Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
dı) için yazmış olduğu" elegy "de yer alıyordu. tkinci şiir toplamı Anka ve Kaplumbağa (The Phoenix and the Tortoise, 1944), Rexroth için 1930'lardan çıkışı simgeler. Açıkhavaya çıkmış olan şair, varolan dünyayı yarı uyanık algılarla kavramaya, sayıklamalarla yorumlamaya çalışmaktadır. Kuşkusuz, bu şiirlerde de trajik tonlar vardır. Fakat asıl önemlisi, Anka ve Kampumbağa'da çoğıınluğu aşkınlık arayışının banşsever ideallerle kaynaştığı şürleroluşturuyordu. 1940'larda Rexroth, Harvard'da dersler veren Alfred North Whitehead'in düşüncelerinin etkisiyle aşkın tanrı kavramının yerine organik gelişmeyi temel alan bir felsefi kavrayış kazandı. Bu kavrayış, görünürde kaçınılmaz ve zorunlu olduğu sanılanın gerçekte her zaman bir seçeneği bulunduğu inancını vererek 1940'ların karamsar ruh halini birölçüde de olsa da ğıtıyordu. West Park'taki manastırda okumaya başladığı İskoçyalı teolog John Duns Scotus'a ilgisi de yeniden canlandı. Aynı zamanda, Alman mistiği Jacob Boehme'e de yöneldi. "Silezyalı kunduracı feylesof'un sözünü ettiği aydınlatıcı parıkı anlannı çocukJuğunda Rexroth da yaşamıştı. Boehme ona evrenle olan ilişkisini ussal olmayan bir temelde açıklama olanağı veriyordu. Fakat asılilginç olan, Marx'ave komünist partisi'ne de aynı dönemde yakınlaştı(2). Rexroth, 1940'ların sonlarında San Francisco'da bir araya gelen anarşişt eğilimli şair, yazar ve sanatçıların olıışturdukları liberter çevrenin önde gelen isimlerinden biriydi. Liberter çevre, 1920 ve 30'larda Greenwich Village (New York) ve Şikago'ya egemen olan köktenci atmosferi 1940'ların San Franciscosu'nda canlandırmayı amaçlıyordu. Liberter çevredeki yazar ve sanatçılar San Francisco Rönesansı'nın öncüleri sayılırlar. Sonradan Beatnikler arasında yer alacak şairler de liberter çevreye dahildiler. tkinci Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda Amerika'nın aktörel ve sanatsal değerlerine karşı çıkan beat akımı şair ve yazarları, bir süre için Rexroth'u bir önder, bir "guru" olarak kabullendiler. Rexroth, Allen Ginsberg ve Lawrence Ferlinghetti ile birlikte San Francisco ve New York City'de caz müziği eşliğinde şiir okumaları düzenledi. Gerçekte caz, Rexroth'un şiirinde önemli bir yere sahiptir. Eliot Weinberger'in yerinde önerisiyle, Rexroth şürini anlayabilmenin, duyabilmenin en iyi yolu onu caz eşliğinde okumaktır (3). Rexroth, okurla buluşabilmesi bakımından şiire cazın eşlik etmesinip önemli olduğunu vurguluyordu. Öldürmeyeceksin (Thou Shalt C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 0 5 Not Kill) başlıkh şiirinde Charlie Parker ve Dylan Thomas arasında kurduğu bağ bu bakımdan ilginçtir. Rexroth'un San Francisco Rönesansı'nın ve beat akımının öncülerinden sayıldığı dönemde yayımlanan en önemli şiir kitabı Yeryüzünün Savunmasında (In Defense of the Earth) 'dır. Dylan Thomas'ın ölümünün ardından kaleme aldığı bir elegy ve aynı zamanda güçlü bir protesto şiiri olan Öldürmeyeceksin de bu kitapta yer alıyordu. Bu şiirinde Rexroth, Charlie Parker ve Dylan Thomas arasında yakınlıkbulur. İkisi de yaşadıkları çağın trajik kahramanlarıdırlar. Bu dünyanın kötülüklerine karşı koyabilmek için ikisi de aynı silaha sarılmışlardı: Bütünüyle lirik sanat. Yaşadıkları çağın ruh ve nabzını, karmaşa ve hüznünü bu silah sayesinde yakalayabildiler. Rexroth sonuçta, özyıkıma yönelmiş olan Dylan Thomas ve Charlie Parker'ın ölümlerinden maddiyatçı ve duyarsız modern toplumu sorumlu tutar, çünkü, onların özyıkınıı gerçekte bu dünyanın yıkımlanna, kıyımlarına karşı bir savunmaydı. Bütün acımasız kıyımların, gaz fırınlarının, hava saldırılarında kentlerin üzerine bırakılan bombaların, makineleşmenin karşısında şair ve caz müzisyeni düşgücüne ve kişisel bir dine sığınmışlardı. Öldürmeyeceksin, etkisini uzun süre duyurmuş olan sarsıcı bir şiirdir. O denli ki, öldürmeyeceksin örneği olmaksızın Ginsberg'in Uluma'y1 yazabileceğini düşünmek güçtür. William Carlos Williams, Rexroth'un bu tutkulu ve hatta histerik ağıtının çoğaltılarak Amerika'nın bütün kampuslarına birer kopyasının gönderÛmesini önermişti. Rexroth'un düşmanları ABD kapitalizmi, sosyalizmi yozlaştıran Sovyet bürokrasisi, çokuluslu şirketler, düzene uygun insanlar yetiştiren akademik kurumlar, kilise ve bunların işleyişlerinin dolaysız sonuçları olan sömürü, eşitsizlik, totaliter yönetimler, konformizm, cinsel baskı, dinsel hoşgörüsüzlük, akademik sığlık idi. Bazen bir şair, bazen kuramcı olarak söz aldı. Sözün ye tersiz kaldığını kavradığında bir örgütleyici olarak çalıştı. Birçok kötenci akım ve örgüt ile yakın ilişki kurdu. Dünyanm Sanayi îşçileri (rv7W), John Reed Kulüpleri, (çok kısa bir süre için) Komünist Partisi, Sivil Haklar Hareketi, beatnikler, hippyler, feministler... Bunlardan bazılarının içinde bir militan olarak yer aldı. Eliot Weinberger'e göre Rexroth aslında, "devrimci umutsuzluk" çağının şairiydi. Rexroth ve kuşağının hayatları birer düşkırıkları kataloğuydu (4). Kronstad denizcilerinin isyanının bastırılması, Ispanyol cumhuriyetçilerinin yenjlgisi, HitlerStalin paktı, Moskova duruşmaları, Hiroşima... Rexroth, kuşağını derinden sarsan tüm bu düşkırıklıklarının şürini yazdı . Ancak vurgulamak gerekiyor, bu kuşak, tüm düşkırıklıklarına karşın yeni güzel bir dünya yaratma kararlılığınıasla yitirmemiştir. Sivil haklar hareketinin ilk şampiyonlarından biriydi Rexroth. 1960'ların ıınıut ve iitopyalarını hemen kucakladı. Daha yerinde bir anlatimla, 1960'larda muhalif genç insanların yücelttiği idealler, onun uzun yıllar beslediği düşlerdi. Genç insanlarla kolayca özdeşleşti. 1960'ların getirdiği iyimserlik şiirine de yansıdı. 1930 ve 40'larda yazdıklarına egemen olan o trajik ton silindi. Gerçekte, 1960'larda daha çok denemeler kaleme aldı. Bunların en önemlileri Alternatif Topium (Alternative Society, 1971) başlığı altında yayımlandı. Rexroth sözü edilen denemelerinde, devrim dalgalarının yükselişi bakımından 1968 ve 1848 yılları arasında yakın benzerlikler bulur. Rexroth'un politik görüşleri, ondokuzuncu yüzyıldan itibaren, kayıtsız, koşulsuz ilerleme mitine inanan sosyalizme muhalefet olarak gelişen anarşişt gelenek içinde düşünülmelidir. George Woodcock'ın "eleştirel karamsarlık" olarak da tanımladığı bu muhalif tavır kuşkusuz, geleceğin sorunlu olarak bugünden daha iyi olacağına dair naif ve yarı dinsel inançtan arınmıştır. İyi bir hayat maddi zenginliklerden beslenmez. Hayatı iyi kılan, zenginleş tiren yalın yaşantılardır. örneğin, kentteki mütevazi bir apartman dairesi, ormandaki ya da göl kıyısındaki bir kulübe bireyin ruhunu sonsuz zenginliklerle doldurabilir. însanın salt doğadaki bütün canlılarla değil, aynı zamanda doğa güçleriyle de uyumunu savunan Rexroth böylelikle, David Henry Thoreau'dan Murray Bookchin'e değin ıızanan "yeşil anarşişt" gelenek içindeyerini alır. Rexroth'a göre şiir, "vizyon"dur. O'nun için bu sözcüğün değişik anlamları vardır. Bir anlamıyla vizyon, bilincin yaratıcı süreçleriyle ilgilidir. Doğanın bağrında derin düşünmeyi, meditasyonu ve düş kurabilme yeteneğinin enginliğini ifade eder. Vizyon, aşkınlaşma deneyimlerine özgü uçsuz bucaksızlıktır; sanki okyanusta sürükleniyormuş duygusudur. Ilk bakışta, Aristoteles'in "kathasis" anlayışına çok yakın olduğu düşünülebilir. Ne ki, Rcxroth'a göre şiir arındırmadan, duyguları saflaştırmadan daha fazlasını yapar. Şiir "komünyon"dur. Katılma, paylaşma ve dostluktur. Rexroth'un sözlüğünde vi^yon, aynı zamanda muhalif bir tavırdır. Modern toplumdaki kişiliksizleşmeye, yabancılaşmaya karşı duruştur. Vizyonu "bir edim" olarak niteler Rexroth. Estetik yoğunluğu olan katışıksı/. bir edim. Vizyon edilgen bir yansıma değil, dinamik bir dönüşümdür. Şiiri gerçek kılan özdür. Daha açık bir anlatımla, has şiir ancak vizyonla yaratılabilir.Vizyon sözcüğünün Rexroth için ifade ettiği bütün bu anlamlar dikkate alındığında, onun şiirinin hem soyut, hem de tensel, kösnül olduğu görülür. Kabbala, hassidizm, Hıristiyanlık, Budizm gibi dinsel ve mistik kaynakların yanı sıra anarşist düşüncelerden, ütopyacı değerlerden de beslenmiştir bu şiir.Şiirseverlere bir hazine armağan etmeyi amaçlayan İyi Şeyler Yayıncılık şiir dizisinin dokuzuncu kitabı olarak iki yıl önce yayımlanan Aşk ve İsyan Kenneth Rexroth'un onsekiz şürini içeriyor. Aşk ve İsyan, sizlere bu mistik ve anarşist şairin poetikpolitik dünyasına açılan kapıyı aralayacak çok değerlibiranahtar. • Aşk ve İsyan/ Kenneth Rexrolh/ Çev.: Cüven Turanl tyı Şeyler Yayıncılık, BirinciBasımArahk 19°A. Notlar: (1) Eliot Wemberger," At the Death of Kenneth Rexroth"(Kenneth Rexroth'unölümünde), Sageırieb, Vol. 2, No. 3,1983,s. 50. (2) Rexroth'un gençlık yıllarıyla ılgılı genıj bılgı ı<,ın bkz. Lında Hamalıan, A life of Kenneth Rexroth (Kenneth Rexroth'un Hayatı), W. W. Norton and Com., New York, 1991. (3) Eliot Weinberger, a.g.y., s. 49. (4) Eliot Weinberger, a.g.y., s. 48. S A YF A 9