23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AFRODİT'İN BAŞKALDIRISI/Lavrrence Durrell Rei Bütün "has" okurlarda derin bir iz bırakmış o müthiş iskenderiye Dörtlüsffnün yazarı Lavvrence Durrell'ın en az onun kadar etkileyici bir başka romanını sunuyoruz... Afrodit'in Başkaldınsı'nda olaylar AtinaİstanbulLondra üçgeni içinde, Merlin adlı uluslararası bir şirket etrafında geçiyor. Merlin, Doğuistanbul kanadını bir kardeşin, BatıLondra kanadını bir diğerinin yönettiği son derece karanlık, siyasi anlamda çok etkili ve dünyanın dört bir yanındaki yetenekli insanların girmeye can attığı dev bir şirketler topluluğudur. Atina'da bir "bellek ve öngörü makinesi" üstünde çalışmalar yapan bir mucit şirketin dikkatini çeker, istanbul'a çağrılır. Mucit, alımlı, gizemli, Doğulu ve sinir hastası bir kadın olan "son kardeş"e âşık olur, şirkete en tepesinden girer... Durrell, kapitalizm ve teknoloji merkezli modern kültürel değerleri inceler ve eleştirirken yer yer bilimkurgu tekniklerinden yararlanır. Olayları denetleme gücü neredeyse tanrısal boyutlara varan Merlin'e ya da onun temsil ettiği müteşebbis kültüre karşı verilen amansız özgürlük mücadelesini anlatırken, karakterler arasındaki aşknefret ilişkilerini de olağanüstü bir derinlikle işler, insan olmanın anlamını sorgular... Doğu ve Batı kültürleri içindeki insanlar birbirlerinden ne bakımdan farklıdırlar? Kişi, kültürünü ne ölçüde aşabilir? "Yanılsamaların en verimlisi" olan özgürlük neden bu denli gereklidir, insan ne kadar özgür olabilir? insanın yarattığı bir şey (bir robot, bir şirket, bir sistem) kendisinden daha özgür olabilir mi? İnsan, belleği olan bir yaratık olmanın ötesinde nedir? Aşk ve yaratım kurtuluş mudur? Güzelliği ve acımasızlığıyla insanı iliklerine kadar sarsan bir roman. Müthiş bir edebiyat şöleni. İnc*Um* Cantzen, ülkemizde hiç bilinmeyen ve haksız yere 'terörizm' ve 'kargaşa' ile özdeşleştirilen anarşizm hareketinin Proudhon, Kropotkin, Bakunin, Landauer ve Malatesta gibi klasik savunucularının düşüncelerini güncel uygulanabilirlikleri açısından değerlendirdiği bu kitapta, anarşizmin solun ihtiyacı olan 'proje üretme' sürecine canahcı katkılar sağlayabileceğini gösteriyor. Sosyal demokrasinin tıkandığı, işçi sınıfına dayalı geleneksel marksist çizginin etkisizleştiği bir ortamda, antiotoriter, şiddet karşıtı, özyönetimci, ödünsüz özgürlükten ve karşıhklı yardımlaşmadan, ademimerkeziyetçi federatif yapılardan yana bir anarşizmin gündeme geldiğini söylüyor. Önüne asıl hedef olarak, "devletin toplumsallaştınlmasf ve "toplumun devletsizleştirilmesr süreçleriyle insanın her türlü tahakkümcü yapıdan kurtulup özgürleşmesini koyuyor. Bunun mücadelesinin de bir değil birçok cepheden sürdürülmesi gerektiğini, bu sürecin kargaşaya değil zenginleşmeye yol açacağını ileri sürüyor. Ekolojiye özel bir önem atfeden Cantzen, insanmerkezci ve sanayileşmeci zihniyetin doğayı nasıl tahrip ettiğini anlatırken kimi çevrecilerin "doğanın kendi içinde bir anlam ve değer kaynağı olduğu ve insanın ona ayak uydurması gerektiği" yolundaki düşüncelerinin içerdiği tehlikelere dikkat çekiyor. Doğaya anlamını eninde sonunda insanın kendisinin verdiğini vurgulayıp, doğayı insanın emrindeki sınırsız bir yağma alanı olmaktan çıkartmak gerektiğini belirtiyor. Gelecek kuşaklar için değil kendimiz için özgürlük talep etmekten ve bunu hemen hayata geçirmekten yana olan bir kitap Daha Az Devlet, Daha Çok Toplum. Hayatı ertelemekten bıkanlar ve sahici altematifler arayanlar için. DAHA AZ DEVLET DAHA ÇOK TOPLUM/Rolf Cantzen CUMA/Michel Tournier Roman Günümüz Fransız edebiyatının en büyük yaratıcılarından olan Michel Tournier'nin başyapıtını sunuyoruz bu kez. Tournier yaşadığımız hayata anlam verebilmek için hikâyelere ihtiyacımız olduğunu düşünen ve kolektiflik kazanmış hikâyeler denebilecek mitosları da ciddiye atan bir yazar. Temel kaygısı Batı kültürünün temel mitoslarını dönüştürerek bambaşka anlamlandırma ve yaşama imkânlarına işaret etmek! Yazdığı bu ilk romanda ise Batı modernliğinin "girişimci birey" kültünü, "vahşileri ve doğayı uygarlaştıran beyaz adam" imgesini, "üretim, tüketim" tapınmasını ve "zaman, düzen, disiplin" kaygısını en özlü biçimde ifade eden Robinson mitini paramparça ederek, heyecan verici bir doğa/düşünce sentezini muştulayan çok farklı bir mitoloji inşa ediyor. Cuma ya da Pasifik Arafı Spinoza'dan LeviStrauss'a, Hegel'den Sartre'a bir dizi düşünüre atıflar içeren bir düşünce romanı olmasına karşılık bir macera romanı kadar da sürükleyici. Edebiyatla da düşünülebileceğini gösteren müthiş bir örnek. Düştüğü adada Batı kültürünü minyatür boyutlarda yeniden kuran Robinson'un, önce doğanın, sonra da kendine köle yaptığı 'vahşi' Cuma'nın "başkalık"larıyla yüzyüze gelmesi anlatılırken, bütün bir tarih Cuma'nın kahkahalarıyla yeniden yazılıyor aslında. Batı akılcılığının ipliği pazara çıkarılırken "başka" türlü düşünmenin ne denli mümkün ve gerekli olduğu gösteriliyor. Bu nefis romanı ve Deleuze'ün yazdığı sonsözü dikkatle, tekrar tekrar okuyalım ve kendimize şu soruları soralım: Hayatımızda hem bireysel hem de toplumsal anlamda "başkaları" var mı gerçekten? Başkalarının olmadığı, olsa bile dikkate alınmadığı, ezildiği, yok sayıldığı bir hayat dayatılmıyor mu bizlere? Başkası yoksa ben var mıyım? Ayrıntı olarak Cuma'yı yayınlamaktan özel bir haz aldığımızı belirtiyor; edebiyata inanan ve sahici soruların peşinde olan herkese tereddütsüz öneriyoruz... YAKINDA: Demokrasi ve Sivil Toplum/John Keane, Tarih ve Tin/Joel Kovel, Tuhaf Hava/Andrew Ross, Medya, Ulus ve Devlet/Philıp Schlesınger, Sağlığın Gaspı/lvan llllch, Bir Varoluf Estetiği Olarak Etlk/Michel Foucault, Geleceğe Bakmak/Michael AlbertRobın Hahnel AYUNT1 Plyer Lotl Cad 17/2 34400 Çemberlıtaş/lstanbul Tel' (0 212) 518 76 19 Fax: (0 212) 516 45 77 ayrıntılar önemlidir!...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle