22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

genin çağırdığı sözcüklere yaslanmayı yeğler. Arkaik bir sözcük de yer alabilir onun şiirinde, yeni bir sözcük de. Azeri söylencelerindeki yerel bir sözcükle karşılaşmak olağansa, Binbir Gece Masalları'ndan gelen bir sözcük de pekâlâ yer bulabilir kendine. Dahası, Tuğrul Keskin, egzotik bir sözcüğü de üretebilir. Bütün bunlar, sözcük örüntüsünün şiirin gerektirdiği iç ritmi yaratması amacına yöneliktir. Sözgelimi, "Tacir ve Cinayet" kitabının adı ilginçtir. "Tacir" sözcüğü yerine "tüccar"ı koymak mümkün değil. Tacirin, ticaret yapan kişinin masumiyetinden öte çağrışımlanyla, onu cinayetle buluşturan yanı, masallardadır. Neredeyse, Alaaddin masalında, Alaaddin'in karşısına çıkan kötü niyetli masal kişisidir tacir. Sözcüğün kökenbilim açısından bulunduğu yer kadar, dilsel alandaki dolaşımıyla durduğu yer de bir o kadar önemlidir şiirde. Sözcüklerin ses özelliklerinden de yararlanma yolunu seçen şair, "Hatıralann Şimdiki &amana Söyledikleri", "Hayda' gibi şiirlerinde görüleceği gibi, seslerin göstergeleri de şiirin ritmiyle içeriği ilişkısini kurmaktadır. Tuğrul Keskin, kendi sanatının yakınında olduğunu düşündüğü pratiklerle de ilişkiler kurma yolunda denemeler yapmıştır. Önce, Veysel Çolak, Seyyit Nezir, Metin Cengiz ile birlikte "Yenibütün" hareketine katılarak, bu hareketin "manifesto"suna imza koyar. Broy dergjsinde yayımlanan "Yenibütün Manifestosu", DU şairlerin o yıl yayımladıkları kitaplarının başında da yer alır. Tuğrul Keskin'in 1988'de yayımlanan "Kınlan Kar Sesi" kitabında yer alan bu manifesto, gereği kadar tartışıldı o yıllarda. Olumlandı da, olumsuzlandı aa. Tuğruî'un şiirine ne kattığını bugün için pek kestiremiyorurn ama, Tuğruî'un şiiri, bu manifestonun ileride anılmasına yol açacaktır sanıyorum. 199O'lı yılların başında "Sanat Hareketi" başlığıyla bir duyuru yayımlanır. İlk yirmi bir imzacının arasında Tuğrul Keskin de vardır. Mevcut sisteme karşı sanat cephesine bir çağn olan bu duyuru, bir anlak ve bir vicdan olarak, Turkiyeli sanatçıların, görmezden gelselerde, unutamayacaklan bir kopuş denemesjydi bu. Tanka, ok ile karşı durmanın fotoğrafı da olsa, "Sanat Hareketi", bir uyarıdır, bir hatırlatmadır. Duyuru, başarısız değildir, başarısız olan sanatçılardır. Tuğrul Keskin bu "Sanat Hareketi" pratiğinden önemli dersler çıkarmış ve bu, şiirinin imgelerine bir olanak olarak yansımıştır. 1999'da yayımladığı beşinci kitabı "Ipekler Çoğaltmaya¥'daki "Şiir/Şair" metni, belki de, Tuğruî'un "Yenibütün" ile "Sanat Hareketi"nin bir sentezi olarak algüadıklarıdır. Bu metni anladığım biçimiyle aktanrsam, şöyle diyor şair; Hesapsızdır o. Ama yine de su ile bir hesabı olduğunu söylerler. Güzün rüzgârla, kışın güneşle nesabına da benzetirler bunu. Kan deseler, yerin altındakine, gök ile uğraşana dönüşür. Zebanileri otlatmaya götürürken, akıl dedikleri vadiden geçer. Yaşamın aşka dönüştüğünü söyîeseler de, o, kendini varoşlara atar; varoş karşıdır da ondan, varoş, ötekidir de onun için. Burada durulsun, yani sözde ve duruşta. Aşkın yaşını sorsalar, yaşamı işaret eder; sezgi sağanağında bir ömür kalınabilmeli. Akıl kahvehanesindeki dedikodunun da lafı mı olur? Yalancının tekidir belki. Ama ipek dokumayı ihmal etmez. Üzüncü ipeğe dönüştürür, aşb ipe;e, devrimi, devrime dönüştürdüğü giSon sözü şu olmuştur ki, yazılsın ister: Sokak, evin ortasında durmalıdır. Tuğrul Keskin: Şair. Şiirin çağırdığı yerdedir o. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 530 Ayşe Kulin'den bir sanatçımn portresi 'Atesin Kızf Füreva olabilir. Boyadaki önceki değişiidikler kusma tehlikesiyle karşılaşabilir. Bu sonuca 'pentimento' denir." (2) Bize göre yazar, bu özgün resim terimini benzetme ve imgesel anlamda kullanarak Füreya'nın yaşam çizgisinden kesitler alarak katmanlaştırır. Her bir kalın fırça tuşu ile sürülen boyalar form ve dokulan oluşturur. Dolayısıyla sanatçımızın inişli çıkışîı hayat prorîlıni pentimento"ya benzeterek, her kazılan katmanın altında ilgi çekici ve anlamlı bir roman konusu çıkarmakur. BuŞENER ÖZTOP na bağlı olarak her 'pentimento' Füreya'nın büyülü, buğulu, giz dolu, sisli ve hisli bir hava içinde sanki bir sfumato (= Hafif gölgeumhuriyet döneminin ilk kadın seralerin ve belirsizliklerin ince, atmosferik mik sanatçısı olan Füreya Koral'ın kullanımı) görünümü icerisınde dönem, biyografîsinin yazılışı sırasında yazar, olay ve kişüeri gri belirsizükleri çözümlemeçeşitli bilgi Kaynaklanndan (sözlü ya da yayi aüşünmüş. zılı) yararlanıyor. Romanda "kurmaca" öğelerle yaşanmış gerçekleri harman eden AyYazann asü ilgisi, kitaba adını veren Füşe Kulin, Füreya'nın uzun ömründe renkli reya'nın yaşamı üzehnde yoğunluk kazansahneleri dramatize ederek sanatçının erdırmasıdır. Füreya'nın yaşadığı çevrelerdedemlerini öne çıkanyor. Böylece Füreya'nın ki ilişkilerini, iç dünyasında eeçen çauşmabaşından geçenler nem bir odakta (benlan ve gelişmeleri ön plana aur. Füreya, bir merkezci) toplanarak yoğunluk kazanıyor; tek kişinin bakış açısından anlatılan biyoghem de anlatılan her şey Füreya'nın "yanrafik belgesel bir roman diyebüiriz. Ancak sıtıa ve renkli" kişilığınin niteliklerine büokur, Füreya'nın öyküsünü tamamen onun rünmüs oluyor. Okur, yazann değişik kaygördüklerini, yaşadıklannı görür, duygu ve naklardan "edindiöi bügileri birleştirerek, düşüncelerini paylaşır; sanatçının ilguerini, aynca daha aynntılı, dana ilgi çekıci, denilkelerini ve amaçlannı öğrenir. Her pentigeli ve gerçefte daha yakın bir görüş ve yomentonun konusu onun yaşadığı dönem, ruma ulaşabUir." çevre, kişiler etrannda geçer ve gelişir. Bize göre pentimento bir olayı canlandınr, Roman, Füreya'nın bakış açısından anlahatırlatır ve bu olayın içinde "zuhur" eden tılmakla birlikte, kitap boyunca gerektiginkişileri, mekânı ve zamanı betimler. Döde Füreya'nın bakış açısını bir yana bırakanemleri tarihsel arka plan içerisinde kısa kırak bu bilgileri sağlayan, romanı kendi sözsa anlatılarak tanık olunan olaylar ve insanleriyle anlatan "yazar" anlatıcıdır. Fürelar yeni durumların ışıfiında netlik kazanır. ya'nın yaşamöyküsünü bir "dönem romaRoman Füreya'nın bakış açısını kullandığı nı" olarak ele alır ve elindeki materyali taicin, okur doğrudan doğruya sanatçının iç rihsel arka planla birlikte kullanır. Ûç bödunyasındaki çekişmelerini, içsel duygulalümden olusan roman 3 + 2 + 5 = 10 pennımlannı, aristokrat aile yapısındaki değitimentoda dönüşüm ve oluşumlan ayrınuşim ve gelişimleri görmesi açısından hayli lanyla eözler önüne serer. Pentimento (= üginç saptamalar vardır. Füreya'nın iç çeBir yağlıboya tablo kazındığında, kimi kez kişmesini yazar şöyle dile getirir: "Ya pişaltından çıkabilen, ikinci hatta üçüncü kat manlıklanm? Fazla pişmanlığım yok. tçimresim.) Gordonjohnston'agörepentimendeki tek ukte, sanata geç başlamış olmaktonun tanımı da şöyle: "Değişiklik ve onatır. Tiim hayatımı yeniden yaşama nrsatı tanm. Yağlıboyalar zamanla değişiklik gösnısaydı bana Tanrı. üniversiteyi bitirdiğim terir. Boya çekilerek kullanılan boya madyıl, evleneceğime, hemen seramiğe başlardesine ve yağa bağlı olarak saydamlaşır ve dım." (s. 56) koyulaşır. Çatlaklar oluşabilir, vernik koyulaşabilir, , , Füreya'nın bakış kir tabakaları , ,[ açısından anlatılan bömeydana gele" ' lümlerde ya da anlaUbilir ve beî/ cının araya gjrerek anki de filattığı bolümlerde ziksel okur, Füreya'nın üzetahrindekurgulanan olaylarip n ve kişileri bütün aynntılarıyla izlemek olanağma sahiptir. Kitabın başında pentimento ile giriş yapan yazar; sanatçının yaşamının son yJlarında geriye dönüş yaptırır ve onun ağzından gençlik yıllanna geriye dönerek mazinin yükü altında, anıların ışığında Şakir Paşa ailesınin ve efradının yaşadıklan döneme gider ve okuyucuya aileyi tanıtır. Ayşe Kulin'in 1996 yılında Münir Nurettin Selçuk'un yaşamöyküsünün anlatıldığı "Bir Tath Huzur" adlı kitabı yayımlandı. Hemen ardından 1997'de yayımlanan "Adı:Aylin"'" adlı biyografik roman ile birlikte, 2000'de yayımlanan "Füreya" adlı kitaoında seramik sanatçısı Füreya Koral'ın yaşamövKÜsünü canlı bir atmosferae dile getiriyor. C "Sanat HarekrtT ye, Ayşe, Fahrünnisa, Aliye) Hakkiye Hanım 'ın Emin Koral'la evüliğinden Füreya doğar (19101997). Köklü.soylu birçoksanatçı yetiştiren Şakir Paşa ailesınin yedi sanatçısından biridir Füreya... Ünlü kadın ressamlardan Fahrünnisa Zeid, gravür sanatçısı Aliye Berger teyzeleri; Şirin Devrkn, Nejat Devrim, Cem Kabaağaçlı kuzinleri, "Halikarnas Balıkçısı" Cevat Şakir Kabaağaçlı, dayısıdır. Füreva, iyi vetiştirilmiş soylu bir aile çocuğu olarak dünyayı farklı bir bakış açısıyla görecek ve gençîiğini yaşayacakur. Ince ruhlu, üstün yetenekli: Fransızcayı konuşan, keman çalan, on yıl kadar müzik öğrenimi görmüş dahası, felsefe eğitiminden geçmiştir. Bu kadar meziyetleri olan bir genç kız "alın yazısıyla çabuk yüz yüze" gelecektir. Asıl onu yıpratan, üzen, hüzünlendiren mutsuz ilk evıiliğidir. Bunalımh günlerde ve zorluklarla geçen bir olgunlaşma dönemi yaşayacaktır. Füreya'nın kendi kendisiyle yüz yüze, genç kadın için gerçeği görme, aydınlanma yillarıdır... İlk kocası Sabahattin Bey, hiddet anında şunlan söyler: "Onlar senin tüm aile fertlerin", dedi kocası. "Teyzelerin, o kendini beğenmiş Nissa, riikii; Aliye, biiyücü gibi sürekli incik boncuk toplayan ukala annen, kendini piyanist sanan teyzen, zibidi dayın... Adam gibi bir tek baban var aralannda (...)." (s. 121) Bu sözleri söyleyen kocası ile aralanndaki uçurumu görmeye baslar. Çiftlik sahibi Sabahattin Bey, nobran, noyrat yaradılışlı, alkol bağımlısı bir kişidir. Evlenmelerinaerı önce onun karakterinin yalnız bir yüzünü görcbilmiş olduğuna hayıflanır. Aslında Füreya, yaşadığı zaman ve mekânda toplumun elit bir zümresini temsil eder. Batı anlamında eğitim almış genç bir kadındır. Bu genis aile yapısının bireyleri son derece renkli, ilgi çekıci yaşam biçimlerinin vanı sıKada z ayat ye ra , bir o Kadar hüzün dolu hayat hikâyelerini de birlikte getirir. Işte bu aile perspeki d bilik iri I b il k tifînde Füreya, kültürlü, narin, uzun boylu, alımL ve guzel görünümünün ardınaa umuda umutsuzluk arasında gidip gelmektedir. Genç kadın, kocasıyla birükte oturduğu Bursa'daki çiitliğin sessiz, sakin havasında evin dört duvan arasında hep tutsak yaşadığını aynmsar. Bütün bunlara rağmen sanatçımız kararb ve güçlü bir kışiliğe sahiptir. !}imdi Şakir Paşa ailesinden Şirin Devrim'in benzetmesiyle: "HarikaÇılgınlar"ın hayat panoramalanndan kısa kesitler verelim: ş yürekterinde ve yatakiannday zordu savaş y i a n ganç kadrtaraada konaMannda' Yazar, Füreya'nın ağzından Şakir Paşa'nın ne durumda olduğuna kısaca şöyle degınır: "Şakir Paşa, Sultan'a kiis bedelini ağır biçimde ödemekteydi. Ada'ya Tiirk çocukları için bir ilkokul ve bir Müslüman mezarlıgı yaptırdıktan sonra odasına kapanıp tarinini yazmaktan başka uğraşı kalmamıştı. Tek eğlencesi, 1900'lerin başında, Abdülhamiae şu veya bu şekilde kınlmış ya da onun gadrine uğramış diğer kiis paşalar ve bürokratlarla buluşup, nargile içmekti." (s. 29) BalkanSavaşı (191213) onulmazyaralar açar. Hemen bunun ardından I. Dünya Savası (19141918) padak verir, kan ve barut kokan dağdağalı bunalımlı yıllan Füreya'nın ağzından şöyle betimlenir: "...Savaş evimizin erkeklerini alıp görürdüğü vehenüz tahsilde olan Suat dayım ancak hafta sonlan gelebildiği için, evde bir kadınlar ordusu gibiydik. (...) Parasızlığa, sefalet çekmeye, çaîışmaya hiç alışık olmayan, piyano ve keman çalma, dil bilip resim yapma yetenelderinin dışında, elinden pek bir şey gelmeyen, nazlı bir kadınlar ordusu." (s. 59) Bu tanımlama ile A. Kulin, Şakir Paşa ailesinin sosyokültürel durumunu kesin hatlanyla çiziyor. Bunun yanı sıra, ailenin soylu gelenefeinden gelen "Asil azmaz" deyimiyle, onların her türlü yokluğa, başka bir deyişle, yaşamak için ayakta durmayı, onurlu mücadeleyi vurgular. Füreya'nın ağzından bu durum şöyle dile getirilir: "...ailenin kadınları, yani anneannem, annem (Hakkiye) ve Ayşe teyzem, kendilerini (Sare IsSAYFA 7 Dzgün H P kalp neşal 18551914 yıllan arasında yaşayan Şakir Paşa'nın torunu olan Füreya, Paşa'nın ikinci evliliğinden (Sare îsmet Hanım) dört kızı (Hakki
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle