05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ittıhatve Terakkı Cemiyetı uyesı ve Edırne Mebusu RızaTev fik ki bu âna kadar çuval dolusu şurada duran bu kitaplarr okunıadınız, zaten okuyazmadınız. Bir kere vakil yok ve mesleğinize mütt'allik şeylcr değil, o halde ben size istediğim şeyleri gösteririm, bazılarını da ketmederim, çiinkü yalnız isimlerinden bir şey anlaşılamaz. Buna inanı^ınıza taaccüp ediyorum.' diye'beyânı mülâhaza ettim ve birazgüldüm. Onlar da güldüler ve cevaben: 'Biz sizden eminiz, siz doğru söyler bir adamsınız; hem bunları okumuşsunuzdur, vaad ettikten sonra hangileri mıızır ise elbet tcslim edersiniz' dediler." Ne diyelim, Allahlık adamlar. Rıza TevHk, hiç sevmiyor polisleri, hiçsevmiyorhafiyeleri. Diyorki: "He men yüzde kırkı hiçbir işe yaramadık ları için polis olmuşlar." Bunlardan bir tanesi de şöyle anlatmış: "Ben, bana hakaret eden bir âdi polisin hakkından gelmek için hat iye yazıldım." Şimdi bir daha soruyorum: Gülmcli miyiz, ağlamalı nııyız? Feylesot Rıza Tevtik, hiç kuşkusuz, hayli ilginç, çelişkilerle dolıı hir adam. örneğin, olaylara, Musta(a Kemal'in baktığı gibi bakamamış aına, onu iyi tanımış ve bir gün Sadrazam'a şöyle demiş: "Paşa hazretleri, Mustaia Kemal lJaşa yı buradan uzaklaştırmışsınız ve keııdisini mütetıişlik hizmeıiyle hütiin Anadolu'yu dolaşmaya memur etmişiniz. Hattâ Izmir'i bigayrihakkın istilâ eden Yunan ordusunıın tenkili vazilesinı de kendisine vermişsiniz. Bu işlerin uhdesinden gelecek bir zat olduğuna benim de kanaaüm vardır. Fakat size şimdiden arzediyorum ki gider gitmez sizin o emrinizi isiihlai ile tenkid ve reddeyleyecek ve kendi başi na istediği gibi ve anladığı gibi hareket eyleyecektir (...) En evvel utak bir vesile ile muğber olacak, istifasını verecek, sivil ve müsiakil bir vatandaş olarak kendi hesabına çalışacaktır ve sırası gelincede ilanı isyan edecektir." Ferit Paşa bunları duyunea sapsarı kesilmiş. Ben bu kitabı sevdim. Sevişimin bir nedeni, yukarıdaki gibi, yakın tarihimize kendi çapında bir ışık tutuması ise, bir nedeni de, yer yer, küçük tarihten, yanı büyük tarih kitaplarında bu C U M H U H İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 7 7 laınayacağımız ayrıntılardan da sözetmesi. Ben bunlara çok meraklıyımdır. Orneğin, Vahdettin'in çok sigara içtiğini, Damat Ferit Paşa'nın domuz eti yediğini, (eylesofun şiirlerini en çok bir kebapçının beğendiğini ve Clemence au'nunsesininçokinceolduğunu,"Biraz da ben konu^ayım"ı okuduktan sonra öğrendim. Rahrnetli feylesof Doktor Rıza Tevfik, "Tarihe zerre kadar inanmam ve ehemmiyet verrnem" diyor ama, ben öyle düşünmüyorum ve okuduğum bu kitap, biı dönemin tarihinden kesitlerledolu. • Biraz da ben konuşayım / Kıza Tevfik/İletişim Yayınları RızaTev fık.boy sırasına guredız dığıkız larına nasıhat edıvor Ûnde kuçukkı zıMunı se, orta da Sel ma ar kadabu yukkızı Suad Yılmaz Erdogan yazdığı gibi yaşıyor Hüzünbaz Öyküler içinde sürdürdüğümüz yaşamda en bozuldıığum şcylerden biri, "şu ayrıntıyı nasıl olur da gözden kaçırırsın?" sorusu olmaya başladı. Tamam, ayrıntıtarın önemini kabul ediyorum. Ama ayrıntılar öylesine bir hızla akıp gidiyor ki gözlerimizin önünden, Coca Cola reklam filminin arasına sıkıştırılan cola şişesi gibi, gel de yakala. Profesyonellik işte bu kosjiıllarda ve bu hı/.da cırtaya çıkıyor. I Ierke\ birin ı i planda kullanmasıgereken ayrıntıla rı çekip alıyor yaşamdan. Onun dışında kalanları bize yazarlar sunuyor. Kimi yazarlar yaşamın ayrıntılarını oldııgu gibi, kimileri yorumlayarak, kimile ri sorgulayarak sunuyorlar. Kimileri de sorgulayarak sunarken hem bazı aynntılarla hem de sorgu yöntemleriyle son derece gırgır geçerek vapıyoılar bu işi. Ozaman da Yılmaz F.rdoğan'ın Hüzünbaz Sevişmeler'i gibi bir öykü kitabı çıkıyor ortaya. Yılmaz, diyelim kı Köprüaltında oturmuşuz bir vakitler ve kafayı çekip kendimizee önemli konııları tartışıyoru/, kesinlikle bir arka masada tanıktır tartışmamıza. Aslında ayın şavkının sazımı/.ın iistüne vurmaMnın st)lculuğumuzun bir ölçütü olmayaeağını düşünüp duruyordur ve oturup şöyle bir şey yazacaktır: "Sazı döven kim? Kaç zaman daha çalışsa müziğe benzeyebilir bu kelpetenle tırnak çekişmesir' Neden çalmaya çabalıyor? Birileri Onu zorluyor mu? Çalmasa daha iyi olmaz mı? Herkes hangi güciin etkisiyle, sanki saz çalınıyonnusftasına türküler heba edivor. Kim bu teuıvüzü durduraeak? Ve hep aynı lürkülerı soylenıck nıecburi mi? Bir yiğit guıbete gitse ba^ına neler gelebilir? Buna bayram günü deniyor diye niçin barışalım? Belki çelişkimiz uzlaşmaz, belki kanlı bıçaklıyız da Halilim aman kur^unsaçacağı/?" Oysa biz kimbilir nasıl bir hıı^u içinde bağıraçağırahaykırıyoruzdurotüı küleri... Hayır, Yılmaz sadeee böyle yazan değil, aynen yazan gibi yaşayabilen de biridir. Her zaman bir ayin gibi ger çekleştirilen imza günlerinde okur bulamayan yazarlara, domates ya da gömlek saian sokak satıcıları gibi, koi; vatandaş, en yeni yazarlar, en ta/.e lı kirler, en son çıkan kitaplar burada, koo^ vatandaaş diye okur çağırabilecek kadar ayrıntılara geleeek lepkileri deneyen de biridir. Boynuna ulusal siyasalkültürel kimliğini asar, sadeee ve sadeee yazacakları uğruna öeüleri makaraya alır. Gerçekten alır. Kimi gün yaptığı espriler yü/.ünden lıalk mahkemesinde yaıgılanacağından na sıl korktuğıınu anlaurken ıl.ıha büyük eezaları hakedebileeek denli komik espriler yapmaktatlıraslında. Ne îjeyh Said'in, ne Kassemk) nun, ne Arit'in yerinin eksikligini hissede bilirsiniz. Ve o kimi yakalarsa ona yazar. Aslında mühendis olacakken Levent Kırca'ya yarım, Yasemin Yalçın Tiyatrosu'na tam oyun yazdı. Televizyonda iki yılı aşkın bir süredir yaymlanaıı "Umııt Taksi'nin senaryosunu yazarken aynı dizide oynayan Yılmaz Rrdoğan'ın Hüzünbaz Sevişmeler kitabını, bu kitabın özellikle "Köprüaltım, Ve'lerim, Vesaire'lerim" ve "Eşkiya Sözü" öykülerini şiddetle tasviye ediyorum. Inanın arkadaşım olduğu için değil. • Hüzünbaz Sevişmeler / Yılmaz Erdoğan /Sel Yayınalık 191 s. HALIL NEBILER lın size bir tartı^ma konusu. Çağınıı/ devrimler ve karşı devriıııler çağı mı, leknoloji çağı mı, iletişim çağı mı, elekt ronik çağı mı, yeni dünya düzeni diye adlandırılan, kimilerinin tek kutuplu dünya da dediği Amerikan İmparatorluğuçağı mı, süratçağı mı? Sürat çağımıza damgasının ne kadarını vıırdu, ne kadarını beceremedi bilemiyorum ama, adına ne dersek diyelim, bu çağda gündelik yaşaının hızı bana hep baş dondürücü gelmi^ür. Va him olan da şu ki bu hız her gün, her an geometrik bir artış gösteriyor. Bu ritm A SAYF A 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle