24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aydın Şimşek'le 'Sanat ve Iktidar üzerine 'Yazdım, çunku yaşadıgımın bip belirtisi olsun istedim" HÜSEYİN ATABAŞ evgili Aydın Şimsek; etik, estetik, ıdeoloji, siyasa ve kültürsanat konulanm irdeledipn/iliskilendirdiğin, "Sanat ve tkttdar kitap çalışmanîagüncelanlamdabu alana nefer getirdiğini ana çizgilertyle anlattr mıstn btze? • "Sanat ve lklidar"\ yazmadan önce epeyce uzun bir araştırma yaptım. Tasarrııf etmek istediğim türün önceki örnekleriyle aynşabileceği ya da yakjnlık kuracağı alanıar keşretmem bir zorunluluktu. Çünkü, yaklaştığım/benzeştiğim yerde tekrara düşmeden, üretici özne olarak kitaba ve onu oluşturduğum kavramlara tüm içselliğimi, içtenliğimi aktarmalıydım. Sahiciıik duygusunu ısrarla vurgulamamın çok da gerekli bir tutum olduğunu duyumsatarak. Diğer yandan, türlerinden hangi açılardan avnşması ya da daha ilerde durması gerektiği konusunda da tereddütlerimle yüzleştim. Sonuç olarak gördüm ki, şimdiye kadar hem çeviri olarak kazandırılmış kitaplar içinde hem de yaşadığım coğrafyanın yazarlarınca oluşturulmuş sanat tarihikitaplannda, özellikle' sanat akımlari konusunda bir bütünlük hedeflenmemiş. Ya tek tek akımlar ele alınmış ya da klasık sanat akımları ve modern sanat akımlan ayrı birer kitap olarak yayımlanmış. Sanat ve Iktidar, sanınrh ilk kez bütünlüklü bir çalışma oldu. Elbette böyle bir yapıt, hem etiğe hem de estetiğe eylemsellik yüklevecektir. Kaldı ki, Sanat ve îktıdar, tezi olan bir kitaptır. Bu tez, ne derseniz.. aynı türden oluşan pratiklerin de çatışıp çelişebileceğinin vurgusudur. SANAT^ÖTrtDAl SjıaiîtrDıStedadc lıka'daki toplumsal konumlanısında büyücüler ve buyüler vardır. Şiir ailinin en ketum hali elbette büyücülük. Tanımlamanın içeriğindeki temel sorun günümüz şairleri, günümüz şiirleri. Hemen gerçeğin dıştnda kalarak var olan, olmaya çalİşan ve fakat daha dramatik olanı "Sanat ilkellikttr artık! Günümüzde ise gerçeğin uzmanlanyla, bu iç uzamdaestetik gücün içeriği, ekonomik gücün ki diyalektik çelişenleri tanımamiş olan' amblemlerine aönüstürülmüştür" dedtkların, şiir ve şair adına ütopyadan bahten sonra, "Şiir çürümeye ve belleksizlisetmeleri. Hangi gerçekliğe karşıt olaSe karsı panzehirdir" diye ekliyorsun. Bu bır çeltşki mi, yoksa sanatın her zaman te rak ütopya? Şairin sorgulaması, anlamlandııması gereken yer, ütopyayı koşutmel islevini sürdüreceği yönünde bir layanların gerçeği de gerçekçüıği de içumut mu? selleştirip içselleştirmedikleridir. Unut Elbette sanat ilkellik değildir. Anmamalıdır ki genelde sanat, özelde şiir cak, modern zamanın ' insansızlaştırmakusabilen bir kurmacadır. Şairini kusan stna bir karşıthk yaratabilmek, insanın doğasında bulunan, seziselsevgıseluk'M bir çok şiir görülmüştür. Dün savunduklan mevzilere karşı bugün kahraman keğine bir gönderme yapmak benimkisi. silenler gibi... Ne sanat ne de sanatçı güBelleğin ve anımsamanın da tarihi oldunümüzde bir büyücü modelin devamı ğuna not düşmek. Modern zamanların olma iddiasıyla ortada olmamalıdır. Beişleyişi, etik ve estetik yaratıcılığımızı nim kastettiğim ise, şairin ütopyaya karekonomik bir süreç gibi kavramlaştırıp sı duyarlılığını daha doğrusu duyarsızdiğer türlerden biricık ayrışma olanağılığıni imlernek. mız olan seçme, beîenme ve reddetme Dönüşümün öznesl özgünlüğümüzü de körleştirmeye, aynılaştırmaya yöneldi. Ekonomik kavram Tarthsel süreçte, ekonomik ve politık ların sınıfladığı özneler olmaya ramak iktidar karşıstnda sanatın yemlgıye uğrakala... Işte şiir; yapan değil yıkan bir eydığınt ya da uğrayacağını düjündüğün lem, kuran değil çözen bir estetik tutum oluyor mu? ve nihayet tüm üretim iktidarlarına kar Tarihin öznesi insan olmaya devam şıt olabılecek etik bir bellek. Modern zaettiği sürece hayır. însanın yaptığı tarihmanların insanı kavramlaştırma anlayite, sanatın varlığı insanın varlığıyla özşına karşı panzehir.. ilkellik ve şiir. Budeştir. Hatta hemen her şeye koşut olan na inanıyorum. ekonomik perspektifler bile bu koşutlu Kitabtn baslannda bir yerde, sanatın ğu mutlaklaştırmak için, sanatın estetize edici, düzenleyici işlevselliğine gerek"hemçok yaşlı hem de çok genç bir büyücü" oldug'unu söylüyorsun. Doğru, sanat sinim duyuyor. Sanat, ekonomik politik büyünün dönüsmestdır, ama bugünkü ya iktidarın düzenleyici kurallarına, listeleme bilincine de karşıdır. Bu yüzden yaşamtmızda nastl bir yeri var o büyünün? Ya da söyle soraytm: Sanatçtya "büyücü", ratılmak istenilen öfü zamanlan, değerli hayata/hayatımıza dönüştüriir. îşte, tasanata "büyü" gözüyle mi baktyoruz hârih de bu dönüşümdür, bu dönüşümün lâ? öznesi ise insandır. Tanımlamalann bir boyutunda, anSAYFA 10 "Ozgun bireyozgür toplum" kavramı ya da kavramlartna sıkça vurgu yapıyorsun. Buna neden bu kadar fazla gerek duyuyorsun, desem mi diye düsünüyorum? Günümüz politikasının da sanatınin da kaotikleştiği tutum, dünyayı değiştirmek isteyenlerin, sorunu salt 'özgürlük' anlayışına indirgemiş ounalarındandır. Oysa, özgürlük istemi kendisini daha da insancıllaştıracak, politik boyutlardan arındıracak, daha soyut bir özgürlükle buluşmadan karşıt olduğuna karşı yeni bir iktidara dönüşür. Bu kaçınılmaz ve oldukça tutucu dönüşümde, özgürlüğü özgür birey özgür toplum edimleriyle yararlılık düzeyine çıkaramayız. Bu nedenle, özgün birey özgün toplum gibi kavramlara daha sık vurgu yapmalıyız. Çünkü, özgünlüğü içermeyen ya da özgünlükle niski kıırmayan özgürlük talebi kabadır, salt gerçekçi ve iktidarlarla dolaylı bir bağ içerisindedir. Son iki konuyu biraz daha genısletmek için, postmodern anlayıs çerçevesinde, üretim ile sanat iliskisi üzerine neler söylemek istersin? Santrtm bu kitabt olusturmantn son amacı da bunu anlatmaktı... Bilinebilir ki, içeren ve içerilen biz'lerin hiçbirisi aynı değildir ve sürekli farklılaşır. Farklıhşmanın kendisi kültürel bir pratiktir. Bu pratik her zaman yeni bir yaşam biçimini ideolojik olarak ör gütler. Dolayısıyla, meydana çıkan sanatsal/şiirsel hareketlilik tek bir kimliğe, tek bir bılince indirgenemez. Yaşanan; yönelişler, değerler, siyasal tercihler ve farklılıklardır. Postmodernizmin sanat anlayışı; hızla çevrimlediği hem dünyaya hem de ülkemize özgü sanat disiplinlerinin orijinalliğine açıkça ve cepheden bir saldırı yürütüyor. Bu saldırının yok etmeyi amaçladığı merkez ise siyasettir, politikanın varlık nedeni olarak ortaya çıkan partilerdir. Postmodernizm; siyasi parti yoksa siyaset de yokttır bilincini, sol siyasi parti yoksa sol siyaset de yoktur'a yönlendirmiştir. Dolayısıyla, toplumsal muhalefetin önemli bir ayağı olan politikideoloiik taleplenmeyi kırdığı yerden başlayarak muhalefetin diğer önemli ayağı olan aydınlar, sanat ürünleri ve öz nelerine yönelmiştir. Bu yönelişin ayrıntısını gözden kaçırmanıak gerekiyor. Çünkü postmodernizmin sanat anlayışı zamanın dinamiklcrine ve tarih bilincine dolaylı, gizli bir saldındır. Zamanın dinamiği olan üreticiözgün insan ile onun oluşturduğu tarihsel mirası/mücadeleyi yıktığımız an, hemen her şeviyle aynılaştmbileceğiniz, bilgisiz, birikimsiz, eyfemsiz, etik ve estetilc tutum olmayan ve nihayet ideolojik örgütlülükten yoksun, bireyden kişi'ye inoırgebilecek bir yığılmayı da yaratmış olursunuz. Bugün postmodernizm, sanatta da amaçladığı bu yığılmayı büyük ölçüde gerçekleştirmiştir. Bu yığılmaya direnen ve hâlâ sahicılik duygusu taşıyanlar da ilkellikle suçlanmaya devam ediliyorlar. Ne yazık ki postmodernizmin soyağacı iyi incelendiğinde, onun spekülasyon ve kazanç arama noktasında hemen her şeyle kendini kesiştirdiğini görürüz. Bu nedenle postmodernizm, yazarın ölümünü öncelikle etkikestetik ve ideolojik olarak ilan ederek onun yaşayabilirliğini pazardaki kazanç payıyla ölçülendirir. Yazarın ölümü fiziki bir şey değilse de ölümün gerçekleştiği ilk yer, sanatın temeli olan dil dir. Dili yapısalcılığa taşıyan postmodernizm, burada dil aracdığıyla tüm sanat öznelerini ve nesnelerini tek bir tanımda toplamaya yönelir. Bu tanımlama ise pazar payı'dır. Daha açık bir söylemle, sanatçının pazardaki üretebildiği paydır. BMol eksUdHN Biz çok ktt olanaklar, daha doğrusu olanaksızlıklar içinde kendimizi yetiştirmeyeçaltştık Bugünün gençleri kuskusuz bızden daha tyıler Bu bollukta, kitabında sanat aktmlarına gentşçe yer ayırman, hangi gereksınimlerden doğdu? Olanaklar açısından söylediklerine içtenlikle katılıyorum. Ama ne yazık ki bizim önümüzdeki bu büyük olanaklar dan benim kuşağım (1980 kuşağı da deniliyor ya bize) ve bizden sonrakiler neredeyse hiç yararlanmıyorlar. Şiir yazanın, kendisinden önce yazılmış olanlarla yeterince ilgisi olmaaığı için, yazdığını yeni bir şey sanması gibi... Sanat akımlarına değinmemin iki temel amacı vardır: îlki; hemen hiçbir çalışmada bütünlüklü olarak akımlar ele aünmamıştı, bu açıdan bir eereksinim vardı. Diğeri vc daha önemlısi ise sanat akımlannın toplumsalsiyasalsanatsal bilgisine, akımların varlık nedenlerine dayanmayan ve onların manifestolarından beslenmeden yapılan sanatın biraz körtopal olacağıdır. Ne yazık ki bu tarihselsanatsal bilgiden beslenmemiş olan sanatsal özneler, sanatsal nesnelerin önündeki en büyük engel olan bilgi eksikliği, günümüzde bilgi fazlalığı olarak genç şairin engeller olmaya devam ediyorlar. Geçmişte çoğu zaman şairin önündeki engele dönüşmüs durumda. Genç siirinin önündeki engel yine şairin kendısidir, demiştim de!... Ama kimse kızmasın, öyle bir şair yığılması ki, bilgiden korkan, bilgiden kacan; neredeyse şair kendini bilgisizliğiyle, cahüliğiyle özgür ve özgün ilan edecek!.. K İ T A P Ahmet şim$ek. $llr yazan bir I olarak sanatın ve sllrtn sorunlanna eâllmeyl önemsiyor C U M H U R İ Y E T SAYI S84
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle