Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Üstün Akmen, sanatı, edebiyatı her şeyin üstündc tutan bir yazar. Bir de iyi bir gözlemci. Gözlcmlcdikleri, yaşamlarımızı anlamlandıran davranışlar, atılımlar, konuşmalar, boş ve dolu sözcükler, içscl fokurdamalar. Akmen, bunları birleştirerek harika tablolar yaratır vc o tablolar, her yana göz kamaştırıcı kıvılcımlar saçan, ruhlara, benlikJere kirlenmemiş taptaze havalar, unutulmaz güzellikler armağan eden bir güce dönüşür. Ve okur, "Bir Günlük Dost"taki mctinleri kurcalarken bir sürü tohumun hücrclerinde patladığını ve filizlendiğini nissedcr, ortalığı allak bullak edecek yüzlerce doğumun sinyalini alır. MUZAFFER BUYRUKÇU Bir Günlük Dost ülü dana gclcn kıpırtılardan, ruhsal kaymalardan, yüksclip alçalmalardan da söz eder... anımsama larla, çağrışım zincirlcriylc benliğinin sonsuz derinliklerine iner, "öteki ben"inin ışıldadığı noktaya ulaşır, orda, özcl yaşamının aralıklarına sıkıştırılmış ya da gölgcliklcrine savrulmuş birtakirn gizlerle, birtakım tamamlanmıs ya da yarım bırakılmış durumlarla karşılaşır... duygu dünya sındaki karmaşayı, yogunluğu içtenliklc, açık sc(,ik bir biçimde okuru da etkileye rek, onu da iç evreninde ikinci, üçüncü, dördüncü yofculukJara çıkartarakduyurur. Gczi yazılarında mutlaka betimleme vardır, betimlemesiz gezi yazısı düşünülemez. (EvliyaÇclebi bctimlcmcciligin piridir) Ve betimlemeyi besleyen malzemc, adım başında ycrdcn fışkırır. Üstün Akmcn, bu bctimlcmc olgusunu bir çırpıda ama incelikli ve çarpıcı fırça darbeleriyle gerçekleştirir. Bu çabasını ustalıkla süruürürken bireylerin, nesnelerin kimlilderini, sanatın, cstctigin bcslcdifii, yücclcştirdigi bir dille iletir bize. Yalnızlıktan üşüyen hüzünlerle, yürek ezginlikleriyle allak bullak eder okuru ve hiç durup dinlenmeden sessizcc ya da gürültüylc akıp gidcn bir yaşam çizgisinde buluşturur, devindirir. Nefis Türkçesiyle ağacı, kayayı, tcpcyi, duvan, toprağı, sokağı, kuşu diriltir, cisimlendirir. Okur, hcrşeyi Üstün Akmen gibi özümlcr, Üstün Akmen gibi şolur. Boş V6 dohı SÖZCÜMM* Üstün Akmen, sanatı, edebiyatı her §ein üstünde tutan bir yazardır. Bir de iyi .>ir gözlcmcidir. Gözlcmdikleri, yaşamlarımızı anlamlandıran davranışJar, atılımlar, konuşmalar, boş ve dolu sözcükler, içsel fokurdamalardır. Bunlardan, bunları birleştirerek harika tablolar yaratır ve o tablolar, her yana gözkamaştıncı kıvılcımlar saçan, ruhlara, benliklere kirlenmemiş taptaze havalar, unutulmaz güzellikler armağan eden bir güce dönüşür. Ve okur, (Bir Günlük Dost)taki metinleri kurcalarken bir sürü tohumun hücrelerinde patladığını ve filizlendiğini hisseder, ortalığı allak bullak edecek yüzlerce doğumun sinyalini alır. "Etna'yı izlemeye başladığımda, yeni bir gözlcm anında tattığım hüzün/ kıvanç lurnıldanışlarını bu kez hiç mi hiç duyumsamadım. Etna'yı üzüntüyedüşmeden bırakıp gitmek istedim. Lavların 1995 yılındakı akışının görgü tanığı Piero'ya; Dcmek ki o yılan gibi taşkınlık, o çılgın yayılma, sarma, kaplama, her yeri bürüme 'aşk'a bcnziyordu ha! dedim. Evet anlamında başını .salladı./Geçmişte içimin kıvrım kıvrım aşk lavlarıyla yandığı, yakıldığı günleri anımsadım. Aynı yanmayı ve yanılmayı özlemedim değil. Tauro Dağı'nın eteğindeki Roma döneminde yeniden yapılan ünlü Yunan tiyatrosunun kalıntıları arasında, kendimi birden kalıntı kalmaktan kurtarmayı denedim. Ycdi yüz yıllık katcdrale daldım. Yanmakta olan öd ağacı kokusu içimi bulandırdı. Bulantıyla birlikte içimi kaplayan oeşsiz incelikten de kurtuldum. Baş kaldırmak istiyordum. Yetmedi, ayaklanmanın simgcsi olarak bağırmak da istiyordum. Fırladım çıktım katedralden. Aaaa! Bir dc baktım, Ortaçağın daracık sokaklarını kuşatan yapılan begonyalar sarmış. Pembe çiçekli sardun yalar balkonlardan sarkmakta. Meydancıklarda hatmi çiçckleri, buhurumerycmlcr ncrdeysc sarmaş dolaş. Kaktüsler mimozaları koklamakta. Ve bütün bunlar sanki şimdi olmuş, bir anda olmuş gibiydi. Içimdeki bir köşede, hem dc birdenbire sevgiliye söyleyebileceklerimi dile ge Üstün Akmen den geziyazılan tirmck istcycn sözcüklcrin kaynağı oluştu. Pek sevindim. Dur hele, şunlan yerlerin den birçckip cıkarayım dcdim; sen misin diyen! Korkular, tııtkular, alışkanlıklar, önyargılar çıkagcldi. O an cngcılcrin yanı başınua, istck giicümün soluk imgcsini sczinledim. Onemli olan uygıın zamanın gelişini sabırla beklemek galiba. Ama Etna'da, ama Taormina'da. Ya da hiç bellı ol maz, belki dc lstanbulda..." Yukarıda da bclirttiğim gibi bu gezi ve bu gczidc yasanılanlar, tanıklıklar, saptamalar sanki Üstün Akmen'in nicedir içiııdc barındırdığı kimi çok çok özel duyuu ve düşüncelcri dışarıya vujrması için düzenlenmiş gibidir. Evet, Üstün Akmen (Bir Günlük Dost)taki ınetinler aracılığıyla bir kcnti, bir lokantayı, bir kiliseyi tanıtırkcn kcndisini dc tanıim.ıkl.ıdır okura. "Bunlan size görüp gösteren kişi, şöyle biridir" dcr gibidir. Bu yeni bir anfatım biçimidir ve etkileyicidir. "Dün geldiğim bu kent, Italya'nın Toscana bölgcsinueki il merkezi. Yelpaze biçimindeki ünlü Campo Meydanı'nda Halk Sarayı karşısındaki aşevlerinden birine oturmuştum./ Yanımdaki masada iki adam oturuyordu. Ellibcşaltmış yaş arasındaydılar. lş arkadaşı oldukları, öğle molasını değerlendir dikleri anlaşılıyordu.' Anncm öldü, canım sıkılıyor' dedi bana göre solda oturan 'Yapma yaa!' dedi öbürü. 'Kaç yaşındaydı? , 'Seksen yedi' diye yanıtladı anncsi ölen. 'Şimdiden özledim onu.', 'Özlenir', diye söylendim içimden. Kendi annemi düşündüm. Derin bir aynanın içinde dü ŞÜncclerimi onardım. Çocukluğuın, ilkgençliğim, sonraki gençliğim aktı gözlerimin önündcn. Onun kişiliğindc kendime sağlam bir arkadaş yakalamıştım. Benden otuz iki yaş daha büyüktü, dolayısıyla beğendiklerimiz genelde birbirini tutmuyordu. Doğal olarak beni kıracak yaratılışta da degildi. Nedenine gelince, ona göre Itimsc benim kadar iyi yürcklı, kim se benim kadar alçakgönüllü, kimse be nim kadar akıllı,hattazekiolamazdı. Herleyen yıllarda benim için tam bir ictcnlik ve belli bir şaşmazlıkla yürüttüğü clüşünceleriylc, benim yaşantım arasında bir çelişmenin olduğunu sezdim. Korkuyordu. Korumasından çıktığımı görüyor vc korkuyordu. Beni scviyor vc nerkesten üstün tutuyordu. Ama korkuyordu./1 lastancdc onu son gördüğümde nava yakıcı sıcaktı. Yatıyordu. ] Iavayı soğutan aygıtı kapattır mıstı. Üşüdüğünü söyledi. Ncdcnsc alnı terlemişti, parlıyordu. tyi olmadığını an ladım. Odada sessizlik vardı vc run dcğiş tokuşları içindeydik. Ölüm çok yakınday dı ve annem beni üzmemek için öliımc karşı kayıtsız görünmek istiyordu. Kcndisinegönderilcn birçiçeğin üstündc gölgcler titreşti. Güneşin, an gökyüzünün uçsuz bucaksız biçiminin altında hiçbir şe yin seçilcmediği, hiçbir şeyin sürüp gitmediği; ama hiçbir şeyin de tükenmediği bir çevrede, ctrafımı ateşlerin sardığı bir çevrede duyumsadım kendimi./ 'Elimi tııtsana', dedi. Eli soğuktıı. Onu bir daha göremeyeceğimi hiç, ama hiç kimse bana söylemiyordu. Günün altın rengi içinde, hani o gerilim rilmlerindc bilinmcyeni duyurma görevini üstlenmiş tek bir kuzgun dahi yoktu. Sakinlik vardı ve sanki güvcn içindeydi. Benimlc konuşurkcn zamanın bölünemeyecek kadar kısa narçasını, 'an'ı düşündüm. O 'an'a bilerek ya da bilmcyerek bir dcğcr kattım. Kendimi 'şimdi' ile mi anlamlandırdım nc! Yok edecek olanın, işini biririr bitirmez (en azından benim beynimin içinde) kcndini de yok edcceğinın bilincindeydim. Var olanla, var ol mayanın ayırdına varamaz oldum.'} laydi bir şiir okur bana', dedi. Okudum. Riizgâr yinc şiir örmcdc her dalgalı saçta Sarsın scni bir rül gibi nancıırları aç da. Yclpazclesin alrnnı lıiilya gibi bir ci Bir nuse gctiısin sana benden Kâküllcri sac da. 'Nc dc kâkül kaldı ya, dedi. ()nun için K İ T A P löscana'dan amlar G ezi, kişi ya da kişilerin yurtiçinde ve yurtdışında yaptıkları uzun ya da kısa sürcli yolculuklardır. Uzun ya da kısa süren bu geziler, insarun bilgisini, görgüsünü, dcneylerini arttınr, ııfkuııu genişletir, izlenimlerini, gözlemlerini zenginleştirir. Ama bu kişilerin büyük bir bölüğü, gittiklcri yerlerdc gcçirdiklcri zamanı, bııgünün gezginleri teknolojinin en son ürünlcrincîen yararlanma şansına sahiptirler, gezilerini fotoğraflarla, filmlcrle nelgclerleeşlerine, dostlarına, anlatırlar, böylece izlenimlerinin sadece onların kafalarında sıkışıp kalmasına, kalabalıklara ulaşamamasına ncdcn olurlar. Bu yüzden milyonlarca yolculuk birikimi hiçbir işe yaramadan çürüyüp gider. Ashnda bu 'çürüme' insanlık adına önemli bir kayıptır. Çünkü o birikimlcrin içcriğinde nerkesin yaşamını değiştirecek, dalıa ilcrivc götürecek nitclikte bir şcyler bulunabilir. Yalnız geziyi anlatan kişi ya da kişiler yazar isc, durum başkalaşır. Yazar, baknıasını, uürmesini bilcn, ne yaptığının hilincinde olan biridir vc gezuerini tıpki bir öyküyü tıpkı bir romanı, tıpkı bir serüveni anlatır gibi ballandıra bal landıra anlatır, anlatırken dc mctinlcrin büyülerine kapılanları kentten kente, memleketten mcmlekete sürüldcr. tşte bu, sürükleyip götürenlerden biri dc de ğerli yazar Üstün Akmcn'dir. (ÇarşaPın Gizlediği Dişilik) kitabındaki "postmodcrn izlertaşıyangezi izlenimleri*yleyankılar uyandıran Üstün Akmen, bu kcz (Bir Günlük Dost) kitabıyla karşımızdadır. Üstün Akmcn'in gczi izlcnimlcrini ilginç kılan bencc postmodern izlerle birliktcizlenimlerin içeriklerinc koyduklarıdır. Takındığı tavırdır. Ozgün yorumlardır. Gczi anlatımlarında genellİKİe "dıştan bakıııa" yöntcıııi kullanılır, dıştan baknıa yöntemine yer verilir. Görülen, karşılaşılan, dokunulan nesnclcr gcrçek kimliğiyle scrgilcnir. Söz gclimi; kaldırımlarında yürünülcn kcntlcrin cn bclirgin özelliklerine yaklaşılır, tarihi yapılarına, anıtlarına, hcykcllcrinc ışık tutulur; bircylcrinin giyimlcrinc, kuşamlarına, yiyip içtiklerine; meyhanelerine, eğlencelerine, neleregü lün nclere üzüldüklerinc, zcvklerinc, şarkılarına deginilır. Anlatıcı bir insan değil, bir objektil, bir daktilo luşudur sanki, pck görünmcz ortalıkta. ()ysa Üslün Ak mcn'in (BirGünlük DosO'unda anlatıa okuıun öııümlcdir, bir relıber insandır vc her vakıt bırınci plandadır. Gözlcnnc ilişcııleı i, solcı ıııi işiltiğı yabancılarm dcvınımlcrinı aktarırkcn oanda ıçindemey i Ustün Akmen In gezi notlan, Izlenimlerl; öykü. deneme, günlük turlertnden oluşmuş yepyeni bir turdur SAYFA 8 C U M H U R İ Y E T S A YI 4 5 8