Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
yor ki: "Sahlepçi, elma şekercı, sımıtçı, ho Son olarak sunu tarmak htiyorum. zaa, tucu, macıtncu, keten helvaa, dnndur 'Türk htanbul'u hazırlarken onu notlarla macı, turşucu, leblebıavs gıbı gezıcı esnaf, zerıgınleştiren, değışık kaynaklara gidcrek idttıklan şeylere ılgiçekmek için, süslü ur denetleyen biraraştırmaa olarakyaptıgmız balar içinde ve kendi memleketlenmn mtl isi değerlendırir mısınız ?Bu sizde, bundan li kthklarıyla dolasır, kendilerine görc satıs sonra yaptlacak ve yapılmau gerckenlerhutarzı tuttururlardt. Bunlardan metela ke su\unda çeşitlidüşüncelerynlaçtı mt? ten helvaa, macuncu, dondurmacılar araSayın Koz! Ben, "Türk tstanbuT'u ya unda saır tabıatlı olanlar da vardı kt manı yına hazırlarken, hep tarih boyunca yazıler, semailer, türküler, koşmalar, tekerle lıp kıyıda köşede kalan, belki de heba olan meler \oyleyerek, bazıhırt klannet çalarak sayısız eserleri düşündüm. Bu gerçekten çevrelerine topladıklan merakhlara ve ev çok acıdır. Zira bir eser bırakmak öldükpencerelennın kafes arkasına güya gızlene ten son ra da yaşama ortak olmak değil mi rek, sadanmn buklelerını ya da hılezıklı dir? Ne mutlu eser bırakanlara... Eseri yaçtplak bıleklennı göstertrcesine abanıp ba yına hazırlarken benim üzerime düşen önkan kızlara kınayelı maniler söyler, bolbol celikli görev, aslına zarar vermeden onu satıs yaparlardı " Seyyar esnafkk, genel okuyucuya ulaştırmak olmuştur. Bu nokbir söylcyiijle, şehir yaşantısının sosyoekotada, Sadı Yaver Bey'in aziz hatırasına haııomik ve sosyokültürel yapısına bağlı olalel getirme endışesinden rahatsızlık duyrak, zaman içindc üretilen, yaşatılan ya da duğumu itiraf etmek isterim.. Bu endişeyine zamanla önemini kaybeden bir ticayi iju anda, sizin sonılarınızı cevaplarken ri olay... Btı yönü ile bakıldığında, lstande duyuyorum. Ancak, her eser, öncelıkbul'da diine göre değişen pek fazla bir şcy le yazarına aittir. Eserin başansı ya da bayok. Kimi meslekler zaman içinde unuşarısızlığı da öncclikle yazarını bağlar. Ki tuldu. Kimi mesleklerc de kıyıda köşede tabı takdir ya da tekdir hakkı ise kamuoyurastlanıyor. Bunun yanında, çagın ve teknundur. Ben, kendimi, kitabın kamuoyunolojinin imkanları ile ortaya çıkan yeni na ulaştırılmasında bir aracı gibi göruyomeslekler ve sokak satıcılan var. Bunlar yirum. Keşke, Sadi Yaver Bcy hayatta olsayne ilgi çekmek için çeşitli yollar deneyerek, dı da buna gerek kalmasaydı. Burada kakendi zamanının şartlarına gore çanşırdı, muoyuna düşen bir gorev var. () da; Sadi bugıinkıı seyyar esnaf da kendi zamanının Yaver Bey'i Türk kultürüne yaptığı hizşartlarına göre çalışıyor. Bunların giyim metleri için hayırla anmak, teşekkür etkuşamlarından, sattıkları mallannı pazarmek ve aziz hatırasını yaşatmak... lama usullerine kadar pek çok yönden yaBu söyleşı ıçtn teşekkür ediyor ve herşadıkları zamanı temsıl ettiklerini düşünhangı bir mru yöneltmeden son sözü size mek gerekiyor. Yarının tarihçileri de, bubırakıyorum . günün sokak satıcılanndan bir hatıra olaAslında söylenecek çok şey var, ancak; rak bahsettiklerinde, kimbilir hangi mesartık bizim susma; okuyucunun konuşma lekler ve bu meslekleri besleyen kültürel zamanı. Son olarak emeği geçenlere tedeğerler ortadan kalkmış olacak. şekkür etmeme izin veriniz. önce, Sadi Yaver Bey'in muhterem eşi Hanife AtaEskiden bir "htanbullu", "htanbulefendisi", "şebırlı tıpı" vardı Bunlann herhal man Hanımefendi başta olmak üzere çode günümüze gelen uzanttları da vardır Bu cukları Adnan Ataman, Emre Kumaş, gün gerçekten bir "Utanbul efendisi" yett Güvenay Erkul ve Sevinç Ataman'a, ardından; Türk tstanbutun, Istanbul Büşebuir mı, bir "Istanbullu" tipmden söz ediyükşehir Belediyesi Kültür Işleri Daire lcbuir mP htanbul'dakı knzmopolit yapt Başkanhğı Yayınları arasında yayımlangünümüzün kusurlarından, çağtmızın olumsuz gelişmelerınden mı yoksa bunun masına imkan tanınmasının yanında; gerek hazırlık ve gerekse basım safhasında kökemnı geçmişte de aramalı mı ? da yakın ilgilerini esirgemeyen Sayın BaşBu sorunuzun cevabı da içinde gizli. kan Şenol Demiröz Beyefendi'ye teşekBen, tstanbullu ya da htanbul efendisi dekür etmekistiyomm. Kitabın yayına hazıryimlerini, öncelıkle "şehirli tip" olarak allanması safhasında yakın ilgilerini unutagılıyorum. Yani şehir kültürünü, terbiyemadığım sevgili lsrafil ve Yücel Dağlı karsini ve cğitimini almış insan olarak... Zira, deşlere; notaların yeniden yazımını üstleçağlar boyunca ortaya çıkan toplumsal hanen sevgili Serhan Aytan'a; basım işini üstreketlerin de katkısı ile şehir içinde yaşalencn Avar/Avrasya Araştırma ve Iletişim yan insanlann genel olarak ortak değerlerHizmetlcri Ltd. Şti.'ye de teşekkürlerimi de birlcştigini düşünüyorum. Buna göre, sunuyorum. Ve Sayın M. Sabri Koz, size "Istanbullu" yanında "îstanbullu olmade teşekkürüm var: 1 lem kitabın hazırlık yan"; "Istanbul efendisi" yanında "tstansafhasında beni bilgilerinize ortak ettiğinul efendisi olmayan" ya da "şehirli tip" niz için, hem de bu söyleşide sorduğunuz yanında "şehirli olmayan tip" gibi karşıt sorular için... • nitelemelcri de düşünrneli... Bu biraz da acının karşısına tatlıyı, güzelin karijisına çırkıni, iyinin karşısına kötüyü koynıak giTürk tstanbul / Sadı Yaver Ataman / bi bir şey. lşin özünde, galiba; tstanbul'u Yayına Hazırlayan Süleyman Şenel / tsbir umııt kapısı olarak gören ve köyünden, tanbul Büyük Şebır Belediyesi Kültür İşlckasabasından kalkıp göçenlerin; şehir hart Daıre Baskanlıg'ı Yayınları / 512 Î yatına ve standartlarına uyumda çektiği Kastamonulu Aşık , Yorgansız Hakkı zorluk var. Bu yönü ile baktığtmızda îstanÇavuş /Süleyman Şenel / Ka stamonu Kalbul'un, her çağda kozmopolit bir hayat kınma Vak/ı / 26S \ sürmüş bir şehir olduğunu düşünmek saTrabzon Bölgesi Halk Musikisine nırım yanlış olmaz. Burada, asıl mcsele Giriş / Süleyman Şenel / Anadolu Sanat dengeyi tutturmakta. üğer, göçedenlerin Yayınları / 297 v sayısı, "Istanbullu" olarak nitelenenlerden fazla olursa, şehir yaşantısında birtakım dengelerin ve değerlcnn değişmesi, hatta dejenerc olması kaçınılmaz olur. Bu dengeyi koruyamazsak kusur ortaya çıkar ve göze batar. Buna göre "lstan bullu" ya da " Istanbul efendisi" tiplerinin yaruı da olacağı söylenebilir. Ancak, bunlaruı dünkü nitelikleri ile yarınki niteliklerinin aynı olacağını söylemek Saıv et i.ttnun<i< zordur. Trabzon Halk Musikisine Cirls kltabından, DavulZurna İle horon oynayanlar Bekir Karadeniz'den bir türkü antolojisi Ela Gozlum •• m •• Tüm türkülerimizin sözlerini içeren bir antoloji şimdiye kadar ne yazık ki yayimlanmadı. Cahit Oztelli, Serbülent Yasun gibi araştırmacıların yayımladığı antolojiler yıllarca türküseverlerin elinden düşmedi. Bekir Karadenizde "Ela Gözlüm" adını verdiği bir antolojiyle çıktı okurların karşısına. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin bastığı antoloji son yılların popüler türkülerini ae içeriyor. ADNAN BINYAZAR rinden bellidir. Toplumsal varoluşunun kaynakları da türkiilerde aranmalıdır. Türküleıle, atasözleriyle, deyimlerle, addeğişimi (mecaz) kullanımlarıyla halklar düşüncelerini, duygufarını, sezgilerini, yaratıcılıklarını yaşar lar. Türkünün bunca erdemleri var da, ama değeri biliniyor mu? Taşının topr ığının, insanının doğasının dcğerini Lilmeyen türküsünün değerini bilir mir1 Gözümüzün önündeki nice güzelliklerin ayrımında olmadığımız gibi, türkülerimizin güzelliğine de çok uzak düşmüş bir toplumuz. Bela Bartok Türkive'ye geldifiinde, Ahmet Adnan Saygun la, Toroslar ın doruklarındaki Yörük ezgilerine ulaşmak istemişti. Duygularımızın gömüsü oralardaydı. Muzaffer Sarısözen dağ dağ, ova ova, ev ev dolaşarak, "Yurttan Sesler"le bu gömünün akarsuyunu buldu. Ankara Radyosu'ndaki türkü arşivi onun çabalarıyla kurulmuştur. Yeni yeni kaynaklarla onun birikimleri beslcndi, çofialtıldı, yayıldı. S,imdi bir "Türkü Türkü Türkiyem" var." Yörelerimiz, Türkülerimiz" bu geleneği sürdürüyor. 1 ler yörenin okumasız yaznıasız analan, beli biıkülmüş dedeleri, Anadolu'nun o eşsiz türkü güzelliklerini ezgiliyorlar. Zafer Gündoğdu, arayışları, yoruınları, özgün buluşlarıyla, türkülerimize evrensel beğeninin uzun soluöunu kazandırıyor. Üzerlcrinde baskılar yaratsalar da, ye di dağın ardına sürseler de, Pcrtev Naili Boratavlar'ın, llhan Başgözler'in, emek leri yer buluyor toplum duyarlığında, genç kuşakların bilincinde. Ruhi Su türküleri yorumlandığında, yalnızca onların güzelliğini sergilemedi, bir toplumun be ğeni kaynaklarını da gösterdi. Zaman çok şeyi unutturur. Bir tck, halkın yarattıfiı güzellikleri unutturamaz. Tam unutuldu sanılırken, bambaşka boyutlarda, daha geniş alanlara yönelmiş olarak birden ortaya çıkar. Bunun ortamı, koşulları da yoktur. İnsan yüreğinde yaratılan iletişim agıyla, yurtiçinde, yurtdışında bu çabalar sürüyor. Parisler'de Boratav'la, Amerikalar'da llhan Başgöz'le halk yazını çalışmalan yapılırken, o birikimleri kavramış, o kuşagın bilgileriyle bilınç ka/anmi!) bir arşatırmacı, Almanya'nın Essen kentinde yaşayan Bekir Karadeniz, öteden beri söylenen türkülerle birlikte, yeni beste T ürkülerin insanı duygu doruklarına çıkaran etkisini dile getirmek olanaksız. Bir anda yüreöi havalandıran, gözleri sulandıran bir iki dizenin içe işleyen gücünü anlatmak da zor. Sıradan bir sözcük ya da umulmaz bir ezgi dalgalanması birden sanki zamanların dışında bir yerlerde dolandınverir insanı; ya da katı gerçeğln orta yerine sokar. Biter Kırşehir'in gülleri biter", "Havada kar sesi var" gibi dizelerin derin sessizligi, bana anlık, göz açıp kapayıcı mutlultıklar yaşatır. Hele "Âra ver dağlar, daglar ara ver/ Benim bu selamım (ı) götür yâra ver" dizeleri olmadık ayrılıkiar, sevgi kırıkhkları, bir güzelliğe uzak düşmcmn yoksulluğu içinde bunaltır beni. Bunalım, aydınlığın muştucusudur. Ardından, "Ela gözlerini sevdiöinı dilber/ Seni görmeyeli göresim geldı/ Altın kemer sıkmış ince belini/ Usul boylarını sarasım geldi"yi getirir. Türkü hayat gibidir; sevgileri, hüzünleri hem aynı, hem bınbır yürek içinde yaşatır. îşte, türküdc anlatılamayan, her bireyin algılama gücüyle "havalanan", bu ınce sızıdır. Yüreklerın "a'raf'ıdır türkü; mekânsız gibi görünen orta kat; ne cennet, ne cehennem! Kaynağı buyülere de dayansa, iş ilişkılcrine de baglansa, türküyle kişi arasında ortak bir duygu bircyselliği söz konusudur. Türkü kitleselleştiğınde, sloganlaşıyor, aldatıcı coşkularla yapaylaşıyor. Pa/ar tacirlerinin eline sazın, dillerine sözün yakıijnıaınası bundan. Onlar türkü öldürüculerıdir. Bir toplumun beğeni inceliği türküle NB csnnst, no csnonnoın C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 4 1 3 SAYFA 7