Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÖNER YAĞCI "Ben geneyazacaktım... Çalacaklar gene yazacaktım... Yaşamak ıçın değil, yazmayı sevdığim için yazacaktım..." Suavi Süalp Mizah dehasımn kitabı kiz yılda Demirci'den on mizah kitabı daha okudu mizahseverler: Tiirküm Dojtruyum Fena Halde Doluyum, Kutsal KeTtme Avası. Delt Gömleğı Ütü tstemez, Esptrin, lyiler Cennete Gıder, Lafonzmalar, Damdakt Mizahçı/Aptal Bile Değiliz, Kujku Burnu, Aklımızda Hayırlıst Olsun, Sazan Mevsımi. Milliyet'te Melih Aşık'ın köşesinde kısa "Laforizmalar"ını sürdüren Cihan Demirci'nin 1999 sonlarında önemli bir kitaba daha imza attığını gördük: "Bir Mizah Debası Suavı Sualp". "Absürd Mizahın Öncüsü Suavi Süalp'in Yaşamı, Anıları ve Yazıları" altbaşlığıyla sunulan kitapta, bir mizahçı O ( n beş yaşındayken karikatürler çizmeye başlayarak mizaha ilk adımlarını atan, ilk karikatürleri "Fırt" dergisinde (1978) yayımlanan Cihan Demirci, 1963 doğumlu bir mizahçımız. "Ses" dergisinin "Atmaca" mizah ekinde başladığı profesyonel mizahçıhğını "Güldürü Üretim Merkezi " (GÜM) ekibinin bir üyesi olarak, "Güneş", "Hürriyet", "Milliyet" gazetelerinde hem yazar hem çizer olarak sürdüren Cihan Demirci, "Gırgır", "Fırt" derjilerinde de çalıştı ve 1996'da arkadasarıyla birlikte "Panik" adlı bir mizan dergisi çıkardı. nın gözüyle bir başka mizahçının nasd değerlendirildiğini okurken Cihan Demirci'nin, büyük boy 400 sayfalık bu anlamlı çalışmasıyla euebiyatta değerbilirliğin hâlâ var olduğunu, ustaya saygının hâlâ geçerli bir etik kural olduğunu kanıtladığını da görüyoruz. Cihan Demirci, mizahçılığında "ustası" bellediği Suavi Süalp için hazırladığı bu çalışmasına; "Bu kitap, ustam Suavi Süalp in şahsında mizahımıza bileklerini ve yüreklerini koymuş ancak bugün adları bile unutulmuş bütün mizah emekçilerine adanmıştır.' cümleleriyle başlayarak mizah geleneğimizi selamlıyor. Çalışmasının "öncelikle bir ustaya duyulan gecikmiş bir 'vefa borcu'nun kitabı" olduğunu söylediği, ülkemizde yaşananlara oir protesto bildirisi duygusu uyandıran "Onsezili Önsöz"ünde Cihan Demirci"nin saklayamadığı öfkesini de buluyoruz: "Bu ülkeye sayısız 'değer' geliyor ve çoğu hak ettiği değeri hem maddi hem de manevi olarak bulamadan, üstelik daha da acısı 'adam yerine' bile konulmadan aramızdan göçüp gidiyor." Giderek daha vefasız, daha duyarsız, daha kaba, daha nankör, daha maganda, daha vahşi bir toplum olduğumuzu söyleyen Demirci, "Oluyoruz demek bizim mizahçılarımızın inceliğindendir, yanlış anlamayın. Çünkü bu saydıklarımız sizin de bildiğiniz gibi çoktan oldu bile. Elbirliğiyle insanlıktan yana nasipsiz bir hale getirildik sonunda. lnsanlığımızı unuttuğumuz 'Kayıp Eşyalar Bürosu'na artık kimseler uğramaz oldu. Tabii bunca hırtlık ve kokuşmuşluk arasında yitirdiğimiz değerleri ayıp olmayan söylenişiyle: 'Kimin umurunda'..." diyeekliyor. Bir mizahçıdan hiç beklenilmeyen bir önsöz bu. Olabildiğince ciddiyetle, öfkeyle dolu. Duyarlıhk, sorumluluk, insanilik, değerbilirlik yüklü bu nefis önsözüyle okurun yakasına yapışıyor Demirci. Silkeliyor, hırpalıyor, göreve çağınyor. Bunu yaparken duygusunu da Dİr yana atmıyor. Duyguyla yüklediği satırlarıyla bir değerbilirlik örneği verirken edebiyatımızın görkemli geleneğinin de gözüpek bir savunucusu oluyor. "Türk mizahında bir çığır açmış, 'Absürd Mizah'ın ülkemizde öncülüğünü yapmış, hatta mizahta dünya çapında yeniüklerin yaratıcısı olmuş mizah dehası ustam" dediği Suavi Süalp'in, "mesleğinde öncü bir kişilik olmasına rağmen bu ülkenin yaşarken bile yok sayılmış, öldükten sonra da anında unutulmuş değerlerinden" biri olduğunu söyleyip değerbilirliğinin temelini açıklıyor: "O benim bugün bu mesleği yapmama farkında olmadan neden olan sevgili ustamdır." Önsözünün daha sonraki satırlarında Demirci'nin mizahtaki ustalarını öğreniyoruz: Daha ilkokul sıralanndayken kitaplarını okuduğu Hüseyin Rahmi Gürpınar; ortaokul sıralarında keşfettiği ve hem yazar hem çizer olması nedeniyle kendisine daha yakın gelen Suavi Süalp, lise yıllarına damgasını vuran Aziz Nesin ve bunların hemen arkasına da Haldun Taner. Cihan Demirci, "Kendisinden önce gelen mizahçılardan çok farklı bir tarzı; çok farklı, kendine özgü doğaçlama bir dünyası" olan Suavi Süalp'in öldüğü 1981 'de 18 yaşında, çiçeği burnunda bir mizahçıdır. Genç mizahçı Demirci'nin içine o zaman düşer Suavi Süalp için bir lcitap hazırlama düşüncesi. Ancak o da ustası Süalp gibi "talihsiz bir mizahçı "dır. "Çeşitli terslikler ve giderek artan yaşam boğuşmaları nedeniyle" tasarısını SAYFA 5 YltlrıliğlmizdeğBrler Kcndine özgü mizahıyla dilimize ve argo sözlüğümüze pek çok sözcük, terim, deyim kazandıran Cihan Demirci'nin ilk kitabı, 1985'te mizah yazılarını bir araya getirdiği Çıkışlar Arka Kapıdan adlı yapıttı. Beş yıllık bir suskunluktan sonra 1990'da çıkardığı Geyık Mubabbetlerı ile adını geniş okur yığınlarına duyuran Cihan Demirci'nin daha sonra kitaplarını ardı ardına sunduğunu gördük. 1992'den sonraki 1999 arasındaki se Geyik Muhabbeöert Clhan Demirci ve öner Yağcı bir İmza gününde Suavi SfialD icin ne demişlerdi? Cihan Demirci'nin "Bir Mizah Dehast Suavı Süalp" kitabında Süalp tçin bakın en yakın meslektaşları, arkadaşları neler demiştt... Aşağıda sıze bu kıtaptan yaptığımız bir görüş seçkisi sunuyoruz... "... Ben mizaha ona öykünerek başladım... Onu çok severek, çok takdir ederek yıllarca okuduktan sonra, yazısıylaçizgisiyle izledikten sonra... Hep böyledir, ünlü bir sanatçının etkisinde kalıp yola çıkarsın ve belli bir süre onu izlersin, ondan sonra da kendi yolunu çizersin... îşte ben dergi yazılarında bu yola Suavi Süalp'le başladım..." Kandemir Konduk "... Suavi'nin olağanüstü yeteneği onun oyun yazarlığında da çarpıcı ve ilerisi için ümit verici önemli yapıtların habercisi sayılacak ürünler vermesine yol açtı. Yazık ki ömrü bunun yeterince gerçekleşmesine vefa etmedi. Kazıklanma konusuna gelince, Suavi yalnız tiyatro alanında değil, her kesimde bugünkü işbilir yazar tipinden uzak bir deuşmendı. Öyle kişilerin çağımız Türkiye'sinde büsbütün aç kalmayışlarına şaşmamah..." Refik Erduran "... Suavi tam halk adamıydı... Onun esprisine sen de gülüyorsun, ben de gülüyorum, gecekondudaki adam da gülüyor, herkes gülüyor... Suavi espriyi çok rahat yapar hiç kendini sıkmazdı... O zamana dek hiç denenmemiş pek çok şeyi yaptı Suavi..." Semih Balcıoğlu "... Kendine özgü bir mizah dünyası vardı onun. Bu kendine özgü yazı biçimi yine kendine özgü tipine ve yaşantısına tıpatıp uyuyordu... Daha sonraki yıllarda 'Salata' adında bir mizah dergisi çıkardı Suavi... Kapağından son sayfasına kadar onun çizgneriyle dolu bir dergiydi bu... 'Gırgır' mizanının ilk tohumları Salata'daki o sayfalara serpiştiCUMHURİYET KİTAP SAYI 529 rilmişti diye düşünüyorum..." Turhan Selçuk "... Suavi mizahın edebiyatını yapmıyordu... Biz o dönemde Rırat Ilgaz, Aziz Nesin ve ben mizahın edebiyatını yapan insanlardık... Oysa o mizahı sadece mizah' olarak yapıyordu, amacı salt güldürmekti, allegro dediğimiz bir şey yapıyordu... Mantığı 'absürd' olan bir mizahı vardı onun..." Muzaffer tzgü "... îlkleri unutmak kolay değildir. Türkiye okurları 'saçmanın gülmecesi' diyebileceğimiz absürd mizahla Suavi Süalp sayesinde tanıştı. Süalp Batı'daki örnelderi taklit etmiyordu. Zaten yabancı dil bile bilmiyordu. Biraz geleneksel mizahımızdan, Nasreddin Hoca, Karagöz ve ortaoyunundan esinlenerek; orada da içgüdüsel olarak bir damar bulmuştu... Sulhi Dölek "... Bak ben bunu çok samimi söylüyorum, bence bu ülkenin gelmiş geçmiş en büyük mizahçısı... Yani buna Aziz Nesin de alınmasın, başkaları da alınmasın ama bence o... Çünkü mizahın bütün türleri vardı onun mizahında... 2^ekâ vardı onun mizahında, halk vardı, diü ustaca kullanmak vardı..." Ismail Gülgeç "... O, gördüğü her simgeden, her fotoğraftan bir öykü çıkanrdı..." Umur Bugay "... Suavi arkadaş olarak çok zor bulunur, çok keyif verici, çok şaşırtıcı, esprilerini normal esprilerin dışında aniden patlatabilen dünya şekeri bir insandı... Suavi hiçbir zaman değeri anlaşılmayan bir yazardı benim için..." Biilent Oran "... Suavi Abiöyleparmağınıgözümüze sokarcasına mesaj vereceğim diye derdi olan bir mizahçı değildi... Elbette onun da siyasi görüşleri vardı ama Suavi Baba, bunları hikâyelerinin içerisinde çok da güzel yedirerek verirdi..." Sinan Gürdağcık "... Suavi Baba'da halk duyarlılığı vardı... O da o düzeyde yaşadığı için halkı çok daha iyi tanıyor, çok daha iyi algılıyordu..." Sunder Erdoğan "... Suavi öyle uzun uzun düşünecek, odalara çekilecek, ilham bekleyecek, peri bekleyecek, cin bekleyecek filan bir adam değildi... Suavi yazı yazarken tezcanhydı... Gel de arama şimdi Suavi'yi..." Cafer Zorlu "... Hiç kimseye yaltaklanmadan, onurlu bir şekilde kalemi ile para kazanma hatasına düşerek şakacıktan yasayıp gitti Suavi... Hayatı hiç ama hiç ciddıye almadı... Mizaha 'Saçma'yı sokması en önemli yanı idi... Yerinden hiç sarsılmaz gibi görünen kalıp sözleri sonu bir uyakla biten bir cümle ile abuk sabuk bir hale sokmak, Suavi'nin mizahımıza soktu5u bir üslup idi... Ve sonraki kuşağa kalacak en önemli yanı bu üsluptur... Şimdi Frenklerin yapmaya çalıstığı 'absürd mizah' gibi bir tarzı Suavi yıllar önce getirmişti..." Oğuz Aral "... Izlediğim kadarıyla benzeri olmayan kendine özgü bir mizah anlayışını ve çabasını Suavi tek başına sanki bir mizah kurumu imişçesine yıllarca sürdürdü. Onun tükenmez neşesi her zaman aranacaktır..." Tan Oral "... Süalp'in gülmece anlayışını belli kalıplar içine sokmak pek olası ve doğru değil. Bilinen mizah kalıplarının hiçbirine benzemeyen değişik bir çalışma yöntemi vardı ve Süalp'i büyükfeştiren bu özgünlüğüydü..." Yalçın Pekşen