Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ayla Kutlu'dan "Bir Göçmen Kuştu O"nun devamı Emir Bev ın Kızları anlatım, yani olaylann öncesini sonrasını bilen, kişilerin içinden geçenleri okuyan bir anlatıcı konunıu, 4. bölümde Nevnihal'in içkonuşmalaıını, aklından geçirdiklerini bilinç akımı tekniğiyle aktarırken çok daha belirginleşiyor. lşte bir örnek: 97'lik Nevnihal, kızı Leyla karşısında şunları kuruyor: " Anlamıyor söylediklerimi. ünun sözlerini de duymuyorum sanıyor. (...) Onun manasız yorgunluğunu görmemek için gözlerim kapalı. Denizin üstünde, kaptan köşkündeyiın. Dayandığım eski yastık yüzlerinden biri beııi içine almış. Unutulacak kadar eski yıllardan kaltnış, üstünde tuğla inşa edifmiş dumanını kıvıra kıvıra ardına salan gcmideyim. Öıı bölümünde sancak mıdır koca bir koşk. Orada oturmuşum, denizi, göğü, kıyıları seyran ediyorum. Müyesser cvlenirken bana bir çift Yavuz işlenmiş kır lent vermişti. Obürü... Batmış olmalıdır. Üstümde kuşlar uçuyor. Müyesser'in ha yatı, bütün sevdiklerim, boğaz akıntılarıyla acısız, özlemsiz dalgalanıp duruyor." (S. 259) "Bir Göçmen Kuştu O" romanından bu yana Ayla Kutlu'nun dil duyarlılığını nc kadar dcrinlcştirdiğini sergilemesi açısından "Emir Bey'in Kızları", öncelikle uslup ve biçim özellikleri incelenmeyc dcğcr bir eser. Prof. Dr. GÜRSEL AYTAÇ A yla Kutlu, 1985 yılında yayımla nan "Bir Göçmen Kuştu O " başlıklı romanınıtı tarihsel iununu esas alarak "Emir Bey'in Kızları" romanını 1998'dc yayımladı. Onsözünden an laşıldığına göre ya/arın en az on yıldır üzerinde çalıştığı bir konu. Başlık "Emir Bey'in Kızlan", ama roınanda sayılan tam olarak hcmen söylencmcyecck kadar çok kızın, kadının ve crkcğin hayat hikâyesi işlenmiş. 'Emir Bey'in Kızları", 378 sayfa, dört böliimden oluşuyor. Bö liimler başlıklı, yer ve tarih belirten epigraflarla başlıyor: "Sen Rdessa Sureti Gibi Sır Tuttun" lstanbul, Haziran 1941, "Savaş Bitti" îstanbul, Aralık 1945, "Kal bim Yine Üzgün" Mardin, Mart 1958, "Son Fotoğraf" lstanbul Nisan 1991. Ne var ki bölüm başlarındaki bu yer ve tarihler, bir bakıma aldatıcı, çünkü hcı bölüınüfiün içcriği gelgitlerle, 93 Harbi diye bilinen 1877 78 Osmanlı Rııs Savaşı sonrası Kalltas Göçlerinden başlayıp 1991 c kadar süren, lstanbul ve Mardin'den başka Urfa'yı, Ankara'yı... kapsayan geniş bir zaman mekSn yelpazesi. Nevnihal, 97 yaşında olmanın kendisine sağladığı hayat bilgeliğini bu bölümde sergiler. Ayla Kutlu, özdeyiş değerindc pek çok sözü romanının bu figürüne söyletir. tşte bir iki örnek: "Yaşlılık hayatın inişinde ol maktır. Arkası döniik olarak inmek... Bu sebeple, nc muvazene kalır, ne şiir. Ne de doöru dürüst bir heyecan. Sadecc korku vardır."(S. 283) "Göçmen göçmeni anlar da, göçmen başka göçmencıcn ölesiye nefret eder." (S.291) "Sefa sürmek, güzelliklerden kâm almayı bilmek, ama onun aıdındaki şeyleri incitmemektir." (S. 260) "Emir Bey'in Krzlan" romanında ağır lık.lı odak figür, bence Nevnihal. Hayat hikâyeleri romanın anlatı dokusunu oluşturduğu halde Emir Bey'in kızları Hüsra ve Leylâ gibi öteki ticürler de Nevni hal kadar derinliğine işlenmiş sayılmaz. Bufigür,Ayla Kutlu'nun eleştirel anlatım tutumunu en net biçimde ortaya koyuyor. Yine "Son Fotoğraf" başlıklı bölümden Nevnihal aracılığıyla dilegelen eleş tirilere birkaç örnek arayalım: Ironiyc varan cleştirilcrin bir bölümü dil konusun da. Çağrışım yükü olan Türkçe'ye mal olmıış kelimelerin yerine öz Türkçelerin kullanılışmı yadırgar Nevnihal Hanırn. "Allah'la "Tanrı"nın zamanla hayat felsclesi larkını ortaya koyar olduğunu farketmiştir: "Yakınımızdır AI lah! En yakınımızdır. Şimdilerde kimileri İ'anrı ıliye tcsmiye cdiyorlar. Farkhdır. Beninıdir Allah. Küs sek bile bir an için 'siz' demeyiz ona. Kendimiz kadar 'ben'dır her zaman." (S. 258) "(Leylâ) Dünyaya gelmiş olmanın bir şeyleri değiştirmek, güzelleştirınek oldıı ğunu sanıyor. 'Yani Allah insanlara böyle bir vazife mi yüklüyor kızım?' Yo ok. 1 liç olur mu? Onun Tanrısı var. Var mı? Tövbe estağfu rııllah!" (S. 264) Cumhııriyetimizin ilk yıllarında ortaya atılan Güncş Dil Teorisi üzerine şu ironik söylem: "Bu sırada memleket coşkundur. Koca adamlar, CîüneşDil Teorisiyle meşguldur ve, çocuklar gibi heyecanla yatıp ertesi sabah yeni deliller bulmuş olmanın sevinciyle teoriler üreti yorlar. 'Okay, okay..." 'Anne!' Amerikalı, lngiliz okey mi diyordu? As lı Türkçeydi bıınun ve biz dc okay diye ccktik bundan böyle." (S. 294) Nevnihal'in eleştiri okları ilk yıllarır Cumhuriyct Halk Partisi oligarşisine Osmanlı'ya uzanıyor: "Bir münkabız devir, o kadar olur. Nı yapıyor adamlar? Başbakanı çıkmış, bı memlekettc işler A'dan Z'ye bozuk de miş. Peki sen nişjersin? Saraçoğlu'dur İki üç ay sonra mevt... Eeee sen de geç tin Saraçoğlu. Neyse, I lalk Partisi oligar şisi kendi içinde kuvvetleniyor. Kend içinde. 1 Ialkla beraber değil. Uyuz eşel< kervan başı, topal eşek devc güdiiyor .. sanıyorlar!" (S. 323) Yönetim ile halkın kopukluğuna yö nelik eleştirilerden bir başkası: 'Tabii cumhuriyetiıı valisi irakınıgiyip silindir şapkasının tozunu sürekli aıdırıyor. Balolar veriyor, bunları gören halkır uygarlaşacağına samimiyetle inanıyor. Bı mııydu vatanın ve milletin kurtuluş çaba sının varacağı yer? Bu yü/.den mi Nusrei Bey şehit olmuştu, zavallı I lakim Sadun üstündeki baskılar yüzünden genç yaştu ölüpgitmişti?" (S. 293) Cıülhayat'la Nevnihal'in, çocuklarının tartışmasında kendi çocuklarından yana çıkmayışları, üveyleri savunnıalarından sonra şu sözler söylenıyor: "Osmanlıyız ya, adiliz ya, hak tanır, hak korur, tarafsu kalırız ya... Oyle diyonı/ ama, Osmanlı'nın ne olduğunu aslında iyi biliriz. Biz şalvarı şaltak Osmanlıyız. Şalvarı şaltak Osmanlı. Eğeri kaltak Osmanlı Ekende yok, biçende yok Yiyendc ortak Osmanlı!" (S. 339) "Emir Bcv'in Kızları", Ayla Kutlu'nun koklü bir dil varlığını ortaya koyuyoı Yüce ağzı, deyımler, ata sozleri, gıınümiizde arkaik etkisi bırakan eski kelinıe lerle dile getirilen nüanslar... Bugüniın okuyucusu, özellikle de gençler, ou romanı cksiksiz anlayabilmek için /amaıı zaman sözlügcbaşvtırmak /orunda kalacaklar, arna kelinıe lıazinelerini genişlet mek için bu zahmere değecektir. Romatula toloslilistikıe açımlanmaya elverişli gibi görünen, farklı yazı kaıak terleri var: Bazı metinler farklı puntolarla dizilmiş, bu tür iki, hatta incelememe esas aldığım son bölümde üç çcşit pıınto kııllanılmış. Ne var ki bu düzenlemeyi tam bir for müle indirgemek güç. I'.mir Bey'in kızlarına bıraktığı nıektup italik, ama asıl ro man akışı içinde dizgi karakterinin za mana veya mekâna göre mi yoksa anlatı cısıyla figürlerin kendi söylemlerini mı ayırdığı araştırıldığında tutarlı bir sonııç çıkmıyor. Ayla Kutlu böyle bir tarih daha doğrusu çağ romanı yazarken şüphesiz uzun bir araştırma yapmış. Yakın tarihimizin evaile yaşantısı, gelenekler, âdetler, giyim kuşam tasvirleıi renkli ve canlı. lş te bir bayram hazırlığı tablosıı: "Lengerler, karavanalar, kilerin iç kıs mından çıkarılır, ovulur, bazen kalaylattırılır, bir o tarafa, bir bu tarala, dört bir yana döne döne bağırılır, külredilir, çalı çırpının tiıtsüsü, göz yakar. Sebzeler dağ gihi yığılmıştır. 1 ler işte bir kusur vardır. Bağırılır yine. Yiinlereğirtilir. Ipek kalın lığında yün iplikleri... Kış gelmeden öncc hazırlanan Ernıeni ustalarm tezgâhın dan yctışmiş kalfaların özenle <lokudıık ları soflar, mor koyundan ak koyundan yapılan yağlı, kııyrııklu kavıırmalar... Bunlar dağıtılır, dagıtılır... Mor koyun ağlar, ak koyun... Offf! 1 laay hak!" (S. 286) Ayla Kutlu "F.mir Bev'in Kızları"ylabir tarin romanının dil malzeınesiyle tarih gerçekliğinin kurmaca katında nasıl değerlendirilebileceğine başanlı bir ör nek sunuyor. • Emir Bey'in Kızları I Ayla Kutlu / Bıl gı Yıiyıncvt / İ/S \. K İ T A P S A YI 4 6 Çağ romanı "Bir (iöçmen Kuştu ()" romanından bu yana Ayla Kutlu'nun dil duyarlılığını ne kadar dcrinleştirdiğini sergi lemcsi açısından "Emir Bey'in Kızları", bence öncelikle uslup ve biçim özellikleri in celenmeye dcğer biı eser. Romanın IV. Bölü nni "Son Fotoğraf", Ayla Kutlu'nun anla tım sanatını duruklara taşıyor. Emir Beyin asıl karısı (öbürü yani Ciiil hayat, boşandığı halde aynı evi paylaşnıakta ve Emir Bey'in bütün çocuklarına annelik et mektedir) Nevnilıal'in doksan yedincı yaşının kutlanacağt günü dıs zaman çerçevesi yapıp onun anıları ile ta ço cukluğuna kadaı uza nan ustalıklı bir anlatıııı dokıiMi seıgiliyoı bu bolum ve kendi içindc bütün romanın bir bakıma ö/ii niteliğinde. Romanın neredeyse lünıünde lıakinı olan olimpik (Tanrısal) SAYFA 8 Son Fotoğraf Ayla Kutlu böyle bir tarıh daha doğrusu çağ romanı yazarken şupheslz uzun bir araştırma yapmıs. C U M H U R İ Y E T