03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

r değerlendirir: "...Son yıllarda yuyınlanıp da Yahya Kemal'in şiirine, sanatına hiçbir ışık tutmayan ve onu ancak araştırmalar sonııcıı yalnız sanatına degil, hayatının da bugünc kadar karanlık kalmış kimi dönemlerine ışık tutan çok değerli yepyeni bir yapıt var elimizde. Adile Ayda hazırlamış, 'Yahya Kemal'in Fikir ve Şiir Diinyası' adını taşıyan bu yeni yapıt, adından da anlaşılacağı gibi asıl ağırlığını, sanatçının şiiri üzerinde yogunlaştırıyor."(10) Gerçektcn de ünlü şairimiz üzerine yapılan yoğun araştırmalar, incelemeler ve kiraplar arasında Âdilc Ayda'nın yapıtının ayrıcalığı vardır hiç şüphesiz... Bununla birlikte, Beşir Ayvazoğlu'nun "Yahya Kemal Eve Dönen Adam" (1995) adlı yapıtında, Yahya Kemal'in şairliğindcn ÇOK, fikir adamlığı üzerinde durulur. Tabii bu arada Cahit Tanyol da "Tiirk Edebiyatında Yahya Kemal" (tnceleme ve Anılar) adlı yapıtıyla şairimizi nesnel bir biçimde incelemiş, onunla birlikte yaşadığı zamanı ve mckânı, dost çcvrelerini sosyolojik yöndcn gözlemlemiş tarafsız olarak edebiyat dumasmasunmuştur. Bu değinmelcrimizin ışıgında Adile Ayda'nın yazılarında tespit ettiğimiz üç ana fikir ya da kesit şunlardır: sı. 1 Yahya Kemal'in fikir ve şiir diinya Yahya Kemal'den "Bir Demet Edebiyara 2 Tiirk ve Batı (Fransız) edebiyatı üzerine araştırmalar ve incelemeler. 3 Tiirk kiiltür ve sanatının Avrupa sanadarına kars,ı etkisi ya da karşılaştırılmalı 'edition critique'dir. lşte bu ana eksen ve nıotifler üzerinde Adile Ayda kafa yorar. Derinlikli bilgiler edinmek ister, kelimenin tam anlamıyla düşünce okyanusunun sonsuzluğunda kendine yer bulur. Fransız dili ve edebiyatına karşı ilgisi onu, evrenselliğe doğru götürür. 1955te yayımlanan "Le Drame Interieur de Mallarme" (Mallarme'nin Iç Dramı) adlı Fransizca yapıtı Batı'nın edebî çevrelerinin ilgisini, dıkkatini çekcr ve Fransa, Belçika ve Isviçre basınında yankılar ııyandirır. Mallarme üzerine yayımlanan yapıtlarda onun adı zikredilir. Fransızca olarak yayımlanan edebiyat araştırmaları, konferanslan, Fransa ve italya'da büyük ilgiyle karşılanır. Bilim alanında Etrüskler üzerindeki çalışmalarıylatanınır. Bukonuda Fransızca ve Türkçe yayınları ve kongrelere sunulmuş tebüğleri vardır. 1974'te yayımlanan "Etrüskler Türk mü idi?" adlı yapıt, zamanında epeyce tartışılan ve ses getiren bir incelemesidir. "Bir Demet Edebiyat" birbirinden ilginç, degişık konulardan oluşuyor. Yer yer günceli yakalayan konuları da içeriyor. Yahya Kemal'den Yakup Kadri'ye, Refik Halit'ten Şair Mehmet Emin Yurdakul'a, Balzac'tan Victor Ilugo'ya, Pierre Loti'den JeanPaul Saıtre'a kadar uzanan ünlü yazar ve şairleri çeşitli yönleriyle ta nıyorsunuz. Bununla birlikte, Sanat ve Aşk'tan Sanat ve Psikanaliz'e, Kadın Yazarlar ve Müstehcen'den Sanatçının Hayatı ve Eseri'ne kadar ilgiyle, zevkle yede düşünerek okunabilecek bir yapıt. Özelliklc yazarın "Sanatçının Hayatı ve Eseri" adlı otuz altı sayfa tutarındaki uzun bir incelemesi gerçekten okunması ve not alınması gereluyor. Sözün özü "Bir Demet Edebiyat" hem bizi 'bize', hem