06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A RA Ferzan Gürel, 1919 yılında Söke'de dotidu. îzmir Amerikan Kız Koleji'ni, htanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi îngiliz Filolojisi'ni bitirdi. Bir süre îngilizce öğretmenliği yaptı. Ögretmenlik yaptığı dönemlerde öyküyle basladı yaztn yasamına. llk öykülerini çeşitli edebiyat dergilerinde yayımladı. İÇitap yayıtnlamakta hayli gecikti. llk kitabı 'Evcilik Oyunu'1962 ytlında yayımlandî. Bu kitabındaki öyküler konulannı Söke ve çevresindeki yaşamdan almaktadır. Yöresel renkleri, kisileri kendine göre değisik bir açtdan ve çekici bir dille anlatan Gürel, ikinci kitabı 'Şeftali Çiçekleri'ni de 1965 yılında yayımladı. Sonrasında ise sırayla şu kitapları yayımlandî: Kara Tutku, Ölü Gözünden Yaş, Kordon Boyu, Güneydoğu'ya Geçit Yok ve Izmir'in hgalinden Kurtulusa. Ferzan Gürel7 kenâi ağzından ve yakın dostlannın kaîeminden tanıtmaya çalıştık sizlere. Bu ha/taki sayımızda yer alan en ilginç yazt Erendiz Atasü'nün kaîeminden geliyor, Michael Cunningham'ın 'Saatler ini Virginia Woolf'tan hareketle irdeliyor ve çok keyifli bir metin sunuyor bize. Tacim Çiçek ise Catherine Clement'ın yazdığı ve bir dinler tarihi romanı olan "Theonun Kutsal Yolculuğu'nu tanıtıyor. Clement'ın 20. yüzyıl felsefe taribini anlattığı 'Seytanm Orospusu ise aaha önce yayımlanmıstı iilimizde. Sıcak günlerde de en iyiseyin kitap okumak olduğunu bir kez daha tekrarlayalım. Bol kitaplı günlerl... Akif Pirinçci'den bu kez de "Gövde" Şeytanlığın masum kaldığı tiünya "Gövde", çıkar ilişkilerinin insanı kendine nasıl yabancılaştırdığı, engellilerin nor görüldüğü ya da iğrenildiği için kenara itilaikleri öyküleştiriliyor. Romanda, kolları bacaklan olmayan bir çocuğun doğumundan itibaren yaşaaıklan anlatılıyor. Bir kilisenin kapısına Dirakılan ve kendisini Gövde olarak adlandıran Daniel'in bakış açısından öğreniyoruz her şeyi. Gövde'nin, Dİr gövde olarak doğmuş olmaktan kaynaklanan öfkesi onu tam anlamıyla bir şeytan yapıyor. SELAHATTİN DİLİDUZGUN Kolsuz bacaksız insanların bile mükemmellikle rekabet ettikleri, kedilerin dedektifliğe soyunduklan, erkeklerin yok olup kadınların yönettikleri bir dünya düşünün. Akif Pirinçci'nin romanlarında çoğunlukla böylesine olağandışüıklar egemen. Bütün değerlerin tersine çevrildiği bir dünyada insanın kendi kendisiyle bir hesaplaşmasını gördüğümüz Pirinçci'nin romanları ne bilim kurgu, ne de salt bir polisiye. Daha doğrusu hem bunların hepsi, hem de değil. 30 yılı aşkın bir süredir Almanya'da yaşayan, Almanca yazdığı romanlarla yalnızca Almanya'da değil bütün dünyada ünlenen, dahası çoğu ülkede bestseller listelerine giren Akif Pirinçci'nin henüz iki romanı TürkçeVe çevrildi. Yazarın Güncel Yayıncılık tarafından yayımlanan kitaplannın devamı da gelecek. Önce Felidae yayınlandı Türkiye'de. Kedigillerin Latince üst kavramı olan Felidae kedilerin dünyasında işlenen cinayetlerin çözümlenmesini öyküleştiriyor. Romanda baş kişi olan kedi Francis, sanibiyle yeni taşındığı eski binanın geçmişini, algıladığı kokulardan yola çıkarak arastırmaya başladığında dehşet veren gerçekıerle karşılaşıyor. Geçmiş, mitle§en bir kedi bırakmışnr ardında. Kedi ırkını saf tutmaya çalışağı için, yasadtsı hareket eden kediîeri öldüren bu gizemli yaratık, aynı zamanda geriye doğru bir evrim başlatarak kedi ırkını bilinen en eski haline getirmeye çalışıvor. Dünyayı ve yaşamı yok etmekte olan ve kendine bile vabancılaştıran insanların dünyasına nesnel bir bakış açısıyla, daha doğrusu kedilerin gözünden insan yaşamının mercek altına afindığı romanda, Nazi döneminin soykınmından, günümüz insanının basit ve tüketime yöneük bütün zevkleri eleştiri konusudur. Çokbilmiş insanlar, iletişim kopukluğu, kaba güç ve şiddet gösterisi, sömürü, çıkar ilişkileri bizim gibi olmavan bir yaratığın yani Francis'in bakış açısıyla öylesine duru, öylesine gerçekci sunulur ki, okur olarak bizler ister istemez kendimizi de sorgulamadan edemeyiz okuma sürecine. Bütünüyle bir kedinin bakış açısıyla anlatılan romandaki betimlemeler, gözümüzde bir fotoğraf karesi kadar net canlanırken, zaman zaman düş ve gerçek iç içe geçerek okuru tam anlamıyla bulunduğu yerden alarak voğun bir düşünme ve eleştiri sürecine sokuyor. Böylesi bir kitabın bir uç yapıt olmadığı, ya da absürd mü yoksa gerçekci mi olduğunu yargılamak elbette okııra kalıyor. Felidae yayımlandıktan sonra Türkiye'de de hakkında çok yazıldı ve konuşuldu. Akif Pirinçci'nin Türkçeye yeni çevnlen Gövde isimli kitabı da yüz binlerce ulaşan satışlarla Felidae'den daha önemsiz değil bütün dünyada. Gövde'de, çıkar ilişkilerinin insanı kendine nasıl yabancılaştırdığı, engellilerin hor görüldüğü ya da iğrenildiği için kenara itildikleri öykuleştirilır. Romanda, kolları bacaklan olmayan bir çocuğun doğumundan itibaren yaşadıklan anlatılır. Bir Kilisenin kapısına bırakılan ve kendisini Gövde olarak adlandırılan Daniel'in bakış açısından öğreniriz her şeyi. Gövde'nin, bir gövde olarak doğmus olmaktan kaynaklanan öfkesi onu tam anlamıyla bir şeytan yapar. îçindeki taşkınlık, zamanla dünyadan ve insanlardan öç alma duygusuna dönüşür. Artık yaşamının tek bir amacı vardır: O da: kusursuz bir cinayet işlemek. Bunu kısmen başarır da, ya da başta o öyle zanneder. Romanın bu anlamda taşıdığı polisiye özellik,jgerek olayların gelişimi, gerekse geleneksel polisiye türünün kalrplannı kırmasıyla, ancak bir yan motiftir. Gövde, yerleşmiş olduğu ultra modern bakımevinde karşılaştığı dünyada, kendi şeytanlıöına karşın masum bir engelli olarak kalır. Ilgi alanları o denli taşkındır ki, kendine sağianan olanaklardan yararlanarak en gelişmiş silahlar konusunda neredeyse bir uzman olur. Akif Plrlnççl. hdnd romanı da dfllmlzde TURHAN GÜNAY KİTAP Imtlyaz sahltrt: Çafl Pazartama cazete Deryl Kltap Basın ve Yayın A.S. Adına Bertn NadioYayın Danı$mani: Tuıtıan Günay o Sorumlu Müdür Flfcret llklz oGörsei Yönetmen: Dflek llkoruro Baski: Caödas Matbaacılık Ltd. Stl. oldare MeıKezl: TürkocaOı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya C Sinema ve televizyon öğrenimi görmüş olan Pirinçci, Felidae romanında olduğu gibi bu romanında da betimlemelere önem göstermiş, olabildiğince canL bir tablo sunmaya çalımış okuruna. Bu romanda her şeyi Gövde'nin özel bakış açısından görüp, onun düşünceleri ve önyargılanyla öğrendığimizden, karşı tutum geliştirsek bile onun yargılanna katılmadan edemeyiz. Ona kızanz. Çünkü içi kin veöç duygusuyla doludur; ona acınz, çünkü neredeyse bir tımarhane haline gelmiş olan dünyada bu denli zeki olmak onu aşırı derecede duyarlı kılmıs ve onun yaşadıklarından bir kat daha acı uuymasına neden olmuştur. Sonuçta dünyanın düştüğü şeytani darboğaz karşısında Gövde, ancakmr piyon olduğunu anlayınca işler bü tünüyle çığrından çıkar. îçi birbirinden tuhaf engellilerle dolu olan bakımevinin modern donanımlı gözlemevi, zenginlere yüksek ücretle yıldız falı üretir. Ancak bunlar da yalnızca göstermelik olma özelliği taşır. Bakımevinin müdürü olan ve yarı deli özelliklere sahip Profesör Sladek, top modellere taş cıkartacak kadar güzel olan metresi Mercedes ve îdare Amiri Arnold üçgeni arasında bilinmezleri çözmeye çalışan Gövde, aslında bu üçgen arasındapingpong topu gibi gidip gelen bir aractır. Roman, içinde geçen olaylar açısından karşıt uçların buluştuğu bir sahne gibidir. Çünkü Gövde ve Protesör gibi zeki insanların karşısında her zaman saf, biraz da aptal kisiler vardır. Bunlardan biri de, Gövde'nin bakıcısı Hans'ör. Profesör'ün kirli işlerine alet olduktan sonra öldürülür. Karşıtlarından biri de güzel Mercedes ile çirkin Gövde'nin bir seks iliskisi ile bir araya gelmesidir. Bu bağlamda görünenin ardından hemen her zaman başka bir gerçek, romanın akısında kendisini gösterir. Romanda sürekü olarak karşımıza çıkan başka bir motif de, av ve avcıdır. Ancak, tıpkı Dürrenmatt'ın romanlannda olduğu gibi avcı, avlanan olma gerçeğiyle karşı karşıya olduğundan, kimin iyi, kımin kötü rolü oynadığına romanın sonuna kadar karar venlemez. Ardı ardına işlenen cinayetlerin ardından sahneye çıkan, Komiser Kolombo tipli yaşh ve hiç durmadan sigara içen komiser bütün olayları en ince aynntısına kadar çözüp açıklığa kavuşturduktan sonra okurlar da rahat bir nefes alır. Bütün ihtişamına ve modern görünümüne karşın aslında hiçbir zaman bir tür engelliler toplama kampı olmaktan ileriye gidemeyen bakımevi, çirkinlikleri, üçkâğıtları, sahtekârlıklan, ikiyüzlülükleri, delilikJeriyle insan egosunun vahşice tatmin edildiği bir mekân aslında. Simgesel anlatımın yoğun olarak kullandığı kitapta, bu tür gösterişli mekânlar veya insanlar hep bir kamuflaj aracı gibidir. Örneğin Mercedes de, bütün güzelliğine karşın içinde çıkar ilişkileri ve ikiyüzlülük barındırır. Ayna motifinin bütün romanda önemli bir simge olarak alması da, gerçek ile zahire olanı Belirler. Gerilim, kuşku dolu olarak yaratılan ortam, sürekli avın avcı, avcının av olduğu sahneler, iç işe geçmiş olaylar zincıri anlatımı da belirlediğinden, sürükleyicilik son sayfaya kadar canlı tutulmuş. Romandaki her bölüm kendi başına bir roman olacak şekilde yoğun bir yapıt olan Gövde, okuma sürecinde de aynı yoğnulukta dikkat gerektiriyor. Ileri geri atlamalar ve modern anlatım biçimlerinin kullanılması Akif Pirinçci'nin romanını modernist bir çizgiye oturtuyor. Bunun ötesinde, astrolojik veriıerin kullanılması, tıp terimlerinin oriiinal biçimiyle yer alması gibi anlatım özellikleri romana hem zenginlık katıyor, hem de okuru daha arastırıcı olmaya yöneltiyor. Görünüşte bir pousiye romanı olma özelliğini taşıyan Gövde, aslında uygar dünyanın uygarlaştıkça nasıl çürüdüğunü, mükemmele doğru giderken içinde nasıl kusurlan banndırdığını, buna karsılık da kusurlu olanın artık kusursuzdan aaha nitelikle bir konumda olduğunu anlatıyor. Gövde /AkiJPirinçci / ÇevirenSelahattin Diltdüzgün /Güncel Yayıncıltk / 309 s. SAYFA 3 CUMHURİYET KİTAP SAYI 548
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle