Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
IıCAPAN Gavinana akşamı(*) Apenin toskanasında. Kıyıya köşeye dağılarak vadiye inince bulutlar v örümcek ağı gibi 'içiçe girmiş ağaçlar arasında, mora Doyanıyor dağlar. işte o zaman tatlı aylakhğı başlıyor gün boyu çalışıp yorulanın İ<'"' . sıkılıyor inançsız ruhu içten içe. Köylerden akın ediyor kalabalık neşeli bağırışlar içinde f gün kararıyor, artık dinlenme vakti yakın. O sese kuru ve yüksek gürültüsü karışiyor dağjarı aşan beyaz yoldaki kamyonun. Ve akşamda her şey ateş böcekleri, çan sesleri, pınarlardaki sular müzik söleniyle yakarıyorlar berrak havada titreşiyor her şey. Nasıl da ışıldıyor bu ışıksız saatte, geniş eteklerinin örtüsü Apenin! Kat kat yükselen çayirlarında yeniden baslayan o yeşil yağmur güneşin aldatışlan arasında silikleşiyor her damlada, rüzgârda, beni benden alıyor, bu huzursuz yolculukta ve susturuyor usulca gezgin ruhumu. (*) Gavinana halya'mn Toscana bölgesmde, Apenin dağları eteklerinde bulunan bir kasabadır. İşte akşam, diniyor yağmur , »'•' 'Bilmeliydik aşkın yakıp kiil etUnini' Vincenzo Cardarelli (1887 Viterbo1959 Roma)1919 yılmda Roma'da yayımlanmaya başlavan "Ronda" dergisinin kurucusu ve yöneticisidir. Yapıtlannda Italyan geleneklerine uygun yeni bir klasikçilik kavramı ortaya atar. Nitekim "Ronda" dergisi de klasikçi göriişleri halka tanıtmak amacıyla kurulmuştur. Şair Giacomo Leopardi'nin etkisinin çok belirgin olduğu yapıtlannda saf bir üslup yerine ağdalı ve ağır bir üslubu yeğlemiijtir. Cardarelli sürekli kencli kendisiyle ve acıklı huzursu,zluğuyla diyalog halindeuir. Dekadan bir duyumculuğun bulanık ortamında güçlü bir anlatım göze çarpar. Otekı Rondacılar gibi lirik bir düzyazıyı sevse de daha çok "Prologhi" (1916) ve "Poesie" (1942) adlı şiir kitaplarıyla ün yapmıştır. Cardareüi'nin şiiri hermetiklerin şiirinden aynlır, çünkü ani sözcük oyunlarına, simgelere ve benzetmelere yer vermez. Şıirleri kapsamlı, derin ve düşünseldir. Zamanın geçiciliğinin, yaşamdaki değişimlerin acı verici olduğunu düşünür. Cardarelli birçok akımdan etkilendiği halde tam anlamıyla hicbir akımın izleyicisi olmamış ve şiirlerini içinden geldiği gibi, özgürce yazmıştır. Bu nedenle çağının edebiyat akımlarından ayrı incelenmesı gereken bir şairdir. Vincenzo Cardarelli / Şiirler / Çeviren: Gülbende Kuray Sonbahar Sonbahar. Daha ağustos rüzgârında, eylül yağmurlarında duyumsadık geldiğini , ,vS , sel sel, ağlamaklı , . , ,V birden ürperdi toprak , *. ^ > x ,'; ' simdi, üzgün ve çıplak, ""•*', kararsız güneşi karşılıyor. Geçiyor artık, tükrniyor tarifsiz bir tembelhklc ilerleyen bu sonbaharda yaşamımızın en güzel çağı uzun uzun elveda diyor bize. Belleğimdeki geçmişsin. Artık söyleyebilirim sen benimsin bir şeyler geçti aramızda . geri donü^ü yok. Her şey bıtti, öylesine çabuk! Koşarcasına, usulca zaman doldu. Akıp giden saatler kapandı biÜK ve hazin bir öyküye. Bilmeliydik aşkın yakıp kiil ettiğini yaşamı, savurduğu zamanı. Öliime ölmekevet, . * . Yaz Uzun yaz, , yoğun iklimlerin mevsimi büyük sabahların sessiz şafakların bir akvaryumdaymış gibi uyandığımızvıldızlar gibi değişmez günlerin mevsimi, karanlıkların, kaynaşmaların hüznünden en uzak mevsim, göklerin muduluğu, hiçbir dünya nimeti ' yüreğimi ferahlatmz senin göğündcn tasan güneşın parlaklığı kadar, uçsuz bucaksız mevsim, dalarak bitkin derin uvkulara, engin düşlerimi yaldızlarsın, ışık taşıyan mevsim, zamanı uzatmak için • gün sınırının ötesine, • yavaşlatır gibisin ,' ilerleyen dıizeni •. . sonsuz tembelliğinle. Yolculuk .,' •• ' Martılar Bilmem martılar nereye yuva yapar nerede soluklarur, biz de onlar gibiyiz •• / sonsuz bir uçuştayız siyınp geçiyoruz yaşamı »' . sudaki yemi kapan martılar gibi ' N' onlar gibi sessizliğı seviyoruz ulu sessizliğini denizin ama yaşamak yazgımız şimşek gibi, fırtınalarda. ' . Düşlenen Gençlik Ey gençlik, masumiyet, yanılsama, Günahsız zaman, altın çağ! Geçip gittikten sonra hepiniz âdettır, özlenirsiniz. Artık yitik bir iyiliksiniz. Oysa ben biliyorum ki çileydiniz. '; Büiyorum ki ateş değil, Duzdunuz, ey benim saf gençlik inançlarım, örtünüze sarınarak yaşadım, karla kaplı bir dal gibi: yeşil, diri, , ... ',,. . temiz ve canh. Şimdi ise yorgun ve bitkin sizden uzak, bir şimşekte tüketüm körpe mevsimlerimi. Yere saçıldığmı görüyorum , verdikleri azıcık meyvenin, ancak şimdi yazgımı tanıyorum, ama sormuyorum nasıl olduğunu. Öyle çabuk bitiyor ki yaşam. her yazgı iyıdir böylesinc Kisa olunca. Ey ilk aldanışlar, yalnızca size üzülüyorum. ama yakalanmamalı kimse apansız. inanarak ölmeli böylesi bir yolculuğun en ivisi olduğuna. Ve o son anda mutlu olmalı istasyon saatinin saniyelerini sayarken olduğumuz gibi, her biri bir asra bedeL Madem ki ölüm aldatan sevgilinin yerini alan sadık eştir, onu ne bir davetsiz konuk gibi ağırlarız, ne de onunla kaçarız. Birçok kez gittik pcşinden vedasız! ''"• O bir aıüık zamanda * aştığımız •* '.''• uçup gitmek üzereyken anılarımız, bırak bizi be Ölüm, dünyaya bir elveda diyelim, bağışlarsan bize bir an, henüz yaşamadığımız. ,O koca adım atılmasın •. zamansız. , .*. ' Düşününce geliveren ölümü ansızın donuyor kanım. Ölüm, beni birdenbire yakalamadan haber yolla uzaktan dostca al dünyadan beni sankı son âdetimmişsin gibi. Ekitn , ' Geçmiş Anılar, kısa bedenimizin o uzun gölgeleri, yaşarken bıraktığımız o ölüm izleri, kasyetli, bitimsiz anılar ' beliriyor işte: karanlık rüzgârın kıpırdattığı ' hüzünlü, suskun imgeler. Sen de anıdan başka bir şey değilsin artık. Nasıl da kıskanır yolcu kalanı! Ne mutlu ve kalıcı . , görünür dünya onu izleyene bir sürgün ruhuyla, ölüm doşeğindekinin bakişıyla. • ' Veda etmeye kararlı yine de oyalanmada, ama çoktan yola düşmüş . yaşamın dışmda. Oyle şöründü bana da her şey, her zaman, selamladığım o kender gibi aksama doğm, çoktan anıya dönüsen ayrılma anında ya da apansız yakaladıgım atesli ve gülen kender, bir köprünün tepesinden trenle değip geçerek evlerin sırlarına hızla ciderken, daha noş görünürdü gözüme o yerler bir bulut oyununda . Ah, duraksız yaşadım hep ve alabildiğince sürgün Öğrenmeaim hiçbir sanatı belirsizlik yandaşım artık sonsuza demir aldığım şu anda. Bir zamanlar, yazdı, düşümün o ateşle, o sıcaklıkla uyandığı zamandı. Şimdi sonbahara geçiyorum o renkli sarhoşluktan, bu yorgun mevsimi seviyorum coktanbağbozumunda. Hiçbir şey benzemiyor artık bana, hiçbir şey avutmuyor artık beni, şıra ve şarap kokan bu havada, yağmalanmış bağlarda parlayan şu yaşh ekim güneşinin altında. Sonbaharm beklenmedik güneşi, ötelerden parlıyorsun hafif bir yok oluşla avare bir mudulukla, soluksuz yakahyorsun bizi, kötülemiş, ölmüş ruhumuzla. işte bu yüzden seviyoruz seni belli belirsiz yasayan güneş elveda demeyi bilmiyorsun her sabah dönerek yeni bir mucsize gibi, T 'uzadıkça güzelleşiyorsun, ötelerde vavaş yavaş eriyorsun. Bu inanumaz günlerle, tath tatlı can çekişerek , mevsimini tamamlıyorsun. '• ,, ... , • ' • ' ' "• • SAYFA 20 CUMHURİYET KİTAP SAYI S84