28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

tam içine girmemesivdi. Beni en çok üzen nokta da buydu: Her ne kadar, telif hakları yasasmı ve kültür yaıırıınlarııun vergiden hağışık olma yasasmı Meclis'ten geçirebildiysek de, benim asıl hcdeflediğim yasalar, kadiik oldu. Orneğin, sinema yasasmı komisyonlara kadar getirebildik, ama orada takıl tlı. Tiyatronun yeniden özerk bir bi çimde yapılanmasını tasarı olarak ancak Başbakanlığa yollayabilclik. Opera ve bale ile orkestralar yasası tla tasarı aşamasında kaldı. Oysa, bunlaıı da benim "üç ö" formiilü ile açıkladığım, "özgür, özerk ve özgün " üretim yapan kurumlar haline getirebilmcliydik. înşallah yanılıyorumdur ama, bu eksikliğin bedcli, önümüzdcki yıllarda çok ağır olarak ödenebilir. lşte bcnim,. "politika oluşturuculuğu" dediğim işlev, yasama işlevi. Bu ise ancak politikacıların işi. Bir müsteşar nc kadar etkili ve yetkili olursa olsun, Meclis faaliyetleri açısından yetersiz kalıyor. Yakındığım en önemli noktalardan biri budur. Siz bir kunımasınız. eylem alanına girince, ilk görünüm, ilk izlcnımlcriniz nclcrdi? Tek kelimeyle yetersizlik. Kitapta eğlenceli bir biçimde anlattığım, yaşarken ise kan ağladığım, her konudaki yetersizlik. Eleman yok. Eleman bıılsanız, atayabileceğiniz kadro yok. Kadro bulsanız, atama izni yok. Atama izni alsanız para yok: Onerilen ücrete kimse gelmiyor. Birlikte çalıştığınız insanlar hem nicelik hem nitelik açısından yetersiz. Yani hem az kişi var, hem kaliteleri düşük. Yasalar ve yönetmelikler yetersiz. Bütçe yetersiz. Bakanlığın bütçesi, genel bütçenin yalnızca yüzde yarımı. En önemlisi, bütün bu yetersizliklerin kaynağındaki güç, yani politikacılar yetersiz. Ozet olarak işe başlar başlamaz karşılaştığını tablo tam bir "karabasandı". Zaten görevden aynlana kadar da bu karabasan, artarak sürdü. Yalnız bu arada, tüm yctcrsizliklere karşın, canla başla, büyiik bir özveri ile çalışan bazı bürokratları tanıma fırsatı bulduğuınu belirtmeliyim. Birkaç tanesinin öyküsünü kitapta anlattığım bu insanlar, çökmekte olan bir devleti kahramanca sırtında taşıyan insanlardır. Onları saygıyla anıyorum. Ayrıca, sanatçıları da unutmamak gerek. Cîörev dönemim boyunca çok yelenekli sanatçıyöneticilerle çalıştım. Bunların da bir nölümünün şaşırtıcı olağanüstülüklerini kitabımda anlatıyorum. liürokra.sinin çarkında kcndiuızi ııcrcdc, uasıl hissettiniz? En belirgin duygu, "kapana kıstırılmışlıktı". Yıllarca çalışarak didinerek oluşturduğunuz bir "özbenliğiniz " var. Kendi gözünüzde, düriist, akıllı, çalışkan, becerikli, verimli, sorun çözen bir kişisiniz ve iş yapmak, hem de olağaniistü işler yapmak için oturduğunuz bir makamda, elinizin kolunuzun bağlı olduğu nu larkediveriyorsunuz. Kendime olan saygım, işi bırakıp gilmemi engelledi. Ama yine de kendi me duvdugıım saygıdan dolayı "kapana kısılmışlığa" boyıın eğemezdim. Sanıvorum, ailcmi ve her lürlü kişi sel yaşamımı ihmal ederek bütün benliğimi, d.'irt yıl boyunca müsteşarlığa atlamamın altında bu "kapana kıstınlmışlığa" isyan etme, ona teslim olma ma, onu aşma çabası valıyoı. Nitekinı, bımıı bir ölçiidc aştım tla. Bir sürü "küçı'ık çaplı mucize" gerçek lcştirdim. Kendinıi kınıı /.ıman, bürokrasi çarkının tlişlileıi arasında ogiıtiılen ivı niC U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 346 Emre Kongar müsteşarlık görevini, polltikadaki "referans grubunun yani ona güvenen insanların vetabllen bastaodönemdeklcenelBaskan ErdalInönünün beklentllerlnlboşaçıkarmamak, onlann gözünde "güvenllltiiğinr yltirmemek uğruna kabul ettlğlni söyluvor yetli bir "entel" ("entel"i olumsuz an lamda kullanıyorum), kimi zaman da, örneğin Henry Glassie'nin kitabını elime aldığımda, bu muazzam çarkı tersi ne çevirmeyi ve inanılmazı başaran bir Herkül gibi gördüm. Sayısız olay, ki$i, öykülcr dilc getirı yorsunuz. Biirokrasiııin yüzi'mü gösicrıyor hunlar aize. Yer ycr Cjogolvari, Çehuvvari öykiilcrin tanıklığını yapıyorsumtz Bir toplunıbilıma olarak göz'lenıledig'inizdc, tüm bunların kayııağt ııcydi? Çiiriimc, yozlaşma, Jeğcr yitimi, cğıtimsizlik, insan öğcsini önemscmi'menın sonttcn mtıydu tüm bunlar? Kaynaktaki en önemli olumsuz öge, politikanın ve politikacının yozlaşmışlığı. Sizin sorunuzda sıraladığınız tüm sıfatları, günümüz Türkiye'sindeki politika ve politikacı için rahatlıkla kullanabiliriz. 1 latta ben bu sıfatlara rahatlıkla ahlaksızlığı ve seviyesizliği de ekleyebilirim. Şimdi dcnebilir ki, politikacı kötü de, bürokrasi ondan iyi mir1 Ya da toplumun yozlaşan tek kesimi politika mir1 Ne büroktat, politikacıdan daha iyi, ne de toplumun yozla^an tck kesimi, sadece politika. Ama burada çok önemli bir durum var: l>olitikacı top lumsal yozlaşmayı, seviyesizliği \e anlaksızlıgı, hem siyasal partilere ve öteki siyasal kurunılara tasıyor, hem de bu loplıımsal olumsuzlukları buralara yansıtırken, onlann şiddetini ve hacmini arttırıyor. Yani, politikacı çok giiçlü ve çok be lirleyici olduğu için, hem ahlaklılığa ve seviyeye doğru, düzeltme görevini yapmadığı için sorumlu, hem dc toplumdan etkilenerek geliştirdiği ahlak ve seviye düşüklüğünü, öteki kurumlara ve özellikle bürokrasiye, üstelik, arttırarak, taşıdığı için suçlu. Aslında konu, "tavuk mu yumurtadan cıkai', yumurta mı tavuktan" sorıısu gini: TopİLim çürüdüğü için ıııi politikacı yozlaşjyor, yoksa politikacının yozlaşması mı toplumsal çürünıeye yol açıvor? Bu konudaki çö/üm önerileıimi ki tapia kısaca beliritiğinı için, burada daha lazla üzerindc duımayacağım. Ama bu kısır döngüyü çö/.menin en kı sa, en etkin ve en kolay yolunun da resmi eğitimin yeniden düzenlenmesi olduğunu vurgulamalıyım. (ıdclim *,tı "kı\\cıdıiıı l.iı\\clcrc". hn\kıt\ttz. "bakııı hvn dörl yıltıh ınihlc)ıir//ğı///dıi nclcr ytiyıdı///"/ (îıılatıı/dh dcğı/dt d\tl crcğıııız OLıvldnıı/tdiııhlıhlıinn/ıındiılıinıı diıldtııı/ının yaııı \/ı\ı. £<ızlcıı/lcnııız. vornmldnnız, luıtlıi öııcıı/lı uıpldiı/dldrıııız/dcğı'rlcınlırn/clc rınız/çö'zümlcnıelcrtnız var. Tüm hıaiları harmanladıg'ımtzda; limrc Kongar, bu tintlarında (dolayısıyhı $// 'kıssadan hts\c'lvrındc) ncyiamaçladı '> Aniacım, tek kelime ile "paylaşmak" diye açıklanabilir. Yaşadıklarımı, gözlemlerimi ve çözüm önerileıimi, toplumla paylaşmak istedim. Belki bir yerlerde bir kıvılcım oluşturabilirim umuduyla. Toplumsal ve siyasal olaylarda mucizc yoktur. Her toplumda her an devrimci de^işme ve gelişmeler de yaşannoaz. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk gibi kişiler de her zaman ortaya çıkmaz. Kitabımda, farkh düzeylerde, birçok öneri var: Bazı kişilere devlet madalyası verilmesi gibi ayrıntılardan, bankaların özelleştirilmesi gibi ekonomik önlemlere, seçim sisteminin ve siyasal partilerin örgütlenme biçiminin uegiştirilmesindcn, Meclis'in çalısma düzeninin yenilenmesi gibi siyasal çözümlerc dek, pek çok konuya değiniyorum. "Nıtvhım, bcnim üinlanm da, bürohrasıııin vc siyasal mckanızmalartn clc$tıri\inı yapmaya yönclik." diyorsıınıız. Ama siz bir ııygıdaytcıydınız burada. Aydınımızın gcncl tavrı; ıçinc gircmcdijşjmız ya da btrcrcmcdiğ/miz, yapıııadığımız icy/cri clc^tirmck. Siz.sc, bir ıııchauizmanın ba^ında ycr alarah yinc dc clc^tiriyorsıtnuz. Kültür Hahanhjlı Miis/cşarı olarak, nclcrı dc^ısjırdıniz, ııclcri dcğıstırcmcdıııiz'1 • Yanısai dcğişiklik esas olarak yasalarla olur. Benim dönemımde, Bakanlığın en az ba^arılı olduğu konu yasal değişikliklerdi. Biz ancak iki alanda yasa çıkarabildik. Birincisi, telif hakları, öteki de kültür yatırımlarına vergi bağışıklığı. Yasalar dışında, yurtiçi ve dışı pek çok yayını kültiirümüze, geriye dönülenıez biçimde armağan ettik. Bir başka önemli kalıcı katkı, bini a^kın kütüphaneye, toplumunıuzu araştıran inceleyen ve açıklayan kitapların alınarak, halkımızm hiznıetine sıınulması olmuştıır. Degisjtiremedigim için gerçekteıı yiiıvğimin yandığı bir konu, sinema alanıdır. Ne ya/ık ki, yeni yasayı Meclis'teıı çıkaramadık. Ayrıca tiyatro, opera bale ve senfonileri de özerk ve demokratik yapıya kavuşturan yasaları çıkaramadık. Büyük bir fırsat kaçırdığımı/ı düşüniiyorıım ve içim yanıyor. Ayrıca, bütçe içinde yüzde yarım olan payınıı/ı arttııalıni diye çok uğraijtık olmadı. Başbak.ınlık \e Maliye her şeye egemi'iı Mü/e aıaşlırm.K. ılarının bir kad ro sorunıı \aıclı. Butün ugraşmalaıını.ı karşın, onu bile ço/.ımeılim. Yoh\a bu çarha gırcıı bıınuıı bir par J (ıisı mı olıı\or lliç kuskusıı/, genel an lamda "Devlet (Jarkımn" bir parçası olııyor insan: Bütçe, yasalar ve en önemlisi haşka bakanlıklaıcla yaııılanlar, sizi is teseniz tle istemeseniz de bağlıyor. ()te yandan kemli bürokrasini/e biı ölçüde eğenun olabiliyorsıınıız. Si/ benim yakınmalarıma ve ele^tirilerime aldırmayın, oıılar sistemin geneline yo . nelik. ()zel vaka olarak, onyedibin ki şjlik bakanlığı neredeyse, saatlerle (>l çülebilen süreler içinde karar alabilen ve uygulamaya aktaran bir yapıya ka vuijturabilmiştim. Bakanlığın etkin çalışabilmesi için, gerek mali, gerekşe idari pek çok yeni yol kullandım: Odenek aktarmaian, yeni yorumlar ve benzeri önlemlerle, normal bir bürokrasi çarkı içinde başarılamayacak pek çok projeyi hayata geçirdik. Aydınların tııtıtmunu da, somııt b'r~ neklcr vcrcrck clcştırıyor; hatta yaşanılan "sendrom"ları anlatıyorsumız Bu, masanın ötc yüzünde dıırmakla ma\a başında olmanın bir sontıaı mu yoksa'' Sanıvorum sorun, masanın neresin de durulduğundan çok, insanların toplumsal ve siyasal gerçeği algılayış biçimlcriylc ilgili. Örneğin, kitapta ayrıntılarını anlattığım bir biçimde, pasaport kontısu, Içişleri Bakanlığı'nın işi iken, sırf size yardım etmek için bu işe soyunan ve uğraşan bir Kültür Müsteşarını suçluyorsanız, bu biraz "gülünc" oluyor. Zaten benim kitabımdaki mizah ögesi, bu tür "durum komedilerinden" oluşuyor. " ..orada bulıınmamuı 'olumlıı bir ı$ yapmaktan' başka hicbtr gerckçcsl yoktu bcnim için" dtyorsuntız. (s. 151) Bııgün dönüp baktıg'ınızda, ilk aşamada, kalıcı ya da olumlu diycbilcccg'ınız nclcr yapıldı? Yalnız yayınlar konusunda gerçeklcştirdiklerimiz bile, benim açımdan da, birlikte çalıştığım tüm bürokratlar ve bakanlar açısından da, torıınlarımı za kadar yetecek bir onur ve övünme vesilesi olabilir. Son ürünlerden bir örnek verevim: Indiana Universitesi'nde, Prof. İlhan Başgöz'ün editörlüğünde oluşturrmış bulunduğumuz ortak diziclen yeni bir kitap ılaha bugünlenle çıktı, Kemal Sılay tarafıntlan hazırlanan An Anthology of Turkish Litterature. 64K sayla lık, kapsam ve deriııjik açısından ina nılmaz bir çalışma. LJslelik bakaıılıkla ortak yayın olarak bir Amcrikan üııi versitesi taralından bastlııiış. Aynı diziden daha önce bastırdığı mız Prot. Henry Glassie nin Turkish Traditional Art Today adlı kitabı, New York Times laratından 1994 yılının en iyi on kitabından biri seçilmişti. Tarih Vaklı ile birlikte çıkardığımız lintle, kent ansiklopedisi uirünün ilk örneği olarak, dünyanın incisi Istanbul'u taçlandıran bir vapıt. Bugünleıtle yaymılanmaya basjana cak olan Sendikacılık Ansiklopedisi de Türkiye'deki büvuk bir boşİLigu dolduracak. Dcmokrasi ve insan hakları diye iki yeni dizi oluşturduk ve bu di/.ilerde çok gü/el kitaplar bastık. Prof. Alpaslan Işıklı'nm ti;ızırlaılifiı Sendikacılık ve Demokrasi ile Tıırhan Sclçuk'un İnsan Hakları Albümii, bu dizilerıleıı çıkan seçkin vc degerli kilaplaı.ı s.nle ce iki örnek. Mcrsin Opera ve Balcsı'nin kurulu şunu tamamladık vc laaliyele geçirdik. Sanısun Opera ve Balesi'nin kaıiroları nl bile aldık. Faaliyete geçmesi yeni \ö n e t i m i n k a r a r ı n a baglı. Van'ıla tlaSAYFA 1 1 ı s t a n b u l A n s i k l o p e d i s i , sekiz cilt ha
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle