03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

işaret ettiği gibi, okurlann büyük bir bölümü için (bunlara "safdil okurlar" demek herhalde yanlış olmaz) roman "öykü"den başka bir şey değildir ve merak duygusu her şeyin üzerindedir; (**) onlara göre Binbir Gece Masalları ile çağdaş bir roman ya da birTV dizisi arasında yalnızca anlatılanlann niteliği açısından fark vardır. Ancak bazı okurlar (Serdar Rıfat'ın "sevgili okur'Marı), gene Forster'ın ifadesiyle "Evet.. yazık ki roman öykü anlatır" diyeceklerdir. Romanda zaman boyutu hayati bir öneme sahip olduğundan, romancı istemese de bir "öykü" anlatmak zorundadır. Daha doğrusu ne anlatacaksa onu bir öyküye dayandırmak, yaslamak zorundadır. Nasıl belkemiği olmayan bir insan ayakta duramazsa, öyküsü olmayan bir roman da ayakta duramaz. Öykü "Belkemiği gibi uzar gider, daha doğrusu bir şerit gibi, çünkü romancının dilediği yerde başlar, dilediği yerde biter". (***) Öykü her zaman başladığı gibi bitmesede.bitmek zorundadır; bir gece de sürse binbir gece de sürse, her romanın kendine göre bir "kum saati" vardır. Serdar Rifat bu durumu şöyle açıklıyor: "Bu romanı iç içe geçmiş Çin kutuları örneği, sonsuza değin sürüp giden bir şey olarak görmeye eğilimliyim". (Parodi Yaşamlar, s.13) Ancak, zaman ve mekânla sınırlı şeyler sonsuza değin sürüp gidemezler. Ne kadar büyük bir Çin kutusu alırsanız alın, en içteki en küçük kutunun da maddi bir büyüklüğü vardır. Romanın öyküsel belkemiği ya da şeridi, ne kadar uzatılırsa uzatılsın, hangi yöntem kullanılmış olursa olsun, bir yerde son bulmak zorundadır. Parodi Yaşamlar'ın kahramanı Âdem Hayati de uydurduğu, Çin kutuları gibi iç içe geçmiş binbir türlü öyküden sonra okura hesap vermek zorunda kalıyor ve güncesiyle başlattığı öyküsünü gene güncesiyle bitiriyor. Diyebiliriz ki öykü romanın yumuşak karnıdır ve romancının "safdil okur"a vermek zorunda kaldığı en büyük tavizdir. Sanıyorum Parodi Yaşamlar romanın bu zaafını avantaja çevirmenin yolunu bulmuş ender yapıtlardan biri olarak edebiyatımızdaki özgün yerini alacaktır. Serdar Rifat "safdil okur"a bol bol, hatta istemediği kadar öykü anlattığı halde en küçük bir taviz vermemeyi başarmış gözüküyor. "Safdil okur" roman dünyasının su, hava ya da orman gibi doğal bir ortam olmadığını, kurmaca bir ortam olduğunu, ne yazık ki çoğu zaman unutuyor ve edebiyat yapıtına adeta kendi evine girermiş gibi giriyor; bu durum kendisine hatırlatıldığında da fena haldealınıyor. Çünkü "safdil okur"un özellikle "gerçekçi edebiyat"ça besCUMHURİYET KİTAP SAYI 228 Çln kutuları Ama öykü yazmayı öğrenmeye çalışan öykücü adayının da bir öyküsü yok mu? Öyle ya, Âdem Hayati de yiyip içmiyor mu? Gezip dolaşmıyor mu? Sevip nefret etmiyor mu? Bir işi, bir anası, bir babası yok mu? Demek ki öykücü adayının, Âdem Hayati'nin de öyöykünün öyküsü küsü anlatılmalı. Peki Âdem HayaIşte Serdar Rifat'ın Parodi Yaşamti'nin öyküsünün, güncesinde yer allar'da ısrarla üzerinde durduğu konumayan bölümlerini kim anlatacak? lardan biri de bu: Okura edebiyat yapıHerhalde romanı okurlara sunan, kitının her şeyden önce bir kurmaca oltabın yayımcısı ve yazarı Adnan Moduğunu hatırlatmak ve onun bir TV di rah anlatacak diye bekliyoruz. Parodi zisi seyreder gibi koltuğuna Yaşamlar'ın "Başlangıçta Söz rahatça yerleşip "Hadi an W ' Vardı" başlıklı ilk bölümü, lat!" demesine izin verme ' Âdem Hayati'nin güncesine mek. Böylece okur edebiyatın , dayandırılan kendi öyküsüysofrasından kaldırılıp mut le başlıyor ve öykücü adayıfakta bir inceleme yapmaya mızın "Vasiyet" adlı öyküdavet ediliyor. "Safdil okur" I süyle son buluyor (sonra bu büyük bir sabırsızlıkla anlatı '• öyküyü kendi yazmadığı, lacak "öykü"yü belderken, ' başka bir öykücüden 'çevirona yalnızca bir "öykü" ya da $ diği'anlaşılıyor). "öyküler" değil, bir de "öy * "Sanat Uzun Yaşam Kısa" kü"nün öyküsü anlatıadlı ikinci bölümde lıyor. Hatta Parodi (romanın neredeyse tt Romanda zaman Yaşamlar'ın aslında beşte dördünü oluşbunun için yazıldığını, turan bir metne böboyutu hayati bir asıl amacının bir "öylüm demek ne kadar öneme sahip kü" anlatmak değil, doğrudur bilemiyo"öykü"nün öyküsünü olduğundan, romancı rum!) bu kez bir ananlatmak olduğunu latıcının kaleminden istemese de bir "öykü" Âdem Hayati'nin düşünüyorum. Peki hiçbir öykü ananlatmak zorundadır. öyküsünü izlemeye latmadan "öykü"nün devamediyoruz. ÖyNasıl belkemiği öyküsü anlatılabilir kücü adayımız aslınmi? Anlatılamaz. Anda bir çevirmen ololmayan bir insan latılsa da yazılan şey duğuna göre yalnız ayakta duramazsa, bir roman değil, bir inünlü yazarların kiceleme, bir öykü tarihi taplarını okumakla öyküsü olmayan bir olur. Demek ki "öyya da çevirmekle kalroman da ayakta kü"nün öyküsünü anmayıp yazarların latmak için de olsa bir dünyasına ve yayın duramaz. Öykü öykü uydurmak gereyaşamına da girmek "Belkemiği gibi uzar kir. Bu noktada Serolanağına sahip dedar Rifat'ın kendi demektir. Yani yayımgider, daha doğrusu neyimlerinin de izlericılar ve yazarlarla da bir şerit gibi, çünkü ni taşıyan çok özgün bir şekilde ilişki kubir buluşuyla karşılarabilir. Bu durumda romancının dilediği şıyoruz. "Öykü"nün şöyle bir olasılığı göyerde başlar, dilediği öyküsünü anlatmak zardı edemeyiz: Öyiçin, öykücü olmak iskücü adayımız ya yerde biter.Öykü her teyen bir gencin öykügerçek öykücülerin zaman başladığı gibi sünü seçmek, bu güzel öyküsünü anlatmak buluş Serdar Rifat'a bitmese de, bitmek zo isterse? Hele bunlarhem çok geniş bir hadan biriyle tanışıklırundadır; bir gece de reket alanı hem de hağı varsa ve şu ya da reket noktasına her an şekilde, öyküsüsürse binbir gece de dönebilme olanağı nü anlatmak istediği sağlıyor. sürse, her romanın öykücünün bir öyküsünü kendi öykü Öykücü adayımız kendine göre bir sünde kullanmaya Âdem Hayati gerçek"kum saati" vardır. * kalkarsa ve araya kısten bir öykücü olmak kançlıkv hayranlık istiyorsa, kendini kagibi duygular girerse? Âdem Hayanıtlamalı, bir öykü anlatmalıdır. Ama ti'nin anlatmayı tasarladığı öykü, öybir öykü anlatabilmek için değilse de küsünü anlatmak istediği övkücünün bir öykü yazmak için önce öykü yazmaAli Tahsin'in öyküsü de olabilir, Ali y\ öğrenmek gerekmez mi? O zaman Tahsin'in öyküsü üzerine bir öykü de Âdem Hayati'nin öykü yazmayı bilenolabilir.Hangi öykü gerçektir, hangi lerin öykülerini ve yazılarını okuyup öykü yazmayı öğrenmesi gerekecektir. öykü öyküdür? Gerçeğin öyküsünü lenmiş çok köklü alışkanlıklan var; bunlardan vazgeçmesi öncelikle "gerçekçi edebiyat"ın sorgulanmasını gerektiriyor ki yazarlanmızın ve eleştirmenlerimizin bu konuda istekli olduklarınısöylemekzor. *" öykünün gerçeğinden ayırmak nereye kadar mümkündür? Ali Tahsin'in, kitabının taslaklarını, okuması için Âdem Hayati'ye verdikten birkaç saat sonra öldürülmesinin öyküsü, iç içe geçmiş Çin kutularından sonuncusudur. Bu noktadan sonra adım adım geriye dönüp öyküsel şeridi ya da romanın belkemiğiniortayaçıkarabiliriz. "Sanat Uzun Yaşam Kısa" adlı ana bölümün sonunda Âdem Hayati maskesini çıkarır ve itiraf eden Üçüncü tekil şahsın ağzından bize Âdem Hayati'nin öyküsünü anlatan kişi, yani anlatıcı, Adem Hayati'den başkası değildir. Bu durum Parodi Yaşamlar'ı daha da ilginç kılıyor ve son bir kez, yukarıda değindiğimiz "öykü"nün öyküsü sorununa dönmemizi gerektiriyor. Kum saati Her romanın kendine göre bir "kum saati"ne sahip olduğunu ve öykünün bir şekilde sona ermesi gerektiğini söyledik. Sonunda Çin kutusu da açıldığında artık romanın hesabı çıkarılmalı ve bir geriye dönüşle muhasebesi yapılmalıdır. Peki düşüncede de olsa Çin kutularının sonsuza değin sürmesi mümkün değil midir? Jean Baudrillard'ın deyişiyle bir "kaybolma noktası"na ulaşılamaz mı? NasJ yolculuğun bir sonu yoksa, sona ermesi için hiçbir sebep bulunmuyorsa, öykünün de sona ermediğini, romancı onu bir yerden sonra kesmek zorunda da kalsa kendi kaybolma noktasına doğru yoluna devam ettiğini düşünemez miyiz? Nasıl hareket aslında havanın direnci sayesinde değil de uzamın yarattığı bir içe çekilme sayesinde gerçekleşiyorsa, "öykü"nün de aslında anlattığı öykülere yaslanarak değil, önünde onu içine çeken bir boşluk yaratarak ilerlediği söylenemezmi? Serdar Rifat'ın Parodi Yaşamlar'ı bi zi bütün bu düşüncelere sürükleyecek kadar zenginlilderle dolu. Hatta Serdar'ın, Ali Tahsin'in öldürülmesiyle açılan son kutuda okura bir çeşit erime duygusu, bir başdönmesi yaşattığına inanıyorum. Bu bölümde, keşke açılacak bir, hatta daha çok kutu olsaydı da biraz daha derinlere dalabilseydik diye düşünmekten kendimi alamadım. Sanıyorum Parodi YaşamlarTürkedebiyatına getirdiği bu çok özel tadla kendine hiçbir ödülle ölçülemeyecek biryer açmıştır ve şimdilik bir avuç olan "sevgili okurlan"Serdar'ı yalnız bırakmayacaklardır. (*)Parodi Yaşamlar, Serdar Rifat'ın romanı, Yapı Kredi Yayınları, Istanbul, Ekim 1993. 1994 Yunus Nadf Yarışması'nda, Yayımlanmış Roman dalında birincilik ödülüalmıştır. • (**) E.M. Forster, Roman Sanatı, ikinci Bölüm, Adam Yayıncılık, Istanbul, 1982 (*")A.g.y. Parodi Yaşamlar/ SerdarRifat pı Kredi Yayınları/436s. /Ya S A YF A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle