Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bir kitaptan, yazılı bir ürün olmaktan başka, öte bir nabzı var"Yürüme'nin: Sesler,harfler,heceler,kelimeler, 'tümce'ler, tıpkı bir kum saatinde olduğu gibi, ters çcvrildiğinde, geldikleri ilk yurd'a doğru gerisin geri yürütülür, bir başina, iki başına, birlikte, birbirine doğru yürünür, diye düşünülebilir. sökünedişi. İlk emekleme, ilk ayağa kalkış, ilk adım. (Bekleyiniz, work in progress: "Ayak".) Yürümeyi öğrenme güçlüğüyle yürüme aczi içine düşüş arasında gcçip giden hayat, hayatlar. Onun, onların içinde yol almak, yön bulmak, yitirmek, yer değiştirmek, yer değiştirdiğini sanmak. Sayfadan sayfaya "Yürüme"k. 4. Biz, yürümeye başladığımızda, 1960'ların sonları, kimbilir kaç kişiydik? Yol'unu, yollarını hepten yiti renler çıktı aramızdan. Bir yiti rip bir bulanlar; yol'dan korkan lar; yolculuk yorgunları. Yürüyüp gidenler şimdi neredeler? Yürüyüşsüz hayatlar nasıl? Yol'un burasında, sorular erken. Bir eylem olarak Yürüme'k seçilmiş Bir eylem olarak Yürüme'k 1 imi kitaplar, çekirdeklerinde durayazan güç, içimi/de yaydıkları halkalann yaratıp besledikleri etki ilc yerlerini belir lcrler: Başucu mudıırorası, zihin merkezi, imgelem ırafusıı raıı, yoksa bizi içimizdeki durmadan beklemiş, dışımızdan hiç beklenmemiş bir eylemc, bir edime yönlcndirecck apayrı, büsbülün özel mir yer mi bıınu çıkageldiklerinde aıılar, anlamdınr, anlamlandırabiliriz. Yazrlırkın yazıldığını, yapılırken yapıldığını iyikötü bildiğim bir kitaptı "Yürüme." Sonra, şimdi, çıktı, geldi, çıkageldi, neden sonra. Onu tabiihemen tanıdım. Bir ön ve bir arka kapağın, bir sırt ve üç ağızın arasına sıkışmış, sıkıştırılmış, gene de o oyluma sığmakta bclli ki zorlanmış, sığmayi elbette ve neyse ki başaramamış bu yapıt, bu yazı, bu yazıyapıt ilc tanışmanın demek vakti gelmişti yoksa onu tanımak içjn, onu okurkcn de, 'çağlarve coğrafyalar' gerekecekti. Bunca oynak tanım, bulanık tanı, belirsiz tanıt şu sorudan kaynaklanı yor: Bir kitap mı "Yürüme", kestirip atamıyorum hâlâ. ISBN numarası, kapağı ve cildi, başlığı ve yazar adı, âşina formu yanıltabilir insanı. Nietzscbe'nin, Artaud'nun, hatta Kafka'nın yazdıklarının da kiıaplaştırıldığına, çallamakta herhangi bir gü(,lük çek medikleri bir kalıba yerleştirildiklerine nicedir tanık olınuştuk. İç organlarımıza yayılan, orada uğuldayan, sonsuz bir katsayıya ayarlı tok ya da tiz yankıları, çoğu kez elimizden kitabı bırakıp eylemeye başladığımızda yerli yerine oturtabiliyordıık: Ayağa kalktıktan, ayağa kalkıp yürümeye koyuldııktan sonra. ENİS BATUR Oruç Aruobanın "Yürüme"si kabına sıgmayan bir kilap K zog'un: Lotte I;.isner, Paris'te, hastaneye kaldırılmışlı; öylesine yaşlıydı ki bu zarif, ama yorgun kadın, belli ki ölüme, ölümüne doğru yürümeye başlamıştı. Küçük bir çanta hazırladı Ilerzog; küçük bir defterin yanına kalemini koymayı unutmadı evinden çıkıp yürümeye başladı: Almanya'dan Paris'e doğru, Lotte nin ölüme yürüyüşüne karşı ölümüne yürümeye koyuJdu. Dere tepe düz giderken konakladığında, terk edilmiş bir kulübedc, sığınıp ateş yaktığı bir ınağarada , inde, defterindeki kelimeler koyulaştı. 1992 sonunda gösterime giren "CeroTorre"yi izlerken, filmibeğenmeme karşın, çekirdekteki tasayı okumaya çalıştım: Biri Jış başarı, öteki iç başan adına sarp, hırçın, buzul bir duvarı andıran ("orre Toreye tırmanan; biri ötekiyle dünya önünde yarışan, öteki kendisiyle yapayalnız boy ölçüşen iki dağ cının arasında Herzog'un teğetlerini aradım. Kendi teğetlerimi. Tırmanmak, epi topu yürümekti: Yukarı doğru yürümek. Düzlükte yü^ rümekten dikey yürîiyüşü andıran, her an, bir anda, o anda düjjme olasdığının her an, o an zihnin bir ucıında durması, duruyorolmasıydı. Tırmanmak, aslında boşlukta yürümekti. Sinemadan çıkarkcn boşlukta yazmayı düşiindüm. Boşhığu yazmayı. Boşluğa doğru yazmayı. Boşluğa yazmayı. Durmadan içimden kovduğum îkarusürperdi. Durmadan içimden konuşan Deda lus,kurusonbarıaryaprağı,büzü$tü. Otele dönüp "Yürüme"yi okumayı siirdürdüm. 3. Bir eylem olarak Yürüme'k. Belleğimiz biziın için hâlâ uzak ka yıılarında, ilk iiillerin yarattığı güçlük lerin nasıl yer ettiğini bilemiyor, kestiremiyorıız. Doğmadan önce, doğar ken neler ya$adı$t;mzı öğrenemeyeceğiz. ülmeden az önce, ölürken neler ğy İlk Hillerin izleri de boşlukta. İlk seslerin, hecelerin, kelimelerin 2. Anlalmışti: Berlin deki evinde otururken, bir gece, teletonu (.almıştı Werner I IerS A YFA Oruc Aruoba C U M H U R İ Y E T KİTAP SAY I 1 6 0