25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tarihimiz ve Cumhuriyet Muhittin Birgen. 2. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinin öndc gclen fikir adamlarından biri. Zeki Arıkan, Muhittin Birgen'in yaşamını düşüncelerini yeniden gündeme getiriyor. OKTAY GÖKD£MİR * huriyet/Muhittin Birgen (18851951) adh kitabıyla bu kuşağın unutulan ama en önemlitemsilcilerinden birini önc çıkarıyor. Onun kişiliği ve düşünceleriyle bizleri buluşturaraktarihimizi ve cumhuriyetimizi daha iyi anlamamızayardımcı oluyor. lkinci Meşrutiyet ve cumhuriyet dönemlerinin en önemli düşünürlerinden biri olan; 66 yıllık yaşamma öğrct menlik, çevirmenlik, milletvckilliği, Tanin vc Hâkimiyeti Milliye başyazarhğı ile Yeni Cîün yazarlığını, Matbuat ve lstihbarat Umum Mikiürlüğü, Bakü Üni versitesi ile Âli Pcdagoji Enstitüsü'nde öğrctim üyeliği ve Türkiye'de "milli iktisat" kavramının yerleştirilebilmesi için Türk kooperatifçilik hareketinin yönlendiriciliği gibi pek çok verimli işi sığdırabilen Muhittin Birgen; tttihat vc Tcrak ki'nin yarı rcsmi yayın organı Tanin'de başladığıbaşyazarlıkgörevinden 1 Mkim 1951de tstanbul Ayaspaşa'da sessiz sedasız ölümüne kadar Meşrutiyet ve cumhuriyet dönemlerinin (ırtınalı günlerinde toplumun ve ülkcnin sorunlarına yabancı kalmayan ve bunun için de çözüm üretmek isteyen yani hem düşünüp hem de eyleyen o kuşağın en önemli aydınlarından biridir. Zeki Arıkan, Muhittin Birgen'in yaşamını ve dönemini irdeliyor V^^ katkıcla bulıınan pck çok insan bııgün sararmış gazcte sayfalarıncJa vc binbir güçlükle çıkarılmaya çalışılan dergilerde kendi unutulmuşluklarını yaşıyorlar. Toplumsal bilinçaltımız içeriklerini doldurmadan dışarıdan kurum vc kavram ithal etmeye vatkın olduğundan, amnczi'yi yani hafıza kaybını çok seven birtoplum olarak içimizden çıkan değerlere karşt genclde takındıg'ımız olumsuz tutum; düşünce ve eylem pratiğimizi bclli gelenekler üzerindc inşa etmcktcn çok buradaki gclcnck sözcüğünü sürcKİiIik olarak anladığımızı hemen ifade edelim totaliteler etrafında tümden "kabullenmeler" ya datümden "rcddctmclcr" eksenine oturmuş âurıımda. Modernleşme ve modernizmin deger yargılarımn kendi ülkelerineulaşmadan modernleşmcnin ürünü olan aydınların ve bir kuşağın tcmsilcisi olarak Muhittin Birgen üzerine yoğunlaşan bu çalışma, tarihsel süreklilik içinde hcm dönemi hem de o kuşağı daha yakından tanımamı/a olanak sağjayacak bilgilerle dolu vcrimli bir cser. Oylc bir dönem ve öyle bir kusak ki; bir taraftan siyasal ve ekonomik nağımsızlığını giderek yitircn vc yok olmakta olan bir imparatorluk; diğer taraftan Aydınlanma'nın, Fransız Devrimi'nin, XIX. yüzyıl modernist ve pozitivist düşünce akımlarının sarmalında, "Bu dcvlcti nasıl kurtarırız"ın endişesine düşen; koyu bir istibdad döneminde gerek yurt içinde gereksc yurt dışında siyasal sürgün olarak yaşamalarına rağmcn çıkardıkları gazete ve dergilerle "efkârı umumiye' yi yani kamuoyunu hem oluşturmaya ve hem de aydınlatmaya çalışan bir kuşak. 1 rablusgarp, Balkan ve 1. Dünya savaşlarında imparatorluğun yok oluşunu yajayarak gören ve çareyi bazen Turancıık'ta, bazen Islamcılıkta, bazen de 1917 Kkim Devrimi'nin csintilcriyle sosyalistlikte gören bir kuşak. Medeniyetiuygarlığı "tek dişi kalmış bir canavar" olarak yorumlayıp onun emperyalist yönünü Atatürk'ün önderliğinde ulusal kurtuluşsavaşı ileortadan saldırıp "Misâkı Milli" sınırları içcrisinde tam bağımsız yeni bir Türk devleti kuran, çağcJajj uygarlık olarak kabul ettikleri akıleılığı, bilimi, özgürlüğü, laikliği ve ilerlenıe düşüncesini yeni Türk toplumunun inşasında temel unsur olarak gören bir kuşak. Sevinci ve kedcri, başarı ve başarısızlığı, sevgiyi ve ihaneti, gerçeği ve düş kırıklıklarını aynı anda ve aynı mckânda yaşayan bir kuşak. Tıpkı aydınlanmacılarvel'ransız Ânsiklopedistleri gibi toplum mühendisliğine soyunarak içinde yaşadıkları topluma ve ülkeye hizmet etmek amacıyla sanattan edebiyata, tarihten ekonomiye, matematiktcn felsefeye, gazetcciliktcn çcvirmenliğe her alanda kalem oynatan bir kuşak. lşte Zeki Arıkan Tarihimiz ve Cum O, smanlı'dan (Aimhuriyet'e Türk düşün dünyasmın gelişimine l Zeki Arıkan, 3 bölüınden oluşturduğu kitabının birinci bölümünde Birgen'in 1885'tcn 195 l'e kadar olan yaşamını dönemin siyasal olaylarıyla da örtüştürerek ayrıntılarıyla bizc sunmaktadır (s. 171). Kitabın ikinci bölümü ise bir hayli ilginç. Çünkü burada Muhittin Birgen'in 15 Kasım 19241 Eylül 1925 tarinleri arasında Meslek dergisinde yayımladığı ()smanlı ve Köprülüzâde Mehmet Fuat ile giriştiği Türk tarihinin yazımında ve yorumunda ortaya çıkan farkhlıklara ilişkin tartışmalar ve XVIII. yüzyılda Avrupa vc Osmanlı'ya ilişkin karşılaştırmalı yazıları Arıkan'ın merceğinden değerlendirilmekte ve tanıtılmaktadır. Arıkan burada tam da kitabın önsözündc "...bu yazıların Meslek'in sararmış say fala r ı n d a n kurtarılarak gün ışıgına çıkarılmasının yararlı olacağına inandığım için böyle bir işe giriştim. Ancak çalışmanın son yıllarda tarihçiler arasında giderek bir moda haline gelen belge yayını niteliğinde olmasına da gönlüm razı olmadı. Bu bakımdan Muhittin Bir Muhittin Birgen 1930lu yıllarda. Türk tarihinin yazımında ve yorumu gen'in yaşamı, yapıtları, düşünceleri üzerinde bir araştırmanın bu yayına cklenmesinin doğru olacağını düşündüm" (s. vi) sözleriylebelirttifiigibi, günümüz Tüıkiycsi'ndcn pek çok tarihçinin kronikleşmiş bir hastalıgına yakalanmaksızın, yani belge aktarmacılığından kendisini kurtararak, sadecc veri toplamakla yetinen ampiristgörgücülerle, ağlarını kendi içlcrinden cıkaran örümcck gibi salt kuramcıların dışında; hammaddesini arayan ama aynı zamanda onu dönüştüren an örneği gibi Birgen'in makalelcrini kendi bakış açısından değerlendirmiştir (ş.. 7199). Kitabın Uçüncii Bölümü ise Muhittin Birgen'in Meslek dergisinde yayımladığı makalelerin günumüz 'l'iirk abecesine çevirılerınden olusmaktadır. Bu ya/ılartlan anlaşıldığı gıni Birgen'in özcllıkle tarıh vc tarihçilik ile ilgıli geliştirıligi düşünceler, dönemin Darü'lfünun cksenli tarih anlayışından oldukça farklı ve Osmanlı vakanüvis gcleneginden birtürlü kurtulamayan Darü'lfünun tarih anlayışını cepheden bir sorgulama sürecine alan cümlelerle doludur. Onun "Osmanlı tmparatorluğu'nu, hanedan vc hilafeti ile yıkan cumhuriyet bizim tarihlerimizi de, tarihçilerimizi de tabir caiz ise fenersiz yakaladı, onlann istinadgâhları Osmanlı sarayı idi; bu saray yıkılınca meydanda ne tarih kaldı, ne dc tarihçi!" cümleleri, ya da "...Türk millcti için ne kadar talihsizliktir ki, büyük bir hamle ile silkinerek kcndisini imparatorluğun pençesinden kurtarmış olmasına ragmen henüz onun tarihçilerinden kurtaramamıştır. Bugün mekteplerde, Fiirk cocuklarına Milli Tarih dıye okutulan kitaplar, kitapların istinad ettiği programlar, yalnız padişah isimlerine mafhuz Isilinmiş] bir Osmanlı tarihinden başka bir şey değildir. Kendilerine Türk müdcrrisi unvanlarını vermekten çekinmeyen tarihçilerimiz bir Tanln. sol ust kö$ede Muhittin Bey. türlüOsmanlı tarihlerinden ayrılamıyorlar." (s. 103) cümleleri ile "...(Âımhuri yetin Türkive'de yanaeağı en büyük inkılâp veen kat'i islanat tarih sahasından başfamak mecburiyetindedir. Bu islahat ve inkılâbı Darıi'l f ünumuzdan bekleye meyiz. Çünkü orada bu gibi bahislerle zihin yormayı kabul edecek olanlar yoktur; onlar şimdi Türk milletinin sırtında bir Darü'lfünun saltanatı kurmakla meşgul oluyorlar. Varsın onlar istcdiklerini yapsınlar. Bizde kendi gücümüzün yettiği nisbette kendi başımızın çaresine bakmaya çalışalım" (s. 105) sözlcriylc ifade etmeye çalıştığı düşüneeler kanımızca iki açıdan önemlidir. Birincisi, bu sozler I933'te Reşıt Cîalip tarafından girişilen ünivcrsite reformunun habercisi olduğu kadar, yine 1930'Iu yıllarda Türk Tarih tezi çerçevesinde gelistirilen cumhuriyet dönemi tarihçiliginde arka planını oluşturması açısından ilginçtir. Ikincisi ise ncredeyse anakronik bir yapıya bürünen, topluma incmcyen devlet merkezli tarih anlayışını bugünde devam eden olumsuzluklarının büyük bir uzak görüşlülükle 1925'in koşullarında eleştiri kapsamı içersinealınmasıdır. Bireen'egöre "...efsane ve edebiyat üstüne Kurulmuş bir tarih üzerindeyiz" (s. 106), "kapıkıılu müverrihleri"nin oluşturduğu bu edebiyat ve efsane yıkılmak zorundadır. Oluşturduğu materyalist ve sosyalist dünya görüşünün etkisiyle tarihe ve tarihsel olaylara yön vercni büyük adamlar değil, toplumsal sınıfların üretim ilişkileri sürecinde oynadıkları roller olarak saptayan Birgen, Kapıkıılu anlayışının Osmanlı kelimesiyle özdeşlcştirildiöini, ama ufuklarını bir türlü genişletmek istemeyen tarihçilerin onları hâlâ sosyal bir sınıf olarak görmck istemediklcrini şu sözlcrlc belırtiyor: "...Bu 'Osmanlı' bütün imparatorluk tarihinin kahramanıdır. Şimdiye kadar bütün 'kapıkulu müvcrrihleri' bu kahramanlann kasidelerini yazmaktan başka bir şey yapmadılar; onun nereden gelip ncreyc gittiğini, imparatorluk tarihinde nasıl bir mevki işgal ettiğini, hatta en yeni en genç müverrihler biİe asla düşünmemişlcrdir. Halbuki bu başlı başına bir içtimai 'sınıf'tır; vc imparatorluöun siyasi bünyesinin tcmel taşını teşkil eder. Her şey onun namına yapılmış, onun idaresi altında cereyan etmiş, bütün tarih hadiseleri onun iradesi ile harcket eylemiştir. Biz bu sınıfın tarihi rolünün neden ibaret olduğunu, daha geniş tafsilat ile tedrici göstereceğiz." (s. 122) Kuşkusuz Muhittin Birgen'in gözünde herkcs ayCUMHURİYET KİTAP SAYI 386 Devlet merkezli tarih SAYFA 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle