26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K URL AR A TÜYAP tarafından düzenlenen 4. hmir Kitap Fuart 13 Mart 1999 Cumartesi günü sıiat 11.00'de hmir Kiiltürpark Fuar Alanı'nda açılıyor. Bu yıl ana teması "Anılarda Edebiyat" olarak belirlenen hmir Kitap Fuarı süresince düzenlenecek etkinlikler ve imza günlerine 225 yazar katılıyor. ulkemizae önde gelen 100'iin üzcrindeyayınevinin katılımıyla aüzenlenen fuarda Türkiye Yazarlar Sendikası, Pen Yazarlar Derneği, Edebiyatçdar Derneği gibi yazar dcrnekleri ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu da çesitli etkinliklerle yer alıyor. Kitapseverler 21 Mart 1999 Pazar akşamına kadar sürecek olan fuarda sunulacak konferans, söy~ lesi, açtk oturum, sergi gibi yaklasık 45 etkinlıkte çok sayıda yazar, bilim adamı, sanatçı, gazeteci ve politikaayı izleme olanağı bulacaklar. Geçen yıl üçüncüm düzenlenen hmir Kitap Fuan büyük ilgi görnıüs, 149 bin kitap sever tarafından zıyarct edilmisti. Ege'nin en büyük kitap etkinligi olanfuara bu yıl daha yoğun bir ilgi bekleniyor. Ayrıca TÜYAP, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ilc birliktc Doğu ve Güneydoğu illerinacki okullar, u, ilçe ve köylerdeki kitaplıklar için "Kültür Kitaplart Bağıs Kampanyası" düzenliyor. Fuan ziyarete gelen kitapseverlerin gelirkcn yanlarında getirecekleri kendi okuduklan kitapları bağışlayarak bu kitaplardan Doğu ve Güneydoğu'daki yurttaslanmızın da yararlanmasından mutlu olacaklanna inanıyoruz TÜYAP ve hmir Çağdaş Yaşatnı Destekleme Derneği'nin kampanyasma tüm kitapseverteri destek olmaya çağırıyoruz. FETHİ NACİ İstanbul'un Bir Yüzii R l cfik Halid Karay (18881965), once Istanbul'un tçyüzü adını verdiği, sonraki baskılarda pek yerindc olarak bu adı iitanbul'un Bir Yüzii olarak degiştirdiği romanını yazmaya 15 Eylül 1918'dc başlamış, 15 Aralık 1918'dc bitirmiş. Roman, Meydan Larousse'a göre 1919'da, Cevdct Kudret'le Behçet Necatigil'c göre 1920'de 'ayımlanrnış. (Okuduğum "üçüncü basıli!j"ı nkılâp ve Aka Kitabevleri yayımlamışlar, yayım tarihi yok.) Romanın adının değiştirilmesinin pek yerindc oldugunu söylemiştim; çünkü bu roman, bütün Istanbul'un içyüzünü değil, yalnızca tstanbul'da ya^ayan bir azınlığın içyüzünü gözler öniine seriyor: Savaş zenginlen, karaborsacılar, vurguııcular, turedıler, Ittihat ve Terakki'nin adamları... tstanbul'un "öteki yiı/ü", yani "halk" yok romanda. Romanda sık sık "eski devir" sozü geçiyor; bu, 1908 Mcşmtiyeti'nden öncekı "devir"; "Abdülhanıit'in saltanat yılları" dcmek; sık sık geçen vc roman zamaııını belirleyen sözlcr arasında "Meşrutiyet'in ilânı" var, "31 Mart vakası" (13 Nisan 1909) var. Refik Halid, romanını bitirmek için, sankilttihat ve Terakki'nin 5 Kasım 1918'deta rihe karışmasını beklemis; romanda tttihat ve Terakki'ye yöneltilen eleştirileri anlamak için romancının yaşanıına bakmak gerekivor. Refik l lalid, tttihat ve Terakki'ye karşı olan Iliırriyet ve Itilâf I'ırkası'ndan yana. 1912'de Beyoğlu belediye başkâtibi oluyor. lttihatçılar, 1913'te Refik Halid'i Sinop'a sürgüne gönderirler. Sonra, Hıirriyet ve Itilâf Fırkası'nda görev alır, Posta Telgraf Umuın Müdürlüğü'nde bulunur (1919). Anadolu'da başlayan Kurtuluş Hareketi'ne karşı çıktı^ı için, Yüzelliliklcrle birliktc, yurt dışına sürülür. 1938'de çıkarılan af yasasından yararlanarak Türkiye'ye döner. Bu ön bilgilerdcn sonra İstanbul'un Bir Yüzü'nü okumaya başlayabiliriz. Retik Haiıd, "eskı dcvır"ı, "ycni devir"i, "harp zenginleri"ni, "eski ve yeni lstanbul"ıı anlatmak, toplumsal değişimi göstermck istiyor; yazmak istediklcrini klasik roman biçimiylc yazamayatağını görünce, 1918'e kadar I'ürk romanında görülmcmiş (Batı romanından aklıma ilk gelen Gogol'ün 1842'de yayımlanan romanı: Ölü Canlar.) birbiçim yaratıyor: Istanbul'un değişik çevrelerinden deöişik kişileri anlatıyor, bunların yaşam toplamından Istanbul'un bir yüzii ortaya çıkıyor. Romanın anlatıcısı Ismet ("...benimismim 'Yüksük Ismet'di; çıtır pıtır olduğumdan bunu yakıştırmışlardı; sonraları ben geliştim, iruendim. Fakat lâkaplarımız kalclı, değişmedi."), romanın biçimini şöyle açıklıyor: "tkimiz de (Öbürü, Kâni.) tstanbul'un göğe sığmaz genişliği, ucıı bucağı bulunmaz derinliği içinde öyle karışık, çapraşık yollara düstük, öyle eziyetler çcktik veya sefalar sürdük ki hatırladıklanmızı olduğu gibi, süssüz, ilavesiz yazıversek meydana payitahtın son zamana ait ne canlı ve ne dojjru bir tarihi çıkar. tşte bcn, elimden geldiği kadar, bu hatıraları sırasını düşürdükçe roman gibi değil, bir hatıra dcfteri gibi bazan kısa kısa, bazan uzun uzun, o günkü zevkime, iştiha XX. yiizyıMan kalanlar: fir odaları, bütün ayrıntılarıyla anlatılıyor. "Padişahtn en sevdiği nâzırlardan biri" olan Paşa'yı vc "saatler"ini tanıyoruz: "Galiba o, hiç iş, yapmamak, hiç sözc karışmanıak ve hiç ilerlcmcye çalışmamakla bu mevkii bıılmuş... (...) Belkimemleketefaidesihiçolmamıştı; fakat muhakkak ki en ufak bir zararı bile dokunmamıştı." Paşa'nın kayınvalidesini ("Hanımelen di"), 'harem"iDilâra Hanımıtanıyoruz,kızları Ragıbe hanımla Şadiye Hanımı tanıyoruz, "konağın en acaip adamı, tahammül edilmez bir belâsı Damat Bcy"i tanıyoruz. Paşa'nın 1908'den sonraki hali: "...Paşa yeni kabineye girdi. f)na kimsc hakaret ctmedi; hattâbir söz bile çıkmujtı: Onlardanmi!}... (Yani 'lttihatçı imiş" F.N.)" Paşa, âyan azalığına tayin edifiyor: "Bermutad bir şey yapmadı, bir kelime söylemedi." Refik I lalid, en hazin sonu Paşa'nın küçük krzı Şadiye'ye yaşatmış: Bir Paşa kızının düşüşü... Yeni devrin slmaları Bu bölümde Refik Halid, altı portre çiziyor; bunlardan yalnızca biıini tanıtmak istiyorum: "Külhanbeyi Lütfi Pchlivan": "Tam Aksaray beyi. (...) Keskin külhanbeyi. San dıöa girmiş, pehlivanlık etmiş, ev basmış, adam vıırmuş, hamam kapatmıs, meyhane yıkmış..." Tabanca uzmanı gibidir ama usturadan başka silah kullanınaz. Lütfi pehli van, güınrükte de kâtip; müdürlüge kadar çıkmış. "Zira Kocamustalapaşada Cemiye tin (Ittihat ve I'erakki F.N.) mümessili, canı, müdafii odur. Ufak tefck kârlar da gös tcrmişler, bostanlardan birini yok bedeline Fvkaftan uhtesine gcçirtmişler, Çiftekahve ler müstecirini tehdit ederek kaçırmişlar, ycrine bunu getirmişler. tntihabat zamanı fa aliyete geçer, müfrezeler, çeteler teşkil eder, maiyetinde sopalı, kamalı kırk, elli adam vaı dır, bunları sağa, sola saldırır, etrafa dehşet verir; işini görür. (...) Muhalif gazeteler nc haddine kanvelere girsin, müvezziler adını çağırsın! (...) tştebu herif şimdi harp zenginidir." Reflk Halid Karay ma göre zaptedeceğim." Refik Halid'in romanının en önemli yanı, bir döneme tanıkhk etmesi; Refik I lalid. eski bir "ttilâfçı" olarak, roman boyunca tttihat ve Terakki'ye sık sık eleştiriler yöneltiyorsa da bu dönemi ondan iyi anlatan başka bir romancımız yok galiba. Bu romanı değişik bir yöntemle tanıtmaya çalışacaöım; kendi fotoğrafı dönemin dc fotoörafı olan "tipik" kişiTcrin yaşamlarını özetlemeye çalışaca^ını; bu özetlerin toplamı, bir dönemin mozaik'ini verecek. Yazının sonunda da romanın cle^tirisi yer alacak. Blr harp zengini Refik I falıd, "biı haıp zengıni"ni, Kâni'yi, tanıtarak başlıyor romana. Kâni'nin annesi "kibar dalkavugu" imiş; "Fikri Paşa konaöına devam edcn kadınlar arasında' Pa^a'ya nizmet cdiyor. Becerikli bir kadın: Berberlik eden kocasını, "Fikri Paşa'ya sokulunea mubassırlıkla okullara kayırmış, sonra da başına bir abanî sarık bağlatıp rüşdiyelere (...) hoca tayin ettirmişti." Kâni, tsınet'e ııasıl zengin olduğunu anlatıyor: Beş parastzdır. Askerc gitmeye karar verir. Bir arkadaşına rastlar; arkaaaşı, Kâni'yi alır, I larbiye Nezarcti'ni daire daire dolaşırlar; kayıtlar, vesikalar, muameleler... "Ertesi gün Flalcp'e yaö toplamağa çıktık." Ondan sonra yürü ya kulum! Kâni, "Asıl kızdığım cihct halkın onlara ("eski zenginler") sabır edip bizi çekemeyişi. Türcdi zenginliğin envaını görmüş, geçirmiş ve hepsine tahammül etmiş bu memleket, şaşıyorum neden bizimle uğraşıyor,..." Istanbul'dan insan manzaraları TVRHAN GÜNAY Eski devirdekiler Relik 1 lalid, bu bölümde, îsmet'in ağzından (tsmet, "Esassız, saçma ve noksan bir Darülmalumat tahsili" görmüştür.) eski devri (Abdülhamit zamanını) anlatıyor: "Az sene içinde tstanbul ne kadar başkalaşmış, yaşayışımızda ne koca bir inkılâp olmuştu. O, büsDÜtün garip, fakat doğrusu ho§ bir âlcmdi. Türedilik içinde bir kibarlık vardı; böyle hercümerc olmuij bir nesil değildik; sınıf sınıf ayrılmış, hudurlarımızda tecavüzsüz yaşıyordıık..." Bu bölümde "Fikri Paşanın konağı", "konağm kapısı", konağın içi, ciışı, haremi, selâmkğı, temizlik günü, çamaşır günü, misa tmtivaz sahlbi: Berin Nadl o Basan ve Yavan: Yenl Cün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.ş. o Cenel Yayın Yönetmenl: Ortıan Erinço cenel Yayın Koordlnatörü: Hlkmet Cetlnkaya C Yazılsleri Müdürü: Ibrahim Yildız • sorumlu MUdür Flkret llkiz Yayın Yönetmenl: Turtıan Cünay< Craflk Yönetmen: Dilek likoruro Reklam: Medya C tsmct anlatıyor; "...Eski devirde de (Abdülhamit zamanı F.N.) ne rezaletlergördük, ne maskaralıklar seyrettik; fakat o bir cina yetti, bu (1908 sonrası F.N.) bir kıtal (savaş)... O bir sansardı, bu bir sırtlan... Eski den tüylerimizin ürperdiği olurdu, şimdi diken diken oluyor; eskidcn yürcglmiz bulatı maz değildi, şimdi deniz tutmuş gıbiyiz, ciğerlerimiz söküldü." Bu bölümde altı portre var, yalnızca birinden söz edeceğim: "Bir baba Dİr oğul." "Sarayın en girgin, tstanbul'un en kirli ha fiyelerinden biri, Ahmet Bey. Ailesi cihetinden çok mutebermiş, çok asil imis... 'Gebe rip gitse de familyanın namusu kurtulsa!' diye dua edıyorlar." Canını yakmadıgı adam yok. "...jurnalları ekseriya, hikâye yazar gi bi, yolda düşünüp uydurarak muhayyelesinden çıkarıyor... Su gibi para sarfedıyor." / " Yanındaki bir takım Ermeni ve Yahudi muavinlerile âdeta haraca kesmişti; dükkânlar dan, evlerden, kumarhanelerden aidatı vardır. Perapalasa gider, Ünyon Fransez suvarelcrine sokulur, ecnebiler hakkında saraya kocakarı masalı kabilinden jurnallcr verir. tstanbul'un iki tarafı da onun edepsizliğinden yaka silker." "C)ğlu kısacık boylu, ihtiyar adam yüzlü, babasından elli kat yüzsüz bir oğlandır; küçük yaşmda hünkâr cavuşu yapmışlar. (...) Ön beş, on altısını bulunca artık küstahlıgı, kepazeliği tahammül edilmez bir hale gelmiştir. (...) Ama sonraları bir illet ârız olmuştu: Adam dövmek."/ "Arabacı dövdü, garson dövdü, polis dövdü, zabit dövdü." Rütbesi durmacıan yükscliyor: "Şurayı dev let azalığına namzct." / "Derken ilânı hürriyet; babası Bekirağa bölüöünc tıkılır, para sını alırlar, kendisini sürerler; mahdum bey şaşalar, kalır; o zamanlar hiirriyet perverliğe mcrak salar, gazetecilige kalkar, rırkacılığa baş vurur, hiç biri sökmez. (...) Kötüleyip kaur." Bitirmedim. • SAYFA 3 Eski dBVir slmaları CUMHURİYET KİTAP SAYI 473
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle