03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Eleştini ZOP zanaat... Eleştiriye adanmış bir yaşamın, "Eleştiride Kırk Yıl"ı FETHlNAa EIEŞT1RIDE K1HK Y1L Fethl Nacl eleştlriye basladıOı yıllarda.üstte: Hasan Akkus, Ortada: (soldan) Veli Kasımoğlu, Enver«ytekln, Fethl Nacl, Asım Bezlrci, Altta: Av. Emin Torunoâiu, Aziz Nesln. Kapak konusunun devamı. 10* ünıversitcye Iktısat Fakültesi asistanı olarak girecek ve iktisatçı olacaktım, bilim adamı olacaktım. O yıtlarda ekonomiyi de en az edebiyat kadar seviyordum. tktisatçı olmak bende bir tutku halindeydi. Uğraştım ama Beyazıt'a gidemeditn, Sultanahmet'te hapishaneye gittim. Bunun tek yararı mecburi hizmetin yanması oldu. Hapisten çıktıktan sonra Giresun'a gidip 34 ay kaldım; îstanbul'a döndüm. Istanbul'daki çevrem hapiste tanıdığım genç komünist arkadaşlardı. Yeryüzü adında bir dergi çıkarıyorlardı ve benden yazı istediler. Ben de Yeryüzü'nde yazmaya başladım; Oktay Deniz imzasıyla. O Oktay Deniz imzası 1951 52 yıllannda sürdü ve birdenbire kendimi yeniden edebiyata dönmüş olarak gördüm. 1953'te Fethi Naci imzasıyla yazmaya başladım. Böyle böyle yıllar boyunca eleştiri sürdü gitti. Yani biraz da rastlantı oluyor. Hikâye ve ştırı denedıniz. Nıye devam etmedtmz? • O yıllarda da hikâyenin, şiirin iyisini biliyordum. Yazdıklarımın o özlediğim hikâye ve şiire beni götürebileceğine inanmaSAYFA 4 maya başladım. Şiirin iyisini bilen birinin orta halli bir şey yazması düşünülecek şey değildir. En son yazdığım hikâye "Mumlar" diye bir hikâyeydi. 19481949'da yazmış olmalıyım. Okuduğum zaman sevdim. Bcnim Eleştiri Günlükleri'nde ufak tefek yaşama kınntılan vardır. Çok dost, "Dergah"ın Yazı îşleri Müdürü Mustafa Kutlu, daha sonra başka arkadaşlar: "Yahu niye yazmıyorsun? Yaanılannıyaz yada bunları hikâye yap," gibi sözler ederler, ama eleştirmenlik başka bir şey. Eleştirmcnle hikâyecınin, romancının bakışlan değişik. Benim baktığım realite yazarın kitabı, benim malzemem o. Yazar ise dünyaya, insanlara bakıyor. Ben bıı şekilde bakmaya ahşmışım, yani zekâ ile, bilgi ile bakmaya ve bir bakıma soyutta kalmaya. Onun için benden romancı da, hikâyeci de olmaz, eleştirmenliği sürdüreceğim. Bu da şu yüzden: Beni yaşama bağlayan iki şeyden biri de okumak ve yazmak. Benim soracağım sorulan stz önceden yamtltyorsunuz . Bafkalartnın yazdtklartna dijarıdan bakan bırı olarak nelerı ölçut alıyorsunuz? • Insan işini yapa yapa öğreniyor. 1951yılında okuduğum bir Aragon yazısı vardı, koskoca Aragon, "Ben işimi yapa yapa öğreniyorum," diyordu. Bizde işini öğrendi ğini, usta olduğunu zannedenler daha çok toygençlerdir Şiıre, hikâyeye, romanayeni başlamış olanlar daha ilk eserleriyle altın yumurtayı yumurtladıkhrını zannederler. Benim eleştirmenliğtm de gelişen bir eleştirmenlik. tnsan Tükenmez'dcki yazılanm 2629 yaşlarında yazdığım yazılar. Hızlı bir komünist olarak, okuduklarım Marksçı estetikle ilgili ve daha çok Fransız Marksçıların eserleriydi. O görüş açısından yaklaşıyordum. Orda da bır temel kural vardır; Plehanov maddeci eleştiri tanımında: "Maddeci eleştirinin işi bir eserin estetik özünü sosyolojik dile çevirmektir," der. Bu benim biraz da kolayıma gıdıyordu, ekonomi öğrenimi gördüğüm için ekonomiktoplumsal bilimlere müthiş ilgim olduğu; bu konuda da kendimce epey okuduğum için fazla güçlük çekmeden o işi götürüyordum. Fakat daha ikincikitapta Insan Tükenmez'dcki bazı şeylerin yanlışlığını gördüm. Işin ilginç yani o kitap o yıllarda epey el üstünde tutulan bir kitaptı, eleştirmek de bana düştü. Oturup "BirOtokrıtıkDenemesrbaşlıklı bir yazı yazdım. tkinci kitabımda o politik ağırlık yavaş yavaş yerıni cdebiyatın ön plana çıkması şeklınde aldı. Ondan sonra devamlı okudum Marksçılardan sonra başkalarını da okudum. Onlardan öğrendikİerim oldu. Edebiyata daha bir edebiyatça yaklaşmak, birtakım beylik lafların uzağında kalmak, daha nesnel değerlendırmeye çalışmak, iyi Türkçe yazmak önemlioldu. Bereket bız Ataç gıbı bır Türkçe öğretmeninden yetiştik. Şimdikı gençler dile özenmiyorlar; söylediğin zaman da, "ağabey, yazdıklarımıza bak," dıyorlar. Dıl yanlışlart ve dıl kirlenmesınm yazıya yansımasındakı yanltjltğın boyutu stzce ne kadar tehltkeli? • Yazarın malzemesi sözdür. Kötü malzemeyle iyi bır şey yapıldığı görülmemiştir. Bizim tartışma düzeyimizin altında kalsa da somut bir şey söyleyeytm: Bir terzi kötü bir kumaştan iyi elbise yapamaz. Kendi ana dilini doğru dürüst bilmeden de bir yazann, düşündüğünü, gördüğünü, anlatmak istedığini anlatabileceğini zannetmiyorum. Dilden başka araç yok, o aracı iyi bilmek, iyi kullanmak gerek. Kendi eebiyatlarını belki gereğince ıncelemiyorlar. tnsan dilini okuya okuya öğrenir. Ayrıca.yalnızbırbirlerinın.arkadaşlarınınyazdıklannı okumakla olmaz, Türk edebiyatında kimler neler yazmış, neler yapmış onları incelemek gerekir. Bunun üzerinde durulmuyor. Ataç'ı ben her zaman saygıyla anıyorum. Bız, Ataç yazılarımızda bir hata bulacak da bizi rezil edecek diye ödümüz kopardı. Ben o yıllarda yazdığım yazıları (gerçi çok gençtim, yeni başlamıştım, daha sabırlıydım) 45 kere yazardım. Ataç ile tamamen karşıt düşünceyi savunan biri olduğumhaldeyalnızcaTürkçe'yeduyduğum saygı yüzünden benim yazılarıma özel bir ilgi gösterirdı. Sözgelimi tnsan Tükenmez'dcki yazılarımın hiçbirinde "ve" yoktur. "Diğer", "ait" kelimelerini kullanmamışımdır; Ataç bunlardan nefret ediyor, kızıyor diye. " Ve" kullanmamanın şu yararı oluyordu: Cümleyi yazarken üzerinde düşünüyorsunuz. Kendinizi kaptırıp da geldiği gibi yazmıyorsunuz. Türkıye'de ne kadar futbol varsa o kadarromanvardedınız.. Benim orada söylcdiğim şuydu: Sanırım 1981'de yazdığım bir yazıydı. Ben 1979'da Türkıye'de Roman ve Toplumsal Değişme'yi yazmaya başladım. Sistemli olarak çalışıyordum. O zaman futbolun durumu şuydu: Lig şampiyonu, kupa şampiyonu oluyorlardı, ama Trakya'dan öteye gittikleri zaman ilk maçta yenilip eleniyorlardı. O yıllarda kendini dünyaya kabul ettirmiş romancımız yoktu. Yaşar Kemal bile bugünkü durumunda değildi. Edcbiya tımız yalnızca bizim sınırlarımız içinde kaIıyordu. O yazıda söylediğim başka bir şey vardı, onu es geçtiler: Benzer bir sözüTanpınar ydlar önce yazmıştı... "Türkiye'de bir roman var, ama kendi ulusal sınırlan içinde kalan, iç tüketime yönelik bir roman. Uluslararası düzeyde kendinden sözettirecek bir roman yok," diyordum. Çok kötü bır edebiyat öğrentmigörüyoruz Buna karşın edebtyatçtntn kendini yetiştırmesı dıl ile kultürün içinde kalmast gerektyor. Bu bazSa romanın geleceğı hakkında nedüjünuyorsunuz ? Yalnız edebiyat öğrenimi ile de ilgili değıl. Romanın geleceğini ctkileyen daha geniş çaplı etkenler var. Türkiye'nin için ' CU M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 228 J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle