Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. «• yıl 19141991, Aşırıhklar Çağı adlı çalışması bize bu fırsatı veri yor. Yazar, 20. yiizyıl tarihinin "katılımcı bir gözlemci" dışında biri tarafından yazılabilmesinin mümkün olmadığını belirtmektedir. Aşırıhklar Çağı "şüpheli, değişken bir zemin üzerindedir." Kitabında bulunan cksiklikler, Hobsbawm'ın kcndi kişisel tarzının kaygılannı yansıtır. Buna rağmen bu yüzyıla genel bakış çabası oldukça aydınlatıcıdır. Hobsbavvm'ın bu çalışması tarihsel perspektifin ışığında belirsizliklerle or~ taya çıkar. 20. yüzyılın akışının paradoksal göründüğünü fakat anlaşılmaz olmadığını gösterir. însanlığın 20. yy. sonunda karşı karşıya geldiği problemler gerçekten de yıldırıcıdır. Aslında Hobsbavvm'ın kcndisi de, bunların üstesinden gelebilme olasılığı konusunda oldukça kötümserdir, fakat bu olanakları gözmezden gelmek de mümkün değildir. Sonuç olarak kapitalist gelişimin tam da doğasında bu problemlerin nasıl doğduğunu kavramaya çalışan yeni bir politika ihtiyacı her zamankinden daha somuttur. Kısacası epistemolojik şüpheciliğin ve politik çözülmenin zamanı değildir. Aşırıhklar Çağı adlı kitaba dönmeden, Hobsbawm ın "Uzun 19. yy." yüzerine olan, bir sonraki kitabını şekillendiren, üçlemesindeki yaklaşımını hatırlamak yararlı olabilir. Bu üçlemenin ilk sayfalarında Hobsbavvm modern dünya tarihine marksist anlayışla bir açıklama gctiriyor. Bu açıklama 4 anahtar sav içeriyordu. Birincisi, içinde yaşadığımız bugünkü dünyanın kökleri, 18. yüzyılın sonuna doğru, tarihtc insan topluluklarmın en büyük değişimini başlatan birbiri içine geçmiş cndüstriyel ve politik devrimlcre dayanır. tkinci olarak, bu değişim kendi dinamiklerini ve sonuçlarını açıklayan kcndine has sosyolojik bir karaktere sahiptir: Bu değişim, endüstrinin yayılması ile değil daha çok kapitalist endüstrinin yayılması ile oluşturulur. Bu değişimin yarattığı modern dünyayı anlayabilmck için kapitalist toplumu anlatnak kaçınılmazdır. Üçüncü sav ise, bu devrimsel değişimin dünyada birdcnbire ortaya çıkmadığıdır. Tam aksine Ingiltere ve Fransa gibi belli bölgelerde başladı, daha sonra uzun bir süreç içerisinde bu ülkelerin dışına yayıldı. Bugün gördüğümüz (hâlâ tamamlanmamış) lcüresel fenomen bu değişimin sadece büyümenin içsel dinamikleri yönünü değil aynı zamanda farklı pek çok toplumun eşitsiz gelişimini içerir. Sonuç olarak, modern dünya tarıhi, gidcrek birlesik ve eşitsiz gelişme sürecinin tarihi olmaktauır. Bu tarihin başlıca olayları, kapitalizmin dünyaya, dışa açılmasmdan ve kapitalizm içi baskı ve sömürü yapılarının sürdürülmesinden doğan mücadeleler ile bağlantılıdır. 19. yy. üzcrine olan üçlemesinde, Hobsbavvm 1. Dünya Savaşı'nın başlangıcına kadar bu süreci izledi. Hobsbawm, 20. yüzyılın ayaklanma ve değişimlerini açıklamak için de bu dönemin sonrasını hazırladı. Hobsbavvm, bu yüzyıla ana hatları ile baktığında, yüzyılın oldukça farklı 3 tarihi dönem ve konjonktüre ayrılabileceğini gözlemler... Kargaşanın başlangıç döneminde (Felaket Çağı, 19141945), 19. yüzyılın liberal kapitalist dünyası, dünya savaşı ve genel krizin içine gömüldü. Bu dönemi ara bir döncm (Altın Çağ, 19451973) izledi. Sovyetler Birfiği'nin varlığı ile düzene girmiş, dengelenmiş ve yeniden yapılanmış olan Kapitalizm, eşi görülmemiş bir genişleme sürecine girdi. Son olarak, bu Altın Çağ, tekrarlanan bir kontrol kaybı ve bölgesel çöküş ile kaSAYFA 4 Eric Hobsbavvm rakterize olan üçüncü bir döneme (Toprak Kayması, 19731991) yerini bıraktı. Hobsbavvm'ın kitabının ana amacı da, 20. yüzılın bu farklı akışını genel bir bakışln açıklamaktır. Rosa Luxemburg, 1. Dünya Savaşı'nın ortalarında şunları yazar: "Kapitalist toplum bir ikilem ile karşı karşıyadır. Ya sosyalizme geçiş ya da barbarlığa geri dönüş." "Görkemli 19. yy. mcdeniyeti dünya savaşının alevlerinde yandı." Bu yüzyılda barbarlık sözcüğünün içeriğinden çok daha aşırı toplumsal felaketler yaşandı. Bunlar, kapitalizmin genel bunalımının gozle görülür sonuçlarıydı. Bu helaket Çağı'nda başı çeken bütün faktörlerKomünizm, Faşizm ve Birlesik Devletler'de "New Deal"bu dünya krizine karşılık olarak ortaya çıktt (Kapitalist karakteri ile tanımlanan dünya düzenin dışında Sovyetler Birliği'nin herhangi bir tarihsel dünya düzeni içinde ortaya çıkışı düşünülebilir mi?) Ve kısa yirminci yüzyılın akışını tümüyle belirlcyen kapitalizmin bu aynı bunalımının kana bulanmış çözümii oldu "yirminci yüzyıl tarihinin dayanak noktasını ve onun sonuca götüren m o m e n t i ' n i oluşturarak. 1. Dünya Savaşı, başı çeken kapitalist güçler arasında cmperyalistler arası bir çatışma olarak başladı. Bu çatısma, Felaket Çağı'nda, kapitalizmin kendi varlığınm devamını tehdit eden dev dalgalanmalara yol açtı. Savaş uzayıp gittikçe anlamsız katliamlar ve artan ekonomik sıkıntılar bir araya gelerek "Viladivostok'tan Rhine'c kadar tüm rejimleri silip süpüren" politik bir istikrarsızlık dalgası yarattı. Askeri dıs müdahaleler ve iç savaşlar yoluyla verilen mücadeleler ile bu devrimci gelgit orta Avrupa'da durduruldu. I'akat yenilen Rusya'da, tam bir komünist meydan okuma patlak vermişti. Bundan sonra kapitalizm, Ekim Devrimi'nin temsil cttiği, varhğına karşı iki yönlü, iç ve dış tehditle birlikte yaşamak zorundaydı. Sonuç olarak, "1993'ten 1945'e kadar geçen yıllar bir yana bırakılırsa F.kim Devrimi'nden bu yana bütün Kısa Yirminci Yüzyılın uluslararası politikaları, en iyi şekilde eski düzene bağlı güclerin, Sovyetler Birliği ve uluslararası komünizmde cisimleştiğine inanılan, onunla ittifak kuran ya da onun gcleceğine bağımlı olan toplumsal devrime karşı verdikleri bir mücadele olarak anlaşılabilir." Aslında, Sovyetler Birliği'nin, jeopolitik mczar kazıcısı ve kapitalizmin tarihi ardılı olma imajı asla gerçekleşmedi. Kapitalizmin olağanüstü çöküş şartlarında ortaya çıkan Sovyetler Birliği'nin kaderi, devrimin Batı'ya, Almanya'ya doğru yayılışının başarısızlığa uğramasıyla kapandı. Bolşevikler dış destekten yoksun lcaldı ve genişprekapitalist köylü imparatorluğu üzcrinde egemen olmaya çalışan antikapitalist devrimin özgün ikilemlcriyle yüzyüze geldiler (1926'ya kadar köylüler nüfusun % Yüzyılımızı anlatan bir tarihçi Felaket Çağı, 19141945 82den fazlasını oluşturuyordu). Bunlar, gelecek imajını liberal kapitalizm olarak sunan bir toplumdan çok, köylü ekonomisini "moaernleştirmek" için Sovyet komünizmini totaliter bir programa iten ikilcmlerdi. Hobsbawm'ın belirttiği gibi "F.kim Devrimi trajedisi sadece acımasız, zalim ve otoriter bir sosyalizm üretebilirdi." Butıunla birlikte 1920 vc 1930'larda bunalım içindeki Avrupa devletlerinin hükümetleri bu durumu değerlendirecek durumda değillerdi. Ekim Devrimini iki yönden dc tehditkâr yapan şey Batıda süregelen ve Versailles Antlaşması ile kötüleşen politik gerilim ve ekonomik istikrarsızlık idi. Almanya üzerindeki ağır yaptırımlar, bu anlaşmaya bir dikta biçimi kazandırdı ve Amerika Birlesik Devletleri'nin gcri ;ekilişi Almanya'yı geçici olarak AngoFransız hakimiyetine bıraktı. Bu arada savaş tazminatı sisteminin neden olduğu uluslararası borçlar hem savaş sonrası toparlanma sürecini zorlaştırmakta hem de 19291931 arası yaşanan bunalımın yarattığı şokun yoğunluğuna ve sebeplerine katkıda Dulunmaktaydı. Bu kriz dünya ekonomisini çökertti; uluslararası ticarette % 60'lık bir azalmaya, Amerika ve Avrupa'daki işsizlik sayısında büyük bir artışa neuen oldu. Ayrıca iki savaş arasında ufku karartan aşırı sağın otoratizminc raömen liberalizmin Avrupa'da geri çekilişini hızlandırdı. l 1 lobsbavvm; politik bir hareket olarak faşizmin kaynağını ve gücünü, kapitalist dünyada artarak birbirini izleyen Dünya Savaşı, komünist uevrim, başarısız barış, ekonomik kriz, liberalizmin ricatı gibi krizlerde görmektcdir. Faşizm, (iç ve dış) komünizme karşı vanşi bir karşı devrimi, liberal politikaların radikal reddini, evrenselliğin, demokratikliğin vc aydınlanmanın eşitlikçi isteğinin kapsamlı bir inkârını temsil ediyordu. Bu nedenle tarihteki en büyük (aşırıhk) olan Ikinci Dünya Savaşı'nın tarihi anlamı, 1. Dünya Savaşı'ndan, her ikisinin de amacı Bir Alman Hâkimiyeti kurma olsa da, oldukça farklıdır. Aşırılıklar Çağı, emperyalistler arası bir savaş ile başlamıştı fakat "18. yy. Aydınlanma Çağı'nın ve büyük devrimlerin özellikle de Rus devriminin varisleri ile onların karşıtlan" arasındaki kıyamet gününü haber veren bir mücadele ile 30 yıl sonra sona erdi. Bu genel kriz, Avrupa merkezli sömürgeci imparatorluklar tarafından hükmedilen bir dünyayı, uzun 19. yy. dünyasını yıktı. Savaş nedeniyle ölümcül yaralar almış bu büyük imparatorluklar 1945'ten sonra çözülecekti. Bu arada Avrupa'nın kendisi de, iki yeni "süper güç" tarafından ikiye bölünüp işgal edilecekti. Hobsbawm, "tki dünya savaşının Kısa Yirminci Yüzyıl" boyunca süren en önemli ekonomik etkisinin Amerikan ekonomisine küresel bir hâkimiyet kazandırması" olduğunu belirtir. Sovyet gücü de genel krizin çetın sınavında şekillenmişti: Askeri yenilginin sonrasında ortaya çıktı, kriz ve bunalım sırasında endustrileşti ve Faşizmin üzerindeki zaferiyle stratejik önemini artırdı. Böylelikle Felaket Çağı, kapitalizm ile komünist devrim arasında ilk defa dünya politikalarının jeopolitik sahncsinde modern dünyanın merkezi politik çatışmasını aydınlatarak sona erdi. Bununla birlikte, bu çatışmanın tarihsel ironilerle, siyasal mantıksızlıklarla ve beklenmedik sonuçlarla dolu, paradoksal, yanlı, çarpık bir ifadesidir. Hobsbavvm, Sovyetler Birliği'nin kapitalizmi parçalamaktan çok uzak olduğunu aksine önce Alman ordusunu çökertip' sonra da savaş sonrası dengcliistikrarlı kapitalist büyümeye yardım eden bir Keynesyen ekonomik planlama programının kullanımında öncülük ederek, kapitalizmin korunmasında bir araç olduğunu tartışır. Bunun yanında, kapitalist devletlerin Sovyet mücadeiesine karşı oluşturdukları öncelikli sosyal refah programlarından Batılı işçi sınıflarının faydalandığını öne sürer. Sovyet tehditi tarafından kapitalist gelişimdc yer alan bu ilerici etki aslında oldukça paradoksaldır: Rusya'yı genel krizden kurtaran bu eşitsiz gelişme aynı zamanda komünist geleceğin ilerici imajının sürdürülemeyeceğini de sergiledi. Bunun tam tersine Batılı komünistlerin bir kuşağı şimdi bu geleceğe ilişkin umutlarının "Avrupa'da ekonoCUMHURİYET KİTAP SAYI 359