Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İJir Kızüderili adı Montauk; Manhattan'dan yüz on mil uzakta, Long Island'ın kuzeyinde bir yer. Max Frisch, bu ıssız yerde genç mihmandarı Alice LockeCarey ile birlikte geçirdiği bir hafta sonunun öyküsünü anlatıyor "Montauk"ta aşığınsoluksoluğaanlatımıdırbu. Ancak, bu tutkulu âşık, kadınlara olan yaklaşımında hatalıdır özde: "Kötü huyum Male Chauvinism...kadının, köprücük kemiğinden yaratıldığı Hz. Âdem gibi davrandım: Gel izle benisanaöncülükedeyim"(M,67). İhtiben'e yoJcuk* 'lnsamn kendisiyle hesaplaşması', Max Frisch'in yapıtlarında çoğunlukla ana motifi oluşturur. Kahramanlannı oynadıklan toplumsal rollerden arındırıp, içlerindeki 'özben'e doğru yolculuğa çıkaran Frisch, "Montauk"dakendi somut yaşamında gerçekleştirir bunu. Kitabın en uzun episo ca. Ya içimizde yaşamayı sürdüren gerçekleşmemiş olasılıklar? Onları ise yalnızca düş yoluyla 'kurmaca' aracılığıyla anlatabilir insan. Öte yandan, yaşanan somut olayları aktarmak zaten olanaksızdır. Çünkü insan bir olayı aktanrken, onu bilincinin öznellik süzgecinden geçirir, olayı değiştirir, onu yeniden 'kurgular.' Biyografi bir kurgudurFrisch'egöre. Gerçeğin 'kurmaca'da yattığını söyleyen Max Frisch, "Montauk"da bilinçli olarak "hiçbir şey 'uydurmamak' istem(emektedir), ne algıladığı(nı) ve muhtemel okuyucuları düşünmeden" (M, 96) yazmaktır amacı. Kendisine Alısılmısın dısında bîr özvasam övküsü... •• YILDIZ ECEVIT | yüzyılın büyük yazın ustalarından îsviçreli ; yazar Max Frisch'in (19111991) bir ürünü daha Türkçede: "Montauk". Bir Kızılderili adı Montauk; Manhattan'dan yüz on mil uzakta, Long Island'ın kuzeyinde bir yer. Frisch, bu ıssız yerde genç mihmandarı Alice LockeCarey ile birlikte geçirdiği bir hafta sonunun öyküsünü anlatıyor "Montauk"da. Kurmacanın yer almadığı, tümüyle yazarın öz yaşamı üzerine kurulmuş bir öykü bu. Edebi eserde, yazannın özel hayatının izlerini keşfetmeyi, eleştirmenler çoğu kez kendileri için başarı sayarlar. Oysa yazarlar bundan hiç hoşlanmaz. Otobiyografik oluş, edebiyat piyasasında kurmacanın zararınadır, bir eksi puan gibidir. Max Frisch'in tiyatro eserleri ve özellikle de romanlarına kendi hayatından çok şey kattığı, yaygın bir görüştür. Bu nedenle Frisch, eleştirmenlerin "neyin aslı nedir" türünde dedektifliğinden usanmış ve tamamıyla "gerçek gerçekliğe" dayanan, kurmacaya yer vermeyen bir roman yazmaya niyetlenmiştir. "Montauk"yu Almancadan dilimize çeviren yazın bilimci Gürsel Aytaç, Max Frisch'i bu kitabı kaleme almaya yönlendiren eğilimi böyle açıklıyor önsözünde. uydurmaksızın; kendi gerçeğini dile getirmek için olaylar uydurmaksızın; buluşlara sığınmaksızın. Topluma karşı sorumluluk aracıhğıyla yazarlığını savunmaya kalkmadan; mesajsız". (Montauk, 108) Gerçekten de Max Frisch, yaşamda oynadığı "rol"lerden annmaya, bu rollere uygun olarak giyip çıkardığı kostümleri bir kenara itip okur karşısında çınlçıplak kalmaya çalışır burada. Bir itiraflar kitabıdır "Montauk", bir hesaplaşma arenasıdır, bir meydan okuyuştur; bir yazarın okuruna, eleştirmenine ve her şeyden önce de kendisine meydan okuyuşudur. Meydan okuyuş, somut bağlamda ana öykünün içeriğinde de yer alır: O tarihte ikinci karısı Marianne Oallers .ile evli olan Frisch, bir hafta sonu "kaçamağını" "belgelemektedir" "Montauk"da. Yapıtlannın ana motiflerinden biri, 'bir burjuva kurumu olarak evlilik', giderek salt 'kadınerkek ilişkisi' bu kitabında da büyük yer kaplar Frisch'in. Kitabın belki de en etkileyici bölümleri; tutku, sahiplenme, kıskançlık, aldatma/aldatılma öğelerinin sarmalındaki iki romantik ilişkinin anlatıldığı episodlardır: Frisch'in Marianne ile olan evliliği ve ünlü Avusturyalı yazar îngeborg Bachmann ile olan birlikteliği. Yaşamı nesnel gözlüklerden algılayan, yapıtlarında akılcı kahramanlar üreten ve onlara 'duygu' sözcükleri kullandırmaktan kaçınan Frisch, Bachmann'a olan aşkını şöyle anlatır "Montauk"da, "Ben onsuz yaşamak istemiyorum. Roma Non Risponde, ona bir gece boyunca ve bir gün boyunca ulaşamayacağımı aklım almıyor." (M, 101) Sevgilisine her saat başı telefon edebilmek için saati kuran ve telefonun yanında uyuyan tutkulu bir du, tngilizce başhklar kullandığı bu metnin "You are a rich man..." diye başlayan ve eğitimini tamamlamasına parasal katkıda bulunan, kendisine her alanda büyük destek veren arkadaşı W. ile olan ilişkisini anlattığı bölümdür. Yaşamının ilk yılları kısıtlı olanaklar ıçinde geçen Frisch, bu çok yetenekli aristokrat arkadaşı karşısında o dönemler duyduğu'ezikliği özellikle vurgular sanki. Aşağılık duygusu, yaşlanma ve ölüm korkuları olan, "yalnız başıma olunca sanat beni hiç ilgilendirmiyor" (M. 14) diyen, yayınlanndan hiçbirini okumamış olan sevgilisi Lynn'in yanmda kendini çok daha iyi hisseden (M. 24), "tanımadığı ve okuyucu olduğu ortaya çıkan biri ansızın (ona) hitap ettiğinde ödü kopan" (M, 45), insanca özellikler taşıyan sıradan biridir "Montauk"da bize anlatılan Max Frisch. sorar: "Okuyuculan hoşnut etmek, eleştirmenlere iş vermek için mi yazıyorum?" (agy) Sonra büyük harflerle yazar: "Bu içten bir kitaptır, ey okuyucu" (M, 136). Ancak, arkadan gelen küçük harf tümce kuşku yüklüdür: "Ama neyi saklıyor ve niçin?" (agy) Frisch'in kendisiyle hesaplaşması bu kez yazınsal ölçütler bağlamında gerçekleşmektedir. 'lşte ben buyum' diye sunduğu biyografisi, bilir ki Frisch, yinc de bir şeyleri 'saklamaktadır'. Çırılçıplak bir varoluş olanak dışıdır. Max Frisch'ten biyografik bir ürün: Montauk Yaşafflgerçeği "Ben kendim için yazıyorum. Toplumhangisi olursa olsun benim işverenim değildir; ben de onun rahibi ya da en azından öğretmeni değilim" (M, 24). Toplumsal angajman, kimlik sorunsalı, yaşamoyun ikilemi ya da kuşkunun objektifinden yansıyan bir yaşam gerçeği... Neyi anlatırsa anlatsın, o bir rahip ya da öğretmen değildir. Onda gerçek bir sanatçıda olması gereken estetik bir kuşku vardır her şeyden önce: 'Biçim' kuşkusu. "Montauk"da da kendini geleneksel yazın ölçütleri çerçevesinde anlatmaz Frisch. Zamandizimini delen bir kurgusu olan; 'Ben', 'O' ve kimi yerde 'Sen' anlatımı kullanılan; Ingilizce sözcükler, alıntılar ve şiirsel tümcelerle yabancılaştırılmış; bir satırla 14 sayfa arasında değişen uzunluktaki bölümlerden oluşan; içinde Bachmann'ın, Giacomett'in tanıtımında önemli rol oynayan, kitabın çevirmeni Gürsel Aytaç'ın dediği gibi 'Montauk' anlatımıyla alışılmışın dışında bir özyaşam öyküsü. Max Frisch'in eserlerini bilenler, onun yazarhğını tanıyanlar, 'Montauk'nun tadına daha çok varacak." (M, Önsöz)B Montauk / Max Frisch /Çeviren: Gürsel Aytaç / Gündoğan Yaytnlart / 142.S. SAYFA 9 Blçlm içerik lllşklst "Montauk" kitabının bir başka özelliği de somut gerçekliğin bizim bağlamımızda bir insanın biyografisinin o insanı anlat madığını savunan ve bu nedenle de kendini 'kurmaca' aracıhğıyla yansıtmaya çahştığını söyleyen bir yazarın 'biyografisini' içermesi. Yapıtlarının tümünde yeni biçim arayışlan sergiler Frisch; biçimiçerik ilişkisi üzerinde sürekli düşünce üretir ve bu düşünceleri yapıtlarında deneyseller. "Gantenbein" romanında 'öyküsüz' bir varoluş özü yaratmaya çalışır; güncellerinde ise gerçek kimliğini yansıtabilmek için bilincini sergilemeyi dener, somut yaşamını soyut gerçeğinin içinde eritir, yok eder. Ona göre insan, biyografi adı verilen tek bir yaşantıdan oluşmaz. tnsanın biyografisi, içinde taşıdığı sonsuz olasılıklardan, rastlantısal olarak gerçekleşmiş biridir yalnız tarafiarkltabı Anlatılan, yalnızca 1974 mayısında Montauk'da geçen bir hafta sonu öyküsü değildir. Frisch yaşamının, kitabın yayımlandığı 1975 tarîhine kadar olan bölümünde önemli yer tutan olayları, insanları, düşünceleri, eğilimleri, bu iki gün süren öykü ekseninin çevresine serpiştirmiş, özyaşamını öyküleştirmiş "Montauk"da. "Otobiyografik, evet otobiyografik. Kişiler CUMHURİYET KİTAP SAYI 222