03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kur'an Ansiklonedisi ğı "âyet"leri oluşturan sözcülderdir. Buna benzer birkaç çalışma, eskiden yapılmıştı, özellikle Arap araştırmacılar Kur'an'dageçen sözcüklerin bir "Sözlük/Lügat" durumuna getirilmesinde çok çaba tüketmişlerdi. Ancak Turan Dursun'un çalışmasında ayrı bir özellik, ayrı bir yöntem vardır. Turan Dursun başka kaynaklardan, Arap dili dışında sergilenenlerden, Müslüman olmayan uzmanların çalışmalanndan da yararlanmış kimi sözcüklerin Arapça'ya geçiş yollarını, bilimsel kaynaklannı sergilemiştir. Kur'an'dan doğan yorumlara dayalı "bilimler"e "îslam bilimleri" demek gelenektir. Bu bilimlere de tefsir, hadis, fıkıh, kelâm (belli bir anlamda) denir, hepsinin kaynağı Kur'an'dır. îşte Turan Dursun, bu sözcükanlatım özelliklcrini de göz önünde tutarak, hangi sözcüğün hangi bilim dalında etkin olduğunu, yeni bir anlatım gerektirdiğini vurgulamıştır. incelenen sözcüklerin hangi bölümde (âyette) hangi anlamlarda geçtiği, kökenbilim yönünden hangi dilden geldiği gösterilmiştir. Yazar, özellikle, sözcüklerin anlamsal içeriği üzerinde dururken, ne gibi yorumlara elverişli olduğunu, yine Kur'an'dan örnekler getirerek açtklıyor, böyle okuyunca geniş bir bakış açısı sağlıyor, belli bir nedene dayanarak düşünme odağını daraltmıyor. Burada, okuyucunun yanlış anlamaya yönelmemesiiçin.kısabirörnekverelim: Yazar, kimi sözcükleri açıklarken, Türkçe söylenişlerini de örneklendirmiş, bizim konuştuğumuz dildeki karşılığını da vermiş. Sözgelişi "abdest", Farsça'dan dilimize geçmiş, Kur'an'da yoktur, Arapça buna " vuzu" denir, el, ayak, baş, ağız, burun gibi yerlerin abdest almmada, ayrı sözcüklerle anlatıldığı biliniyor. Turan Dursun, Kur'an'la gelen görevlerin, işlemlerin, eylemlerin yapılmasında, değişik "mezheb"lerinyorumlarınadayerveriyor,çalışmasını belli bir kurumun görüşüne dayandırmıyor. Bu tutum, yurdumuzda yenidir. Kur'an Ansiklopedisi'nde uygulanan yöntemin başka bir özelliği de karşılaştırılmalı eleştiriyi gündeme getirmesidir. Yazar, Diyanet Işleri Başkanlığı'nın Kur'an çevirilerinden alıntı örnekler verirken, kendi eleştirel görüşünü desergileyerek sorunun yaygınlaştırılmasını sağlıyor, okuyucuyu alışılagelen bir anlayışın, yorum yönteminin oylumuna çekmiyor, orada alışılmış bir açıklama getirmiyor. Yazann üzerinde durduğu ilginç örneklerden birini verelim: Bu örnek Kur'an'da "Meryem Suresi"nin otuzuncu bölümcüğüdür; çevirisi şöyle: "Ben abdullahım (Tanrının kuluyum), bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı... dedi." yazar "abdullah" sözcüğünü açıklarken: "Kur'an'da 'Abdullah' geçer, ama ad olarak değil, 'Tanrının kulu' anlamıylayeralır." Bu açıklama çok önemlıdir, nedeni şu: kimi araştırıcılar, Peygamberin babasının adının Kur'an'da geçtiğini, "Abdullah" olduğunu ileri sürerler bu yanlıştır, sonradan yorumlara eklenmiştir. "Abd" sözcüğü, tslam'dan önceki Arap topluluklarında dageçerliydi, ancak "kul", "köle" anlamındaydı. Nitekim "Peygamberin ataları arasında Abdu'lMenat (Menat'ın kulu), Abd'ulUzza (Uzza'nın kulu), Abdu'lMenaf(Menafınkulu),Abd'uşŞems(Güneşin kulu) gibi adlar almış olanlara kayıtlarda rasdanmakta." Yazar, burada kaynak olarak ünlü Arap tarihçisi Ibnu'lKelbi'nin Kitabu'lAsnam'ı (Putlar Kitabı)göstermiştir. Turan Dursun'un çalışması, Türk okuyucusu için, tartışmasız bir kaynak olacaktır, okuyucu Islamla gelen görevleri, işlemleri, buyrukları, kurumları bir yandan Arapça adlarıyla, bir yandan da Türkçe'de geçen karşılıklarıyla öğrenecektir. ö t e yandan, evrensel içerik taşıyan bir dinin kurucu öğelerini, düşünsel odaklarını, yararlanma kaynaklarını kendi dilinde okuma olanağı bulacaktır. Kur'an anlaşılmak içindir, anlamadan belleğe yerleştirmek için değil. Bu nedenle Turan Dursun, akıcı diliyle bu kitabın anlaşılmasında büyük emeği geçen bir aydın diye görülmelidir. Kur'an Ansiklopedisi'nin başka bir yeniliği, özelliği (Türkçe'de), değişik görüşler sergileyerek konuya duyulan ilginin kapsamını vermesidir. Bu çalışmayı sindire sindire okuyan bir kimse, Islam dininin, özellikle Kur'an dediğimiz kutsal kitabın, kimilerinin elinde bir yarar, bir çıkar aracı olduğunu, öyle anlatıldığını anlayacaktır. Özellikle, bugün toplumumuzda, Islam'ı savunur görünenlerin, Kur'an'a bağlı kaldıklarını ileri sürenlerin ne denli kandıncı, saptırıcı, Islam'ın özüne aykırı davrandıklannı öğreneceklerdir. Burada şaşırtıcı bir gerçek ortaya çıkıyor: Kur'an'da "mezheb", "tarikat" denen kuruluşların doğmasına elverişli bir anlatımın, sözcüğün bulunmadığı. Bunu yıllardan beri söyler, savunuruz. Bir süre benim de içinde bulunduğum Nakşbendi kuruluşunun daha başlangıçta bir Iran saptırması olduğu, Kur'an'ı inceleyince, onda bu tür yapılaşmalara uygun bölünmclerin yer almadığı açıklığa kavuşacaktır. Işlenen kavramlar açıktır, sözcüğün kökenine gidilince Islam'ın hangi etkiler, etkenler altında doğup biçimlendiği, sonradan ne gibi aykırılıklann (Lid'atların) tslam kapsamıncia yorumlandığı anlaşılıyor. Turan Dursun kesin yargıya yönelmiyor, ancak verilen alıntı örnekler, durumun anlamını ışığa çıkarıyor. Turan Dursun'a neden kızıldığı, öfke duyulduğu bu çalışmasında seziliyor; etkin neden Kur'an'ın anlaşılmasını, îslam'ın özünden kavranılmasını önlemek, birtakım çıkarcı yazarların saptırmalarını sergilemek. Tanrı'nın dediğini bir yana iterek, şeyhin söylediklerine bağlanan bir çevrenın Kur'an'a inanması tartışma götürür. Turan Dursun'un ardtnda bıraktığı devasa yapıtı üçüncü cildini tamamladı Nitekim, Turan Dursun da, bu özelliği derinden sezmiş, Tanrı sözleriyle kul deyişlerini karşı karşıya getirmiştir. Bu yapıt, Islam dininin ne denli toplumsal bir içerik taşıdığını, bir "devlet dini" olduğunu açıklığa kavuşturuyor. Daha öncc gelmiş tektanrıcı dinlerden nerelerde etkilendiğini, esinlendiğini gösteriyor. özellikle Arapça'ya başka dillerden geçen sözcüklerin açıklanışı okuyucunun önünde yeni bir çevren (ufuk) açıyor. Kur'an toplumsal bir gelişim gereğinin, gcrekiminin nesnel sonucudur, bu nedenle de yaşama bağlanır; onda soyut varlıklar azdır (tanrı, melekler, tinler bg.), anlaşıldıkça daha çok nesnel varlıklara ağırlık verdiği görülür. Özellikle yaşama değgin bölümler, o çağın Arap toplumunun durumunu bildirir, hangi düzeyde olduğunu açıklığa kavuşturur, benimsenmesi gerekeni kaçınılması gerekenlekarşılaştınr. Yazar, Kur'an'da geçen olayları, gündeme getirilen sorunları açıklarken, hadislere başvurduğu gibi, değişik kaynaklardan, özellikle ayrı "mezheb"lere bağlı yorumcuIardan (Malik, Hanbel, Şafıi, Hanefi bg.) alıntılar yaparak bir konu üzerinde ne denli çok, değişik görüşün sergilendiğini açıklıyor. Bu, ilginç bir durumdur. Kur'an'da geçen sözcük belli, sözlük anlamı belli oysa yorumcuların görüşleri değişik, kimi yerde birbirini yadsıyor. Islam dininin gelişimi, yayılması, anlaşılması konusunda bu değişik yorumların etkisi, tepkisi büyük tartışmalara, yeni "mezheb"lerin oluşmasına yol açmıştır. Bu olumsuz birgelişmedir, birlik değil dağımklık, bütünlük değil çözüklük yaratır, öyle de olmuştur. Nedeni şudur: Üzerinde durulan, tartışılan konu tanrısal bildirilerdir, bu nedenle de kutsaldır; bir felsefe çığın, sanat akımı, bilim kuramı değildir. Bilimin, felsefenin dayandığı ilkeler, kişılerin düşünsel ürünleridir, oysa Kur'an bir tanrı bildirisidir. Burada oldukça ilginç bir konuyu da sergileyelim. Turan Dursun şu hadisi aktarıyor: "Üç nedenle Araplar'ı sevin, sevin çün kü ben Arabım. Ve çünkü Kur'an Arapçadır. Ve çünkü cennet halkının dili Arapçadır." Yazar bu alıntının kaynaklarını gösteriyor (Arap sözcüğünü açıklarken). Şimdi bir de Şeyhülislam Yenişehirli Abdullah Efendi'den örnek verelim: "Sual: ehli cennet lisani arabi midiryoksa farisi midir? Elcevab arabi ve farisidir." Bu iki alıntı karşı laştırılınca, Kur'an'ın özünü iyice bilmeden .anlamadan yorumlara dalmanın sakıncaları aydınlığa çıkar. Oysa Osmanlı tarihi boyunca medreselerde Farsça okutulup öğretilmetniştir, bu gelenek son yüzyılda yıkılmıştır, tran dili (Farsça) dinsiz. sapkın (rafizi) dili sayıldığından din ilkelerinc dayalı kurumlarda pek öğretilmezdi. Osmanlı Şeyhülislamı Abdullah Efendi'nin "fetva"sını neye dayanarak verdiği bilinemez. Işte Kur'an Ansiklopedisi bu tür yanılgıları, eksiklikleri de gözler önüne seriyor. • Kur'an Ansiklopedisi, I • II III / Turan Dursun /Kavram Yayınları CUMHURİYET KİTAP SAYI 227 ..mi 1 ürk diliyle Kur'an çevirileri, yorumları neredeyse yediyüz yıla yakın bir geçmişe dayanır. Bu yorumların kimi sözcüklerin içeriklerine, kimi "âyet"lerin anlam kapsamına, kimi de açıklamalara dayanır. Bugün, efimizde sözcük açıklamalarına dayanan son kaynak, Turan Dursun'un ydlar süren çalışmasıyla, çabasıyla ortaya konan Kur'an Ansiklopedisi"dir. Ve bu ansiklopedi şimdi üçüncü cildine ulaştı. İSMETZEKİEYUBOĞLU slam ülkelerinde, en çok yorumlanan, incelenen, açıklanan, değişik yöntemlerle araştınlan başlıca kaynak Kur'an'dır. Islamın biricik • kaynağı oyan, hangi düşünceyle olursa olsun, tartışılması, eleştirilmesi yasaklanan bu yapıt, evrensel bir inancın, bütün insanlara seslenen, birlik isteyen bildirisidir. Tanrının, belli bir topluluğun, Arapların diliyle bütün insanlığa gönderdiği bu kaynak, yinc tslam ülkelerinde, çağlann akışı içinde, çok değişik yorumlara, açıklamalara uğratılarak, özünden yüzyirmi dolayında "mezheb"in, dörtyüz dolayında "tarikat"ın doğmasına olanak sağlamıştır. Yeryüzünde konuşulan büyük dillerin hepsine çevrilen Kur'an, günümüzde de önemli bir araştırma, inccleme konusudur. Türk diliyle Kur'an çevirileri, yorumları nerdeyse yediyüz yıla yakın bir geçmişe dayanır. Bu yorumların kimi sözcükJerin içcriklerine, kimi "âyet"lerin anlam kapsamına, kimi de açıklamalara dayanır. Bugün, elimizde son sözcük açıklamalarına dayanan kaynak, Turan Dursun'un yıllar süren çalışmasıyla, çabasıyla ortaya konan "Kur'an Ansiklopcdisi"dir. ABCdizimine göre, biraz Arap ABC düzenine dayanarak, sürdürülen çalışmanın başlıca dayana S AY FA 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle