Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 KUR L A R A TÜYAP kitapfuart özel sayılannı hazırlarken derginin editoryal bölümlerinden çok ilanlara ilişkin sorunlar yasıyoruz. îptal edilen ilanlar, yeni gelen ilanlar, sağ sayfalarda yayımlanmast gereken ilanlar, renkli ve sağ say/ada yayımlanması gereken ilanlar, mutlaka yazı içinde olması gereken şartlı ilanlar vs. vs. Oysa derginin say/a sayısı belli, renk düzeni belli, metin girecek sayfaların sayısı belli. Tüm talepleri büyük bir dikkatle yerine getirmeye çalışıyor ve getirdifamizi de düşünüyoruz. Tüm çabalanmıza karsın hatalardan da kurtulamıyoruz. Bu hatalar bizin dikkatsizlipmizden kaynaklandığı gibi, arşivimizde yer alan eski resimlerin arkasındaki eksik bilgilerden de kaynaklanıyor. Geçen ha/taki sayımızı hazırlarken, yukarıda saydığım neaenlerden dolayı iki hata meydana gelmiş. Bunlardan biri 6. sayfamızda yer alan bir resmin altında, Rıfat llgaz'la ılgilı bir toplantıaa Hhan Selçuk Doğan Hızlan, Leyla Erbıl. Şükran Kurdakul ve Rıfal Ilgaz birlikte gorülüyorlar ama, resım altında Leyla Erbil'in adı yok. Fuar Etkınliklerınin yer aldığı 29 sayfamızda ise Cengız Gündoğdu'nun resmının altında Cengız Bektaş'ın •adı yer almış. Bu hatalarımıza kurban giden yazarlarımızdan, çok ama çok özür diliyoruz. Bir de tamamen bizden kaynaklanan bir hata. Fuarın Onur Yazarı Şükran Kurdakul ile yaptığımız söyleşi'nin üzerindeki açıklayıcı spot unutulmuş. Şükran abimizin bağışlayıcılığına sığınıyoruz. lyi ve bol kitaplı bir fuar geçirdiğinizi umuyoruz. FETHINACI Olumu Dugune donusturmek J ohn Berger, "Düğüne'nin (Çeviri: Cevat Çapan, Metis Yayınlan, 1996) başlarında üstü kapalı bir dille anlatıyor anlatacaklannı: "Hikâye geçen Paskalya'da başlıyor. Pazar günü. Kuşluk vaktiydi ve havacla kavrulmuş kahve kokusu vardı. Hava güneşliyse, kahve kokusu daha çok yayılır. Adamın biri kızı için alabileceği oir şey var mı diye sordu. Bozuk bir Ingilizceyle konuşuyor." Çarşıda tatnata denilen adak takıları satan "kör bir adam". "Kör" soruyor adama: "Bebek mi?" Adamın cevabı: "Artık kadın sayüır." Kör, gene soruyor: "Neresi ağrıyor?" Adam, "Her yeri" diyor. Kör, altından bir taki satmak istiyor, Adam'ın cevabı: " lyileşecek gibi değil." Gene de bir takı alıyor: "Siz bana en ucuzunu, şu tenekeden olanı verin." Kör'ün sorusu üzerine dört günlüğüne, kızıyla geldiğini söylüyor. "Kızınızın adı ne?" "Ninon". Kör, kızın babasına söylediklerini dinlcr: "Bak, yeni sandallarım! El işi. Kimse anlayamaz daha yeni aldığımı. Yıllardırgiyiyorum, sanırlar." Veekler: "Gino görseydi, beğenirdi, sandaldan anlar o." (Gino, Ninon un sevgilisi.) Kör: "Sesler, gürültüler, kokular birer nimettir benim gözlerime. Onları dinler ya da içime çeker, sonra bir düşteymişcesine seyrederim. Kızın sesini dinlerken bir tabağa özenle dizilmiş kavun dilimleri gördüm." Ninon'un demiryolcu babası konuşuyor: "Bak, Federico, unutayım deme, şampanyalar benden. Parayı ben veriyorum. Onun için üç, dört kasa ısmarla! Ne kadar uygun görürsen. Ninon benim tek kızım. Üstelik evleniyor." (s. 11) Ninon'un annesini 13. sayfada tanıyoruz: "Adı, Zdena. Yirmi beş yıl önce Prag'da öğrenciymiş. 20 Ağustos 1968 gecesi Kızıl Ordu tanklanyla şehre giren Rus askerleriyle uzlaşmaya çalışmış. Ertesi yıl, tankların geldiği gecenin yıldönümünde, (...) bir kalabalığa katılmış. Aralarından bin kişiyi polis araçlara bindirip götürmüş, beş kişi de öldürülmüş. Birkaç ay sonra birçok yakın arkadaşı tutuklanmış, Zdena da 1969 Noel günü sının aşıp Viyana'ya ulaşmış, oradan da Paris'e geçmiş." / "Jean Ferrero (Ninon'un demiryolcu babası) ile Grenoble'da Çek sığınmacılan için düzenlenen bir gecede tanışmış. (...) Sevgili olmuşlar." Sonra Zdena, bir akşam radyoda Çek yurttaşlannın insan ve yurttaşhk haklan için bir dilekçe imzaladıklarını duyuyor. Sekiz yıldır yurdundan uzakta olan Zdena, Jean'ın isteklendirmesiyle ülkesine dönüyor. Kör'ün saptaması: "(Ninon) Artık çocuk değildi, ama tam bir kadın da sayılmazdı." Ninon, babasının SAYI 560 yardımıyla annesinin yanına gidiyor. Annesinin soruları... Ninon'un öğrenaikleri: Annesinin iki kızı varmış. Annesi bir kitap yazıyor: "1947'den Günümüze Siyasal Terimler ve Kullanımları Sözlüğü". Jean, "Birden elini suya sokup yüzüne bir avuç buz gibi su çarpıyor. Soğuğun irkiltisi gözyaşlannı dindiriyor." (s. 24) Niçin ağlıyor? Ninon, "söylediğine göre aşçı" olan bir gençle tanışıyor: "Omuzlarına lcayısla asüı ve dızlerine kadar gelen iki tahta levna taşıyordu. Bu levhaların ön ve arka yüzlerinde bir balık lokantasınm yemek listesi asılıydı. (...) Beni gördü. Yemek listesine güldüğümü gördü ve eğilerek selam verdi." "Bratislava'da, koridor odadaki dar karyolada uzanan Zdena iç geçiriyor az önce hıçkırmış gibi." Niçin hıçkırmış? Gündüz balık lokantasınm fiyat listesini sokaklarda dolaştıran gençle, akşam üstü karşılaşıyor. (s. 29) İki sayfa sonra: "Seviştikten sonra; ..." 36. sayfada üzerinde durmadan yazılmış gibi iki cümle: (Ninon'un söz leri) "Damağım şişmişgibi. Aözımın dışı, yanıp kararan yeri kuru." John Berger, en önemli cümleleri hiç önemleri yokmuş gibi yazıyor. Ninon, limanda o aenci arıyor, bu iamıyor. Lokanta sahibi ile konuşuyor. Adamın anlattıklan: "Üç yıldır aranıyormuş sizin aşçı. Yedi kişi kaçmaya çalıs.mış hapisten. Yalnız o başarmış kaçmayı." sonra bir rastlantı sonucu yakalanmış. Ninon, Luigi ile tanışıyor: "Herkes bana Gino der." (s. 39) "Sonunda seviştik." (s. 44) "Gino bana âşık. (...) Ne kadar güzelleşiyorum Gino için." (s. 53) "Düğün" sözcüfiü ilk defa 54. sayfada geçiyor: "Bu akşam bir partiye mi gidiyorsunuz?" diye soran Linda'ya Ninon'un annesi "Bir dıiğüne gidiyorum." cevabını veriyor; "Öbür gün. Italya'da." Ninon'un Kendinebakışı: "Iğrençgörünüyorum. Kim bilir Gino görse ne der? Tıpkı ilkbaharda kilerden çıkarılmış çürük bir pa TURHANGÜNAY KITAP Imtiyaz Sahlbl: Çağ Pazarlama Cazete Dergl Kitap Basın ve Yayın A.ş. Adına Berln Nadi • Yayın Danışmani: Turhan Gunay o Sorumlu Müdür Flkret llkiz ocörsel Yönetmen: Dllek llkorur Baski: Caudas Matbaacıhk Ltd. $tl.oldareMerkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34 334 Istanbul Tel:(212)512 05 05v Reklam: Medya C CUMHURİYET John Berger ve Cevat çapan birlikte.. tates. Haşlandığında ağıza gelen o tiksindirici tat. Yer yer şişmiş bir deri. Uçuklamış dudaklar, gözlerin altında halkalar. Hele saç larım, ne kadar kötü..." (s. 56) 59. sayfada kopuyor kıyamet! Dr. Gastaldi, ölümcül gerçeği açıkhyor: "Bak kızım, kan tahlilinin sonucu irkiltici ama sana gerçeği söylemek zorundayun. Seropozitifin ne olduğunu biliyor musun? H I V (...) HlVbulaşmışsana." Ninon, "Bir yanlışlık olacak." diye diretir ama doktor aldırmaz. Ninon'un yıkılışı: "Daha yirmi dört yaşındayım ve öleceğim." (s. 59) Ninon: "Tekerlekli birsedyenin üzerindeyim, baba. Beyaz gömlekli iki adam bir koridordan geçiriyor beni. (...) Beni nereye götürüyorsunuz? diye soruyorum. Endokrinoloji Birimi'ne, diyor adamlardan biri sevecen bir sesle." (s. 61) "Marella telefon ediyor. Artık o ağlamadığı için, ben de ağlamıyorum. Aramızda, diyor, yalnız kendi aramızda buna SIDA (AIDS in Fransızcası Çevirmenin notu) değil STELLA diyelim." Sayfalar boyunca: "Motosikleti üzerinde giden demiryolcu. Çok hızlı sürüyor motosikletini." Kızı ölmeden " düğün "üne yetişmek için olsa gerek... Ninon: "Kendimi verme hüneri alındı elimden. Kendimi birine sunacak olsam, ölüm sunarım ona." (s. 63) "Sorumlu oydu (fiyat listesini sokaklarda dolaştıran gene. F.N.), ben de onun beni, hayatını söndüraüğü insanı görmesini istiyordum. (...) Sonra öldüreceğim onu." (s. 65) Ninon, "fiyat listesini dolaştıran genç"i arıyor, bir hapishanede buluyor: "Seni gebertmeye geldim." diyor. O ilişkiden bu ya na üç yıl geçmiş. O genç, "Yalnızca zayırlamamış, isKelete dönmüş. (...) Bir, iki, üç, ya da dört yıl içinde ben de öyle olacağım. son rakam doğru değil, yakında, çok yakında böyle olacağım ben." Ninon: "Hastanenin asansöründe ınsan^ lar bana bakıyorlar. Ziyaretçiler, temizlikçıler, hastalar, öğrenciler. Hepsı biliyor. (...ı Aralarından kendime yol açarak on beşinci katta inmeye çalışırken erkek bir öğrencı 'Orospu!''diye honıurdanıvor." (s 69) Ninon'unbabasıjean Ferrero: "Kızımölmekte. Her gün biraz daha kötüleşerek. Korkunç bir ölüm. Savunmasız. Başka hastalıklara benzemeyen bir hastalık bu. (. .ı Onu hasta eden, ama ölümünü bir süre geciktiren ilaclar veriyorlar ona. Bu sürc içinde acı var, bekleyiş var, ama umut yok " Ninon'un sevgilisi Gino, "Tahlil negatit çıktı, temizmişim." diyor. "Ben ne ıstiyorum? Ne istediğimi bile bilmemenıde, kendimin bile ne istediğini bilmemesinde başlıyor yalnızlık." (s. 71) "Gino evlenmemizi istiyor. Kendisine yüz kere, Olmaz, demiştim. Geçen hafta, Pekı, dedim./ Ben biliyorum nerde evlenmek istediğini. Po nehrinin denize döküldüğü yerde!/ El ele tutuşuruz. O kadar. Başka bir şey istemez./ Haziranın yedisinde." Bir adam Ninon'a sar kıntılık ediyor. "Çek arabanı! !> diyor Ninon. Adam, "Amaneden?" diye soruyor. Ninon'un cevabı: "Git başımdan. AIDS'liyim ben./ Beni öyle hızla yere itti ki, şaşkınlıktan başım mozaiklere çarptı. Sanınm kendimi kaybettim, babacağım. Kendime geldiğimde, adam tepemde dikilmiş duruyordu. (...) Imdat! diye bağırdım, ne olur yardım edin!"/ "Bu nedir, biliyor musunuz? diye bağırdı köpekli adam, AiDS'li bir orospu, hastalığı yaynıak, buIaştırmak istiyor. lstediğı bu. (...) en kötüsü söyledikleri değildi. En kötüsü benden Dnamı22 \ayjaJa KİTAP SAYFA 3