Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yasam Kullanma Kılavuzu FATIHOZGUVEN Her okura lazım bir kılavuz Georges Perec'in "Yaşam Kullanma Kılavuzu" , çevrilmesinin tüm zorluğuna karşın başarılı bir çeviriyle dilimize kazandırıldı. 99 bölümden oîiışan bu yeni insanlık komedisi, Paris'in bir sokağında bir apartmanı anlatıyor. Binlerce sözcük, insan, yer, eşya bu kitabın konusu durumunda. ünyanın eninde sonunda bir kitaba girmek için var olduğunu söyleyenler, ya da bir ar.siklopediciler kuşağının zaman içinde yeni bir gezegen kuracağını kuran fantezistlcr, aslında kitaplarla ve okumakla ilgili aforizmatik çılgınlıklar peşinde olan umarsız okurlar tnıdır (ilki yanılmıyorsam bir şairdi, ikincisi ise her ne kadar benzersiz de olsa, bir hikâyeci, ) yoksa kitabın dünyaya eşit olabileceği fantezisinde akla yatan bir yan var mı? Biraz dünyadan ne anladığınıza bağlı. Bir zamanlar dünya sizin için, bir zamanki Ege Denizinin üst ııcuyla alt ucu arası gibi bir şeyse, hepsinden önemlisi de buna şu, şu kadar dize yazacak kadar inanıyorsanız, İlyada ve Odissea gibi 'dünyaya eşit' iki kitap yazabilirdiniz. Yada dünya, sizin için, oturduğunuz kasabadaki kadın D erkek ilişkilerinin defalarca kurulup bozulabilen yapbozuna eşitse, (ve siz buna şu, şu sayıda roman yazacak kadar inanıyorsanız, vb. vb.) o zaman Jane Aıısten'in ya/dığı kitapları diyelim ki yazabilirdini/. Başka bir deyişle, dünyayı nasü bir 'fındık kabuğu'na sığdırmak istediğinize bağlı. Ya da bağlı 'idi'. Çünkü dünya eskiden daHa kolay bir yerdi. Iletişimin yolları sınırlıydı. Homeros'un farkında olmadan, çağdaşıysanız ve Grönland'da yaşıyorsanız, IIyada ve Odissea umurunuzda olmaksızın yaşar giderdiniz, zaten büyük olasılıkla kolektif bilinçaln sağolsunsizin de ona benzer bir yola çıkışkahramanlıkeve dönüş mitosunuz vardı ve size yetiyordu. Jane Austen'in İngiltere'sinde yaşıyor idiyseniz, zaten (uygar) dünyanın orası olduğuna emin gibiydiniz. Oysa dünya gitgide karışık binyer oldu, dolayısıyla edebiyat da. İnsanlar orayaburayagitmeyebaşladılar, ilişkiler ve ilintiler ağı genişledi, her insanın kendi bireysel kaderini beraberinde getirdiği (içinde yaşadığı toplunıun kaderiyle koşut ya da çelişik ularak) duygusu girdi romana; sosyoloji, psikoloji, dolayısıyla bilinçaltı, görselliksinema, dolayısıyla kişiyle imgesinin ayrışması, 'yazarın kendi kilabırıı yazıştm seyreden bir gcnç adam olarcık oloportresı', yani kitabın bir yapıntı olduğu bilinci, en son da, diyebiliriz ki, 'yazarın, kcndı htabını yazıştnı seyrettigını btlen, fakat btbmyormuş gibi ya da bırkıliyormuş, btr bil»ıtyortmt$ gıbı \apan bir genç adam olarak otoportresı', yanioyun... Bu arada, dünyayı bir rofnana sığdırma işi biraz kenarda köşede mi kalmıştı ne? Yazarın bunca kendisiyle ve zanaatiyle meşgulolduğu bir noktada, dünyayı bir romana sığdırma projesi de biraz unutuldu gibi oldu. Diyelim Peter Handke'nin kimı romanlarını hatırlıyorum ki, bir marangozla diğer bir marangozun masa yapımı üzerine karşılıklı konuşmalan kadar 'uzmanlaşmış', 'mesleki' şeylerdi. Oysa yukarıda saydıklarımın hepsi, • tek tekhâlâ un ve ^ekerdi, helvayı yapmak ise kişisel dehayfa ve kuramcılara, son modalara, akımlara onıuz silkebilmekle ilgiliydi. Dünyayı bir kitaba sokmak hâlâ mümkündü. 1975te Georges Perec bunu yaptı ve adını da haklı bir iddiayla "Yaşam Kullanma Kılavuzu" koydu. Bu kitap nihayet Türkçe'de var. "Yaşam Kullanma Kılavuzu"nda dünya belli sayıda dairesi olan bir Paris Apartmanı'na sığacak kadar küçüldü (ya da büyüdü, 'apartman'ın neresinden baktığınıza bağlı olarak). * * w Georges Perec. dünyayı bir kıtaba sokmayı basardı ve adınıda Yasam Kullanma Kılavuzu' koydu Kıtabı Turkceye Ismaıl Yerguz kazandırdı SAYF A 12 Perec'in sayımdökümim yaptığı binlerce şeyden biri olan Madam de Beaumont'un salonundaki, "'...gelışmesı kuntrol alttna alınmi!), yavaşlatılmış, değişlırilmiş, pratik olarak büyümedığınden ve yetişttrenlerın soyledıklertne gore mukemmelhklen, gosterılen maddı ozenden çokyetiştirıcinin duşünsel yoğunlaşmasma hağlı olduğundan, düşünsel olgunluğun hatta ihtıyarltgın butun belirtilenm sunan," Japon bonsai'lerinin tarifi, bir bakıma.çağdaş romanın çıkmazının da bir tarifi gibi. Perec'in bu garip bitkiyeöncelıkle yaptığı aşılardan biri, onu romanın altın çağında sahip olduğu bir özelliğe yeniden kavuşturması. Her insanın, her roman kişisinin bireysel bir kaderin, dolayısıyla kendine ait bir hikâyenin taşıyıcısı olduğu duygusuna... SimonCrubellier Sokağı No: ll'deki kapılardan içlerine girdiğimiz bazen dolayısıyla, hayatların, hayat hikâyelerinin,hikâyehayatlarınçeşitliliği,roC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 2 0 5