Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sözcüklerin Öyküsü, bence hemen herkesin dikkatlice okuması gereken kitaplardan biridir. Bu kitabı okurken, bir yandan eski TDK'li bilimcilerin nasıl bir bilimsel titizlik, özen ve özveriyle çalıştıklarını öğrcnecek, öbür yandan da Türkçe'nin kendi yapısal özellikleri içinde yeni kavramlara nasıl yeni sözcükler yaratabilccek gizilgücü bulunduğunu görecek, Türkçe'de sözcük azhğını, tcrim yaratmanın güçlüğünü, dahası olanaksızlığını, bundan ötürü Türkçe'yle bilim yapılamayacağını ileri süren Kİmi bilimcilerin eörüşlerinin ne kadar da temelsiz olduğunu anlayacaksınız... YUSUF ÇOTUKSOKEN Prof. Dr. Cemal Mthçıoğlu'ndan "Sözcüklerin Öyküsü" Sözcüklerin de bir övküsü vardıp... Resıra TDK de sözcük öneriyor sanatlar, spor ve oyunlar, askerlik, hükümet örgütü, ulaşım ve taşıma, teknik ve elsanatları) kapsamına giren terimlerin listelerini saptayarak bunları uzmanlara ve öğretmenlere göndcrmiş, bunların Türkçe karşılıklarının bulunmalarını istcmiştir. Bu çalışmalar çerçevesinde türetilen yeni sözcükler, 194T yılında Milli Eğitim Bakanlığı'nca hazırlanan Türkçe Terimler Cep Kılavuzu'nda toplanarak öğretim kurumlarının hizmctine sunulmuştur. Ozetle, Türk Dil Kurumu, sözcük derleme, tarama ve üretmenin yanı sıra 1983'e kadar 102 tcrim sözlüğü hazırlatmış, bu sözcüklerle Türkçe'ye 107 bin yeni terim kazandırmıştır. Türk Dil Kurumu Batı'dan gelen sözcüklere karşı bilinçli bir tepki gösteremek amacıyla 1970 yılında bir yarkurul oluşturmuş, bu yarkurul (Prof. Dr. Şamim Sinanoğlu, Tahsin Saraç, Emin Özdemir, Prof. Dr. Hasan Eren, A. Dilâçar, Prof. Dr. Sadettin Buluç, Tahir Nejat Gencan, Doç. Dr. Semih Tezcan) da Batı kaynaklı sözcüklere karşılıklar bulmak üzcre yaptığı çalışmaları, önce Türk Dili dergisindc yayımlamış daha sonra da Batı Kaynaklı Sözcüklere Karşılık Bulma Denemesi (2 cilt, 19721978) adlı iki kitapta toplamıştır. Her iki kitapta Batı kökenli yaklaşık 600 sözcüğe Türkçe karşılıklar önerilmiş, bunların kullanım örnekleri verilmiştir. Ozellikle gerici ve tutucu çevrelerin kimi sözcüklerin kuruluşuna yaptığı itirazları, Prof. Dr. Do^an Aksan Tartışılan Sözcükler (Ankara 1978) adlı kita bında yanıtlamıştır. Aynı yıl TDK'nin Sözliik Kolu'nun yayımlauıöı Özleştirmc Kılavuzu'nda ise yaklaşık 3000 dolayında Arapça, Farsça ve Batı kaynaklı sözcüğe üretilen karşılıklar derlenmiştir. Ali Püsküllüoglu da Öz Türkçe Sözlük'ünde (son baskı 1994) bu süreçte üretilen sözcükleri derlemiş, yazarlardan seçtiöi örnekleri de yermiştir. 1983'te Atatürk'ün Türk Dil Kurumu 12 Eylül vönetimince kapatılmış, yerine aynı adlı resmi bir Türk Dil Kurumu kurulmuş, bu kuruma özellikle dil devrimine karşı olduklannı yazı ve kitaplarıyla belgelemiş olan biiimcilcr atanmıştır. Resmi TDK, kuruluşundan hemen on yıl sonra "Yabancı Kelimelere Karşılık Bulma Komisyonu" oluşturmuştur (Başkan: Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Üyeler: Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Prof. .Dr. Hamza Zülfikar, Prof. Dr. Ismail Parlatır, Prof. Dr. Yaşar Onen, Prof. Dr. Nevzat Gözaydın, Prof. Dr. Fikret Türkmen, Prof. Dr. Meliha Anbarcıoglu, Prof. Dr. Saim Sakao^lu, Prof. Dr. Ayten CoşkunoğluBear, Doç. Dr. Necat Birinci, Doç. Dr. Leyla Karahan, Doç. Dr. Sema BarutçuÖzönder, A. Turan Oflazoğlu, L)zmanlar: Betül Eyövge, Tuna Işık). Bu komisyon, 1994 Şubatından beri Türk Dili dergisinde (her sayı yaklaşık 1520 sözcük) önerilerini yayımlamaktadır. Bu öneriler daha sonra kitaplaştırılmıştır (Yabancı Kelimelere Karşılıklar, TDK, Ankara 1995), Resmi TDK'nin önerilerinin önemli bir bölümü (kitapta 568 sözcüğe karşılık önerildiği ileri sürülüyor) eski TDK'nin önerdiği sözcüklerden oluşması hem sevindirici hem de yadırgatıcıdır. Komisyon üyeleri, on beş yirmi yıl önce eski TDK'ce üretilen öneri sözcüklerin, kıyasıya cleştirildiğini (eleştirenlerin kimileri şimdi resmi TDK'nin üyesidir) unutmuş görünüyor, daha da önemlisi bunları şimdi kendi önerileriymiş gibi kamuya sunuyor. Bununla birlikte resmi TDK'nin bu çalışmalarını eleştirdiğimiz kimi yönlcr bulunmasına karşın destcklediğimizi de belirtmeliyiz. Sözcüklerin de (sö/cük, terim, kalıp kullanım; deneyim, deyiş; atasözleri vb.) bir öyküsü vardır kuşkusuz. Ne yazık ki onların öykülerini bugün bilmiyoruz. Tarihsel süreç içinde kimi sözcüklerin (özellikle kimi dcyim ve atasözlerinin) Nasrettin I loca fıkralarından ya da yaşanmış kimi olaylardan kaynaklandıöını saptayabiliyoruz. Ancak bunları ilkin, kim ne zaman üretri? Keşke öğrenebilseydik. Kimi yabancı sözcüklerde yeni sözcüklerin nc zaman dile girdiği, kimlerce ilk kez kullanıldığı gibi konularda bilgiler yer alıyor. Türkçe sözlüklerde bu bilgileri göremiyoruz. Bu yıl Kültür Bakanlığı yayınlaıı arasında ilginç bir kitan yayımlandı: Prof. Dr. Cemal Mıhçıoğlu, Sözcüklerin ()yküsii (Ankara, 1996, 539 s.). Prof. Dr. (^emal Mıhçıoğlu, eski TDK'nin üyesiydi; eski TDK'de, diJimizc girmiş ve girmekte olan Batı kaynaklı sözcüklere karşılıklar bulma yarkurulunda da görev almıştı. lşte bu kitabmda bu yarkurul çalışmaları sürccinde ve daha sonra (TDK kapatıldıktan sonra) Türkçe'ye eskiden girmiş olan ve yeni giren Ûoğu (Arapça ve Farsça) Batı kaynaklı sözcüklere önerdiği karşılıkların ilginç öykülerini anlatıyor: "Bu kitapta, tüınüne yakın bir bölümünü 1975'ten sonra türetip önerdiğiın ya da gerekçe yazdığım sözcüklerin öyküsü yer almaktadır. Günü gününe tutulınuş notlara dayanan bu öykülerden söz konusu sözcüğe neden karşılık bulma gereğini duyduğunı, karşılığı ne zaman, nasıl bir düşünccyle türettiğim, yabancı kaynaklı sözcüğün kö^keni, öneriyi kımlerle tartıştığım, gösterdiği tepkiler, ilk kez kullanıldıklarını saptadığım yerler, kavranıla ilgili açıklayıcı bilgiler, yaygınlaşma derecesi konusundaki gözlemlerim, önerinin girdiği sözcükler gibi konularda açıklamalarda bulunulmuştur. Dilimizde bir benzeri daha önce yazılmamış olan böyle bir yapıtın yalnız, dilbilim ıle sö/.lükbilim açısından degil, dil toplumbilimi açısından da ilgi çekici bir kaynak nitelıği taşıyabileceğini sanıyorum. Dilimize girmiş sözcüklerden karşılık bulunması en güç olanlar da içinde olmak üzcre yüzlercesinin gerekçeli acıklamalarını içeren bu yapıtta, dilde özleştirmeci okuyucular izleyebilecekleri yedi yüzü aşkın örnek bulacaklar, önemli bir bölümünü Türk Dil Kurumu'nda yapılan bu çalışmaların ayrıntılarını inceleycnler sözcük türetmenin kolay bir i^ olmadığını anlayacak, bu işin iç mutfâğı konusunda somut bir görüş kazanacakkrdır. Bu yapıtta yer alan kavram açıklamalan, bir bölümü hicbir yerde bulunamayacak benzersiz bir Dİlgilik niteliği taşımaktadır. Ayrıca okuyucular bu yapıtta Türk toplum yaşamından. sayısız renkli kesitler bulacaklardır." (Önsöz) Sayın Prof. Dr. Cemal Mıhçıoğlu'nun DU ilginç çalışmasında 1975'ten sonra türettiği sözcüklerden bir bölümünü okurlar için buraya aktarmak istiyorum: adalet=türe,ağustos=dcrim, AlDS = EBB (Edinilmiş Bağışıksızlık Belirgisi), akustik=l., yankıbilim, 2. yankılanım, 3. yankıdüzen, amfibi=yüzergezer, amme idaresi=kamuyönetimi= ankastre=gömme, asker=süer, avukat=savunman, bienal=yılaşın, biyoCUMHURİYET KİTAP SAYI 353 H er şeyin olduğu gibi sözcüklerin de bir öyküsü vardır: Sözcüklcr de insanlarla birlikte var olur; insanlar gibi doğar, bclirli bir süre yaşar, zaman içinde çeşitli sesçil, biçimsel vc anlamsal dcğişiklikler geçirir, yeni sözcüklerin anası olur, sonra da ölür. KimiIeri öldükten sonra, aradan birkaç yüzyıl geçse bile, gereksinmeler karşısında aranıp bıılunur, diriltilir, kullanıma sokulur. Kimilcrinin ise yaşama şansı hemen hemen hiç olmaz, bir öneri olarak kısa bir süre sanki bitkisel yaşam sürer. Kimilerine bir dilin sınırları dar gelir de, uzak yakın dillere ödiinç gider. tlginçtir: Bunlardan bir ikisi öyle olur ki (nasıl olur, pek bilinmez, belki bilenler vardır) anadile bıraz dcğişmiş olarak döner... Biz onlarsız yapamayız, onlar bizsiz yapamazlar. Onlar bizim öykümiizu anlatır, acılı, buruk, sevinci, kırgın, yenik, bıkkın... Gclgelelim biz onların öyküsünü her zaman bilemeyiz, anlatamayız da... Ama bildiklerimiz de, bilenlerimiz de vardır... Atatiırk'ıin 'I'urk Üıl Kurumu'nun öndc gelen amaçlarından biri de Türkçe'nin yabancı dıllcrin boyunduruğundan kurtarılması, yabancı sözcüklere Türkçe'de söz üretme yolları işletilerck uygun karşılıklar bulunması, çeşitli bilim, kültür ve sanat alanlannda yeni terimlerin oluşturulmasıydı. Bu amaçla 1932'de yabancı sözcüklerin halk dilinde vc ağızlarında ve yazmabasma kitaplarda kullanılan karşılıklarının derlenmesi işine girişilmiştir (Türkiye'de Halk Ağzından Söz Derleme Dergisi, 19391957; Osmanlıca'dan Türkçe'ye Söz Karşılıkları Taranıa Dergisi, 1934). 1934'te yapılan Ikinci Türk Dili Kurultayı'nda, bütün yabancı kökenli terimlerin Türkçe'nin söz üretme kurallarına uygun biçimde Türkçeleştirilmesi konusu karara bağlanmıştır. Aynı yıl "Kılavuz Çalışma Kolu" kurularak Tarama Dergisi'nde bulunan sözcükler ile bunlara sonradan katılan Arapça ve Farsça sözcükler de göz önünde bulundurularak, bunlara öztürkçe karşılıklar arama işine başlanmıs, bu çalışmaların sonuçları Osmanlıca dan Türkçe Cep Kılavuzu (1935) ve Türkçeden Osmanlıcaya Cep Kılavuzu (1935) adlı iki kitapta toplanmıştır. Birinci Türk Dili Kurultayı nda seçilen merkez heyeti, kısa bir süre sonra "LugatIstılah Kolu" oluşturmuş, bu kol da on altı uzmanlık bölümü (felsefe, matematik, gökbilim, yerbilim, fizik, biyoloji, runbilim, tarih, toplumbilim, dilbilim, estetik ve güzel Atatürk dönemi ve sonrası SAYFA 8