Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tn. Hazırlayan: Cevat Çapan "... yeniden keşfetmem için her şeyin özgiir ve kardeşçe olduğu toppağımı" Aime Cesaire Aime Cesaire 1913'te Martinik'tc doğdu. Paris'te, lıcole Normale'i bitirdi. Cîene Puris'tc siyah Afrikalılar'a kültüıel kimliklerini yeniden kazandırmayl amaçlayan edebiyat akımını başlattı. 1939'da Martinik'c dönerek bir siire öğretmenlik yaptı. 1941de Cesaire'le tanışan Andre Breton onıın yapıtlarının daha iyi tanınnıasına yardımtı oldıı. 1946'da Komünist Parti adayı olarak yerel seçimlcre giren Cesaire, PortdcI'rance'ın belediye başkanlıgına seçildi. 1956'da Macaristan'dakı ayaklanmanın Sovyetler Biıliği tarafından bastırılması üzerine Komünist Parti'den ayrılarak Martinik Bağımsı/ Devrim Partisi'ni kurdıı. Şiirlerinde geleneksel biçimlerden uzaklaşarak gerçeküstücii akımın anlatımın özgürliiğünden yararlandı ve Atrika'ya özgü çarpıcı imgeler kullandı. Cahiers d'un retoıır au pays natal (Anavatana Bir Dönüş Defteri, 1939), Les armes miraculeuses, (Mucizevi Silahlar, 1946); Soleil con coııpe, (Boynıı Vurulmus Günes, 1948); Ferrements (Prangaya Vurmalar, 1960) gibi şiir kitaplannın yanı sıra La Tragedie du Roi Cnristophc (Kral Christophe'un Trajcdisi, 1963) ve Une saison au Congo (Kongo'da Bir Mevsim, 1966) gibi oyunlan da vardır. Bu son oyunu Paris'te çalışan ünlü tiyatro yönetmeni Mehmet Ulusoy tarafından sahneye konmuş, Fransa'da ve Martinik'te biiyük başarı kazanmıştır. Aime Cesaire/ Şiirler/ Çeviren: Metin Ccngiz Beyazın tutsağı yalnız bir adamdır o beyaz öliimün beyaz çığlıklannı yaratan yalnız bir adamdır o. TOUSSAİNT L'OUVI'RTURIZ Beyaz öliimün beyaz atnıacasını büyüleyen bir adamdır. Beyaz kumlu kısır denizde yalnız bir adam. Göğün sularına karşı dikilen vaslı bir zencidir. Olüm bu adamın üstünde narlak bir çember çizer ölüm başının üstünü yıldızlarla donatır yavaşça ölüm kollarının olgun kamışlıgında eser delice ölüm dörtnaladır haniste beyaz lıir at gibi, ölüm kedi gözleri gibi parlar hapiste ölüm Cayes altlarında su gibi hıçkırır ölüm varalı bir kuştur ölüm küçülür ölum titrer ölüm kuşkulu bir patyura'dır ölüm soluk alıp verir beyaz, sessi/. bir gölekte. (îün doğuşunun sonunda, daracık bir sokakta çok pis kokan küçük bir ev, çürümüş tahta aralıklarııula onlarca lağım taresini ve altı kız ve erkek kardesjmin yaygarasını barındıran utacık bir ev; uzlaşmazlığı ay sonlarımızı, ve hangısidir hiç bilmediğinı, göriınıiKv bir büyücülüğün melankolik bir şellcatle yatıştırılığı ya da öfkenin vüksek alevlerinde kendinden geçiıdigı, bir tek yoksulluğun kcmirmiş, olduğu garip babaıııı şaşkına çeviren küçük zalim bir ev, ve bitmek bilmeyen açlığımız için ayaklarıyla pedal çeviren anneın; gece gündüz pedal çevirirdi. Gece ben bile uyanırdım anncmin pedalım eevirdigi, açlığımız için gece gündüz pedalını çevirdiği bir Singer'in gecenin yumus.ak etindeki kekre ısırığıyla. Gün doguşunun sonunda, annemle babamdan a/, ötede, kabarcık hastalığından acı ceken bir şeftali ağa cı gibi bel vermiş, çatlak çatlak kulübecik ve petrol bidonu parçalarıyla yamanmış, incclmiş çatı ve, çok pis saman kokulu iğrenç gri hamurda pas bataklıklaıı olusurdu vc rüzgâr ıslık çaldığı zaman, bu uyumsıızluklar garipleştirirdi gürültüvü: bir kızartmamn çıtır tıları gibi önce, çırpılaıın yükselen dumanıyla ucu MIya daidırılan bir ouun gibi sonra... Ve ırkımın dogrulduğu tahta yataktan, tıım ırkımın keıoser tahtalı ba caklarıyla bu tahta yataktan; sanki fil ha&talığına tu tulmuştu yatak; yüzü oğlak derisi ve yaprakları kurutulmuş muzdan ve paçavradan; bir döşek nostaljisi büyükannemin yatağı. bölümler ANAVATANA BİR DÖNÜŞ DEFTERİ'nden Yola çıkmak. Sırtlanadamlar, panter adamlar vardır ya, ben de bir Yahudiadam olacaktım bir Kaffiradam bir Kalkütalı Hintliadam oy kullanmayan bir Harlemliadam bütün maden işçilerini yıldırmak için. Beni anlamayacak olan, kaplamn kükremesini de anlamayacaktı. Ve siz hayaletler, yükseltin kimya mavisini, izi sürülmüş hayvanların, eğri büğrü makinelerin, çürümüş bir hünnap ağacının, bir istiridye sepetinin, güzel insan derisinin liflerinden örülü ağın gözlerinin ormanından hepinizi içine alacak kadar büyük kelimeler istiyorum, seni de toprak, yayılmış toprak sarhoş toprak güneşe dogrıı dikilen büyük döl yatağı toprak Tanrının büyük coşkunluğu toprak ağzında bir tutam kekropla uenizin zulalarından yükselen toprak, insanlann yüzleri yerine, gizlcre kör gözlerini gösterebilmeyi arzuladıgım deli ve bakir ormanda yalnızca dalgalı yüzünü karşılaştırabildigim toprak bana senin sütünden bir yudum yeter yeniden kcsfetmem için her zaman bir ılgımla aynı uzaklıkta ve bin kere daha anavatanım olan, hiçbir prizmadan geçmemiş bir güneşle yaldızlı bir toprağı, her seyin özgür vc kardeşçe oluugu toprağımı. İnsan Sözü Ve şimdi ayaktayız, ülkem ve ben, saçlarımız rüzgârda, küçücük elim onun kocaman yumruğunde ve güç içimizde değil, ama üstümüzde bizim; korkunç bir yananarısı sızar ya, geceyi ve oturumu burgu gibi dclen bir sesin içinde. Ve ses Avrupa'nın çağlar boyunca beynimizi yalanlarla doldurduğu ve kötülükle şişirdigini söylüyor. Çünkü insan eserinin bitmiş olduğu hiç de doğru değil. Dünyada yapacağımız hiçbir şeyin olmadığı, dünyayı bozduğumuz, dünyanın dişliIeri arasında olmamızın bize yeterli olduğu doğru değil. Daha yeni başlıyor insan eseri. Ve insana coşkusu karşısında süregiden her yasağı kazanmak kalıyor, ve hiçbir ırk güzelliğin, zekânın, gücün tekelini elinde bulunduramaz, ve zafer için buluşulan yer herkesin yeridir ve şimdi güneşin yalnız bizim irademizin saptadığı en küçük yerleri bile aydınlatarak dünyamızın etrafında döndüğünü ve sınırsız buyruğumuzla her yıldızın gökten yere düştüğünii biliyoruz. açlıkadam, aşağılanmışadam, işkenceadam, her an yakalanabilecek, dovülebilecek, öldürülebilecekevet, öldürülebilecekkimseye hesap vermeden, kimseden özür dilemeden öldürülecek bir yahudiadam kıyıma uğramış bir Yahudiadam bir köpek yavrusu bir dilenci ama öldürülür mü Vicdan Azabı, çorba kâsesinde Hotanto kafatası bulan bir lngiliz leydisinin yüzündeki şaşkınhk kadar güzel? Büyük iletişimlerin ve büyük yanmaların gizini keşfetmek isterdim yeniden. Fırtına demek istiyorum. Irmak demek Lstiyorum. Kasırga demek istiyorum. Yaprak demek istiyorum. Ağaç demek istiyorum. Bütün yağmurlarla ıslanmak, bütün çiğlerle ncmlenmek istiyorum. Çılgın kan nasıl yuvarlanırsa gözün ağır akımında, deli atlar gibi körpe çocuklar gibi kesilmiş süt gibi kabartma gibi bir tapınağm izleri gibi derinc gömülü değerli taşlar gibi kelimeler yuvarlamak istiyorum SAYFA 20 Sağlam Bir insanı gülücüğünden hareketle yeniden oluşturacaklarını savlayan insanlar vardır. Bu nedenle diş izlerimin havanın macununda kalıbının çıkmasından sakınırım. İnsan yüzü, hiç kımıldamayacaksın, acı ve hınç talgalanmaıarımın yırtıcı koordinatlarındasın. Tam Tam II Wilfredo îçin tırtıl yağışlı küçük adımlarla bir içimlik sütten küçük adımlarla bilya yatağı küçük adımlarla sismik sarsıntılı küçük adımlarla büyüyor patatesler yıldız geçitli toprakta hızla CUMHURİYET KİTAP SAYI 33i Toussaint Uouverture'ün Ölümü Jura'da küçük bir hücre, küçük bir hücre, kar beyaz parmaklıklarla alıyor hücrenin yerini kar çoğalan beyaz bir gardiyan bir manpusun önünde bekliyor hücreyi