de Batı kültürü ve sanatını derinlemesine inceliyor ve sanatın içinde yer alan yaratıcıları yeniden gün deme getiriyor. Ve yılların ardından Adile Ayda'nın o güzelim etkileyici sözünü alıntılayarak yazımı noktahyorum: Âdilc Ayda diyor ki, "...Sanatçı yalnı/ hayatta iken değil, öldükten sonra da mutlu bir yaratıktır. Adı her gün gazete saylalarını işgal eden politikacinın da, binlerce adamın hayatını, geçimini, ka derini elinde tutan bir sanayicinin veya işadamının da şöhreti sabun köpüğü gibidir. Kendilerinden sonra sönüp gider. 1 falbııki, ikinci dereeede bir sanatçının veya yazarın büe adı, hayat görüşü, kişili i, ruhu, eserleri sayesinde, yıllar, yüzydar boyunca yaşar, yaşar." (11) • Dipnotlar 1Adile Ayda, Bir Dcmct Edebiyat, Tür kiye /f Btinl'ası Kiiltür Yayınları, Bırıncı Baskt, Hktm 199S,269s. 2 Prof Dr l lalil înalcık, "Âdıle Abla" (Önsöz), f W. 3 Înalcık, a g.ö., s. 10. i "Hısar'dan Bıyogra/iler", Hisar DerH.İM,yl53(Bylüll976),s.22. 5 Înalcık, a g.ö., s.10. 6 Âdilc Ayda, Bir Demet Edebiyat, 7 Âdilc Ayda, "Ba/ı'yı Taklit E/melı yız", Hnar, ç 256 (Ocak$ubat 1979), \.6. 8agy, .s.8386. 9 Adile Ayda, Yahya Kemal'in Fikir ve Şıır Diinyası, Hisar Yayınları, Ankaru 1979, s 49 10 Sermet Sami Uysal, "Yeni Yahya Ke mal", Varltk, r 869 (Şubal 1980), v 9 / / Âdilc Ayda, Bir Demet Edebiyat, Şükrü Erbaş'tan yeni şürler: Derin Kesik 'Derin Kesik' derinleştikçe Şükrü Erbaş şiirini daha yalın, daha lirik, daha oturmuş ve daha zengin halc gctirmiş. Derin Kesik'i okuyup bitirdiğinizde iki sözcük takılı kalacak belleğinizde: ölüm ve gitmek. Ne kadar eksikli olursa olsun Ömrünü sevdirir insana" Yaşayıp geldigimiz gündelik yaşam kırıntılarındaki aptallığımızı, bönlüğümüzü inccliklerden yoksunluğumuzu ilk kitabından bu yana eleştıren Erbaş, "bu geniş mavilik altında bir bildiri gibi mutsuz ve çoğul" yaşamaktan bıkınca, "Uzun sürmez kendimi bir gün sizden kurtarırım..." diyor. Aslında Derin Kesik'te Erbaş avaz avaz, çığlık çığlık ba^ırıyor: Aşka besledigi inancını saklı tutarak vefasızlığa, duyarsız.lığa, incelikten yoksunluğa, insanı alçaklaştıran yük selen değerlere... Türkiye, gerçekten dünyanın bir kamera şakası gibi. Insan bazen kendi kendine sormadan edcmiyor: "Bütün bunlar essah mı?" Yazık ki "essah"! Mecli;>, katliam sa nıklarına af çıkarıyor; "karanlık güçler Kışlalı'yı katlcdiyor, bazıları Televole izliyor, medya bılmem kaç kanal (izasyon)uyla pislik akıtıyor lilan... "Şükür çektiğim bu güzel acıya / Şükür kaşlarının gönül bilir egrisine..." diyen şair ne yapacaktır bu durumda? "Memcleri sesinden daha yüksek çıkıyordu Bir şarkıyı ustaca bitirdi bacakları Her şeyi kasıklanyla dinleyen kalaba hga Sanat üzerine uzun uzun konuştu ilgisi olursa büyüklerinin Ulkesini dışarda temsil etmek istiyordu. Ruhi Su'yu alıp yanıma acıyla geceye çıktım." Derin Kesik'te gerçekten kahreden, kahırlı şürler var. İnsanı hiç beklemediği bir anda kcndiyle yüzleştiren; iki yakasından değil, yüre^inden, beyninden tutup uzun siire sarsalayan şürler var. Ama o kahredişten bir yaratma, o yüzleştirmeden bir arınma da saglıyor: "Bir halkın vicdanıyım ben Koroya karşı en güzel şarkı." Bu kitabında Şükrü Erbaş şiirini daha yalın, daha lirik, daha oturmuş ve daha zengin bulduğumu söylemeliyim. Küçük dokunuşlarla büyük etki alanları yaratmış. } ler sözcük, düştüğü yeri yakmış, onarmış. Kitabının ilk bölümünde yer alan 46 "dokunuş", öyle sanıyorum ki yakın gelecekte birçok okurun belleğinde yer edecek, birer aforizmaya dönüşecek. Derin Kesik'i okuyup bitirdiğinizde iki sözcük takılı kalacak belleğinizde: ölüm ve gitmek. Kirpik? Tabii... Onun şiirini biriktirdiği yerdir kirpikler. Peki karamsarlık!'' Yüzeyden okuduğunuzda evet, karamsarlık var gibi. Ortayaş karamsarlığı. tşlerin yolunda gitmemesine duyulan öfke... "Büyüklerin bunca uzun yaşadığı bir ülkede Bir onur dersi midir çocukların ölümü?.." Aşkı anne, şiiri "tek kale" olarak benimsemiş bir şair olarak Şükrü Erbaş için bu öfke, bu kahır olsa olsa yeni şi irlerin doğuranı olacaktır. Derin Kesik, Şükrü Erbaş şiirini sıçratan bir kitap olarak anılmalıdır. • Derin Kesik/ Şükrü Erbaj / Ümit Yaytncılık/ Ankara 1999, 88 f. SAYFA 17 Ölüm ve gitmek AYDOGAN YAVAŞLI S özü dolandırmanın gereği yok: Dünvanın, özellikle Türkiye'nin içinde bulunduğu kaotik ortamdan sairler de paylarını alıvorlar. Pay almişliKİan kcndini temalarla bclli ediyor. A^kın, kavganın, mücadele azminin ye rini ezilmişliğin, tcrk cdilmişjigin, yalnızlığın acısı alıyor. Bu acı kimi şairdeyenıden mücadeleye zemin oluşturuyor, kiminde ise teslimiyete yol açıyor. Yıllardır yaşamakta oldıığumıız süreç, ekonomiden siyasete, eğitimden sanata derin kesikler yarattı. Artık sözünün eri olmak, vefalı dost kalmak, yaijamın hiçbir alanında kıvırmamak "çagdışı"liK, "gcri"lik, "dinozorluk" olarak değerlendiriliyor. Bas,tan sciylemek gerekirse, Şükrü Erbaş gerek kişisel ve gerekse toplumsal planda çektiği acılaruan yılmamış, esas nalkanın mücadele demek olduğunıı anlamış birkaç "dinozor şair"den biri. tlk kitabı Küçük Acılar'dan beri bu tutumuna sıkı sıkıya bağlı. (îcrçekten, kiijisellikle toplumsallığı, toplumsallıkla kişiselliği bu kadar ustaca narmanlayabilmek önceliklc zengin bir birikimi gerektiriyor, diye düşünüyorum. trbaş, Derin Kesik'te ölümden de söz ediyor sık sık. "Üç yıldır sessizce çalışıyorum ölüme Azrail gelecekse senin yüzünle gelsin" diyor bir jiirinde. Bir başka şiirinin başlığı ise, "Ölüm de Aşk Kadar". Erbaş a görc ölüm, " her gün eşiklerden Birlikte çıktıfiımız ikizi ömrümüzün" "Son Adın Ölüm Senin" başlıklı şiirinin bir yerinde, sevgilinin gitmesi ile ölüm arasında bir koşutluk kuruyor: "Ey gitmek... Hangi hayallerle s>üslenirsen süslen Son adın ölüm senin" Dikkatli okurlar, yukarı aldığım dizelerle "Gitmek Çünkü Güzeldir" adlı şiirinin şu dizeleriylc bir baglantı kurabilecekler mi, nıerak ediyorıım: "Gitmek cünkü bütün zamanlarda () ayrıcalıktır ki Kişisel ve toplumsal acılar Adile Ayda, 1957 sonunda ünlverslteden ayrıiarak, dıslslerine dönmüs ve Lahey, Belgrad. Roma glbl başkentlerde dlplomatlk görevierde bulunmu$tur. C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 5 1 0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle