Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r I N T I N lncel*me Ç*vlr«ns Suha S«rtabiboftlw M SAGLIGIN GASPI/lvan lllıch Nemesis Muhalıf soylemın en radıkal y^azarlarından olan lllıch, daha çok kurumlara yönelttığı eleştırılerle tanınıyor Eğıtım, polıtıka, tıp gıbı ınsan hayatının en önemlı alanlarının kurumlaştığını eskıden ınsanların daha dolaysız olarak karşıladıkları temel gereksınımlerın, çağdaş toplumda "bılımsel olarak" uretılmış hızmetlerın 'tuketılmesıne ındırgendığını, böylece bıreysel ozellıklerın ve yaratıcılıkların yok edıldığını soyluyor Sağlığın Gaspı'ntia ıse tıp kurumunun denetlenemeyen bır otorıte olarak, neyın hastahk olduğunu, kımın hasta olduğunu ve hastalara ne yapmak gerektığını belırledığınde sağlığımız ıçın buyuk bır tehdıt oluşturduğunu, bedenlerımız uzerındekı hakkımıza tecavuz ettığını ılaç tuketımını teşvık ederek toplumun hastalıklı yapısını guçlendırdığını, sağlığa bır 'muhendıslık modelı olarak yaklaştığı ıçın ınsanların kendı ınsanı zaafları, ıncınebilırlıklerı ve bırıcıklıklerıyle, kışısel ve ozerk bır bıçımde baş etme potansıyellerını yok ettığını anlatıyor lllıch'e göre sanayı toplurrfları hastahk yapıcıdır, çunku ınsanları ortamlarıyla, kendı ozerk gerçeklerıyle başa çıkamaz hale getırır, önce hasta ederek çuruttuğu hayatlara, sonra protez çozumler önerır Beyaz unıformalı doktorlar ıse hastaların anlamadığı bır dıl konuşarak onları savunmasız bırakır hastaların kendılerıne olan bağımlılıklarını artırır, verdıklerı ılaçlarla onları hıssızleştırır, acı çekme haklarını ellerınden alarak aynı zamanda hayatın neşe ve zevkını yaşama yeteneğını azaltır Boylece, hayata ve kendılerıne karşı "edılgen" kalan ınsanlar, doyumu daha guçlu uyarıcılarda aramaya başlarlar Otekı ınsanlar uzerınde ıktıdar arama ısteğının yaygınlaşması, çalışanların sureklı artan stresı, medyada suç ve şıddetın bır cazıbe aracı olarak teşhırı gıbı örnekler hep bu edılgenleştırmenın sonuçlarıdır Sağlığın Gaspı okura, tıbbın uzerınde çok durulan yararlarının yanı sıra, kotu yanlarmı da tartışmakta kullanacağı kavramsal bır çerçeve sunuyor Sanayı toplumlarının sert bır eleştırısının gereklılığını gosterırken, bır ıktıdar/otorıte olarak hayatımızı ışgal eden tıp kurumuna eleştırel bır gozle bakmamızı sağlıyor lnc«l*me Ç*vlr«n: Al«v Türker TAHAKKÜM VE DİRENİŞ SANATLARI/J C Scott i Senaryolar Köle efendısının, parya Brahman m, koylu toprak sahıbının, ışçı patronunun karşısına çıplak yuzuyle çıkmaz çoğunlukla Ezen de ezdığıyle yuzleşmez doğrudan Kışısel ıktıdar ılışkılerınde, aslında hıçbır ıktıdar ılışkısınde "yuz" yoktur Ancak karşı tarafın sızı ızlemedığırtden emıri olduğunuz anlarda çıkardığınız maskeler vardır Herkes rol yapar ve herkes herkesın rol yapmakta olduğunu bılır Hâkım olan, guçluluk ve âlıcenaplık, tâbı olan, rıza gösterme ve ıtaatkârlık rolu oynar J C Scott, Tahakkum ve Dırenış Sanatları'na, "Akıllı koylu, buyuk efendının karşısında yerlere kadar eğılır, ama sessızce osurur, dıyen bır Etıyopya atasozuyle başlıyor Scott, hâkım olanlarla tâbı olanların oynadıkları kamusal roller ıle "sahne arkasında' takındıkları alaycı ve ıntıkamcı eda arasındakı etkıleşımı araştırıyor Tâbı grupların dırenışlerını, kılık değıştırmış bıçımlerde, kamusal senaryoya sokmak ıçın kullandıkları stratejılerı ıncelıyor Neyın ne olduğunu gayet 1yı görur ezılenler Kamusal senaryodakı rol boluşumu aslında ortuk bır savaş cephesıdır Taraflar anı akınlarla karşı tarafın kararlılığını ve ondan neler elde edebıleceklerını sınar ve bellı mevzıler kazanırlar hep Dedıkodu, soylentı, hırsızlık, şakalar, karnavallar halk masalları ve şarkılar bu sınamanın aktığı kanallardır Kımı kuramcıların sandığı gıbı, bunlar guçlulerın kasten göz yumduğu, basınç azaltıcı 'emnıyet supapları falan değıldır Gızlı senaryo, pratık dırenışın ıkamesı değıl, zorunlu bır koşuludur Scott buna "altpolıtıka der Butun bu tezlerı soyut bır teorık çerçeve ıçınde değıl, dunya tarıhının ve coğrafyasının olağanustu genışlıkte bır bölumunden ve Gombrovvıcz, Sofokles, Orvvell, Zola ve Balzac gıbı edebıyatçılardan aldığı örneklerle anlatıyor Scott Gerçek bır "ufuk turu ' Tarıh artık sadece kazananların yazdığı bır şey değıl SEVGİNİN BİLGEÜGİ/A Finkielkraut Totalıter bır çağda yaşıyoruz insan, sınıfa, gruba, çevreye aıdıyetı ıçınde değerlendırıhyor Totalıter bakış açısı da, humanıter bakış açısı da ınsanı tarıhsel, kalıtımsal veya toplumsal koşulların belırledığı önemsız bır varlık olarak goruyor Bırey yoktur, sorumluluk koşullara ya da Tanrı ya aıttır Her şeyın mubah olması Tanrı'nın yokluğunun değıl, varlığının sonucudur Insan sorumsuzlaştırılınca katlıamlar, soykırım ve şıddet de meşru ve "anlaşılır" olur Alaın Finkielkraut Sevgının BılgelığıYıde, yaşayan en onemlı fılozoflardan Emmanuel LĞvınas'ın etık anlayışından yola çıkarak, ınsanı yenıden tekıl ve sorumlu bır varlık olarak ele almanın ımkânlarını araştırıyor Insanı bağımsız, sorumlu bır bırey olarak değerlendıren Levınas çağımızda ınsanın edımlerını sahıplenıp sadece kendı adına konuşabılmesı ıçın ıhtıyaç duyulan şeyın dın değıl, kutsallığın yok echlmesı olduğunu söyler Levınas dunyanın ve ınsanın buyusunu bozar, ınsanı koşulların ya da Tanrı'nın urunu olmaktan çıkarır Insan özgurdür, ama yetmez, çunku kımse yalnız değıldır llk ve en temel deneyımı Başkası'yla, Başkası nın yuzuyle karşı karşıya gelmek olan ınsan, ıster ıstemez sorumluluk alan bır varlıktır Yuz, karşısındakını sorumluluğa çağırır, ılışkıye mecbur eder Etık ılışkı bır ıdeal olmadan önce bır yazgıdır, tıpkı aşk gıbı "Devrımcı görev"e ya da "tarıhın anlamı"na çağrı yapan 'buyuk teorıler"de her ınsan ya sıstemın kurbanı ya da destekçısı olarak konumlandırılır, kımse sorumlu olmayınca başka ınsana karşı sorumsuzluk da başlar Yuz gorulmez, yuze bakılmaz, başkasının soyledıklerı onceden bılındığı varsayılan bır bağlam ıçıne oturtulur, yargılanır Sevgının Bılgelığmöe Fransız Devrımı, Nazıler, Mıllıyetçılık ve Kızıl Tugaylar bu totalıter bakışın örneklerı olarak sergılenır Finkielkraut ınsanın yakınıyla, Başkası yla olan karşılaşmasını, yuzun ınsana söyledıklerını çetrefıl felsefe terımlerıyle değıl, edebıyatın ve gündelık hayatın metaforlarıyla anlatıyor İnc*l*m« Çeviren: Ayşen lkm*kfl Incalam* Çeviren: Abdvllah Yılmaz ANTIPOLITIK ÇAGDA POLITIKA/Geoff Mulgar Yerleşık pohtık kurumlar derın bır bunalımın pençesındeler Ulus devletler kuresel bır duzenın alt bırımlerıne dönuşme sancıları çekerken uluslararası bır hukuk bıçımlenıyor Partılerın geleneksel seçmen tabanları parçalanırken hıçbır yenı pohtık oluşum yenı enerjılerı kendıne çekemıyor Polı tıka guçten duşuyor, yaşamın dığer alanları one çıkıyor Bunalım artık solun bunalımı olmaktan çıktı Sovyetlerın çokmesının ardından gelen sağ dalga da aşırı uçlarına enerjı yukledıkten sonra aynı meşruıyet gırdabında debelenmeye başladı Dunya çapında ıkı yuzyıl, ulkemızde yuzyıl kadar bır geçmışı olan modern pohtık sıstem ınandırıcılığını yıtırıyor Yenı anlam arayışları yenı kaynaklardan kışısel, etık, dınsel, ırksal vb guç alıyor Eskının radıkal orgutlerf yenı dengeler karşısında ya gıderek daha fazla kabuklarına çekılerek etkınhklerını yıtırıyor ya da etkınhk adına yaslandıkla rı ılkelen ve etık değerlerı hıçe sayıyorlar Geoff Mulgan, Antıpolıtık Çağda Polıtıka adlı kıtabıyla boylesı bır dunyada pohtıkanın geleceğını tartışıyor Kuresel sorunların yatak odalarına gırdığı yatak odalarının da kuresel dıkız aynasına yansıdığı bır dunyada pohtıkanın yerı ne olacaktır? Yenı ulusal ve uluslararası orgutlenmeler hangı yonde evrılmek durumundadır7 Kıtle ıletışım araçlarının bu gehşmışlık duzeyınde, ulusal devletlerın ve partılerın Soguk Savaş artığı gızlı yapıları ve eylemlerı nereye kadar dayanacaktır? Uluslar ve etnık gruplar, kadınlar ve erkekler, yönetenler ve yonetılenler, çalışanlar ve çalıştıranlar arasındakı ıhşkıler ne tur bır eşıtlık ılkesıne gore ve ne ölçude yenıden yapılandırılabılır? Bu ağır sorunlar karşısında geleceğın anlayışlarını ve kurumlarını yaratmak yerıne "bız bıze benzerız" mantığıyla mıllıyetçılık, şovenızm ve teokrası batağına çekıl mekte olan bır ulkede yaşayanlar ıçın pohtıkanın macerası ozelhkle onemhdır Bugun pohtıkanın yenı anlamlarına, dınamıklerıne ve dengelerıne doğru bır keşıf gezısıne çıkmanın tam zamanıdır Çunku geleceğımızın behrlenmesınde başka turlu soz sahıbı olmak mumkun değıldır AYUNT1 Pıyer Lotl Cad 17/2 34400 Çemberlıtaş/lstanbul Tel (0 212) 518 76 19 Fax (0 212) 516 45 77 A Y R I NTI Y A Y I N LARI