07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ği de ağırlıyor dizelerinde, imgelerinde. Işte örnekler: "Frezyalar" rakseder, "amber çiçekleri" "Leylak rengi"dir, mutlu/mutsuz yaşayıp giden evlerin pencerelerinde "teneke kutularda fesleğenler, filbahriler", "menekşeler", "Mermereişlenmiş iki dal gelincik", "Zakkum ey zakkum"lar, "gül"ler, zambakgiller", "bir hanımeli", "okşadıkça yasemin kokan/göğüs"ler, düşkırıklarının, yalnızlann, sarnoşların sürüldüğü "kananfiller, menekşeler", "margarit kokan" eller, "beyaz bir nilüfer", "bir demet menekşe"yi süsleyen bakışlar, boynu bükük "bir karanfîT, bir demet "son frezyalar", "kardelen beyazı/çiğdem sarısı" günler, "gelincik tarlaları', kanayan "portakal çiçekleri", "Ak/zambaklar", "çilli begonvil", konuşan "begonya", "Fatih'in kokladığı gül'... "kanayan ülkemiz"in coğrafyasının imgeleri besleyen çiçek çeşitleri... Evet, M. Mahzun Doğan, şiirini, imgelerini çok zengin bir çiçek bahçesiyle süslüyor, besliyor. Onun dizelerinde "Kirazlar", "zerdali"ler çiçek açar. Çünkü ülkesinin üstüne sıkıyönetimler çadır kurmuştur ve içeri düşenlerin düşlerini, özlemîerini, hasretlerini süsler çiçekler. Büyük kentlerde giderek yalnızlaşan bireye de göndermeler vardır "Kar Yağiyor Yeryüzünün Kalbine"de. Bir mesleği, bir işi olan bireyin "Yalnızlık Bildirisi"ne imza atan sair annesine sığınmaktan başka çare bulamaz:" Annem ki şimdi bir başka ülke/ güzelliği ütopya". Çiçeklere düşkün olan, imgelerini, dizelerini, şiirini çiçeklerle donatan şairin anne imgesi de çiçeksiz olur mu? "Benim annem çiçek/ badem dallarından gülümser/baharda". Ankara'da iki ayda bir yayımlanan Pencere dergisinin de sahibi olan M. Mahzun Doğan'ın şiiri açılımı olan bir şiir: Öylesine rahat, zorlamasız. Bir ucu Edip Cansever'in elinden su içerken, bir ucu Nâzım'a el sallar; bir yandan da döneminin Ankaralı şairleriyle dize tokuşturur. M. Mahzun Doğan, şiirimizin sessiz ıl mımozası! Kar Yağıyor Yeryüzüniin Kalbine/M. Mahzun Doğan/ !)tir/ Kalan Yayınlart/ Mart 2000/ Ankara, 62 s. Nicomedia'nın Büyülü Yüzü İzmit SEMİH EMİN Nicomedia, Roma ve îskenderiye kentleriyle yaşıttır belki de. Tarihin çok ötelerine bakan yüzü, kesin olmasa da, o durumu vurguluyor. İzmit (Nicomedia), dün nasıl bir köprü kent olmuşsa, günümüzde de aynı niteliğini, zenginliğini korumaktadır. Izmit, tarih sahnesinden hiçbir zaman inmemiştir. Tarihin o gizemli, yoğunluk kazanan dünyasında; Iznik, Izmit, Istanbul tarihsel bir üçgeni oluştururken, Hıristiyanlık cephesinin bir başka üçgenini de oluşturuyordu, Nicomedia. O geçmiş dönemin Izmit'i, kiliseleriyle, ruhban okullarıyla, manastırlarıyla ses getiren bir kentti. Tarihin olduğu kadar, coğrafyanın da enlem/boylamrnda, o konumuyla da önemi büyüktü. Deniz ve kara, Doğu'ya açılan bir kapı. Bağdat ve Kudüs yolu, Istanbul'u kuşatan Emevi ordulan buradan geçmişlerdi, Kudüs'ü kurtarmaya giden Haçfılar da îzmit'i selamlayarak CUMHURİYET KİTAP SAYI 548 Anadolu'ya açılmışlardı. Izmit, Osmanlılar için de önemli bir eksendi. Izmit'in ahnışı, Orhan Gazi ve Osmanlılar için, yeni bir aşamanın başlangıcı olmuştu. Roma için de önemli bir yerdi burası ve bu bölge, Bitinye Devleti. Roma, en değerli adamını, şair ve yazar Plinius'u buraya atamıştı. Bu ünlü yazarın "Nicomedia Mektuplan", buranın Roma için ne denli önemli olduğunu vurgulayan önemli bir belgedir. Gerçek ya da gerçek dışı da olsa, Hıristiyanhğın o dinsel mesajları îzmit'te de esmeye başlamıştır. Bu olayın en çarpıcı yanı, Azize Santa Barbara olayıdır. Hıristiyanlığın o kutsal ve içsel esintilerini ruhunda ve bedeninde duyumsayan Barbara, bu öğretiyi yaymaya başlamış Nicomedia'da. Roma'ya bağlı bir yönetici ya da tüccar olan Dioscuro, tek kızı olan Barbara'nın bu gizemini sezer ve onu ölüme götürür. Böylece, güzel Barbara da azizler arasına katılır. Izmit, Iznik ve Istanbul kentleri gibi; çepeçevre surlar içinde soluk alıp veren bir kentti. Tiyatrolan, agoraları ve kitaplıklanyla ünlüydü. Osmanlılar da bu kente sahip çıkmışlardı. Bu kentin kara yazgısı, birçok yıkımlara uğramasıydı. Yangınlar ve "seller" bir yana, kent tarih boyunca, büyük depremler görmüştür. Son o büyük deprem felaketini de, 17 Ağustos 1999 günü yaşamıştı. O eski yıllarda kaleleri, bentleri; su yollarını, tünellerini yok eden Izmit depremleri, son vurgununda da kenti derinden sarstı. Büyük yaralar açtı. Ama bu antik kent, hhalâ o eski görkemini ve değerini korumakta kararlı. Şakir Balkı, NicomediaIzmit'i irdeleyen ve yorumlayan bu yapıtını bir tarihçi uğraşı, bilinciyle değil; bir gazeteciyazar kimliğiyle kalemi almış. Kimi o kısa kısa gazete yazılarıyla, küçük küçük halkalar oluşturmuş; bu oluşan halkalarla da Izmit kentinin dününü/yakın tarihini kucaklayan bir zincir meydana getirmiş. Nicomedia'nın Büyülü Yüzü Izmit, içerik ve izlek olarak, bu tarihsel kentin, kimi zaman soluk bir fotoğrafını, kimi zaman da bir yaşanmışlığın freskini gözler önüne seriyor. Yazar, kente dair o ilk yapıtı olan "îzmit'te Zaman " adlı kitabında ise; bir kent hikâyesinin anlatısında, Izmit'in o yakın geçmişinde olup biten bazı siyasaltoplumsal çalkantılara yer vermiş. O işgal Izmit'ini anlatmış, o kötücül günleri yansıtmış. Atatürk'ün o ünlü Izmit Basın Toplantısı'ndan kesitler vermiş. PeyamıSabah gazetesinin başyazan Ali Kemal'den söz açmış, onun kara/yazgısını dile getirmiş. Nicomedia'nın Büyülü Yüzü Izmit, kitabın "muhtevası", konular, anlatılanlarla yazılanlar, ekte sunulan kimi "fotoğraflarla" da belgelenmiştir. Öyledir hep. Yazarlar; ister bir köy olsun ve isterse de bir köprü kent olsun, onların üstlenmiş oldukları "misyon", gördüklerine, yaşanmışlıklara tanıklık etmektir. Yazar Remulus, Roman'ın Çöküşü'ne tanık olmuştur. Marko Polo, Doğu'nun gizemini, o dünyayı anlatmıştır. Bellini, Fatih'i nakletmiştir. Evliya Çelebi'nin yansıtmış oldukları da ortada. Yazarlar, ressamlar ve gezginler; fotoğrafın olmadığı o çağların fotoğrafçüarıydılar. Nicomedia'nın Büyülü Yüzü Izmit; duru ve yalın, o "anlatı" yerlemleriyle, tarihsel bir kenti elverdiğince, bir köprü kenti anlatan özenle yazılmış bir kitap. Yaşanmışlığın, birikimin ve gözlemin ürünü bir yapıt. Bir kentin hikâyesi, büyülü ve gizemli yüzü. Nicomedia'nın Büyülü Yüzü Izmit/ Şakir Balkı/ Izmit Rotary Kulübü Yayınlart/ 1999/ 224 s. Ayakkabıcılık Tepimleri Sözliiğü YAMAN AKBAYAR Kurulduğu 1932 yılından bu yana büyük değer ve önem taşıyan terim ve deyim sözcükleri kazandırdı bize Türk Dil Kurumu (TDK). Bu kez de, Boğaziçi Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne Dekanlıkça verilmiş bir çalışmaile 19881989 öğretim yılında Bölüm Öğr. Üyesi Prof. Dr. L. Sami Akalm'ın proie yöneticiliğinde, aynı bölüm Türk Dili Okutmanı Asuman Yılgör, yine aynı bölüm Araştırma Görevlisi Nezihe Seyhan'ınproie yardımcılığı ile teknik terminoloji sözlüğü olarak nitelendirilebilecek ve meslelc folkloruna, zanaatlarımız tarihine büyük katkısı olacak Ayakkabıcılık Terimleri sözlüğü kotarılmış ve Boğaziçi Üniversitesi Yayınları arasında yayımlanmış. 1992,1993'lerdeTRT2'de4bölümlük yerli belgesel dizi filmi ilgi ile izlemiştik: Çarık'tan Ayakkabı'ya. TRT Ankara Televizyonu'ndan A. Hayrullah Oğuz'un yapımcılığını ve yönetmenliğini yaptığı dizi belgesel filmde danışman, yanılmıyorsak Doç. Dr. Atilla Erden'di. Metin yazarı da, kurum tarihçiliğimize çok büyük katkıları olmakta olan Prof. Dr. Önder Küçükerman mıydı? Ilgi ile izlediğimiz dizi filmde ayakkabmın tarihsel gelişimi belki biraz da yüzeysel biçimde anlatılıyordu. lnsan, kaydediliyor ki, yeryüzünde bir milyon yıldan beri yaşamaktadır. Yazının yardımı ile bu uzun zaman diliminin yalnızca son altı bin yıllık kesitini belgelere dayanarak bilmekteyiz. Ancak, yanlıştan, eksikten, kuşkudan tümüyle arınılmış değildir. Antropoloji, arkeoloji, öteki yakın bilim dalları ile insanın eski karanhk yüzyıllanna ışık tutulmaya çalışılmaktadır. iki bini aşkın canlı türü içinde insan türünün tek oluşu, beden ve ruh yapısı ile pek önemli bir değişikliğe uğramamış oluşu, belli koşullarda belli davranışlarda bulunması, genel yargüara ulaşmamızı kolaylaştırmaktadır. Örneğin insan, hangi ırktan, hangi ulustan olursa olsun, fiziksel yaradıhşı gereği, ayakkabı giymek zorunda olan bir yaratık olarak karşımıza çıkmaktadır. Kaynakların çoğu, ayakkabının tarihçesini eski Mısır'la başlatmaktadır. Ilk ayakkabının ilk insanlarla başladığı varsayılabilir. Mağara çağı insanları, dünyanın taşına toprağına dayanamayacak yapıda olan ayaklannı korumak için ağaç kabuklanndan, yapraklardan ve giderek yapmış olmalıdırlar. İlkel ayakkabı modellerinden binlerce yıl sonra da eski Mısır ve Hitit gibi uygarlıklarda, ortaya konan belgelerin yardımı ile çok gelişmis bir ayakkabı yapımını kolayca görebilmek olası olmaktadır. Fransızlann Larousse Ansiklopedisi'nde, Hitit'lerde bugünkü çanğın ilk modeUerinin bulunduğu belirtilmekte hayvan derilerinaen ilkel ayakJcabılan dir. Daha sonraki Roma ve Yunan uygarlıklarında da, ayakkabıyı, geliştirilmiş ve çeşitlendirilmiş biçimleriyle görmekteyiz. Ayakkabının ayakları koruyuculuğu sağlandıktan sonra, giderek yabancı esnafı ayakkabıya bir sanatsal ve estetiksel nesne gözüyle bakmaya başlamıştır ve günümüz ayakkabıcılık sanayiinde DU nokta, bu öğe nemen göze çarpmaktadır. Sanatsallığa, estetikselliğe bizden en güzel örneklerden biri, Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura Sanayii Müessesesi Müzesi'nde bulunan bir bottur. Bu botun vapımında 7 tür deri kullanılmıştır. Türk Âyakkabıcılığı ile ilgili en eski tarihsel belge Ibni Batuta Seyahatnamesi'dir. XIV yüzyıl Ibni Batuta belgelerinde babuççu, başmakçı, dikici, haîfafkavaf gibi ayakkabıcılık terimleri geçmektedir. Evliya Çelebi de, ayakkabıcılara toplu olarak babuççiyan demektedir. Vurgulanması gereken önemli bir nokta da, Türk toplumunda göçebe yaşayışın yüzyıllardır sürmesi, bu yaşayışta nayvanlann büyük önem taşıması, yapım malzemesi hayvan derisi olan ayakkabının Türk folklorundaki büyük yerinin temel nedeni sayılabilir. Dilimiz en küçük benzetmesinden en uzun destanına değin ayakkabıya iliskin sözcüklerle ve halk edebiyatı verimleriyle doludur. Buraya değin ayakkabıdan söz ettik, ilkçağdan bugüne hangi evrelerden geçtiğini kısaca gördük, sözlüğe geçmeden buna gerek yardı kanısındayız. Boğaziçi Üniversitesi FenEdebıyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. L. Sami Akalın'ın proje yöneticiliğinde, aynı bölüm Türk Dili Okutmanı Asuman Yılgör'ün ve yine aynı bölüm Araştırma Görevlisi Nezihe Seyhan'ın proje yardımcılığında ve Istanbul Ayakkabıcı Esnafı ve Sanatkârları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Kastan'ın bilimsel danışmanlığında hazırlanan Ayakkabıcılık Terimleri Sözlüğü 240 sayfa. Sözlük, salt maddelerden oluşturulmamış. Onsöz'den sonra, ayakkabının tarihçesine, ayakkabının antropoloiik temellerine, dünya kültüründe ayakkabıya, Türk kültüründe ayakkabıya, Türk dilinde ayakkabı sözcüğüne, Türk ayakkabıcılığımn bugünkü sorunlanna yer verilmiş. Sözlük bölümü 25. sayfada başlıyor, 172. sayfada sona eriyor. Sonra, kısaltmalar, resimlerden, fotoğraflardan, belgelerden, istatistiklerden oluşan Belgeler ve en sonda da, Kaynaklar'ın listesi yer aüyor. Sözlüğün fiyatı belirtilmemiş. Şimdi şunu diyoruz: Türk Âyakkabıcılığı konusunda kitaplarımız var: XVI. ve XVII. Yüzyıl Vesikalanna Göre Manisa'da Deri Sanatlan Tarihi Üzerine Bir Araştırma, Ibrahim Gökçen, CHP Manisa Halkevi Yayını, Istanbul 1945, Geleneksel Türk Dericilik Sanayii ve Beykoz Fabrikası... Boğaziçi'nde Başlatılan Sanayi, Önder Küçükerman, Sümerbank Genel Müdürlüğü Yayınları, 1988, Ankara. Istanbul Ayakkabıcı Esnafı ve Sanatkârlar Odası'nca bir kaç yıldan beri yayımlanan Ayakkabı Dünyası dergileri var, örnek olarak 2 tezden de söz edelim: Topkapı Sarayı Müzesi ve Belediye Müzesi'ndeki Pabuçlar, Hatice Kesici, (Yayımlanmamış lisans tezi), I.Ü. Edebiyat Fakültesi, 1972 ve Türk Ayakkabı Sanayii ve Istanbul'daki Ayakkabı Sanatkârlarının Mevcut Durumu Hakkında Bir Araştırma, (Yayımlanmamış master tezi), I.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1988, Cengiz Kastan. Ve işte, kitapları, dergileri, tezleri bütünleyen Ayakfeabıcılık Terimleri Sözlüğü. • Ayakkabıcılık Terimleri Sözlüğü / Prof. Dr. Sami Akalm, Asuman Yılgör, NeziheSeyhan /Boğaziçi Üniversitesi Yaytn Np: 497, 1. Bastm: Ekim 1993, Boğaziçi Üniversitesi Matbaast, ISBN:9755180273. SAYFA 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle