Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
duğunu belirtiyor. Geri kalanlarını ise iyiden ortaya ve hatta çok kötüye doğru sıralıyor. "Iyi birinci asistanlar çok iyi tanınır. tyi başçavuşlara bcnzerler,' yönetmenlerden daha çok onlara kıymet verilir. Böyle bir asistan bulursam, ona tamamıyla bel bağlarım. Birinci asistanlar esas olarak "şirketin adamlarf'dır ve başlıca sorumluluklarından biri stüdyonun çıkarlarını korunıaktadır. Bazıları çok asırıya kaçar, her türlü karan, kaliteye bakmaksızın, para tasarrufunu düşiinerck verirler. Bir de benim iki harıka asistanım, diye sözünü ettiğim Tommy Shaw ve Bert Batt gibi cimrilik yaparak ille de tasarruf edilcmeyeceğini anlayanlar vardır. Bunlar, bir yönetmenin neyin peşinde olduğunu sezme yeteneğine ve ek masraf yapmaya değer mi değmez mi karar verme dirayetine sahiptirier. Değerse, yönetmenin gözdesi olurfar. Iyi birinci sınıf asistan hem birinci sınıf bir diplomat, hem bir disiplincidir. Insanları gücendirmeden idare etme kabiliyetine sahiptir. Otoritesinin yanı sıra, uygunluk ve zevklilik konusunda çok hassastır. Ancak tüm bu özelliklere sahip birini kolay bulamazsınız." Insanlar Moby Dick'i çocukken okuduklannı söylerler. Bu da onları, hemen yalancı sınıfına sokar. Okul çağları için basitleştirilmiş halini okumuş olabilirler ama ergenlik dönemine erişmeyen hiç kimse bu sayfalarla başa çıkamaz. Bu boyutta bir eseri senaryo naline getirmek ve yönetmek de dolayısıyla akıl almaz bir girişimdir. Ve Huston bunu da başarıyla gerçekleştirmiştir. "Moby Dick hayatımda yaptığım en zor filmdi. Çekimler boyunca o kadar çok savaş, kaybettim ki, yardımcı yönetmenin bana karşı komplo kurduğunu bile düşünmeye başladım. Sonra sebebin sadece Tanrı olduğunu anladım. Tann'nın son derece iyi bir sebebi vardı. Ahab Bevaz Balina'yı Allah'ın taktığı bir maske gibi, Allah'ı da kötü bir kuvvet gibi görüyordu. Insanlara acı çektirmek ve işkence etmek Tanrı'nın keyrine kalmıştı. Ahab Tanrı'yı inkâr etmiyor, o sadece ü'nu bir katil gibi görüyordu bu da tamamiyle kafirce bir düşünceydi. Film de, kitap gibi bir küfür; sanırım onun için, o reci rüzgârları ve dalgaları bize yollamasını, Tanrı'nın kendisini savunmasına bağlayabiliriz." Kronik amfizemli olmasına karşın ölümüne değin film yapmayı sürdüren John Huston'ın son filmi, 1987 yılında Jarnes Toyce'tan uyarladığı The Dead (Olü' ler)'dir ve bu filmle kızı Anjelica Huston Oscar kazanmıştır. ütobiyografisinın sonunda, kendisine sık sık sorulan, "Tekrar yapmak elinde olsa ne yapardın veya ne yapmazdın?" sorusuna şu cevapları veriyor John Huston: "Çocuklanma daha çok zaman ayırırdım. Paramı harcamadan önce kazanırdım. Sert içki yerine şarabın zevklerini öğrenirdim. Zatürree olduğumda sigara içmezdim. Beşinci kcz evlenmezdim." • Açık Bir Kitap/ John Huston/ Türkçest îrma Dolanoğlu/ Ntsan Yayınlart/ YKY'den yeni bir iletişim dizisi Medyayı Anlamak İçin İki Kitap Yapı Kredi Yayınları'nın yeni "îletişim Dizisi "nin ilk kitapları "Radyo Dersleri" ve "Televizyon Yazarlığı" sadece akademisyenlere ve profesyonellere değil, tüm izleyicilere de sesleniyor. Medyayı anlamak için, iki temel aracın nasıl çalıştığı, nasıl çalışması gerektiği örneklerle anlatılıyor. MUSAAKDEMİR de, medyası ile arasındaki güvenirlik inandırıcılık oranını her mesajda sınamak ya da doğrulamak olanağına kavuşuyor. BöylelikTe, medya kendisini en büyük ve ninai jüri olan kamu önünde sınava sokuyor. Her iki kitap da, dinleyici ve izleyicilere neredeyse bir uygulama rehberi sunuyor. Yayın Yönetmenliğini sosyoloji ve siyasal bilimler dalında akademik unvanfarı olmasının yanı sıra Türkiye'de Le Monde, yurtdışında da Hürriyet gazetesinin muhabirliğini üstlenmiş olan ve şimdilerde Galatasaray Üniversitesi'.nde öğretim üyeliğini süraüren Artun Ünsal'ın gerçekleştirdiği dizinin Yayın Koordinatörü Aslıhan Dinç. Dizi kitaplarının kapak tasarımlarında Mehmet Ulusel imzası var. Her iki kitabın sonunda ycr alan sözlükçe, hem kitabın içinde hem de radyo ve televizyon jargonunda sık kullanılan îngilizce kelimelerin karşılıklarını veriyor Radyo çalışanlarının ise "Tamam işte ben de aynen böyle düşünüyordum ama bu kadar berrak formüle edemiyordum" diyebilecegi türden saptamalar ve ilkelcr var kitapta. Radyo uinleyicilerinin de okuyacakları bu kitaptan sonra muhtemelen söyleyecekleri ilk cümle ise "Demek ki bu iş böyle yapılıyormuş, bizim dinlediğimiz gibi değil!" olacak. Kitap, sesten stüdyoya, mikrofondan miks masasına, teypten kurguya, söyleşiden radyo metnine, magazin programından müzik parçası sunumuna, paket programlardan söyleşi sanatına, belgeselden haber metnine, diksiyondan vox pop'a kısacası bir radyoda ne gerekiyorsa, ne geçiyorsa tüm alanlara tüm konulara deginiyor. Kısa, öz ve kolay anlaşılır bir şekilde. "Televizyon Yazarlığı" başlıklı ikinci kitabın yazarı Gerald Kelsey. Ingiliz TV izleyicilerinin yakından tanıdığı bu isim, BBC ve ITV ekranlarında yüzlerce senaryoya imzasını attı. Halen Ingiltere Yazarlar Birliği Başkanı ve yapıtlan ABD'de de gösterildiği için orada da "TV Film Yapımı Mükemmellik" ödülü kazanmış bir isim. Türkiye'de son zamanlarda özellikle orta ve küçük çaplı TV kanallarının giderek yerli ve özgün yapımlara eskisine oranla daha fazla ağırlık verdiği, bu tür yapıtlara kapı açmaya başladığı dönemde, televizyon dili konusunda önemli bir kitap Kelsey'inki. Bahar Ocal Düzgören'in orijinal metni aslında kimi zaman zor anlaşılır dolayısıyla zor çevrilebilir bölümlerini titiz ve sade bir dille Türkçe'ye kazandırdığı bu yapıta önerilebilecek ikinci başlık "Televizyon Yazarlığının A'dan Z'ye Tüm Yönleri". 16 bölümlük kitapta, bir medya olarak televizyonun özelliklerinden, bu özelliğe yakışan dilin oluşturulması için gerçckleştirilmesi gereken çeşitli aşamalar bir bir anlatılıyor. Araştırma ve fikir bulup yaratmadan başlayan televizyon yazarlığı macerasının çeşitli duraklarından yeniden yazım, sahne donanımı, dekor, kostüm, formatlar, senaryonun akışı, diyaloglar ayrıntılı bir şekilüe ve örneklerlc sergıleniyor. Öykünün girişiçıkışı, akışı, yapılandırılması, vurgulamalar, diksiyon, aksan, karakterin özellikleri, dramatizasyon, komedi, belgesel, eğitici nitelikli programlar vc belkı de yapılan işin en önemli aşaması sayılan pazarlama ve sunum gibi edimler Kelsey'in kitabında, Ingiltere'de yapıldığı üzere ve büyük bir ihtimalle Türkiye'de de yapılması gerektiği şekilde, yani telif hakları, yapım şirketlerınin çalışma koşulları çerçevesinde dile getiriliyor. Neredeyse her bölümde, söz konusu edilen aşamanın yapım halinde ve bitmiş en iyi somut örneklerinden birinin bölüm sonlarına eklenmesi çeşitli açılardan kıyaslama yapılmasını da sağlıyor. Meraklı televizyon izleyicileri buTcitabı okuduktan sonra büyük bir ihtimalle televizyon izleme alışkanlıklarını değiştirebilir. Ancak esas olarak îletişim Fakültelerınin radyoTV bölümlerinaeki öğrenciJerin yanı sıra öğretim üye ve görevlilerinin büyük ölçüde yararlanabileceği bu kitap, Ikiteli yöresinde de satış rekorlan kırabilir. Kırmalı da. • Radyo Dersleri/ M KayeA, Popperwell/ Çevtren: T Eryılmaz/ Yapı Kredi Yayınlan/ Kasım 1995/ istanhul/ 127 s. Televizyon Yazarlığı/ G. Kelsey/ Çevıren B Ö Düzgören/Yapı Kredi Yaytnlan/ Araltk 1995/ tstanbul/ 282 s. SAYFA 11 0sta8indan Televizyon Yazarlığı Y apı Kredi Yayınları'nın uzunca bir süredir çıkacağını ilan ettiği iki kitabı, "Oetişim Dizisi"nin ilk ürünleri olarak Şeker Bayramı'nın sonunda vitrine çıktı: "Radyo Dersleri" ve "Televizyon Yazarlığı". Yayınevinden yapılan açıklamalara göre dızinin üçüncü kitabı Televizyon Haberciliğinde Etik" de yakında piyasaya çıkacak. Her üç kitabın da özellikle mesleki alanlarda önemli etkiler yaratması muhtemel. Dizi yönetmeni Artun Ünsal'ın "Sunuş" yazısında, iletişimin güncel önemi ve konutnu belirtildikten sonra, konuyla ilgili klasik yapıtların yanı sıra Batı dünyasında yeni yayınlanan ve geleceğin klasikleri olmaya aday kitapların da yayımlanacağı duyuruluyor. Bu duyurudan anlaşıldığı kadarıyla Türkiye okuru da artık MacLuhan'ları, Chomsky'lerı, Wiliams'ları, Tunstall'lan ya da Mattelart'ları yakın bir gelecekte, özenli çevıri ve temız baskılı kitaplarda okuyabilecek. Bu ustaların bazı kitaplarını çevirip basmış olanlara da buradan bir selam. Ashnda medya konusundaki bilgileri, "üçbeş medya baronunun tekelinden çıkartarak demokratikleştirmek", her gün milyonlarca insana hitap eden sesli, görüntülü ya da yazılı aracıların gerçek nitelikJerini, işlevlerini ve kimliklerinı sergilemek anlamına geliyor. Yapı Kredi Yayınları'nın iletişim dizisini, biri radyo diğeri televizyonla ilgili iki kitapla açması da hem Türkiye'nin güncel medya manzarasına uygun hem de uluslararası alandaki teorik ve pratik tartışmalara geç de olsa katılması açısından önemli. En geniş ve yaygın izleyici dinleyici kitlesine sahip bu iki aracın iç işleyişlerine ilişkin bu iki kitap sadece radyo ve televizyonlarda çalışanlara seslenmiyor. Hatta esas olarak radyo dinleyicileri ve televizyon izeyicilerine sesleniyor dense yanlış olmaz. Her ikisi de, konusunun hem teorik hem de pratik açıdan uzmanı sayılan profesyonellerce kaleme alınmış kitaplardaki bügiler, medyanın sahibiyöneticisi ile tüketicisi arasındaki uçurumu kapatmayı amaçlıyor. Çünkü meuya izleyicisi, kendisine naberleri, bir bir mesaj ve görüntüyü, eğlenceyi, sevinci, acıyı, şaşkınlığı, sükuneti ulaştıran aracının doğru çalışma yöntemlerini öğrendiğin Michael Kayc ile Andrcw Poppervvell, BBC Dünya Servisi'nde yapımcı olarak çalışmanın yanı sıra Morley College'de radyo yayıncılıgı dersleri veren iki uzman. 'Radyo Dersleri" başlıklı kitabı Türkçe'ye Tuğrul Eryılmaz çevirdi. Eryılmaz'ın TRT geçmişi ve şimdilerde ceşitli özel radyolarda program yapımcılığından yayın yönetmenliğine kadar uzanan deneyimi, Türkçesi'ne de sinmiş. Radyoculuk gibi çok sayıda îngilizce terimin sık ve yaygın olarak kullanıldığı bir meslek sözlüğünde, Eryılmaz, gerektiğinde bu teknik deyimlerin Türkçe'ye yerleşmis olanlarını seçmiş, îngilizce olarak kullanılanları da olduğu gibi bırakarak garip sözcük yaratıcıhöına girişmeden i§levsel bir çeviri gerçekfeştirmiş. Son derece rasyonel bir şekilde 23 bölümden oluşan kitap belkı de "Radyo Yayıncılığının ABC'si" diye adlandırılabilir. Ne var ki bu ABC, Türkiye'de özellikle de ticari radyolarda henüz büyük ölçüde bilinmiyor. "Radyo Dersleri' nin bir başka özelliği, îletişim Fakülteleri'nde okutulan ve çoğu genellikle fazla çeviri ve Batılı akademi kokan kitaplara oranla, Türkiye'de teori ve uygulamayı birleştiren ilk kitap olması. Bu kitabı okuyan ticari radyo yöneticilerinin "Yahu biz galiba şimdiye kadar hep yanlış yapmışız!" demesi kuvvetle muhtemel. VVooooavv Radyoculuğundan BBC Yayıncılığına CUMHURİYET KİTAP SAYI 318