29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A RA Bilimsel anlamda folklor çalısmalannın başlangıç tarthi Batı ülkelerinde 1846, ülkemizde ise 1913 yılı olarak kabul ediliyor. Bu tarihlerden önce de bu alanda yaptlmış çahşmalar dünyanın her yerinde var. Türk folkloru üzerine ilk bilgileri Orhun Abideleri'nde, Yusuf Has Hacib'in "Kutadgu Bilig"inde Kaşgarlı Mahmud'un "DivanüLügatüTürk"ünde, Dede Korkut Kitabı'nda, Muhammed Babur'un "Baburname"sinde, Katip Çelebi'nin "Cihannuma', "Kesfü'zZünun" ve "MizanulHakk fi lhtiyari'lAhakk"ında> ünlü gezginimiz Evliya Çelebi'nin "Seyahatname"sinde buluyoruz. Folklorik bilgilere, bu kaynakların yanısıra bir çokyazmada da raşhyoruz. Ülkemizde folklor konusundaki sistemli ve yaygın çalısmalara Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulmasıyla başlanmış. 1920yılındaDr.Rıza Nur'un MaarifVekillig'i döneminde Kültür, Eski Eserler ve Kütüphaneler Müdürlüğü kurularak folklor ve folklor ürünlerinin derlenmesi için okullara genelgeler yollanmış ,halk müzig'i derlemelerine başlanmıstı. Cumhuriyetin kurulması ile hızlanan folklor araştırma çalısmalan çeşitli derneklerin ve özellikle de 1932 yılında Halkevleri'nin kurulmasıyla büyük bir hız kazanarak sürmüş. Son yıllarda akaaemik eğitimden geçmis araştırmaalann bu alana el attıklannı görüyoruz. Onlardan dördünü tanttmaya çalıştık sizlere. Bol kitaplı günler!... TURHAN GÖNAY Hikmet Çetinkaya duygudan duyguya dolaştınyor okuru Asık Kadınlar Sokam Hikmet Çetinkaya'nın elimizdeki deneme kitabı, onun yürcğindeki en duyarlı bir yani daha gösteriyor. Sanki verdiği kavganın o çetin yolunun ancak şiirle aydınlanacağını gösterircesine üstelik. METİN CENGİZ şık Kadınlar Sokağı, 1 likmet Çetinkaya'nın 1996'da Çağdaş Yayınlan tarafından yayımlanmış bir deneme kitabı. Atatürk'tcn önce başlayan ama onunla doruğuna varan, gücünü insandan alan, insancıl, aydınlanmacı bir anlayışın, zulme, karanlığa, sınıt zümrelerinin baskılarına karşı çağdaş bir anlayışın kavga yazılarını bıkmadan, ner gün Cumhuriyet'tcki köşe yazısında yazan Çetinkaya'nın bu deneme kitabı, bence onun yüreğindeki en duyarlı bir yanı daha gösteriyor. Sanki verdiği kavganın o çetin yolunun ancak şiirle aydınlanacağını gösterircesine üstelik. Pazar günleri, önüniizde çay, haftanın yorgunluğunu, ülkedeki siyasi durumun verdiği o rezil stresi atmak istiyorsanız, Hikmet Çetinkaya'nın usta şairlerden alıntılarla dolu denemeleri birebir. Şiirden şiire, şairden şaire... şiirsel bir dille yazılmış bu dcnemeler gerçekten rahatlatıcı. Hele gazetelerin o baygınlaştırıcı, o tekdüze havasında bu yazılar, (böylesi ancak zor bulunan bazı gazete yazılan içinde) dinçleştirici bir hap ctkisinde. Sadece şiirler mi? Bir yüreğin birdenbirc bir gülü açmasi, bir çığlığa dönüşmesi ya da... Çetinkaya'nın kalemi duygudan duyguya götürüyor, dolaştınyor insanı. Robert Desnos'tan Rene Char'a... Pavese'den Neruda'ya, Nâzım'danOktayRifat'a..Birdünya şairleri geçiyor gözlerinizin önünden, Hikmet Çetinkaya'nın aklında kalan o güzelim dizeleriyle (ya da alıntıladığı). Yüreğinizin sevgiyle uolduğunu, okşandığını, sinirlerinizin gevşediğini, karamsarlığınızın yitiverdiğini görüyorsunuz birden. Hatta, benim gibi karamsar (yüzümün güleçliği karamsarlığımı bir örtme isteği, sanırım; belki de başkalarma bunca karamsar gözükmeye hakkım olmadığı diişüncesi..) biri bile iyimser duygular içinde yüzebüiyor.. Ve hayatı duyumsuyorsunuz.. Sevdalar, sevdaya ilişkin kısacık alıntılar/öyküler.. Uçuşan güvercinler, ıslak toprak kokusu.. Hayat aoluveriyor pencerenizden içeri. Mutlaka güzel kızlar giriyor kolunuza.. Az mı bu. Böyle durup dururken üstelik. Siyasi, ekonomik cendere içinde sıkılıp kalmışken... Bir portakal ağacının mis gibi kokusunun dallarından ciğerlerinize aktığı bir ortamda bir de.. Az ötcde denizin mavisinin bir gülüş gibi size sokulduğunu da duyumsuyorsanız... Aşk hiç dururmu? Tersi de olabilir. Aşk, bütün yoğunluğuyla cöreklenir, yüreğinize, ince bir nüznü örerek. Pırıl pırıl bir gıineş bile yetnıez te» ninizin hayatın o sıcacık öpüşünü duyumsamasına, ama, belki de ufacık bir umut devinir yine de içinizde kıpır kıpır... Olsun, başka bir şey derdi değil, aşk derdi bu. Güzel, sıcacık. Üstelik kavgaya da hazırsınızdır artık, Aşık Kadınlar Sokağı'nı okurken. • Aşık Kadınlar Sokağı Denemeler / Hikmet Çetinkaya/ Çağdcış Yayınlan/'256 s. A * Avrupa'nın Eşifiinde Türkiye 199095 yılları arasında îsveç'in Ankara Büyükelçisi olan ve çeşitli merkezlerde görev yapmış bulunan Eric Cornell, ülkemrzle ilgili görüşlcrini, "Avrupa'nın Eşiğinde Türkiye" * adlı kitabında dile getirdi. GÜRHAN UÇKAN ranışları anlayabilmemizi hedefliyor." Eric Cornell'in kitabının ana başlıklarından bazdarı şunlar: "Kııtsal Roma Devleti ve tslam Ulusu", "Cumhuriyet TarihindeTürkiye'ninlç Politikası", "îç PolitikaSorunları", "Özef Epok'u", "Türk Îç Politikasında Ordunun Rolü", "Anayasal Haklara Karşı Vatandaşlık Hakları", "Tarihsel Açıdan tn san Hakları Problemi", "Dinsel Konular", "AlevilerÖzgün Bir Türk Dinsel Grubu", "Çözümlennıeyen Kürt Sorunu", "Gerilla Savaşının Koşulları", "Yeni Türki Cumhu riyetterin Doğuşu", "Türkiye, Kafkasya ve ürtaasya", "Türkiye ve Ermeni Sorunu" ve "Avrupa Birliği'ne Türkiye'njn Yolu". Görüldüğü gibi, böylesine çok yönlü konum ve sorunların tartışıldığı bir kitapta okurların aklına çeşitli soruların gelmcsini doğal görmek gerekir. Yazar, örneğin Ermeni sorunuyla ilgili bölümde, "Burası, Ermeni suçlamalarıyla Türklerin savunması ve karşı suçlamalarını elekten geçirme yeri değil. Ancak Türk versiyonu nispeten az tanındığı için bu bölümde ona biraz daha geniş yer veriliyor" açıklamasını yapmayı gerekli görüyor. Türklerin, üsmanlı tmparatorluöu sırasında sultanın yantıklarının sorumluluğıınu neden yüklendıklerini anlamakta güçlük çcktiğini, çünkü Türklerin kendilerinin aynı sııltana karşı başkaldırarak onu tahtınJan indirdiklerini, özellikle vurguluyor. C)rtaya atılan ölü sayılarını da değişik kaynaklardan aktararak aradakı büyük farkları ortaya çıkarıyor. Yerimiz sınırlı olduğu için, diğer bölümlerle ilgili kısa alıntılar bile yapaınıyoruz. Ancak yazarın bu kilaptaki temel konusunun, hemen önsözde de belirtriği gibi Türkiye'nın Avrupa'ya yakınlığı, "onlar" ve "biz" sorunu oıduğunu belirtelim. Bunu en Isveçin Ankara Büyükelçisi Erik Cornell 'in görüşleri E Imtiyaz Sahlbi: Berln Nadl 0 Basan ve Yayarv Yenl Cün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.ş. cenelYayın Yönetmenl: orhan Erlnço CenelYayın Koordlnatöru: Hikmet Çetlnkaya : Yazılsleri Müdürlerl: Ibrahlm Yıldız, Dlnç Tayanc osorumlu Müdür Flkret llklz OYayın Yönetmeni: Turhancünayocrafik Yönetmen. Dllek llkorurc Reklam: Medya C CUMHURİYET KİTAP ric Cornell, dcneyimli bir diplomat, araştırmacı ve gözlemci. îsveç'in 199095 yılları arasında Ankara'daki büyükelçisi olarak yaptığı görev dışında, Bonn, Varşova ve Addis Ababa gibi merkezlerde büyükelçi, C.cnevre'de bakan olarak çalıştı. Emekli olduktan sonra resmi görevle Saraybosna'da da bulundu. Isveç'te Türkiye'yle ilgili hemen her toplantıda onu görmek mümkün. Bana kitabını verirken, "Bu kitapta herkes kızacak bir şey buluyor" demişti. Ülkemizin konumunu çeşitli açılardan yansıtırkcn kullandığı nesnel görüş, bazılarını rahatsız etmiş olabilir. tsveç'tc ders kitabı olarak yüksekokullara tavsiye edilen bu araştırmaaa, gerçekte ülkemizin bugünkü duruma gelmesinde yatan tarihsel neden ler hem yurtiçi, hem de yurtdışı bakımından süzgccindcn gcçirilmiş ve neden AvrupaBirliği bizi dışlıyor, sorusunabirçeşityanıt olıışturtırhalegetirilmiş. Cornell araştırmasının anıacmı şöyle açıklıyor: "Bu kitap, günümiiz Türkiycsi'nin görünümünü eeniş bir resiın gibi tanıtrnayı amaçlamıyor; bunun yerine 'bizim', 'onları' biraz daha kolay olarak 'bizlcrden biri' olarak al gılayabilmemiz için bilmcmiz gereken Türk politikası ve toplumuyla ilgili tarihsel davSAYI 413 Batı'nın dışladığı iilke açık ortaya koyan bölümü aktarıyoruz: "Türklerin Âvrupalılar tarafından eşit bir ortak olarak tanınma gayretleri sürekli olarak gayct beceriksizce gizlenmeye çalışan bir kuşkuculuk ya da uzak durularak karşılanmıştır. AB ve Türkiye arasındaki gümrük birliği görüşmelerinde bu durum açık ça ortaya çıkmıştır. Şurası açık ki, başta din olmak üzere Batılılara içgüdüscl olarak yabancılık duygusu veren çok sayıda farklılıklar var. Ama hiçbir Müslüman ülke, Türkiye kadar, Batı'yla entegrasyon için temellerini böylesine sık gözden geçirmemiştir. Ancak laisizm ve Batılılaşma yukarıdan aşafiı doğru uygulanmıştır ve yeni değerlerin kamu oyuna ve idare mekanizmasına yerleşmesi için birkaç nesil gerekiidir. Bunun örneği, in san haklarıyla ilgili reformların uygulanmasındaki katılıkta görülmektedir. Türklerin uyum politikası; onlaıın Avrupalı ortaklarının Türkiye'nin koşullarıyla, yeni ve eski değer yargılarıyla ve çağdaşlaşma sürecinin içerdiği özel lcoşullarla ilgili daha geniş bilgilere sahip olmalarıyla kolaylaşacaktır." Eric Cornell'in yapıtı, Lüksemburg zirvesinden önce yazıldı; ancak yazar, gelişmele ri güzel tahmin etmiş olmalı ki, önemli bir noktaya parmak basarak bitiriyor kitabı. Kıbrıs Rum Kesimi'nin uluslararası örgütlere AB vs girebilmcsi için, 195960 sözleş mesine imza atan üç ülkenin, Yunanistan'ın, lngiltere'nin ve Türkiye'nin onayını alması gcrcktiği belirtiliyor. Bu durumda ülkemizdeki "aşırıcı politikacıların, kısa vadeli popülistik amaçlarla" demokratik anlayışa sahip partileri kamııoyu karşısında sarsma fırsatı elde edebile ceklerini ve bunun da Türkiye'yle ortaklığa ikircikli yaklaşan Batı Avrupahların olumsuz tavrını arttıracağını vurguluyor. Son seçimlerde dinci/tutucu partinin ilerlemiş ofma sının, bu kaygıyı arttırdığını da ekleyerek kitabını noktalıyor. • (*) Cornell, Eric: Turkietpa Europas tröskel, Studentlitteratur, Lund, 1997. SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle