Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
timci olabilmek, eğitimde ufuk açmakla mümkündür. Bu konuyu biraz uzattım; ancak bu açıklamarnn yararının olacağınajnanıyorum. Oğretmenlik yaşamım boyunca 45 bin öğrenciın oluu .sanırım. Bunların büyük bir bölümünc sanarı sevdirdiğime inanıyorum. Çalıştığım okullarda mikrofon elimden düşmedi. Okullardaki etkinliklerin yüzdc yüzünün senaryosunu ben yazdım diyebilirim. Diyeceğim, yoğıın bir oğretmenlik süreci yaşadım. Koltuğuıııa yerleştirdiğim şiirlerle, öykü kitaplarıyla, dergi ve romanlarla sınıla girdim. Oğretmenlik sanatla uğraşan insanı besler mi köreltir mi tartışılır. Ancak edebiyatTürkçc öğretmeniyseniz sana ta değgin anlatıcı olmanız, içinizdeki kuşkuyıı boşaltmaya yetiyor. Nadir Ge~ zer'in Matematik, lalip Apaydın'ın Müzik, Osman Şahin'in beden eğitimi öğrctmeni olmalannı bizim branştaki öğretmcnlere bakarak şanslı saymışımdır. Onlar sınıfta hiç olmazsa farklı bir ufuk ta gezinmişlerdir. Ancak çocuklarla gençlerle iç içe olmak, yaşamın öz suyuyfa yüz yüze gelmek, yazılacak kimi konuların çatısı çatma açısından yarariı olmuştur. Biröğretmcnyazarınbenccen büyük sorıınn zamansızlıkrır diyebilirim. Yaşınız elliyi &eçli, sanat yaşamınız otuzu buldu, kıtap sayınız 12'yı. Bu sayılart dofyru ya da lcrs orantılı dcğerlcndırrne olanukları var mıJ Sevgili Mustafa insan belli bir yaşa değin birikimler elde ediyor. Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Muzaflcr tzgü, Şevket Süreyya Aydemir... gibi yazarlara bakın "50 yaşından sonra ürctkenliklcri alabildiğine hızlanmıştır. Ben deyazın yaşamımın ilk on beş yılında bir kitap yayımladım. tkinci on bcş, daha doğrusu on yedi yılda, 11 kitabım çıktı. Belli bir noktaya varınca insan suyıın akışı gibi yazabiliyor. Bugün bilgisayarın naşından kalkmadan yirmi saat yazabilirim. 2000 yılında elimin altındaki dosyaları kitaplaştırırsam 20 kitabım olabilir. Başlangıçta çok okuyup az yazıyor insan. Son radan az okuyup çok yazma süreci başlıyor .Bir de şunu bclirtcyim. Belli bir noktadan sonra insanın yazmasını cngcllcyecek hiçbir faktör olmamalı. Ekmek parası peşinden koşma; ikinci, üçiincü işler... yazmanın dayanılmaz tutkusunu yaşayan insan için hiçbir engcl olmamalı. C Bli yaş sonrası diniz. Buçaba, siziyormamtşolmah Çitnkü daha bileylenmiş, dcneyim kazanıııı^ olduğunuzu düşünüyorum. Ne derstmz? Doğru söylüyorsunuz. "Önce söz vardı" sözünün ışığında benim için dcönce şiir vardı. ilk kitabım çıkıncaya değin yazdığım yazıların sayısı 20'yi geçmez. Şiir bütün dümyamı doldurmuştu diyebilirim. Daha sonraları araştırmala rım oldu. Kimi değerlerinizin yaşamını, sanatını, yapıtlaruu araştırdım. Birörne ği Milli Kütüphane'de bile olmayan csKİ yazıyla yayımlanmış kimi dergiler bul dum.. ünlardan yazılar çevirdim. Bu alanda iki kitap yayımladım. Ayııca rö ortailar yaptım, onların bir bölümünü itaplaştırdım. Çocuk öyküleri yazdıın; çocuklarm dünyasmdan damıttığım göz femlerden esinlenerek... Yurtiçi ve yurtdışındaki gözlemlcrimi bir gezi kitabın da topladun. Üç yıldır her hafta yazdığım köşe yazılarımdan yaptığım seçmelerden oluşan kitabım yayımlandı. Sorunun içeriğine katmak istediğim şu: Ben edebiyatı yaşamımın ayrılma/ parçası olarak benimsemiş bir kişiyim. Nurullah Ataç'ın "yirmi dört saat adanıı ını ben" sözünü benim için de rahatlık a söyleyebilirsiniz. Bir yerde üretkenlık yoksa orada bulunmak ruhıımu sıkar. Yıllar boyıı neredc görev yapmışsam orada farklı bir iş atılımı gerçekleştirmı şimdir, diyebilirim. Bilkent Üniversitcsi'nde göreve başladıktan sonra da ora daki arkadaşlarımla, öğrencilerimizle 4 Mevsim adlı üç ayda bir yayımlanan bir sanat edebiyat kültür dergisi çıkardık ">. sayısı okura ulaştı. Ankara'da yer aldığım etkinlikleri burda uzıın uzun anlatmak olanaksız. Bunun yanı sıra, kimi kentlerdeki etkinlik lerden geri kalmadığımı da söyleyebiliYoruldum mu? Hayır. Ancak zamanzaman kendi dışımda gördüğüm, gözlediğim, yaşadığım, tanık olduğum kimi durumlar moralimi bozmuyor değil. Yine de yazmakla moral bulduğumu söyleyebilirim. rım. "Dergilerde yazı yayımlamak lyi. Ancak o yazılar kltaplaşmadığı sure, toz olup rüzgâra karışıyor. Onları nayata kavuşturmak. kltaplastırmak gereklyor" dlyor Ahmet özer. nedeniyle bıınu gerçekleştirememe, da ha sonralarda bunun getireceği hüznü omuzlama hayli ctkileyici. Onemli bir etkinlige katılamamak büyük yoksunluk... Bu yoksunlukların yanı sıra kimi genç Uznn yıllar taşrada yaşadınız, çalıştı insaniara yol göstermek, onların ürünlc nız, yarattınız. Şımdı Ankara'da bulunu rini yayıma hazırlamak, kimilcrinin yorsunuz. iasra ilc merkezı karşılaştırma ürünlcrinin ufkunu açmak, onlarla bir durutnu yaşadınız mı? Durumu ıçdtş coşkuyu yaşamak çok güzel. Edindiğim yönleri ile defcerlendirir mısinız? bu güzelliği bir başka ortamda yaşamak UzLin yıllar Trabzon'da yaşadım. Bu gerçekten zor. birtaşra mıdır, defiil midir biîemenı! Taş Ülkemız aşama aşama ilerliyor; bir rayı yoksunluk olarak değerlendirenler yerden bıryerc dofcru yolaltyor. Gcrekya olabilir; ancak büyük kentlerde yaşayıp \am, gerekse yazın açıundan ncler duda bir semtten ötekine yılda bir kez olyum^adımz, neler du^ündünüz? Yaşamısun gitmeyen, bir yıl içinde gerçeklejtimz ne ölçüdc yazına geçtı? Eskı dönemle rilen yiizlercc kültür programın birine ycni dönem arastnda gördüğjinüz çelişki olsun katılmayan, yılda bir kez sinemaya da tliskileri anlatır mısinız? ya, tiyatroya gitmeyen insanları büyük Söyleşimin başında da belirttiğim kentlerde yaşadıklan için ayrıcalıklı sa(SO'lı yılların edebiyat lezzetini yaşamak yabilir miyiz? Bir ycrde tasra insanın kabir ayrıcalıktı. Yeni Edebiyat, Ycni Ufukfasındadır derim. Yine de oüyük kentlelar, Yeni Dergi, Soyut... ne güzel dergirin uzağında olmakla birtakım etkinliklerdi. 70'li yıllann en özgün dergilerinleri izlemc olanagı bulamıyor insan. Küden Yansıma'nın yazınımızdaki yeri dolçük yerlerde yaşayan ve yazan bir kişi oldurulabilir mi? Yansıma olmasaydı bumanız ncdcniylc çok kişi elinize bakıyor. günkü yerime varabilir miydim bilmem! Bir anma, bir saygı programının bütün Bu dergiyle yaşadığım coşkunun o gün yükünü omuzluyorsunuz, bir kutlamada bugündür kesintisiz sürdüğünü söyleyeyer alıyorsunuz. Radyo ve IV programbilirim. Şimdiye değin yazdıklarımla birları gerçekleştiriyorsunuz. Ben nütün bu çok yerue yer aldım. İlk kitabımla Nevetkinlikleri omuzlamış biıiyim; hayli il zat Ustün Şiir Başarı Odülü'yle, Ömer ginç çalışmalara ımza atttm diyebilirim. Faruk Toprak !jiir Mansiyonu'nu aldım. Senaryosunu yazdığım bir belgesel yerel Bir öyküm tstanbul Radyosu'nun açtığı TV'de gösterildi. Yazılarıma, şiirlerime yarışmada dcreceye girdi. Bir başka öyhiç ara vermedim. kümle Kökten Kitabevi Öykü Odulü'nü aldım. 1993 yılında Yayımlanmamış Şiir Bütün bunlara karşın, uzaklık nedeKitabı dalında birincilik ödülünü şair arniyle Ankara'da, Istanbul'da yitirdiğimiz kadaşım Hüseyin Yurttaş'Ia paylaştık. bir sanatçının cenaze toreninde bıılıınaBu arada hayli yarışmanın seçici kurul mamanın hüznünü duymuşumdur. Kimi üycliğini yaptım, yapıyorum. Dergilerde şair ve yazarlarla yüz vüze gelebilme olayer almayı hayli önemsiyorum. Çünkü nağı varken bir naşka iktimde yaşama CUMHURİYET KİTAP SAYI 469 kitaplaşmak öncesinde dergilerde yayımlanan hcr yazı bir ürünün sınava çekilmesidir bence. Yansıma'da düşünün ki Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin, Ceyhun Atuf Kansu, llasan Hüseyin, A. Kadir, Tahsin Saraç gibi bugün yitirdiğimiz değerlerimizle, Gülten Akın gibi çok sevdiğim bir şairle yan yana yayımlandı ürünlerim. Bunun mutluluğu bu alanda bana çalışma giıcü kazandırdı diyebilirim. Bugün belki teknolojik yönden hayli ilerlemelerle yüz yüzeyiz. Renkli basımlar, haberleşme ağının yoğunluğu, kullanılan malzemenin niteli&i, ilerlemcnin bir ölçütü olabilir. Ancak içerikte, özde büyük boşluklar olustu. Bir magazin kültürü daha doğrusu kültürsüzlüğü egemen ol du dağa, taşa, radyoya, TV'ye, gazeteye, dergiye. Bir yozlaşmayı yaşıyoruz. Moda kitaplar çıktı ortaya, moda şarkılar gibi. Çok satıfan az okunan kitaplar gördük. Korsan kitaplar kaldırım üstlerinde ze hirli çiçek açar oldu. Kimi TV kanallarında yayınevlcrinin önerisiyle liste başı yapıları çok satar kitaplar gördük. Buna kitap fuarlarında artistlcrin, şarkıcıların yazarlıklarıyla(!) arzı endam edişleri eklendi. Bankaların bir yayınevi gibi oburcayayın yapması da haksız rekabet... Bankalar bir yerde özgün albünıler hazırlamalı. Yüzlerce yazarın kitaplarının toplu basımını yapmak yazarı desteklemekle birlikte yayınevlerinin toplumsal işlevini de yok ediyor. Yine de günümüzteknolojisinin tıpkı basım yapma gücü, ta rihin tozlarına karışmış kimi yapıtları gündeme alma acısından önemli. Yazının pck çok dalında yazdtnız, yaşamırt hcr alantnda yazının uğraşını ver Bugüne değın yaptıklarınızı, yazdıklarıntzı nesnel olarak değerlendirme olauağınız var mı? Bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz? Her yazarın yazdıklarında ncsnellik kadar, öznelliğin de payı vardır. Bunca yazının, bunca sayıya varmış bir derginin, bunca kitabın ardından bakıyorum da olumsuz bir yargıyla karşılaşmadığı mı görüyorum. Yazı yazdığım konuların beni bağlayıcı tarafının sevgiden coşku ya artarak bir güzellik taşıdığını belirtmek istcrim. Şiırde duyarlığın varlığı di zelere nasıl yelken açarsa yazıda da yazılma sürecini kuşatan coşku bence aynı ölçüde. Belki bir yörenin insanlarını da ha çok anlattım, bu bir eksiklikse kabul ederim. Ancak Edip Cansever'in o ünlü dizcsinde vurguladığıgibi "insan yasadığı ye re benzer ' değil mi? Ben de o yıllarua yaşadığım yere benzedim. Eğitim, kültür, sanat, edebiyat, basın alanında emeği olanları yazdım. Yaşayanları radyolara, TV'lere taşıdım. Yitirdiklerimiz üzerine saygı programları düzcnledim. Kitaplarım üzerine yazılanları nesnel değerlendirmeler olarak benimseyince, yazdıklarımı da aynı potaya koymak doğru olur kanısındayım. Neler yapmak istiyorum? Zaman ve ortam bulabilirsem bir sahne oyunu yaz mak istiyorum. Daha doğrusu yarısını yazıp bir kenara bıraktığım böyle bir ya pıtı tamamlamak istiyorum. Bir uzun şi ir gündemde; bir yıldır üzerindc çalışı yorum. Bu yaz bitirmek istiyorum. Dos yalarda bekleyen ürünlerimi sırayla kitaplaştırmak amacındayım. uergilerde yazı yayımlamak iyi. An cak o yazılar kitaplaşmadığı süre, to/ olup rüzgâra karışıyor. Onları hayata kavuşturmak, kitapıaştırmak gerekiyor.*" SAYFA 5 Yazılarıkltaplaştırmak