Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. *" ya giriştik. ' ••• < Şimdıyc kadar dört cilt çıktı. Arkasından birkaç ay içinde hemen beşinci cilt geliyor. Kaynak Yayınları'na bağlı Atatürk ün Bütün Eserleri (ATABE) çalışmasında bıitün sorun, hızı arttırmak. Herkes 15. cüdin tamamlanacağı günün sevincine ulaşmak için gece gündüz harıl harıl çalışıyor. Atatürk'ün Bütün Eserleri'nin hayata geçmesi ancak Türkiye devrim tarihine ve Atatürk araştırtnalanna emek vermiş geniş bir çalışma kadrosuyla mümkündü. Bu doğrultuda bilim adamlan ve araştırmacdardan oluşan 28 kisilik Danışma Kurulu'nun yanı sıra, çok sayıda uzman, araştırmacı, arşivci, çevirmen ve redaktör, eserin çahşmalarında görev almaktadır. Çalışmalar, Ankara ve îstanbul merkezli olmak üzere iki ana birimden yürütülmektedir. Bunun dışında, Atatürk'ün Bütün Eserleri'nin, bir de gönüllü kadroları var. Kimi tarihi şahsiyetlerin çocuklan, torunlan, fotoğraftan bir küçük nota kadar ellerinde ne varsa, verdiler. Özel arşivlerde duran kitaplar bağışlanıyor. Atatürk'ün Bütün Eserleri, gelecek açısından bir güvencedir. Çekmecelerde, sandık odalannda, tavan aralannda ya da sahafta kaybolup giden çok özel ve değerli belgeler, toplanmakta ve korunmaktadır. Katkıda bulunan herkesin adı eserin ilk sayfalannda yer alıyor. Tüm yapıtları ilk kez yayımlanıyor Atatiirk Nasıl hazjplanıyor ciltlere büyük emeği geçti. saygıyla anıyoruz." Biz de kitap Eki olarak saygıyla anıyoruz Sadık Perinçek'i), Ercüment Hüsnü Bakı, Necdet Kurdakul, Muazzez HmiyeÇığ, Memet Türkkan'ın bulunduğu çok güvenilır bir ekibimiz var. I lenıen hepsinin yaşları 8087 arasında ama geceli gündüzlü çalışıyorlar. Aslında bize bu çalışma sırasında Cumhuriyet'in ilk kuşağının ahlakını, disiplinini ve kültürünü de canlı bir biçimde aktanyorlar. Yorulsak 'orulduk demeye yüzümüz kızarıyor onann yanında. Gerçeğe bağlılık, titizlik, heyecan, karşılıksız emek devrimci kuşakları birbirine çok sıkı bağlıyor. Bir sözcük için, hele el yazılannda; kütüphanelerin bütün eski yazı okuma ekibi gönüllü seferber olabiliyor. Î Sovyet devktt arçMerinde Bu çalışma yalnız bir derleme değil, bir araştırma ve keşif faaliyetidir. Satır arasında geçen bir anıdan hareketle çok önemli, hiç yayımlanmamış belgelere ulaştık. Yurtiçinde ve yurtdışında özel ve devlet arşivleri taranıyor. Yüzlerce belge, yazı mektup, demeç, tutanak, görüşme, konuşma... Bazıları hiç yayımlanmamış ya da sansürlü yayımlanmış. Yayımlandı dediğiniz, 1913 'te bir gazetede çıkmış örneğin. Eski yazı. Kimsenin haberi yolc, olsa aa okuyup anlaması olanaksız. Aynca öyle "ilk' belgelere ulaşıldı ki devrim tarihimizin yeniden yazılmasını gerektirecek ve tartışma yaratacak önemde. Belki de en önemlisi, Sovyet devlet arşivlerinde dört yıldır bulduğumuz belgeler. Bunlar Türkiye'de yok. Atatürk'ün Sovyet yetkilileriyıe ve Komintern temsilcileriyle yaptığı görüşmelerin tutanaklan ile aralarındaKİ yazışmalar ortaya çıktı. Hepsi birer hazine değerinde. Tarihin boşlukları doluyor, bilinmeyenler keşfediliyor. Bunların çoğu bugüne kadarRusya'da da Bazen pertavsızla büyük nokta mı, yoksa küçük nokta.mı diye saatlerimizi verdiğimiz oluyor. Örneğin Misakı Millî metninin en önemli cümlesindeki tartışmalı sözcüğü noktanın büyüklüğune veya küçüklüğüne göre, "ırken" diye okumak da mümkiın, "örfen" diye okumak da. Misakı Milli'nin anlamı noktanın büyüklüğune göre o kadar değişiyor ki. Kurtuluş savaşı ydlannda, Büyük Millet Meclisi nin önüne ne zaman Türkiye sözcüöü eklenmiş? ilk başta yabancıkrın söylcdığı gibi Türkiya deniyor. Sonradan Türkçe ses uyumuna göre değiştiriliyor. Bunlar belli aşamalarua karar ve açıldamayla yapılan değişiklikler. Ve bir anlamı var: Osmanlı devletini yıkma ve ulusallaşma sürecinde bir tavır. "Türkiya" veya "Türkiye" dediğiniz zaman, yeni devlete yeni ad koymuş oluyorsunuz; artık Îstanbul merkezli Osmanb devletine "asi" olusunuz, isyan etmeniz resmileşmiş oluyor. Türkiya" sözcüğü "Türkiye" yapılınca, bu kez Avrupa'ya asi oluyorsunuz. "Ben kendi ülkemin adını, kendi dilimin ses uyumuna göre söylerim" demenin siyasal anlamı bu. " Monşer" kültürüne karşı neredeyse harf harf isyan edilmiş. Belgelerle bunu adım adım izliyorsunuz. Belgeler tarih, hatta kimi zaman saat sırasına konuyor. Her cüdin başında yer alan Atatürk portresi için ayrıca özel bir çalışma yürütülüyor. O günlere ait fotoğraf, uzun bir araştırma sonucu titizlikle seçiliyor. Bir de sadeleştirme görevi var, en belalı iş desek yeridir. Sadeleştirmede ilke, metinlerin tarihi dokusunu ve kokusunu bozmadan bugün anlaşılabilir bir hale getirmek. "Günümüz Türkçesi" demek net bir tanım olmuyor, ne yazık ki. Çünkü; bugün "anlaşılan" çok sayıda Türkçe var. îiz 40 yaş aydın kuşağının Türkçesini temel alıyoruz. Mümkün olduğu ölçüde, özgün metne fazla müdahale etmeden, bugün anlaşılmayan, ölü sözcüğü çıkarıp yerine karşılığını koyuyoruz. Bir sözcük bazen tam oturuyor, başka yerde anlamı karşılamıyor. Günlerce tartıştığımız oluyor. Belge söz konusu olduğu için "yorumsuz, yanlışsız, eksiksiz' ilkesi bize Bir sözcüMe Osmanlı devletlne asiofenak Tarfhtai kokutanu konmak anlaşmalar yaparak bu belgelerin yayımlanması hakkını elde etti. Bu çalışmanın ilk kez yapılıyor olması üzerimize olağanüstü bir sorumluluk yüklüyor. Aynntılar ya da aynntı gibi görünen noktalann gözden kaçmaması için çok özenli olmanız gerekiyor. Ömeğin, Mustafa Kemal bir dönem Istanbul'la naberleşirken şifreli yazısıyor. Belgeye bakıyorsunuz başında bir hitap, sonunda bir imza. Atatürk'e ait değil. Geçebilirsiniz, oysa şifre çözüldüğünde "imza" metnin içinde. Ya da bir yazısında diyor ki: "Bazı yazışmalanmda imza yerine '24 42 14 41' kod numarasını kullandım. Hadi, geri dönüyoruz yüzlerce sayfayı bu numaraya göre yeniden tanyoruz. Belgelere ulaşınca işin ancak ilk adımını atmış oluyoruz. Olanaklar elverdiği ölçüde çünkü bazen arşivlerde de önünüze duvarlar çıkıveriyor iz sürerek özgün belgeye ya da en yakınına gidiyoruz. 1928'e kadarki Türkçe belgelerin hepsi eski yazı. Bazılarının çevrimyazısı yapılmış. Ancak burada karşımıza hiç aklinıza gelmeyecek sorunlar çıkıyor. Birincisi, sık sık yanlış okumalarla karsılaşiyoruz. Bu eski yazının özelliğinden, bilgi eksikli^inden ya da özensizlikten kaynaklanabıliyor. "244214 41" şlfr«tl yazıyla eğitim görmü; olmak, dile hâkimiyet, o döneme ilişkin tarihi ve kültürel bilgi birikimi v'o. etkiliyor doğru okumayı. Bizim bu konuda aralannda Sadık Perinçek (Şule Perinçik'in bu yazısı elimize ulaştıktan kısa bir süre sonra Sayın Sadık Perinçik'i kaybettik. Yayınavi Bütün Eserleri'nin 4. cildine bir not koymuş. Şöyle deniyor bu notta: "Yaşamının son anına kadar, bütün zamanını, emeğini, birikimini Atatürk'ün bütün eserlerinin yayımına katan Sadık Perinçek'i 13 Eylül 2000 tarihinde kaybettik. Binlerce sayfa eski yazı belgeyi büyük bir titizlikle okudu. Yayımlanmış ve yayımlanacak Bir sayfada 30 yanlış okuma bulduğumuz oldıı. Sadece eski yazı bilmek yetmiyor. Yaşamında en az ortaokula kadar o SAYFA 4 CUMHURİYET KİTAP SAYI 560 CumhuıHyet kuşaklarınm çakşkanMc ve Aslpllni