Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kendi deyişiyle, "yalnızca duyularına inanacak kadar (denli) sade ve şeyleri bulduğu halleriyle (durumlarıyla) kabul eden halktan bir adam" olan Berkeley, genel bir anlatım bağlamında dile getirilebilirse, bizim "düşünsel kamuoyumuz" tarafından adı çok duyulmuş, ama bilgibilimsel öğretisi pek bilinmeyen bir filozoftur. Bu nedenle, "Hylas Ue Philonous Arasında Üç Konuşma"sına ,ek olarak, bilgibilimsel başyapıtı sayılabilcçek "Insan Bilgisinin îlkeleri Üzerine (Bir înceleme)"sinin yakınlarda (yeniden) Türkçeye çevrilmesi önemlidır. CELAL A. KANAT îki kitabıyla berkeley Berkeley: Idealizmin köktenci ve popülist birversivonu varlığından da kesinlikle cminim (pekinim)" (Hylas lle Philonous Arasında Üç Konuşma/ HİPAÜK, s. 105). Bu yüzüden, çevremizde yer alan ve bizi duyusal yollarla etkileyerek, bizde çeşitli duyumlar uyandıran şeyler gerçckten vardır; onların, gerçekliğe yüklediğimiz anlamda gerçek yarlıklar olduğu açıktır (İBİÜ 36, s. 56). 3. Bunlar duyulabilir şeyler olmaları bakımından birer idedirler ve dolayısıyla, yalnızca anda (zihinde) varolurlar. O anlamda, tiim duyulur nesnelerin, anlık tarafından algılanmaktan ayrı doğal ya da gerçek bir varoluşları olması, eşd. onların dışsal nesnelliği, söz konusu edilemez. Çünkü, algılanan ve bu algılara yol açan duyumları uyaran nesnellik olsa olsa öznel ve düşünseldir: "Kendi idealarımızdan ve auyumlarımızdan başka neyi algılarız ki?" (agy 4, s. 37). Duyulabilir şeyler yalnızca an içi bir varoluşa iyedir. 4. Duyulabilir şeylerin an içi varoluşu tekil ve bireysel bir nitelik taşımaz; buradaki öznellik koşullu ve sınırlıdır daha çok, "öznelerötesi" bir görünüm barındınr. Örneğin, 'bir şey, bir eşya onu algılayan bir an olmaksızın varolamaz' denildiğinde, burada yollama yapılan anlar tüm olası anlardır. Bu bağlamda esse est percipi (varoluş algılanmaktadır) deyişi örtük bir gizilgüç durumunu, örtük bir gücüllüğü imler: varoluş algılanabilirolmaktır! Ne var ki, bu öznelerötesilik eleştirel ussalcılığın öznelerarasılığından oldukça ayrımlıdır, güçlü bir tinsel ve tanrıbilimşel tını içerir. 5. Özneler ötesilliği koşullayan olgu gücüherşeyeyeten, her yerde bulunan, bütün şeyleri bilen ve kavrayan, olayları 'doğa yasaları' adını verdiğimiz kurallara göre düzenleyen, öncesiz ve sonrasız bir anın, eşd. Tanrının, bir üstözne ve bir üstan olarak varlığıdır. Içkin özneler olarak bizim algılarımız cisimsel devinimlerle ilintiliyken, (varsayımsal) tanrının yetileri için durum böyle değildir. O bir an tindir. 6. Paragraf 3'e uygun olarak, duyu nesneleri olsa olsa andaki idelerdir ve algılanma dışında, saltık bir varoluşa ıye değillerdir. Bu yolda, genel ideler, tümeller, kavramlar ne soyutlama yoluyla oluşurulabilirler, ne de kendiliğinden soyutturlar. Bu görüşü temelîendirmek üzere Berkeley, Locke'un üçgen idesini eleştirir: Her türden üçgenin tümü ve niçbirini simgeleyen Lockecu üçgen idesine karşılık, tikel üçgenlerin tümünü simgeleyebilen, ama onlardan hiçbirine ayncalık tanımayan ve tüm somut, tikel üçgenlerin yerini tutabilen tümel üçgen idesini öne sürer. Berkeley'in özdeksizciliğinde, inter alia, özdek idesinin saltık soyutlamacı niteliği de rol oynamış olmaIıdır. 7. Görgücü geleneğin bilgibilimsel paradigması gözönüne alındığında, bilgi nesnesinin özünde bir duyu nesnçsi olduğu ve bunun kendinde şey, kendinde nesne olarak değil, ama bir bilgi nesnesi olarak, bilgi öznesi olmadan varlığının güçlü bir sorunsal oluşturduğu kurLimsal olarak ileri sürülebiIir. Yine aynı geleneğe göre, bilgi öznesi duyum ve algı ozncsinden kopuk bir durum göstermez vc bu da, en genel niteliğiyle insansal anı simgeIer. Ovleysc, görgücü gelenek sınırları içinde kalındığında, hangi özgül düşünsel duruş benimsenirse benimscnsin, son çözümlemede, bilgi nesnesinin bilgi öznesi olmadan varolabileceğini gerekçelendirmek pek kolay olmayacaktır. Burada söylenebilecek asıl şey Berkeley'in gerekli, ama yetersiz tutarlılığıdır. Gerçekten, Berkeley "duyulur nesneler"den, "duyu nesneleri"nden, "düşünccmizinin nesneleri"nden söz eder; savlarını onlara dayandırır; ama genel olarak nesneyi, eşd. saltık özdeği, yadsır. 8. Genel olarak nesne ise, bu niteliğiyle duyulamaz, duyumsanamaz, ama yalnızca düşünülebilir: o duyu deneyinin bir nesnesi değil, ussal deneyin bir 1 8. yuzyılın başlarında yazan bir filozof özdekçi felsefenin temel bir diktumuna, "özdeksel şeylerin nesnel varoluşu"na, karşıt bir yolda, özdeksizci (immaterialist) düşüncenin bir temel görüşünü öne sürmekteydi: Algılayan andan (zihinden) bağımsız, saltık denilcbilecek nesne yoktur; filozoflann özdeği bir kuruntudan öte birşey değildir!.. Görgücü (ampirisist) felsefe geleneğinde negatif devrim diye nitelenebilecek bu görüşü ortaya atan filozof, Locke'un hem bir ardılı hem de eleştirmeni olan Berkeley'den başkası değildir. Kendi deyişivle, "yalnızca duyularına inanacak kadar (denli) sade ve şeyleri bulduğu halleriyle (durumlarıyla) kabul eden halktan bir adam" olan Berkeley, genel bir anlatım bağlamında dile getirilebilirse, bizim "cîüşünsel kamuoyumuz" tarafından adı çok duyulmuş, ama bilgibilimsel öğretisi pek bilinmeyen bir filozoftur. Ve yalnızca bu özelliği bile, bu filozofun kendi kalemiyle, eşd. birinci elden, tanınmasını .saCİayabilecek girişimleri yeterince gerekçelendirebilecektir. Bu bakımdan, onun, popüler bir dille ve söyleşi biçemiyle yazılmış Hylas lle Philonous Arasında Üç Konuşma'sına (Istanbul, 1984) ek olarak, bilgibilimsel başyapıtı şayılabilecek Insan Bilgisinin îlkeleri Üzerine (Bir tnceleme)'sinin yakınlarda (yeniden) Türkçeye çevrilmesi önemlidir. Bu çeviriyle birlikte, Berkeley'i Berkeley dışında ve ona karşıt bir kulvarda, çoğu kez yararcı ve hatta vulger biçimferde eleştirme yolları da daha fazla daralmış bulunuyor. Aşağıdaki gelişigüzel notlar bu darlığı az çok belirtik bir biçime sezinletmeyi amaçlasa da, bunu aşma yollarını ancak örtük biçimde ele vermeyi gözetecektir. 1. Berkeley saltık özdeğin varlığını kesinlikle yadsımaktadır: "Varolduğunu yadsıdığımız tek şey filozofların özdek ya da cisimsel töz dedikleri şeydir" (tnşan Bilgisinin îlkeleri Üzerine/ İBİÜ, 35, s. 55). Özdek içi boş bir genelleme sayılmıştır. Ve bir özdek idesi tasanmlanamaz. 2. Ama bu onun, olgusal gerçekliğin varoluşunu tartıştığı anlamına gelmemektedir. Tersine, olgusal gerçeklik en sıradan anlamıyla vardır. Onun en temel varoluş kanıtı duyusal yolla algılanmasıdır: "ben kendi varlığımdan olduğu kadar (denli), cisimlerin ya da cisimsel ccvherlerin (tözlerin) (duyularımla algıladığım şeyler anlamında) E nesnesidir. O bakımdan özdek (kimi nahif yansıma kuramı taraftarlarının sandığı üzere) duyulabilen, duyumsanabilen ve bu anlamda somut bir ulam değil, düşünülebilen ve bu anlamda soyut bir felsefesel ulamdır, bir düşüncesomutudur, bir düşünceyaısıdır. (Bu vargı kuşkusuz, Berkeleyci ir vargı olarak düşünülmeyecektirjB tnsan Bilgisinin tlkeleri Üzerine/ G. Berkeley 7 Çev H Turan/ Bılım ve Sanat Yayınları/ 134 s Hylas tle Philonous Arasında Üç Konuşma/ G Berkeley / Çev. K S Sel/ htanbul 1984/ 143 s. SARMAL YAYINEVİ "V' V»3L Bilgi Mafyası Bilgisayarla Casusluk ve Yeni Bilgi Kartelleri . Egmont R. Koch Jochen Sperber Türkçesi: Kaan Ökten Başta CIA olmak üzere çeşitli gizli servislerin rol aldığı çağımızın cn büyük bilgisayar casusluğunun çarpıcı ve gerçek öyküsü. Dev casusluk programı PROMIS çevresinde gelişen ve yüzyılımızın en büyük bilgi korsanlığını anlatan bu gerçek öykü insana her şeyi duyan, gören ve bilen Orvvell'in devletini anımsatmaktadır. Berkeley'l eleştlrma Osmanlılarda Bilim Osman Bahadır Yapıtta Osmanh biliminin felsefı boyutlan ve teknoloji ile ilişkisi içindeki yeri aranmakta ve bu bağlamda başta Osmanlıların bilime olan yakınlığına, uluslararası gelişim içindeki ycrlerine ve Osmanlılarda bilimin gelişmesini bclirleyen etmenlere ilişkin sorulara yanıtlar aranmaktadır. Gelişme Yazını Açısından Modernizm, Kapitalizm ve Azgelişmişlik Fuat Ercan Yapıt, ilk etapta batı toplumlarını olumlu etkileyen vc özgürleşmc sürecini başlatan modernleşmenin daha sonra toplumu belirli bir hiyerarşi içinde disiplin altına alma sürccini kapitalizm, modernlik vc evrimci teorinin tanımladığı "öteki" bağlamında ele almaktadır. l!.ıl)i.ıli ( .1(1. l'.ık l l . ı ı ı . N o : U>/4 ('a;" (0212ı 522 45 7S512 70 2i; CUMHURİYET KİTAP SAYI 331