04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bir yazar, iki sair ve Fazıl Say RUŞENHAKKI Mehmet Semih, Hilmi Kayıhan, Hilmi Haşal ve bir piyanist... ünler haftalara, haftalar aylara, aylar mevsimlere devrile devrile geçti zaman; bir yıl önce bir bebek olarak dünyamıza inen 1993, yaşlanmış biri olarak çekip gitti dünyamızdan; bir başka bebeğe, 1994'e hoş geldin dedik... Masamın üzcrinde bir süredir, 1993 doğumlu üç kitap; Mehmet Semih'in, "Türk Edebiyatında Mahlaslar, Takma Adlar, Tapşırmalar ve Lakaplar"ı, Hilmi Kayıhan'ın "Çatıdaki Çığlık"ı, Hilmi Haşal'ın "Yol Boyu Notları" duruyor. Dünyanm En Haksız Yere Dayak Yiyen Adamı Selâhattin Bey'in, Gözlüklü Beyefendi'nin, Hurda Kralı'nın öykülerini yazıp, sorulduğunda, "Umutla Yaşıyoruz Efendim" diyen ve bu arada iki antolojiyi de ("Türk Mizah Hikâyeleri Antolojisi", "Türk Taşlama ve Hiciv Antolojisi") gün ışığına çıkaran Mehmet Semih'in bu yeni kitabını da, edebiyatımızın başvuru kitaplarından biri olarak selâmlıyorum. * İSKİ ve İLKSAN skandallarıyla çalkalanan; Erdal İnönü'yü SHP Genel Başkanlığı'ndan uğurlayıp koltuğu Murat Karayalçın'a armağan eden; Tansu Çiller'i ikinci kez DYP Genel Başkanlığı'na getirirken, parti içinde küskünler ordusu yaratan; Bedrettin Dalan'ı bir kez daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na heveslendiren; 2 Temmuz'da Sıvas'ta Madımak Oteli'yle birlikte 37 can insanı yakan; bu da yetmiyormuş gibi giderayak Abidin Dino'yu da alıp götüren 1993'enedemeli? Ne demeli Uğur Mumcu'nun katillerinin bulunamayışına? Hilmi Kayıhan gibi bir çığlık mı salmalı: "geceden gelip/ taradılar gündüzü/ çatla'dı çekirdeği evrenin/ alev aldı yer yüzü/ yer yandı/ gök yandı/ alaflandı her yanım/ şaşırdı kuşlar/ hangi ışığa/ kanat çırpacaklar/ yerde mi güneş/ gökte mi yer/ kim kopardı yıldızları/ avuçlarıma/ ateşi kim koydu/ denizi yakan/ ateşi bırakan kim/ nerde yağmur/ kar nerde/ kar yağsın üstüme/ yorgan olsun/ yorgun bedenime". G yorum; kentin üzerine çöreklenen pis içindedir/ her yolculuk bir yaşam içinhava, midemi bulandırıyor. Üç büyük de/ çizgisi dolambaçlı karmaşık/ yazgazetenin ansiklopediler savaşından sız süreç gidilen sürçe sürçe ki önce ne kadar kaçarsak kaçalım, yarattıkları yüreğini tanımalı insan/ herhangi bir kirlilikten kurtulamıgunün saat yirmidöryoruz. Siyasi partiledünde/ acı bir sıkışrin yerel seçimlere yömayla mengenede ya nelik ağız dalaşlan da da/ yeni bileylenmiş Mehmet Semih'in, bungunluğumuza bıçak yüzü değmiş"Türk Edebiyatında bungunl'ik katıyor. çesine/ birdenbire başlayan yanmayla/ Hilmi Haşal'ın Yol Mahlaslar, Takma sıfır sıfırı aşırmış süBoyu Notları'ndaki, Adlar, Tapşırmalar ve rüklerken/ akrebi "sustum kınadım payelkovan/ yani zaLakaplar"ı, Hilmi ralı pislikleri ve birer man/ karşı kıyıya birer acıları yıktım" Kayıhan'ın "Çatıdaki geçmiş uzaklaşırken/ dizesiyle ayağa kalktıÇığlık"ı, Hilmi Haşal'ın yüreğini tanımalı inğımda görüyorum dısan/ doğanın gelgeç şarda olup bitenleri; "Yol Boyu Notları" kapısında olağanIzmit Körfezi'nin bit1993'teyayımlanmışüç dır tüm duyulan ve tiği balçıklı kesimde kitap. Ruşer Hakkı, bu görünenler/ terli elidenizi dolduruyorni uzatıp/ bir bardak lar. Doldurulan alana üçkitabın su içmeli insan/ki yauluslararası fuar ve çağrıştırdıklarını şamak güzel ve gehipodrom yapılacak. reklidir /her şeye her aktarıyorbizlere. Dalıp gidiyorum... ^ ^ ^ ^ şeye karşın/ düşten "her yaşam bir yol ^ tatlı bir sevgili de gelebilir görünüye/ başlangıcıdır/ ışıkla/ yani güneşle çıkmutluluk anlarından/ işte o an/ umumalı der atalarımız/ kitaplardan birkaç dunu tanımalı insan yarına kararlıysa/ dizecik azrkla her yaşam bir yolculuk n'edip neyleyip dayanmalı/ sevdalıysa/ çünkü insan sevince insandır en çok/ ve sevince dost/ gerçeğe gündoğumlarını içecek pencereye." Pencereyi seviyorum. En çok da tren pencerelerini. Yıl 1980. Bahar ayları. Trenle İzmit'ten Ankara'ya gidiyorum. Ahmet Say ile buluşuyoruz. Ahmet Say, Muzaf fcr Buyrukçu, Metin Altıok ve ben Tavukçu'da hamsiyle rakı içiyoruz. Arnavut Prensi Muzo'nun hamsileri, kılçıklarından arındırılmış geliyor. O, hamsiyi başka türlü yemezmiş. Her neyse. Akşam oluyor, Ahmet Say, "Oteli boşver, bizde kalırsın" diyor. Evine gidiyoruz. Oğlu Fazıl Say'la tanışıyorum. ü n yaşlarında, cin gibi bir çocuk. Odanın içinde top oynııyor, babasıyla bilek güreşi yapıyor. Sonra piyanonun başına oturup, aklımın almadığı güzellikte bir şeyler çalıyor. Kendibesteleri de varmış... Ahmet Say bir ara, "Bırak onları da, Ruşen Hakkı sana bir şeyler anlatsın, onları çal" diyor. Biryağmurlugecede yaptığım İzmit Ankara yolculuğunu anlatıyorum. Fazıl çalmaya başlıyor. Gözlerimi kapayıp dinliyorum... Trenin soluk alıp verişleri; istasyonların sessizliğini delen satıcıların sesleri; trenin köprülerden geçerken çıkardığı daha değişik sesler; geceyi ıslatarak daha da siyahlaştıran o yağmur ve hüzün... Nerden mi anımsadım durup dururken Fazıl Say'ı? Masamın üzerinde krem rengi dört sayfalık bir belge duruyor. ü n ve arka sayfalarında "FAZIL SAY PİYANİST" yazısı, iç sayfalarında Fazıl Say'ın yaşamöyküsü ve yabancı müzik eleştirmenlerinin Fazıl'ın sanatı üstüne yazdıkları... Bir güzellik de Fazıl Say'ın kartı: "Yeni yılda esenlikler diliyorum, derin saygıyla." O anda içime düşen gülü alıp, piyanosunun üzerine bırakmak isterdim, çok daha güzel bir dünya için... • Türk Edebiyatında Mahlaslar, Takma Adlar, Tapşırmalar ve Lakaplar/ Mehmet Semih/ Anahtar Kıtaplar Yayı nevi, 1993/84s. Çatıdaki Çığlık/ Hilmi Kayıhan/ 1993,64s. Yol Boyu Nothn/Hilmi Haşal/ YeniBiçem Yaytnlart, 1993/48 s. SAYFA 11 Körfez Küçük Sanayi Sitesi'ndeki gazetenin penceresinden İzmit'e bakıC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 0 5 Piyanist ve bestecı Fazıl s
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle