil Romanın akıalıfı, uzun uzun verdiğıntz bilgıler nedeniyle tökezlıyor, bunu az den beslenemeyen, anlatımda belkideyenı bir biçime ihtiyaç duyan yazar adaytan önce siz de kabul ettıntz Okura ulasma ıstepniztn ağır bastıg'ı bu noktalarda neden için bir engel sankt. Tiirk eaebiyattnın çobir aysberg gibi donuk, adının Sina oldu raklıktan bir nebze de olsa kurtulması, yeğunu ancale romanın sonunda öğrenebıldt ni biçimsel denemelertn aktanlmastna da bağlı galiba "Yalnızlık Gittığın Yoldan kitniz, son derece konformnt, oportünist Gelir" böyle bir nıtelık taştyor mu? bir anlatıcıkahramanı tercih ettimz? Ben de böyle düşünüyorum ve ro Sina, günahın (sin, Ing. günah) A harmanda klasiğe ilişkin tavnm zaten düş,finde olan bir delikanlı. Bu romanın anmanlık düzeyinde değil. Ben klasiğin gelatıcısı veya ba^kahramanı çok değişik bir rektiğinden fazla önemsendiğini düşükarakter olsun istedim. Dört dördük olnüyorum. Onlar kendi dönemlerinde masın, rengi değişik olsun istedim. Türk başyapıtlardı, ama devirlerinin kapanmış edebiyatında kahramanlar hep sıfırdan olması gerekiyor. Orada vurgulamaya çabaşlayan, ailesiyle, patronuyla, sistemle lıştığım bir başka şey daha var. Kitapta kavga edip bir yerlere gelenlerdir. Hem Strand diye bir kitabevinden bahsediyonamuslu, hem dürüst, memleketine fayrum. Strand'da 2 milyon kitap var. Ben dalı, çok kitap okuyan birisi değil, biraz îstanbul'da bir araştırma yaptırttım arkao yönleri de olsun istedim. Birçok şevi daşlara, Istanbul'daki bütün kitabevlecleştiriyor ve elestirilerinde belki de hakrindeki kitaplan, başlığına göre toplayıp b ama, o eleştirilerinin karşısında hiçbir bir araya getirdiğinizde Strand'dakinin harekette bulunmuyor. Mirası lanetliyor, SELÇUK ALTUN yarısı kadar etmiyor. Verdiğim bu rakamlar, araştırmayla ortaya çıkmış, gerçek rakamlar. Bir de romanın sürükleyiciliğini etkilemesi pahasına, okuyucuya hizmet olsun, ipucu oluştıırsun diye, A'dan Z'ye, plaj ve kayak dışında gezi yapmak isteyenlere bir liste verdim. Bunlar, birçoğu Türkiye'de olan, çok para istemeyen ve geciktirmeden yapılması gereken, örneğin 500 yıldır tarinsel dokusunu kaybetmemiş bir Mardin, Selçuklu anıt mezarlarının bulunduğu Ahlat gibi gezi tüyolan da vermeye çalıştım. Bunlar alışılmışın ötesinde şeyler, biliyorum ve iki kişiye bile etki ederse mutlu olurum. Romanda yer alan kijilcrin ad ve soyadlartm anagramtk bıçmde bırbınnın içinden çtkartyorsunuz. Halis Silah, Kadrt îdrak, Sinan tnsan, Tartk Kırat gtbt.. Ancak bunu daha çok olumsuz özetliklen olan kışilere uyguluyor, sevdtklertntzı ise gerçek adlarla anıyorsunuz. Neden? Türkiye'deki ad ve soyadı kullanımını bir şekilde bicvetmek için. Türkiye'de bir ilk isim kargaşası başladı. Yeni evli çifder, koca, babasının veya kendi isminin ilk hecesi ile kansının isminin son hecesini alarak hiç de alışık olmadığımız bir şekilde çocukıanna isimler türetmeye başladılar. Ben Azmi Imza, Halis Silah isirnlerini türetirken bunlan düşündüm; söylediğim gibi oluyor çünkü. Dunyanın hiçbir ulkesinde bu kadar zengin adsoyadı kullanılabileceğini düşünmüyorum ben; buna da karşıyım biraz. Türkiye'de bir isim kaosu var. Gezegenin hiçbir yerinde voleybol, basketbol oyuncuları, Türkiye'de olduğu gibi isimleriyle çıkmaz sahaya. Ama Türkiye isim açısından o kadar zengin ki beş tane Ahmet, yedi tane Mehmet olmuyor. Oysa Batı'da din dısı isimler pek kullanılmadığı için oyuncular soyadlan veya ad soyaa birlikte çıkıyorlar. Roman kahramantmz, yansıttığıntz şeklvylepek de sevimlı bırt değil, ama okuru duygulandıracak kadar mahzun. Siz ievtyor tnusunuz kahraman tnızt? .+ Ona karşı duygulanm kanşık. Zaten dikkat ederseniz doğru eleştiriler yapıp doğru tepkiler göstermekle birlikte Dİr adım ötesine gitmeyen bir karakter. Kasten böyle yaptığımı söyledim. Edebiyatımızda böyle karakterler yok ama, bizler dahil olmak üzere, etrafta çok. Aydınlar, hali vakti yerinde olanlar sürekli eleştiriyoruz, ama iş elestirdiğimiz yoldan eiaecek, sorunu hafirletecek bir şeyler de yapmıyoruz. O da tamamen öyle. Servetini nasıl kazandığını bildiği dayısıöğretmen kadar bile vergi verna medin" diye hakaret ediyor ve sonra o servetin sanibi olduğu zaman daha farklı davranmıyor. Bu tür insanlar genelde, maalesef, hep böyleler; çok kitap okumuş olsalar da, çok gezmiş olsalar da bir şey değişmiyor. Gerçeklikte karşılığı olmasa böyle örnekler de veremezsiniz zaten. Bu karakter özelliklerine sahip roman kahramanı, yaşamının sonunu kendi belirlemiş kimi isimleri anarak intihan, haysiyedi oir son davranış olarak olumluyor, onlara saygı duyuyor. Kendisinin de bir punduna getirip aynı yolu izlemesi beklenirken roman, sürpriz bir son ile bitiyor. Daha doğrusu bitmiyor da bir ikinci romana kapı aralıyor. Intihar konusunda, roman kahramanı kendisi olamadığı kişilerin intiharı karşısında eğiliyor, çünkü kendisinin yapanıayacağı Dİr işi basarmış olarak görüyor. Evet, bu romanı bir ikincisi izleyecek ve bu intihar sorununu orada daha da geliştirmeyi düşünüyorum. Unutmayın, Sina aslıncJa sin(A)! Yanı günah'ın A'sinda yaşıyor henüz! • "Yalmzhk Gittiğin Yoldan GeÜt"/Selçuk Altun/Yapı Kredi Yaytnlart/260 s. t S elçuk Altun, 1950'de ArtvinŞavşat'ta doğdu. Ortaöğrenimini Samsun Maarif Koleji'nde bitirdi. Babasi önce kaymakamlık, sonra valilik yaptı. Çocukluğunun bir bölürnü Anadolu'nun Eskişehir, Şamsun, Hakkâri gibi illerinde geçti. Boğaziçi Üniversitesi Isletmecilik Bölümü'nü bitirdi (1973). Aynı bölürnde master'ını taınamladı (1974). Bir yıl îngiltere'de yaşadı. Özel sektörde, özellikle fınans kesiminde yöneticilik yaptı. Işi gereği yurtdışına çok sık yolculuklar yaptı. I§ ya da tatil için gittiği bütün iilkderde, kitap satdan her tür mekân, "Yalnızlık Gittiğin Yoldan Gelir"den de anlaşılacağı gibi, gözde ziyaret alanlarıoldu. Başta kitapltk olmak üzere dergi ve gazetelerde kitap ve kitabevleri üzerine kılavuz denemeler kaleme aldı, derleme ve seçkilerde çevirmenlik yaptı. "Tutkıınu okluğu" Oktay Rifat'ın pek çok şiirini lngilizceye çevirip bastırarak Amerika'da tanıtımını üstlendi. Selçuk Altun, halen Yapı Kredi Bankası Yönetim Kurulu Görevli Üyesi ve Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Yönetim Kurulu Yönetim Kurulu Başkanı'dır. SAYFA 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle