Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Büyük, biz önünde diz çöktüğümüz için büyüktür. AYAĞA KALKALIM!/Mark Stirner GELECEGE BAKMAK/M. Alberl R. Hahnel 21. Yıizyıl İçin Katılımcı Ekonomi Eskiden kaba Marksizmle özdeşleştirilen "ekonomi, hayatı belirler" tezini maalesef çok çeşitli toplum kesimleri kabullenir oldu artık. İlişkilerimiz, aşklarımız, bugünümüz, geleceğimiz, kısaca hayatlarımız ekonominin "ipoteği" altında. Ekonomik gerekliliklerden söz edildi mi akan sular duruyor. Hayal gücünden yoksun politikacılar, ekonomi uzmanları ve gazeteciler "özelleştirme", "piyasa" gibi sözde zorunluluklar karşısında esas duruşa geçip, insanca yaşamaktan, özgürlükten dem vuranları "alternatifin ne kardeşim, bak komünizm de çöktü işte" diye paylıyorlar. Onların gözünde ekonomi kontrol ederek insani amaçlarla yönlendirebileceğimiz bir toplumsal faaliyet alanı değil, hayatımızı ona göre tanzim etmemiz gereken bir zorunluluklar alanı. Geleceğe Bakmak hem bu zorunluluk tasarımını reddetmesi hem de ya "piyasa ekonomisi" ya da "komuta ekonomisi" çıkmazını aşıp "katılımcı ekonomi" adı verilen bir üçüncü yolun uygulanabilirliğini kanıtlaması bakımından çok önemli bir yerde duruyor. Albert ve Hahnel verimli bir ekonominin hiyerarşik çalışma düzenini, eşitsiz tüketimi ve eşgüdümleyici faktör olarak da piyasayı zorunlu kıldığı varsayımına karşı çıkıyorlar. Yazarlara göre ekonomik hayatı dayanışma, eşitlik, özgürlük, adalet ve yaratıcılık gibi temel değerleri gözeterek diğer iki alternatiften çok daha verimli bir biçimde yönlendirmek mümkün ve son derece gerekli. Katılımcı ekonomi projesi, işyerlerinde hiyerarşik bir yapılaşmayı imkânsız kılan sürekli rotasyon ve herkesin eşit oranda yaratıcı ve rutin işler yapmasını sağlayan iş ö//eş/'m/engeliştirilmesine temel önem atfediyor. Böylelikle komuta ekonomisine oranla daha yaratıcı olduğu su götürmez olan piyasa ekonomisinin yaratıcılığın yaygınlaşmasının önüne koyduğu hiyerarşi engeli de aşılmış oluyor. Proje, üretimi sabit bir grubun değil çalışanlardan oluşan bir konseyin yönlendirmesi, üretim ve tüketim arasındaki dengenin herkesin bilgisayarlar yoluyla katılabileceği esnek ve demokratik bir planlama süreciyle sağlanması gibi somut ve ayrıntılarıyla serimlenen önerilerle geliştiriliyor. Hayatın her alanında özgürlük talep edenlerin ve somut projeler arayanların es geçmemesi gereken bir kitap Geleceğe Bakmak. 6ÜNDELİK MUTLUtUGA ALIŞMA/Anja Meulenbelt Utanç Bittföe "Butun kadınlar lezbiyendir, bazılarmm bundan haberi yoktur yalnızca" diyen Anja Meulenbelt'in bir başka kitabını sunuyoruz bu kez. Utanç Bitttnm devamı olarak da okunabilecek bu kitapta bir kadınla birlikteyken bir erkeğe aşık olan bir kadın anlat.ılıyor. Daha önce bir eşcinsel deneyimi olan, şimdi ise bir kadınla yaşayan çok çocuklu, sakin, evcimen bir erkektir bu... "Cinsel devrim" dalgasının dinamizmini yitirdiği yıllarda geçen roman, yayımlandığında feminist çevrelerde tepkiyle karşılanır. Kitaplarında lezbiyenliği savunan yazarın bir erkekle beraberliğini anlatması "harekete ihanet" olarak adlandırılır. Meulenbelt eleştirilere "kitaplarından daha hızlı ve derin yaşadığını, hareketin malı olmadığını" söyleyerek karşı çıkar. "Kadın hareketi sıcak bir yataktır. Ama aynı zamanda biri kaçmak istediğinde hepsi birbirini aşağı çeken yengeçlerle dolu bir kovadır" diyerek kendini savunur. Bu kitapta feminizm ya da aşk hakkında büyük fikirler, iddialı çözümlemeler yok. Birbirlerini seven bir kadın ve erkeğin sokak kahvelerinde içtikleri şarapların tadı, sakin sevişmelerj, hafta sonu miskinlikleri, kıskançlıkları, birbirlerini kaybetme korkuları, uyurken birbirlerini seyretmeleri, el ele tutuşmaları, "günaydın, iyi uyudun mu?" türü iddiasız konuşmaları var. Hayatının gündelik ayrıntılarını "sloganlarla" düzenlemek istemeyenler için... ORTAÇAĞDA ENTELEKTÜELLER/Jacques Le Goff T«rlh Aydınlanma aklı, kendi zorbalığını gizlemek ve tarihin "kötiTden "iyi"ye doğru bir "ilerleme" olduğunu kanıtlamak için Ortaçağı "karanlık bir çağ" olarak gösterir. Bu kitap, Ortaçağın da diğer zamanlar kadar "karanlık" ve "aydınlık" olduğunu göstererek bu yanılgıyı yıkan, bugün yenilik diye adlandırdığımız kimi düşünsel tavırların geçmişteki kökenlerine işaret eden bir tür "karşıtarih" çalîşmasıdır. Ortaçağda Entelektüelletöe batı aydınının dgğuş koşulları ve evrimi anlatılırken, modern kültürün temellerini oluşturan "hümanizma", "mikrokozmos insan", "doga" ve "akıl"ın tarihsel kökenleri de eleştirel bir biçimde sorgulanır. Entelektüelin emekçi olmak isterken aristokratlaşması, skolastikten kutsal cehalete geri dönüş, üniversitenin uluslararası niteliğini yitirerek millileşmesi ve poiitik çatışmaların aracı haline gelmesi Ortaçağdan çıkışın hiç de "ilerleme" sayılamayacak göstergeleridir. Ve ortaya çıkan entelektüel karşıtı bir "hümanist" tipidir: Bilimsel olmaktan çok edebi, akılcı olmaktan çok imancıdır; kapalı akademi ortamının ve siyasi iktidarın adamıdır. Günümüz "tek tip" toplumlarımn sunduğu hayat imkânlarının çoktan tükendiğine inanıyorsanız bu kitap size başka bir şeyi de gösterecektir: "Çok sesli" gelecek tasavvurları imkânsız ve hayali degildir; insani ık tarihi bunun mumkün olabileceğini gösteren örneklerle doludur. Yeter ki geçmişimize, "resmi tarihin gözlüklerini çıkararak bakalım. %* öyk« ÇALI HOROZU/Michel Tournier Ptyer Lot) Cad. 17/2 34400 Çembertlta^stanbul Tel. (0 212) 518 76 19 Fax (0 212) 516 45 77 ayrıntilar önemlidir!