27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dağlar sonsuza değin kendilerini yenilcrlerken, toprağın umudu olan baharla ci çeklerin, ölenin yanında insana ve canıılara yaşamın üstünlüğünü göstermeye çalıştıklarını da sezdirmeye çalıştım. "Dısler", sizin tutkulu anlatıcı kimliğinizi sergileyen btr öykü. Düsle gerçeğın anlatımıyla erişilen bir düzey... Böylece üs man !)ahin öykücülüSünün geldiğı yerı de gösteriyur bize. Bu konumuzun üzerinde duralım: Hiçbır zaman dönemın, günün, eplimlerin yazan olmadımz. Bir coğrafyadan yola çıktımz, bir yere doğru ilerltyor sunuz. Günümüz yazanntn bu yanı, edebiyat ortamtndakt yerı üzerinde de duralım derim... "Dişler"de anlatılan öykünün konusu Osmanlı Saray 'Bahname'lerindc anlatılır. Bir Ortadoğıı öyküsü, bir anonim öyküdür. Çocukiuğumda köyümüzden deve kervanlan geçer, bir kısmı, evimizin avOsman Sahln Ayna1 adlı fllmden sonra beyazperde'ye aktanlan öykülerlnln senaryolarını da ken lusunda konaklarlar, babamın konuğu dlsl yazmaya baslamıs. öykulerenden uyarlanan fllmlerln sayısı 21 e ulaşmış. Bunlardan blri Hülya olurlardı. "Dişler"in konusunu yaşlı bir KoçylOK'ln basrolünü oynadığı Kurbağalar (üstte) diğeri Flrar kervancıdan dinlemiştim o zaman. Bu kısacık öykü çekirdeğini açarak, yeni başnn iç yüzii yereleyöresele bakarsa, dış yiitan kurulacak modern bir öykü haline gezü de evrensele bakacaktır. Sanatçı bu dutirmeye çalıştım. vann hcr iki yüzünü de yapıtında aynı "Dişler'de anlatıcı/anlatılan Kervancı ayarda yansıtabilmelidir. Kusuri gibi görünse de, astl vurgulamak Ydlardır bu anlayışın peşindeyim. Öyistediğim 'Peruza' kadındır. Peruza'nın külerimde kurguya, dile özen göstermeye erkekten ve erkeklerden istediği, para, çalışıyorum. Edebiyat her şeyden önce bir zenginlik ve ün değildir. Erkeğin cinscllidil olayıdır çünkü. Her yapıtımda bir önjidir. Onu istiyor. Beraber olduğu erkekceki yapıtımdaki anlatım dilinden daha erin dişlerini anı olarak biriktiriyor. ürafarklı, daha işlek, pırıltılı, yctcrince fınnda "Dişler" erkeğin organı 'fallus'ıı simKuruhı düzeni oteştMiınk lanmış, damıtılmış, adeta dilden dil yarageler. (I'reud'a göre de DU böyledir.) Öykü ve yazarlık tavrıntzda beliren en tılmış, anlatım biçimleri bulmaya çalışıyoPeruza, erkekle sevişmeyi seven, bir aşk rum. Bu da ister istemez bir sözcük ve dil önemliyan, bu kıtabınızda da ön plana çtvc tutku tanrıçasıdır. Sevişmeyi bir tapım tutkıınu yapıyor beni. Aytıca öykülerimkıyor. Tanıklık. Bununlabirliktcanlatttkhaline getiriyor. Peruza'da eski aşk tanrı lannıza ağan diğer ögelerden de söz edebi de yer alan karakterlerin, tiplcrin, öykü çalaruun, eski Sümer tapınak falüşclcrinin içindeki konumlarına, kültür düzeylerine liriz: İnsanın soyluluğu, soysuzluğu, asağısoylu izleri görülür. lanması, direnme ve alısma gücü; değısimı görc psikolojik boyutlar da katmaya çalışıyorum. Günümüz aşMan karsılama, yasama durumu... Kenainizi, bu öykülerın yazan ve yaşamlanların tanı Bunlarla bir seyin önünü açtığtnızı bi"Dişler'dehem kadın, hem erkek tutğt olarak, nasıl yükümlü kıltyorsunuz? liyorduk Sanırımşimdi"Mahşer'e(199M) kundur. Ne ki, tutkulan, tutku anlayışlagelebiltriz. "Mahşer", bu bagjamda, (iykü Bunu ben kısaca öfke duymak şeklinrı farklıdır. Peruza'nın tutku ve aşk anlacülüMnüzde bir asama. Birçok olumsuzlade açıklayabilirim. Ülkemizdc sanatçılayışı, tek bir erkekten çok bütün erkekler madan annarak vartlan bıleşım Bir Doğu rın örkeli olması, kurulu düzeni eleştirmeiçindir. Kusuri isc, bütün kadınlara olan anlalıast lavrı. Evrenselbir soluk. Renkli, ha yenerek çekip aldı benı onun elinden . " aşkın değil, yalnızca Peruza'ya duyduğu leri gerek. Zaten bu eleştiri bolca yapılıtutkulu, yoğunluğu olan kusatıcı hırevren. (s 42). Dün'lebuğiin'ünfarklılaşan boyu aşkın peşindedir. Her ikisi de biraz farkyor. Tutkulu biryazantk tavrt. Biraz bunun siz tunun, kaçtmlmaz gerçeğinin altını çizi lı da oısalar, sonuçta aşka bağlıdırlar. Bir kitap eleştiri yazım yüzünden yardeki yog'unlaşma/'damtttlma sürecine, bu ynrdunuz. Bu kez 'yurtyert'ne (bu birkentgılanıyor, sonra da, Nazi toplama kampŞimdi bir de günümüz aşklanna bakanun kaynaklartna dönelim. Dokusunu irlarından farksız koğuşlara atıhyorsunuz. le olabilir, bir sokakla...) doğaya dönüste lım. Cigara paketi gibi çabucak tüketilen, deleyelim, ne derstniz^ Bilinciniz asla kabul etmez bunu. Düşünyeryüzü coğrafyaunın rengını, dokutunu, içkigibi içiliveren, aşklar... Birbirinin için "Mahşcr"deki bu aşamayı kendi öyküce suçu, çağımızın en büyük ayıbıdır. 'insan'ın ait olma durumunu, aitlik yeride yoğunlaşmadan, yalnızta deneme dücülüğümde geldiğim yetkinliğe bağlıyo"Kollan Bağlı Doğan"da yer alan hapisnin/yurdunun zengınliğıni (tarümar oluzeyinde kalan ilişkiler... Günümüz insanı rum biraz. O>k çalışmama bağlıyorum. hane öyküleri biraz da bu öfkenin ürünüsu karşısındaktdurumunu) duyumsatıyor, bireyden çok bireycidir, çıkarcı ve bencil"Mahşer" gibi dişli konular yazarını çok dür. yansı/ıyorsunuz.. "Yurtyeri'me yaklaştık dir. Yapı bu olunca, girişilen ilişkide ver ça renklerım açılıyor, içim annıyor. Çocuk meden almak düşünccsi geçerli oluyor. "Ay Bazen Mavidir'de (1989) öykücü çalıştınr. Birkaç kez yazmakla konuyu sayluk şafaklartm oralaraa gizli" (s. 12). Kus Sürekli 'kârb çıkmak' düşüncesi, tam bir lügünüzde iyiden iyiye belirgınleşen btrçız talarınızda öğütemezsiniz. Yazarlık yaşakusuz bu, ılkten, tükenen/yokolana bir esnaf mantığıdır. Böylece kadın ve erkek ginitı varlığınt gözlcriz. Artık yörcscl ola mımdaki hem en uzıın, hem de en çok çaağıt gibi gelebilir! Buradaki iki boyut iize birbirinin içinde avlanmaya başlarlar. îlişnı, olay/durum gerçeklığı bağlamında yan hştıgım öyküdür "Mahşer". rinde duralım dılersenız: Değişıme tanık ki hüzünle Dİtince de, suçu birbirlerinde sıtmanın ötesinde, insanın içsel gerçekli"Doğu anlatıcı tavrıma gelince, bu talıkla belircn, depjşim karşısında yazarlık kumaşında değil, aşkta ve tutkuda bulur ğıyle ıç içe venyorsunuz. Adeta tç coğraf mamen çocukluğumun geçtiği yörelerden tavrı(nız) yakalandığtntz tzleklerin evren lar. Onu suçlarlar. Hani süriicülerden, kayasını doğa ile olan ilqkisini, yasamsalkav kaynaklanıyor. Toroslar'da geçmiş çağiasel yanı... rayollanndan çok, 'trafik canavan'nı suçga düzleminde yan utıyorsunuz Yerel morın birikimini taşıyan göçeDe kişiler ollamamız gibi. tifler flulaşıyor, insanın sözünü ettiğiniz dukça tutkulu insanlardı. Her şeyi uçlar "Nereye gidersen git, doğduğun yer boyutu öne çtkıyor. Bu yanınız "Selam da, yofiun şekilde yaşarlardı; aşkı, kini, öfGünümüzde çok satan, moda aşkları başkadır" diye bir söz vardır. 'Gölgemin Aleslert'nde de (199i) sürüyor. Öyküde keyi,olümü...Konuşmalannın bir ııcıı bianlatan, adları adeta markalaştırılan bazı Gölgesi bu sözün içeriğine uygun düşiigeldığinız bu kıyı üzennde duralım biraz. raz destan, masal kokardı. Bunların içinkitap ve yazarlarımız işte bu tür sahte aşkyor. Hem Toros doğasının içinde, hem Çehovvari bir lavır diyebilinm buna. Ola dc roman kahramanı olabilccck pek çok lann ardındadırlar. Gece yaşadıklannı erkendi yüreğimin içinde yaptığım bir anıbildığınce yerel/yöresel, o ölçüde de insa insan vardı. Emir Kustarica'nun "Çingctcsi günü kaleme alarak, gece sıktığı üzüm lara gezinin anlatımıdır "Gölgemin Gölni, evrensel. . neler Zamanı" fîlmindeki insanlara bensuyıınu, ertesi günü yıllanmış şarap gibi gesi". Kendimi en çok kattığım, doyuma zerlerdi. Bu insanlann zihinsel yapılan Bapazarlamaya çalışıyorlar. Bunlann kalıcı ulaştıfiım öyküdür. Elli yıl önccki çocuk insanın başka insanlan olanca boyuttılı değil, Doğulu insanlann yapısına benolacağını pek sanmıyorum. luk adımlarımla yüzleştiğim, çocukluk izlarıyla tanıyıp görmeye başladığı yer, o kizcrdi. Doğulu bilgclcr gibi düşünürlcrdi. lerimi yerden tonlamaya çalıştığım bir öy "Mahşer"de bu yanınız iyiden iyi acıkşinin kendı çevresidır. Görünenin geriinsanın aklının ucundan geçmeyen şaşırküdür. Beni besleyen, büyüten doğa analantyor. Öncc bu iç içclik üzerinde duralım. sindeki asla görünmeyen ilişkileri, iç çatıcılıkta davranış ve öfke Dİçimleri, zihinya övgüler yağdırdığım, doğayı iyi okuduBu öykülerın oluşma sürecı, zıncirleme hıtışmaları, insan ilkin yakın çevresindegözsel yaratıcılıkları vardı. gum bir öyküdür. Doğayı apayrı bir öyçemiyle amaçlantlanlar?... lemler. Bu yüzden, kökleri bizim olan, bikü kişisi gibi vermeye çalıştım... Aynı şeze dayanan yerelulusal kültürlerden ev Ama bu sözlerimlc bu insanlan örnek "Mahşer" öyküsünün temel çekirdeyi, yılıar önce," Ay Bazen Mavidir' de yer rcnsclc açılan bir gelenekten yanayım. aldığım sanılmasın. Onlar çağımızın geriğini yıllar önce bir yörükten duymuştum. alan "Bozkırda Vivaldi" öyküsünde de Ulusal kültürleri evrensel kültürlere açısinde kalmış kişilerdir. Kadına, aşka, diKadınların ne kadar dırdırcı, çenebaz oldenemiş, müziği orada üçüncü bir öykü lan yaratıcılığın ilk harekct noktası, ilk bene, ölüme bakış açılan bizlerdcn farldıdır. duklarını hicvcden kısa bir öyküden ibakişisi gibi işlemiştim. şiği olarak görürüm. Nasıl ki ulusallık adıAma onlar insanın iç dünyasının boyutlaretti. Gözii dönmüş üç eşkıya, gece yan na evrenselliği görmezlikten gelemezsek, rını görmemde bana çok yardımcı olmuşsı mağaralanna girince, genç ve güzel bir "Gölgemin Gölgesi"nde doğa ananın evrensellik adına da kendi yerelyöresel lardır. kadınla karşdaşıyorlar. Ama kadına ellebüyük kozasmı anlatırken, kaybolup gitkültürümüze sırt çeviremeyiz. Evrenselli rini bile süremiyorlar. Çenebaz, konıış İlk irykü "Cölgemin Cölgesi", çocukluk miş, belleklerini, geleneklerini yitirmiş ğe açılan bir sanat yapıtmın ycrel kültürkan kadın, eşkıyaları sapaha kadar hua yaşamına dönüsün, bir bakıma yasanılan göçebc yasamlarla, yani dün ile bugünün lerin rengini, iklimini, kokusunu taşıma boğarak oyalıyor onlan. Öykü kısaca buylarla değısıp yok olanlartn tanıklığtnı içe arasında kopan ipi, dolu sözcüklerle sından yanayım. Akarsulanmızın aynasındu. Ben bunu yepyeni bir yorumla yazmariyor. "Ay Bazen Mavidir'de de, benzer bir onarmaya çalıştım. Biryandan da durmada kendi yüzümüzü görmeye çalışmamız ya kalktım. Eşkıya karşısındaki kadına, dan yenilenen, yeniden doğan biryaşamı, izlek üzerınde duruyordunuz "Yenılmelegibi. çağdaş bir "Jjenrazat" misyonu yükledim. rikesin olan anılarım, şimdikizamanla tu yüksek sesle anlatmaya, yaprakların ışılHuma kadın ilginç öyküler anlatan, sötustug'u kavgayı btr kez daha yitirdi Ve %a tısını verirken, o yaprakları besleyen kökUlusal kültürle evrensel kültürü bir zün, anlatının gücünü kullanarak tecahıbim olan sitndikizaman, dünü bir kez da Ierin gizemini haber vermeye çalıştım. bahçe duvarına benzetebiliriz. Bu duva rıca aydın kimliğinde bir sorgulama, yapılagelenlere/tanıkltklara btr baskaldırt var. l'üm bu yasanılanlar karşısındaki yazarlık tavnnızdan söz edelim biraz da. On iki yaşıma kadar yeterince bcslendiğimi sanmıyorum. tnsan ayağının bir numarası olduğunu, sabun köpüğünün insanın gözünü yaktığını ilk kez Dicle Köy Enstitüsü'nde öğrendim ben. Benim gibi yoksul ortamlarda büyüyen kişilerin ömürlerince duydukları tek sözcük şudur: "1 laksızlık..." Açlılda, üşümeningücü sizi her gün aşağılar. Yanıbaşında isc karnı tok, üstü başı temiz, balumlı insanlar görcrek, içinizden hem onlar gibi olmayı istersiniz, olamayınca da en başta ona, sonra da herkese kızmaya başlarsınız. lyice bilinçlenince, yoksulluğunuzun yalnızca kendi suçunuz olmadığını, büyük toplumsal haksızlıklar nedeniyle bu hale geldiğinizi görmeye başlarsınız. Bu durum giderek dünyaya eıeştirel bir gözlc bakmanızı sağlar. Işte ben bu y üzden toplumcugerçeKçicleştirel bir sanat anlayıŞindan yanayım. Sanatçi olmadan önce insanın 'aydın' olmasına inanıyorum. Birçok öykümde ağır toplumsal haksızlıklan, çarpıtılmış din anlayışının elinde heder olmuş insanlan, çekilmez hale getirilen yaşamın bireyler iizerinde yaptığı ağır psikolojik yaraları, kolay, anlaşılır bir dille yazmaya, okurlarımın zevklerine seslenerek, onlann iç dünyalarını zcnginleştirmeye çalıştım. S SAYFA 14 CUMHURİYET KİTAP SAYI 460
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle