05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Durrell'in en ilginç ve başarılı romanı: Afrodit'in Başkaldırısı Lavvrence Durrell ve modernizmin eleştirisi Kapak konusunun devamı. 10. dan çokçaokundu veövüldü. Yüksek satış rakamları sonucu cleştirel faaliyetlerin artması Durrell'a cdebi ünlüler mezarlığında sağlam bir yer kazandırmış gibiydı. Yirmi yıl sonra bunun pek de böyle olmadığını görüyoruz. Durrell'ın destekçileri vardı ve üretkenliğini sürdürdü, diğer projelerin yanı sıra son yirmi yılda yedi tane roman yayımladı (Tunc (1968), Nunquam (1970) ve Avignon Beslisi (19741985))... Son on beş yirmi yılda Durrell'ın ününde büyük bir düşme oldu, en azından Ingiliz dünyasında ve bu düşüşün eleştirel olarak incelenmesi gerek. Bu dramatik değişim neden meydana geldi? En basit açıklama yeni eserlerinin eskileri kadar iyi olmaması. Ama korkanm bu doğru değil, çünkü Durrell Ingiliz dünyasında gözden düşmckle birlikte Fransa'da büyük bir çıkış yaptı... Fransızlann edebi zevklerini tuhaf bulsak da Faulkner'ı herkesten önce keşfettiklerini unutmamak lazım... Durrell'ın ünündeki dönüm noktası Tunc ve Nunquam'ın yayımlanması oldu, îskenderiye Dörtlüsü'nün takipçisi olacağı düşünülen bu kitaplar hic de iyi karşılanmadı... Bu yüzden de bu ilci kitabın Dörtlü'yle farkını incelemeliyiz. Dörtlü'nün, D.H.Lawrence, Proust ve Joyce'un yarattığı ve genel zevke malolmuş modernist roman tarzı içinde yer aldığı için bu kadar fazla tutufduğunu kanıtlamaya çalışacağım. Afrodit'in Başkaldınsı bu tarza karsı bir başkaldırıyı ve bunun derinden cleştirisini sunuyor. Durrell'ın popüler (ve akademik) itibar kaybı eserinin kalitesindeki düşüşten değil ,kabul edilirliğindeki düşüşten kaynaklanıyor. Afrodit'in Başkaldırısı bence Durrell'ın en ilginç ve başarılı romanı... tskenderiye Dörtlüsü'nde Proust, Joyce ve Lawrence gibi belli başlı modernist yazarlann etkisini görmek hiç de zor değil. Temel figür olarak bir sanatçıyı kullanmakla, ama avnı zamanda bu fıgür ve eseri yaratan daha olgun sanatçı arasına bir bilinç farkı koymakla tskenderiye Dörtlüsü modernizmin önemli bir kalıbına oturur. Eser (hatta dünya) Justine ve Iskenderiye'yle hesaplaşmaya çalışan yazarlarla doludur. Darley'in birinci romanı Justine üzerincBalthazar'ın yaptıfiı yorumların ikinci kitap Balthazar'a ilham olması da bu kalıba uyar... Durrell'ın modernizm tarzında yazmak, hem kendini geliştirme hem de dünyayı temsil etrrje yolu olarak değerlendiriliyor... Deneyim düzensiz bir kaos, yazarın kendisi için yaşaması ve karşı koyması gereken bir kaos. Modern dünyayı bir kaos, bütürrlüksüz bir şcy olarak temsil etmekle Durrell, modernist roman ve şiir geleneğine bağlı kalıyor... tskenderiye Dörtlüsü'nde genç Darley Iskenderiye'deki hayatının kaosunu ve bölünmüşS A YF A lüğünü yaşıyor, sürgündeki daha olgun Darley bu kaosu, sanatında düzenliyor ve gerçek yazar bu kaosu hem Darley'i hem de başka yöntemleri kullanarak (buna tümüyle başka bir bakış açısından yazılmış üçüncü roman Mountolive de dahil) biraz daha düzenliyor. lskenderiye'nin kaosu sanatta temsil ediliyor, ama sanat tarafından, sanat eserinin karmaşık yapısı tarafından da düzenleniyor. Eserini karmaşık bir tarzda insa etmekle Durrell modernist geleneği takip etmiş oluyor... Modern dünya bir kaosturve bir kaos olarak sunulur; ama sanatcı, sanatının karmaşık yapısı sayesinde bu kaosu düzencsokar. Demek Dörtlü'nün ana temalarından biri sanatın yaşam üzerindeki kontrolü. Ama aynı ölçüde bariz ve modernist olan bir başka teması da hayatın (ve sanatın) diğer toplumsal kontrol biçimlerinden kaçışı. Sanat burjuva ahlakına ve bu ahlakı inşa etmeye yarayan özellikle cinsel baskılara meydan okur... Modernist sanat bunu, insan yaşamının d.dıa önceleri temsil cdilmesi uygun bulunmayan bazı yönlerini temsil ederek yapmıştır. Modernist romanın diğer örneklerinde de, buriuva geleneklcri ve ahlakından özgürlüğe çıkışı temsil ettiği için seks, tematik bir önem taşır... Burjuva ölçülerini aşma tarzı olarak seksı ciddiye alma geleneği şüphesiz tskenderiye Dörtlüsü'nde de biçimlendirici bir etkidir... Eleştirmenlere ve eminim birçok okuyucuya göre de cinscllik, daha önce sözünü ettiğim sanat ve sanatçı temasından çok daha önce gelir: Kuşkusuz Justine, Darley'den daha ilgı çekici bir karakterdir. Şu ana kadar yaptğım kısa inceleme tskenderiye Dörtlüsü'nün modernist edebiyatın ustaları tarafından kurulmuş temalara ve sanatsal geleneğe ne kadar uyumlu olduğunu gösteriyor... Dörtlü kendisine uygun bir zevk yaratmak zorundakalmamıştır. Modernlerin ardından yetişen okuyucuların zevkini tamamıyla tatmin etmiş, Wordsworth'un deyişiyle "bilincn çağnşım alışkanlıklarını doyurmuştur..." Durrell'ın bunu takip eden romanlan böylesi bir uyum göstermezler. Modernist modlara karşı çıkar, alay eder, onları alt üst ederler. Afrodit'in Başkaldırısı tematik, üslupsal ve biçimsel açıdan Dörtlü'nün öne sürdüğü değerlerin açıktan açığa ve derinlemesine sorgulanmasıdır. Bu esnada Durrell, bana göre Dörtlü'den çok daha ilginç bir roman yaratır. Ama Dörtlü'nün büyük başarısının ardında yatan kabul görmüs beğeniyle uysalca uzlaşmayı radikal bir biçimde reddetmekle, Durrell hem akademik hem de popüler okuyucusun u kaybetti... Afrodit'in Başkaldınsı'nın Durrell'ın daha önceki eserlerinde kullandığı tarzlar ve varsayımları nasıl sorguladığını Tunc'un ilk sahnesi gayet iyi gösterir. Kahraman ve anlatıcı olan Felix Charlock yayıncı ve psikoanalist olan iki arkadaşıyla yemektedir. Mevzu, Felix'in icat ettiği bir bilgisayar olan Habil'in üzerin de dönmektcdir, Habil'in insan davranışlarını önceden bilmesi konuşulur. Bu son dereee komik sahne eünlük yaşamın tanrılarını makaraya almakla Afrodit'in Başkaldınsı'sının ana temasını ortaya koyarjkontrol... Fclix, uluslararası gizemli bir kuruluş olan ve her şeyi kontrol eder gibi görünen Merlin için çalışan bir mucittir. Firma, piyasadaki bilinen her türlü metayı kontrolü altında bulundurmasına ek olarak kendisi için çalışanların hayatlarını da kontrol etmektedır... Tunc temelde, Felix'in Merlin'in kontroliinden kaçma girişiminin hikayesidir. Bu girişimde, bir uçak kazasında ölmüş gibi görünen yetenekli bir mimar olan Caradoc'tan ilham alır... Caradoc'a göre firmadan kaçma ya zamanı geldiğinde olur ya da asla; "aut Tunc aut Nunquam" ve "Tunc" o ümitli, isyankâr kaçış anını temsil eder. Ama iki kaçış girişimi de başarısızlıkla sonuçlanır, Caradoc ve Felix Nunauam'da bulunup geri getirilirler... Gençliğinde Atina'dayken Felix'in, sonradan ünlü bir sinema yıldızı olan Iolanthe adında bir sevgilisi olmuştur. Firmanın başı olan Julian, Iolanthe'yi bir saplantı haline getirmis ve hayattayken ona sahip olmaya çalışmıştır, ama Iolanthe yakasını ondan kurtarmayı basarmıştır. Ölümünden sonra Julian onun mümkün olduğunca gcrçeğe yakın bir modelıni yaptırma fikrine kapılır vebuprojeFelix'everilir... Modern bir Afrodit figürü olan Iolanth.e karşı çıkan tek kişidir ve bu karşı çıkışı Afrodit'in baskaldırısını simgeler... Iolantfıe'nin yapılışı ikinci önemli temayı oluşturur, taklit. Sanat Afrodit'in Başkaldınsı'nda da önem taşır. Ama burada söz konusu olan, sinemadır. Iolanthe için sanat, özgürlük ya da kendini bulma demek değildir; tutsaklık ve kontrol demektir... Her yerde gerçeklerinin yerini alan mekanik taklitler vardır. Böylelikle taklit teması kontrol tcmasıyla birlcşir: Afrodit'in Bajkaldıntı'nda taklitler ve mekanik reprodüksiyonlar tarafından kontrol edildiğimiz için özgürlüğümüzü kaybediyoruzdur... Durrell'ın, Afrodit'in Başkaldırısı'nda üzerinde çalıştığı daha geniş sosyal, teknolojık vc politik tuval daha önceki cserini aşar ve sınırlı odağının saflığını su yüzüne çıkarır... Felix'in yazarlığı bırakıp yayıncı olan yakın arkadası Vibart sayesinde yayıncılık en ı 4 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 229 J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle