Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bir kült kitap üü Yüzüklerin Efendisi Kapak konusunun devamı. kötülerden, bir dc bu ikisinin de kullanabileceği, nötr, yansı/ silahlardan mı oluşuyor dünya? Yoksa kullanılan silah, kullananın kimliğini de belirliyor mu? Güç, iktidar ("Güç Yüzüğü") iyilerin elinde iyi, kötülerin elinde de kötü sonuç mu verir? Yoksa o "Yüzük"ün kendisi de iradesi ve "yanı" olan, kendisini parmağına gcçireni kaçınılmaz yollara yönelten bir fail midir? Kuşkusuz Tolkıen koca üç cildi "İktidar ahlak bozar" gibi libcral bir özlü sözü destcklemek için yazmamış. Tersine, roman karakterlerinin iktidarla ve ahlakla ilişkileri çok yönlü. Ne iktidar ahlakı tam olarak bozabiliyor, ne de ahlak iktidarı. Üç cilt boyunca iktidar ve ahlakın, bağlılık ve ihanetin, iyilik ve hırsın dur durak bilmez "karşılıklı oyununu" izliyoruz. Belki birtek Karanlıklar Efendisi Sauron gerçekten, yalnızca "kötü", ama o da romanın bir karakteri değil zaten. Diğer kötüler ise daima ikircikli, belirsiz. Ak Saruman, zorunluluğa boyun eğen, iktidarla uzlaşan bilgeliği, ama bir yandan da bu uzlaşmada iktidarı kendi kontrolü altına alabileceğini sanan saflığı simgelemiyor mu? Üfacık tefecik, "kıymetli"si yüzüğü benzersiz bir aşkla seven Gollum'un nırsı, "benim.benim!" diye tepinen çocuğun bebeksi hırsını andırmıyor mu? hdır: Bana kalırsa Yüzüklerin Efendisi bir yolculuk öyküsü; her yolculuk öykusü gibi de aslında bir büyüme, olgunlaşma, kendini tanıma ve bilme öyküsü. Her büyüme ve kendini tanıma öyküsü gibi de kendi gücüyle, "yapabilecekleri" ile "yapmak istedilderi" arasındaki gerilimle hesaplaşma öyküsü; kendi karanlık yanıyla tanışma ve onunla savaşma/anlaşma/bir arada yaşamayı öğrenme öyküsü. Son sözü fantezi, mitoloji ve arketipler hakkında benden çok fazla ,ey bilen birine, Ursula Le Guin'e bıraayım isterseniz: "Eleştirmenler Tolkien'ı 'basitleştirmeciliğinden', Orta Dünya'nın sakinlerini îyiler ve kötüler diye ikiye ayırmasından ötürü çok suçladılar. Tolkien gerçekten dc bunu yapıyor, iyileri, sevimli zaafları olsa da tamamen iyi, Ork'ları ve diğer hainleri ise hepten berbat. Ama bütün bunlar günışığı etiğiyle, geleneksel erdem ve kötülük standartlarıyla vcrilcn yargılar. Öyküye ruhsal bir yolculuk olarak Laktığınızda ise çok dana farklı ve tuhaf bir şeyle karşıfaşıyorsunuz. O zaman karşınıza çıkan, her birinin kara bir gölgesi olan parlak bir figürler topluluğu. Elf'lere karşı Ork'lar. Aragorn'a karşı Kara Süvari. Gandalf'a karşı Saruman. Ve hepsinden öte, Frodo'ya karşı Gollum. Ona karşı ve onunla birlikte... ...Yüzüklerin Efendisi'ne basit bir öykü diyebilir miyiz? Bence diyebiliriz. Kral Oedipus da oldukça basit bir öyküdür. Ama basitleştirici değildir. Ancak dönüp gölgesiyle yüzleşmiş, karanlığa bakmış birinin anlatabileceği türden bir öyküdür." • '•" rulmuş" dünyayı tanıdığımızı zannederiz yalnızca. Orta Dünya'da ise böyle bir yanılsamamız yoktur. Orta Dünya, Tolkien'ın muhayyclcsinden çıkıp geldiği biçimiyle vardır yalnızca. Orada da Flaubert'in (ya da Tolstoy'un, Balzac'ın, Bronte'nin) kurguladığı dünyada olanlar olur: Vicdan ve hırs, sevgi ve saplantı, bağlılık ve ıhanet, özgürlük ve iktidar durmadan savaşırlar; kah biri, kah öteki galebe çalar. I liçbir karaktcr (hcr iyi romanda olması gerektiği gibi) yalnızca iyi değildir: Frodo'nun ve Boromir'in hırsları, Aragorn'un küskünlüğü, onlan karmaşık karakterler haline getirir; tıpkı "kötü" Samman'ın en bilge olması, "kötü" Gollıım'un tüm romanı "mutlu son"a ulaşiıran eylemin faili olması gibi. Yüzüklerin Efendisi'nin teması ve uzerine kurulu olduğu ahlaki sorıı oldukça sadedir: Kötülüğe karşı savaşıyoı uz ve elimizde bir silan var; bir yüzük: Hepsine hükmedecek Bir Yüzük, hepsini o bulacak Hepsini bir araya getirip karanlıkta birbirine bağlayacak Bu silahı kullanmalı mıyız? îyiler ve E Yüzüklerin Efendisi /JRR Tolkten / Çevıren. Çigdem Erkalîpek / Metıs Yallpek. ytnlart / 493 s. Haritalar ve Sözlükler S avaş ve Barış'ın içinde geçtiği mekânı merak ediyorsanız, bir Avrupa haritasına bakarsınız. Ya da bir tarih atlasına. Ulysses'i okurken bir Dublin şehir haritası faydalı olabilir. Kemal Tahir kendi "Mike Hammer"lannı yazarken bir New York şehir naritası kuJlanırmış ama New York'u hiç görmemişmiş o zamanlar. Nihal Atsız'ın romanları için bir Orta Asya haritasına ihtiyaç vardır; ama daha burada bile tarih ve efsane birbirine karışmaya başlar: Bize ilkokulda okutulan resmi tarihin haritaları ne kadar gerçektir? tlyada ve Odysseia için kullanacağımız haritalar, zaten büyük ölçüde bu iki destandan faydalanarak yapıldı: Işte kurgu ve gerçek birbirine tamamen karışıyor burada. Kurgu ya da gerçek, tarih ya da efsane, haritalara ihtiyacımız var. Le Guin "Yerdeniz' öykülerinin geçtiği Ea'nın haritasını verir bize lcitapların en başında. Daha yeni bir fantezi vazan olan David Eddings, iki beşleme ve iki üçlemeden oluşan on altı ciltlik eserinde, her kitapta ayrı bir haritayla karşımıza çıkar. Öyle ki ilk beşleme olan Belgariad'ın ilk kitabının sonlarına doğru, dünyayı avucumuzun içi gibi biliriz artık. Harita, bizi dünyayla tanıştırır, dünyayı "gerçek gibi" yapar. Burada bir açmaz var tabii: Tolstoy için, Balzac için, Sartre ya da Joyce için kullanacağımız naritalar, bizi doğru ya da yanlış, sadık ya da değil, "gerçek' bir dünyaya gönderirler; "gerçek" bir toprak parçasını temsıl ederler. Oysa rantezi eserlerine eşlik eden naritalarda, harita ve yaratılan fantezi dünyası özdeştir; gösterge ve gönderge aynı şey olmuştur. Bu yüzden de Tolkien'ın Orta Dünya'sı, Tolkien'ın oğlu Christopher Tolkien'ın çizdiği Orta Dünya haritalarıyla özdeştir en başta. Ancak roman ilerleyip de roman karakterleri mekânlarla ilişkiler kurmaya başlayınca, biz de mekânlan, harita üzerinde bir işaretten daha fazla anlam yükü olan imgeler olarak kurmaya başlarız kafamızda. Shire, harita üzerinde bir isimkcn, cti ve canı olan, içinde fiziksel olarak bize benzemeseler de bize benzer arzu ve korkuları, erdem ve zaafları olan canlıların yaşadığı bir yere dönüşür. Kimileri için "ev"dir Shire. Bizim için de "ev" olur giderek. Öte yandan Mordor, dağlarla çevriü bir yayladan ibaretken, tüm korku ve kötülüklerimizi tıkıştırdıg'ımız bir tavanarasına dönüşür; bilinçdışımıza, gölgemize. Tolkien yarattığı dünyanın haritasını çizmenin Dİr adım ötesine geçmiştir Yüzüklerin Efen niz'de Yaradılış Dili'nden bazı sözler söyler, ama kendisinin de "Ash nazg durbatuluk, ash söylediği gibi, yaptığı Tolkien'ın nazg gimbatul, "üil kuruculuğunun" yanında çok sınırlıdır: "...Tolkien'den biash nazc thrakutuluk, agh raz farklı bir yol tuttum yani; o burzumishi krimpatul." disi'nde. Kahramanlarının koYüzüklerin Efendisi'ni bir banuştuğu dillerin de haritasını çıkıma icat ettiği dilleri konuşaSözlcrin ne anlama geldiğini karmış, sözlükler ve alfabeler cak birileri ofsun diye yazmıştı. biliriz ("Hepsine hükmedecek yaratmıştır. Elfler şarkı söylerbir yüzük... ), ama bu sözler El Harika bir şey bu, hiç gem vuler: rond'un Dvanı'nda yüksek sesle rulmamış Yaratıcı Run diü ete söylendiğinde herkes donup ka kemiğe büründürüyor. Ama ne A Elbereth Gilthoniel, de olsa Tolkien büyük bir yaralır; çünkü Orta Dünya'nın o yösilivren penna miriel resinde, Imladris'te, hiç kimse o tıcı olduğu kadar bir dilbilim o menel aglar elenath! lisanın, kötülük dolu Mordor li uzmanıydı da." Gerçekçi bir romancı yalnızca Elfçe'dir bu şarkı. Anlamayız, sanının "kelimelerini sarf etmeye cüret etmemiştir" o güne kakarakterler yaratır (becerebilirama insandan farklı, çok uzun dar. Oysa yazının meali, ne dese). Karakterlerin içinde varolve çoğu kez de hüzünlü bir taridiği, defalarca tekrarlanmıştır duğu coğrafi ve dilsel mekân vehi yaşayıp o güne gelmiş varlıkrilidir, bunları bildiğimizi varsaların acı ve sevinçlerini anlattığı daha önce. Demek ki önemli olan yalnızca içerik değil, lisanın yar. O yüzden haritalarla ve söznı biliriz. Öte yandan, "Güç kendısidir de. Le Guin Yerdelüklerle uğraşmaz hiç. Bir fanteYüzüğü"nün içinde şunlar yazızi yazarı ise yalnızca karakterler değil, bir tarih, bir coğrafya ve bir ya da birkaç dil de yaratmalıdır (becerebilirse). Fantezi karakterinin sahiciliği, inanılırlığı, konuştuğu dile, üzerinde hareket ettiği coğrafyaya da bağlıdır. Yaratılan dil ve dünya, "ilişikte verilen" sözlük ve haritalarla desteklenir. Çünkü ancak o zaman yaratılan karakterlerin bizim için ne anlamı olduğu ortaya çıkar. Tam da bizim bilmediğimiz bir dili konuşup, bizim ayak basmadığımız topraklarda gezindikleri için, Frodo, Aragorn, Ged ya da Tenar, hayatımız hakkında en az Raskolnikov ya da Baba Grandet kadar, Heathcliff ya da Meursault kadar önemli, sahici şeyTolkien yapıtında Iç Içe geçmls Irlll ufaklı onlarca öyku yaratmakla kalmadı, bu ler söylerler. • öykülert için son derece aynntılandınlmış bir coğrafya da yaratti: Orta Dunya. SAYFA A CUMHURİYET KİTAP SAYI 405