20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Zeyyat Selimoğlu'nun yenikitabı "EskiDefter'den YeniDefter'e", ya da... Nazizm gurbette Zeyyat Selimoğlu'nun "Eski Defter'den Yeni Defter'e" adlısonkitabı anlatı türünde biryapıt. Alman Lisesi'ndeki öğrencilik yıllarından Hamburg'a uzanan bir anılar zinciri de denebilir kitaba. ATSEÜMO&U ki Ofur'den nl Drf ıcr c HALIL GOKHAN L etmiş yaşını az aşkın yazar, günün birinde, Hamburg Kamu KitaplıkJarı'ndan bir çağrı mektubu alır. Siegfried Lenz'in çevirmeni olarak bir dizi etkinliğe katılmak üzere Hamburg'a davet edilmıştir O gün, eski defterinin kapağını kaldırır, yazar. Bir anlatıya soyunur. Hamburg yolculuğundan ve Nazizmin emekleme, serpilme ve kuşatma dönemlerinde geçen Alman Lisesi yıllarından koparılan sayfalar, birbiri ardına sıralanır. Yazının, zaman içinde duvar tanımayan ışıklı hızında, bir eskiden bir yeniden olmak üzere, her iki defterden de sayfalar okunmaya başlanır. Eski defterin yaprakları arasında çoğu kez, eski bir Istanbul da gizlidir. Geçmişinden bugününe güncel değinmelerle deftere çagrıhr îstanbul. Anlarının ilk sayfalarında sırası gelmişken birçeviri üzerine denemeye girişir yazar. "Sırası gelmişken" ve unutmadan yazarın adını onun izniyle bağışlayalım: Zeyyat Selimoğlu. Direğin Tepesinde Bir Adam ile 1969 yılı Sait Faik öykü ödülü'nii alan, Kıçüstünde Toplantı, Koca Denizde Bir Nokta (TDK öykü Ödülü) ve son olarak Bir Şarkı Gibiydi'nin yazarı. Çeviri üzerine deneme fazla uzamaz. Çevirmen ve kitap arasındaki aşkla, kısaca betimlenerek sona erer. Yazarı yıllar sonra Hamburg'a kadar götürecek olan, bu çeviri tutkusudur. Lenz'den çevirdiği Bir Savaş Sonu adlı roman Hamburg bileti yerine geçer. Selimoğlu eski defteri şu sözlerle açar: "19361944 yıllan arasında Istanbul Alman Lisesi öğrencisi olmayıp da şu kitabı çevirmemiş olsaydim, şimdi Hamburg beni bilmiş ve çağır Y mış olmayacaku. Bu satırların yazıldığı sırada Almanya'da Nazi ırkçılığırun Dazlaklar aracılıgıyla hortladığının karutı olaylar gündeme gelirken, nasyonal sosyalizmin şahlanış ve yıkılış yıîları olan 19361944 tarihleri arasında İstanbul Alman Lisesi öğrenciliğimle ilgili kimi anılar beni yazmaya iteliyor." 1936'larda "yabancı dil öğreten bir okula girmek" öyle şimdilerde olduğu gibi aslanın midesinde (!) değildir. Aynı şekilde trafiğe kapatılmamış Beyoğlu'nda, tramvaylı Beyoğlu'na göre karşıya geçmek daha kolaydır. Yazar, Beyoğlu'ndaki Alman Lisesi'nin 1944 mezunlarındandır. O yıldan sonra okul kaparur. On yıl kadar mezun vermez. Okulun tören salonunda Atatürk ile Hitler'ın resimleri karşılıklı durmaktadır. Kimi Nazi yanlısı öğretmenler Yahudi öğrencilere karşı olumsuz tavır takınırlar. Biyoloji öğretmeni, öğrencilerin yandan, önden fotoğraflarını çekerek ne dereceye kadar arı ırktan sayılabılecekleri hakkında dosya tutmaktadır. Almanca öğretmeninin büyük bir çekingenlikle soyledikleri dikkat çekicidir: "Biz burada sizlere okutamıyoruz, ama siz bulursanız, Stefan Zweig'ı okuyun, Almancayı başanyla kullanan bir yazardır." Büyük bir savaş sırasında savaştan uzak düşen bu çekingenlik şaşırtıcıdır, ne var ki herşeye karşın, günümüzde gözardı edilen onca yazarımızın okullarda okutulmamasıyla yüzleşememiş bir aksak ve çağdan kopuk öğretim sürecinde bu gizli öneri bile, büyük bir yüreklilik sayılmalıdır. Acaba okullanmızda kaç öğretimci bu tür tarihsel yanılgıları biraz olsun törpüleyebilmek için böylesi önerılere, salık vermelere başvuruyor? Başvuranların durumu nedir? Atandıkları yerde ya da çalıştıklan yerde uzun süre kalabüiyorlar mı? îkinci Dünya Savaşı Nazizminden, Alman Dazlaklarla simgeleşen Neonazizme uzanan tarih geçitinde aynı anda açdıp kapanan Eski ve Yeni Defter, özel bir geçmişten şu kesiti taşımaktadır:"Beyninibabasınave biyoloji kitabındaki 'üstün ırk' tezine yıkattıran küçük Hetzer, büyüdü, büyüdü birgenç oldu, bütün Nordik görünüşüyle Nazi Partisi'ne yazJdı ve genç bir öğretmen olarak Istanbul Alman Lisesi'nde görev aldı yıl 1936'da. Yalnız görev almakla da kalmadı, Yahudi asıllı Edward Pfeiffer'i de karşısına aldı pek çok geçmeden.'' Eski Defter, adeta bir referans kapısıdır. Neler, kimler çalmaz o kapıyı: Tünel kazası, Hüseyin Siret, Refik Ahmet Sevengil, Zeki ömer Defne. Kimi zaman bir serpinti yağmuruna tutulur defter: Fıkralar, yemek listeleri, şiirler, Evliye Çelebi ve dünyanın sonu. DünC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 200 S AY F A 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle