25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Metin Üstündağ bir şair mi? Antolojilere girecek mi? Şiir dergilerinde hiç şiirlerine rastlayan oldu mu? Yoksa bir öykücü mü bu adam? Oyküleri herhangi bir yerde yayımlandı mı? Hiçbir öykü ödülü aldı mı yazdddarı? Yoksa bu adam bir düşünür mü? Oturup sabahtan akşama kadar, hiçbir şeyi düzenli gitmeyen hayatlarımız üzerine ahkam mı kesiyor? Okuyun kitabını vekararınızıverin. Metin Üstündağdan "m'öyküler": Mavra Zamanı Hayata "mavra" yapmak MUHSIN KIZIIKAVA S etin Üstündağ, zamana teşhis koydu. Her şeyin, herkesin bir zamanı var; Üstündağ'ın yaşadığı zaman şimdi "Mavra Zamanı"... "Bir mezbeleye ireklenen zaman"da, sorular soruyor stündağ. "îbre biz miyiz, ibre zaman mı?, Kimin zamanı bunlar ve kime yaşıyoruz?" "Her şey bir oluş, bir oluşturu§ halinde... ne başlayış ne bitiş... bir müzmin, bir kronik, bir sürekli oluşturuş." Kimse istediği şey olamıyor. İşinden memnun olan yok. Umuda en çok gereksinen bir dönemde, gelecek kaygısı taşıyor insanlar! "9O'lı yılları acaba nasıl anımsayacak zaman" sorusudur canalıcı olan ve hayatımızı biçimlendiren. Kitabının girişinde ".. .anımsadığım her şeyi yazıyorum...dünyanın, hayatın, insanların ve herkesin her şeyin bendeki izlerini.. .hiçbir karşılık beklemeden.. .sadece ve sadece tek yapabildiğim bu olduğu için..." diyor ve "mavra"larına başlıyor. Ve düzyazıyı, hemen hemen çok az kişinin yaklaştırabildiği kadar şiire yaklaştırıyor. Metin Üstündağ bir şair midir? Antolojilere girecek mi? Şiir dergilerinde hiç şiirlerine rastlayan oldu mu? Yoksa K İ T A P SAYI 2 0 3 M bir öykücü mü bu adam? oyküleri herhangi bir yerde yayımlandı mı? Hiçbir öykü ödülü aldı mı yazdıkları? Yoksa yoksa bu adam bir düşünür mü? Oturup sabahtan akşama kadar, hiçbir şeyi düzenli gitmeyen hayatlarımız üzerine ahkâm mı kesiyor? Belki de yazdıkları üzerine, insanda bu kadar çok soru sorduracak başka bir yazar yok Türk edebiyatında. Bugüne kadar yazdddarına, çizdiklerine (aynızamandakarikatürçiziyor) bakarak onu değerlendirenler henüz onu bir yere "konuşlandıramadılar". Sıkıştıklannda da, "mizahçı" deyip işin kolayına kaçıyorlar. Bugüne dek "ciddi" diye telakki edilen hiçbir edebiyat dergisinde, yazdığı şiirler veya öyküler üzerine "ciddi" bir yazıya rastlanmadı. Üstündağ, hep haififçe alaya alınan, pek ciddiye alınmayan ve genellikle ömürleri kısa olan birtakım mizah dergileri paratezinde ele almdı. Ve ona haksızlık yapıldı. Belki de haksızlığın en büyüğü şiire ve öyküye yapıldı. îlk çıkışı "LangadanV'la yaptı Üstündağ. Langadank yeni bir türdü; o başlattı. "Duvar yazıları" olarak tanıtıldı langadanklar. Oysa bunlar sadece "duvar yazıları" değildi. Langadanklarda, hayatımızı kuşatan, bizi sarmalayan, üzerindebolcalaf ettiğimiz, ancak yüksek sesle ifade etmekten çekindiği miz her şey vardı. Her biri, ciltlerce kitap dolduracak yığınla karmaşık "şey"i Üstündağ, ikişer, üçer dizelerle, küçük şiirlerle ifade etti. Sonra, adına "M'öyküler" dediği, yine kendine özgü, yine denenmemiş bir türe el attı. "M'öyküler" deneme değildi, öykü değildi, belki de şiiri, denemeyi ve öyküyü de kapsayan, hayatın küçük aynntılarıydı. O ayrıntdar ki, "burdan köye" her şeyi kapsıyordu. Ve Metin Üstündağ, hâlâ birçok ları için "mizahçı"ydı. Oysa yazdıklarında sadece mizah yoktu; komiklik olsun diye yazılmış şeyler hiç değildi. Hayata dairdi onlar; benim hayatım, senin hayatın. en çok da, îstanbul'a gelmiş, doğasını, lüksünü, estetiğini i§gal etmiş, ama ona uyum sağlayamamış, kenarına düşmüş, yani kısacası köyünü tstanbul'a taşımış, hayatım burada "düzene" sokmaya çalışmış insanlar vardı. Ve hâlâ, şu anda da yazdıklarmda bu tema var; aynı hava var. Ona şimdi bulduklan sıfat "gizli şair". Aslında o bir mizahçı, arada bir "ciddi şiir"ler de yazıyor kanısı hakim. "Gizli şair"liği belki de pek dergi "muhabbetine" girmemesindendir. Şiir dergilerinde ürünlerine pek rastlanmaması, onun şair olmadığını getirmez. Ancak şair olmak için şiir dergilerinde görünmek zorunludur diye bir kural vardır ve o bu kuralı ihlal ediyor. Ürünlerinde, şiir, öykü şairliğin, öykücülüğün edebiyat dergilerindeki karşılığını aramıyor. Tersine, şairliğin, öykücülüğün hayattaki karşılığıdır onun arayışı ve o bu arayişın karşılıksız olmadığını çoktan anlamış bile. Şimdi, şiirle, öyküyle ilgili bir şeyler yazmak isteyen hemen hemen herkes bir biçimde onun da görüşüne başvuruyor veya adını anıyor. Ancak bu görüş alma sürecinde, onu ne olarak aradıldarını net olarak ifade etmiyorlar. Belki de onların gözünde henüz şair olarak rüştünü ispatlamadığından", bu dünyada sadece bir "ayrıntı"dır: bir "renk"tir. Çorbada tuzu olması gereken bir "umut veren"dir. Işin bir de mizah dergisi boyutu var. Yani bir şairin, bir öykücünün pek içinde yer almak istemeyeceği bir "handikap" olarak mizah dergiciliği. Mizah dergiciliği, son zamanlarda, pek çok nedenlerden dolayı, oldukça ayağa düşurüldü. Büyük sermaye bu alana da el attı. Dolayısıyla bu dergiler "ciddiyetini" önemli ölçüde yitirdiler. Birkaç istisna hariç... Bu istisnalara verilebilecek en iyi örnek de şu anda "Leman" kaldı. Oysa, örneğin mizah dergileri tarihinde önemli bir yere sahip olan "Marko Paşa" ve bir zamanların "Gırgır"ı, aynı zamanda ciddi birer edebiyat dergileriydiler. "Marko Paşa"da yazan o dönemin birçok mizahçısı bugünün önemli şairi, önemli öykücüsüdür. Yine birçok öykücü, ilk öykülerini "Gırgır"da yayımladılar. "Marko Paşa" ve "Gırgır" döneminden sonra, edebiyatın yeniden mizah dergilerine yansıması Metin Üstündağ'la oldu. 'Limon" dergisiyle başlayan, "Deli"yle süren ve "Leman"la devam eden süreçte, mizah dünyasma Küçük Iskender şair, Hulki Aktunç hem şair, hem öykücü, Cezmi Ersöz röportajcı olarak katıldılar. Mizah dergilerine edebiyatı taşıma görevini üstlenen Üstündağ'ın girişimi, sözkonusu yazarların da bu "gayrı ciddi"alana girmelerine neden oldu. Yine bu dergilerde, Murathan Mungan'ın, Cemal Süreya'nın dizeleri, Cemil Meriç'in felsefi metinleri hep Üstündağ'ın köşesi aracılığıyla mizah okuruna ulaştı. "Bu bulutlar Pablo Neruda'ya da mı görünen bulutlardır, bu denizler Oğuz Atay'ın da mı baktığı denizlerdir" sorusunun yanıtını öğrenmek istiyorsanız mutlaka okuyun "Mavra Zamanı"m. "Geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman ve Çingeneler Zamanı"ndan sonra çok iyi gelecek. • Mavra Zamanı m'öyküler/ Metin Üstündağ/ Pararttez Yaytnlan/176s. SAYFA 17 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle