24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAİM ACIKGOZ ' ğitim toplumlann, uluslann güncel sorunu olma özelliğini korumaktadır. Günümüzde bilginin önemi ve değeri sürekli artmakta, sürekli de yeni bilgiler üretilmektedir. Var olanlan ise hızla eskimektedir. Yeni üretilenlerin ögrenilmesi, eskiyenlerin yerine yenilerinın konulması, bireylerin ve kurumlarnı yeni arayışlara yönelmesini zorunlu kılmaktadır. Türkiye, eğitim sorunlannı ağırlıklı olarak yasamakta ve yakın gelecekte de yaşayacaktır. Elimde yeni yayınlanmış eğitimle ilgili üç kitap var. E0UIIOB SBIBCeBJB 1MKIS Eğitimde Geleceğe Bakış (1) Niyazi Altunya'nın (**) Eğitim Sorunumuza Kuşbakışı (2) (1996) adlı kitabının genişletilmi§ ve gelişririlmişidir. Yazar, eğitim teriminin tanımını yapaktan sonra gerek ulusal bağlamda Milli Eğitim Temel Kanunu'nda, gerekse uluslararası bağlamda Insan Haklan Evrensel Bildirgesi ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme de yer alan başta eğitim hakkı kavramı olmak üzere incelemiştir. Bu arada çok kısa olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı Devleti'nden aldığı eğitim kalıtına da değinilmiştir. Qsmanh Devleti'nden 1. Şeyhülislâm ve vakıflarca yönetilen medrese ve mektepler, 2. Maarif Nezareti'nce (Eğitim Bakanbğı) yönetilen yeni eğitim kurumlan ve 3. Yabancılar tarafından kumlan okul ve kolejler olmak üzere alınan dağınık örgütsel yapıya 3 Mart 1924'te çıkanlan Eğitim Birliği Yasası (Tevhidi Tedrisat Kanunu)'yfa bütünsellik verildiği açıklanmıştır. Devrim yasalannın çıkarılmasıyla eğitimde bilimsel tekel kurulmustur. Yazann, kendini bulma süreci olarak gördüğü ilk dönemde (19231935) eğiünıdeki çağdaş gelişmeler incelenerek işc başjanmış ve büyük ölçüde yeni rejimin eğitim modeli oluşturulmuştur. Yazann, Türkiye'nin Saffet /\rıkan (18871947)'ın 1935'te ve Hasan AliYücel (18971961 )'in 1938'de Milli Eğitim Bakanı olmalarıyla 19351946 arasında ulusal eğitimin atılım süreci yaşadığı yargısı doğru olmasının vanında değerbÜirlik boyutu da taşımaktadır. Salt Yücel'in bakanlığı uöneminde (1938 1946) 496 klasik yapıt dilimize çevrilmiş, eğitim altyapısı olarak 728 bina yapılmış, ilkokul sayısı 6.700'den 13.665'e, 13.502 olan ilkokul öğretmeni sayısı 19.658'e, eğitmen sayısı 546'dan 8.75 l'e ve öğrenci sayısı da 764.691'den 1.359.034'e yükselmiştir (3). Bu dönem için yaptlan ulusal eğitimin atılım süreci nitelemesi, gerçeğin doğru anlatımı olmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı ve üç kitabı E Eğitim ve İnsan Saim Açıkeöz, Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettişi. Aşağıdaki yazısınaa, bu bakanlık tarafından yayımlanan üç kitabı değerlendiriyor. 1113 Ocak 2001 günlerinde AnkaEĞİTİMDE ra'da yapılan 2000 OELECEGE BAKIŞ Yılında Türk Milli Eğitim Örgütü ve Yönetimi konulu sempozyumda sunulan bilcürileri içeren bir kitaptrr .(4). Bu yıl yapılan Öğretmen rlüseyin Hüsnü Tekışık Eğitim Araştırma Geuştirme Vakfi'nın Eğitimde Yansımalar adı altında düzenlediği bilimsel toplantılann altıncısıdır (***). Düzenleme kurulu başkanıProf.Dr.S.Ühan Sezgin'in sempozyumun amacının eğitim politikalarını örgüt ve yönetim açısından etkileyen öğeler, bakanlık merkez örgütü, il ve ilçe eğitim örgütleri, okul örgütü, yönetici/öğretmen/uzmanların hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimi ve Avrupa Birliği esiğinde Türk ulusal eğitimi konulannın ele alınnıası olarak açıklamasından sonra konu^an Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu ülke genelinde norm kadro uygulamasına, okullara sağlanan 114.000 bilgisayarla küçiımsenmeyecek ölçüde bilgisayar destekli eğitime geçildiğini açıklamıştır. Açılışta yapılan törenin son bölümünde Bilim Kurulu Başkanı Prof.Dr. Galip Karagözoğlu çağdaş yönetim bilimcilerin önerdıği modelin içeıiğinde yer sdan ilkelerin yönetim ve karar verme sürccinde herkesin katkı paymın alınması, örgütte sağlıklı bir iletişim gerçekleştirilmesi ve bilgilerin paylaşımı, örgüt amaçlarıyla bireylerin isteklerinin ve beklentilerinin bağdaştınlması, örgütün gerek icerden ve gerek çevreden gelecek dönütlere açık bulunması, örgüt üyelerinin tutucu olnıayıp planlı değişime yaklaşımı ile yenilikleri kabııllenerek çağın gereklerine uynıası, örgüt içinde insangücü, araçgereç, bilgi paylaşımında güçlü bir eşgüdüm olduğunu belirtmiştir. Bu açdış törenin den sonra öğleden sonra yapılan ilk otıırumd.a sunuJan bildiriler Türk Milli Eğitim Örgütü ve Yönetiminin Eğitim Amaçlarını Gerçekleştirmedeki Yeterliliği konusunda odaklanmı^tır. lkinci oturumda Anayasa, Hükümet Programlan ve Şuraların Milli Eğitim Örgütü ve Yönetimi Üzerindeki Etkileri konusunu işleyen bildiriler sunulnıuştur. lkinci gün öğleden önce sunulan bildirilerde Milli Eğitim Bakanlığı Merkez Örgütünün Yapısı, lşlevleri, Işleyişi ve Sorunlan ve Merkez Örgütünün Yapısı, Işlevleri, Işleyişi ve Sorunlan üzerinde durulmuş; .öğleden sonra yapılan iki oturumda Üniversite ve Öğretmen Yetiştirnıe konulu bildiriler dinlenilmistir. Son günün programında önce İl ve Ilçe Eğitim Örgütlerinin Yapıları, Işlevleri, Işleiyşi ve Sorunlan, sonra da Türk Eğitim Sisteminin Okul Örgütünün Yapısı, îşlevleri, Işleyişi ve Sorunlan üstüne yer alan bildirilere yer verilmiştir. Sempozyum, aynı günün öğleden sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı yapmış olan Ali Naili Erdem, Köksal Toptan ve Turhan Tayan, eski müsteşar ve bakanlardan Nuri Kodamanoğlu, eski Talim ve Terbiye Kunılu Başkanı Yusuf Ekinci ve merkez valisi Recep Yazıaoğlu'nun kaaltmıyla yapılan panelle sona ermiştir. Oturumlarda sunüculara verilen 20 dakikahk sürenin çok kez aşılması ve ner oturumda beş bildiri sunulması programın sarkmasına yol açrnıştır. Bu durum, oturumlann sonunda tartışma bölümüne aynlan süreyi daha da kısmak zorunluluğu, dinleyenlerin sorulanna yeterince zaman kalmaması sonucunu yaratmıştır. Sefnpozyum, eğitim sorunlannın bilimsel düzeyde masaya yatınlıp tartışılmasına ve ülkemizin önde gelen eğitimbilimcilerinin birikimlerinuen yararlanılmasına olanak vermekle ve ortaya konulan önerilerle karar verme sürecinde yer alanlara da yol göstericilik işlevini yerine getirmekle hedefıne ulaşmışür. Kitap olarak çıkması da, sempozyuma katılmayanlara bildirilerin içeriğinden yararlanma olanağını sunmuş olmaktadır. Bu tür etkinliklerin planlanması ve yürütülmesinin güdüğü göz önüne alınırsa, ulusal düzeyde böyle bir çalışmayı başanyla gerçekleştiren vakfuı kurucusu eğitimci Hüseyin Hüsnü Tekışık başta olmak üzere bilim kurulu ile düzenleme kurulu başkan ve üyelerini, sempozvuma sunucu ve dinleyici olarak katkıda bulunanları kutlamak değerbilirlik sayılmabdır. EOttfen ve Eğtthn BHhnlert Söüüğu Elimin altındaki üçüncü kitap bir sözlüktür. Baştan bunun büyük bir emek ürünü olduğunu belirtmek gerekmektedir. Eğitim bilimi ve eğitim bilimleri ayn kavramlardır. "Eğiturıbilimi (eğitbilim), öğrenme ve eğitim sürecinin niteliksel ve nesnel yönlerini ele alıp bilimsel yöntemlerle inceleyen bir bilim dalıdır. Eğitim bilimleri ise "eğitim olay ve durumlarının doğuş koşullannı, bunların oluşup gelişmesini inceleyen bilim dallarının oluşturduğu ortak bir bilimler demetidir." (s.395). Toplumbilim, ekonomi, istatistik, felsefe, ruhbilim, tarih, dilbüim gibi 15 dolayında bilim dalı bu demetin kapsamında yer almaktadır. Eğitim toplumbilimi, eğitim ekonomisi, eğitim felsefesi, eğitim ruhbilimi, eğitim tarihi biçiminde alt dallar oluştuımuştur. Başka bir deyişle, eğitim bilimleri günümüzde artık bilimlerarası bir bilim dalı konumuna Kelmiştir. Sözlüğün hazırlayanı Remzi öncül'ün deyişiyle eğitim bilimleri "yarım düzineden çok komsu bilim dalı üe bir düzineye yakın başka Dİİimlerle beslenen" bir alandır. Bu nedenle adından da anlaşılacağı üzere elimizdeki kitap eğitimle doğrudan ilgili olanlann yanında eğitime hizmet sunan bilim dallarının terimlerini de içermektedir. Örneğin Berke Vardar (19341989)'ın dilbüim terimi olarak "lşitme ya da seslenme düzleminde herhangi bir aksaklık olmamasına karşılık, bireyin dilsel bildirişim yetisinde ortaya çıkan bozukluk" tanımıyla sözlijğüne (5) âldığı sözyitimi (Alm. Aphasie, Fr. apha Yazara göre bu dönemi önce geriye dönüş süreci, sonra da eğitimde yabancılaşma süreci izlemiştir (1946 ). Bu dönemlerde "irkçı Turancı fanatizm yanında dinci fanatizm de" gelişmiş (s.33), ABD'nin Kilise Örgütü (CARE)'nü de kullanarak 'artık' ve^ayat' süttozu dağıtması, barış gönüllüsü uygulaması yaşanmış ve danası "dinci çevreler, 1970'lere doğru öylesinc güçlendiler ki laik Cumlıuriyetle hesaplaşmayı göze alabilir" (s.34) durıımuna gelmişlerdir. Niyazi Altunya'ya göre bugün önemine uygun konumda ofmadığından "Öğretmenlik mesleği kurtarılmalıdır." Eğitim hakkının dağılunında ve yönetimde yetrsizlikler; eğitim sisteminin yapı, model ve laiklik ukesi açısından taşıdığı çelişkiler, öğretim programlannın 'bılgi yükleme' ağırlıklı oluşu gibi çeşitli eğitim sorunlan üzerinde duran Niyazi Altunya sonraki bölümlerinde eğitim sisteminin, eğitim yönetiminin yeniden düzenlenmesine, programlann ve öğretimin yenilenmesine yönelik önerilerini ortaya koymaktadır. SAYFA 14 2000 yftnda Türk M H Efinfen Örgütü veYönetfenl sie, Ing.aphasia) sözcüğü, Eğirim ve Eğitim Bilimleri Sözlüğü'nde dü yitimi biriminden gönderme yapılarak söz yitimi olarak ya da Besir Göğüs (19151999)'ün sözlüğüne (6) aldığı yazuı terimi anlatım (Alm. Ausdruck, Fr.expressionism) sözcükleri de ver almıştır. Sözlükte, bunlar 'bi eğitimle doğrudan ya da dolaylı ilişsi bulunan değişik bilimlerin terimleri de yer almaktadır. Adalet ruhbilimi, Adler ruhbilimi, ahlâk ruhbilimi, algı ruhbilimi, AUport'un bireylik ruhbilimi, amaç güden ruhbilim, anlayıs ruhbilimi, anlıksal yetiler ruhbili mi, askerlik ruhbilimi, duyu ruhbilimi, olgu ruhbilimi, öğrenme ruhbilimi, vb. bir terimin alt ya da yan birimlerinin ayrı sözlükbirimi yapılması sözlüğün yeterliliğini arOrmıştır. Ruşen AleybeyoğluFerhan Oğuzkan'ın ortak ürünü Ansiklopedik Eğitim Sözlüğü (1968) yanılmıyorsam tükenmiştir ve doğal olarak da eskimiştir. A.rerhan Oğuzkan'ın tek başına çıkardığı Eğitim Terimleri Sözlüğü (1974,1993) dar Kapsamlıdır. Ramazan Gökalp Arkın'ın öğretmen Ansiklopedisi ve redagoji Sözlüğü (1952) de yeni basımı yapılmayan eski bir kaynaktır. Bunlann içinde en niteliklisi ve en kapsamlısı tanıtmaya çalışüğım Eğitim ve Eğitim Bilimleri Sözlüğü'dür. Sözlük, kuşkusuz yeni basımlannda geliştirilecek ve genişletilecektir. Yeni basımlannda, yokluğu göze çarpan doğrudan eğitimle ilgili akademik benlik, çevrebilimsel zekâ, duygusal zekâ, teknik zekâ, vb. zekâ türlerinin ya da öğrenme kavramıyla ilgili öğrenci merkezü (Ing. studentcented) öğrenme, öğrenen merkezli (Ing. learnercented) gibi günümüzde kullanıma giren terimlerle kapsamının genişletilmesi ve A, B ve C türü anlak maddesinde adları geçenlerden ölüm yıllanverilmeyen 1985'teölen Kanadalıdc neysel ruhbilimci Donald Olding Hebb (d. 1904) 1987 'de ölen tngiliz eğitim ruhbilimcisi Philip E.Vernon (d.l905)'un ölüm tarihlerinin de işlenmesi uygun olacaktır. Kesinlikle, sözünü ettiğim sözlüğün eksikliğini öne çıkarmak amacım yoktur. Kanımca somut ölçüleri olmadığından bir ansiklopedinin, bir sözlüğün yetkinliği de ileri sürülemez. Bir kaynak yapıt hakkında olumlu yargıda bulunmak için belli ilke ve yönteme göre düzenlenmiş, kendi içinde tutarlılık taşımış olması önemli ölçütlerdir. Burada yine Milli Eğitim Bakanlığı yayını olan bir kaynak yapıttan söz etraeden gecemiyorum. 17 kişilik bir kurulca hazırlanıp ayrı bir kunılun incclemesinden sonra yayımlanan (1995) Örnekleriyle Türkçe Sözlük adlı bu yapıt yoğun bir yöntemsizlik, düzensizlik, yetersizlik, tu tarsızlık toplamıdır. Sayılamayacak denli de yanlışlıklarla doludur. Bu sözlükte, ay nı sözcük olmalanna ve tanımlarında anlam ayrımı da ortaya konulamamasına karşın önce bir akademi sözcüğü madde başı yapılmış ve bunun" 1. llim, edebiyat, sanat demeği. 2. Bütüfl ilim dallarını içine alan çalışma ve araştırma kuruluşu. 3. Yüksek okul" olmak üzere üç anlamı verilmiş; arkasından "llimler ve fenler derneği. Çeşidi ilim ve fen dallarında çabşmalar yapan kuruluş." tanımıyla akademiya sözcüğü ayn madde başı yapılmış Ur. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında kurulan Türk Dil Kurumu'nun düzeltme imi ( A ) düşkünlüğü dahi yeterli görülmeyerek îmlâ Kılavuzu (7)'nun adalet, aile biçiminde aldığı sözcükler düzeltme imli olarak adalet, âile yazımıyla verilmiştir. 'Bilim', 'okul' yerine 'ilim', 'mektep' biçiminde sözcüklerin hep eskilerinin yeğfenmesiyle dil devrimi karşıtlığının ortaya konulduğu bu niteliksiz sözlüğün yayımlanmasıyla basta yapılan yanlışlık ne yazık ki yakın tarinteki (2000) ikinci basımıyla yinelenmiştir. Çıkışından kısa süre sonra salt (A) harfli bölümündeki yan • g C U M H U R İ Y E T KİTAP S A Y I 5 8 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle