Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
rileri sevgi sanarak cinselliğin ardına saklanmadı mı? tşte roman burada görevini yapmalı. Çünkü romanın istediği de bu; insanı araştırmak, sorgulamak bunu yaparken de insanın şiirini yakalamak. Roman insana bakışın sürekli olma isteğinden başka ne ki? Okuru o gerçekle düş karışımı dünyaya çekme isteğinden başka ne ki? Ben insanın iç evreniyle ilgiliyim. Tüm yazma eylemim de buna y^nelik. Uişkiden çok ilifkisizliğin romanı bırazda... Buna ilişkisizlik demeyelim ha ne dersin, o sözcük canımı sıkıyor doğrusu. Belki biraz kayıtsızlık var işin içinde. Günlük hayatın içine tıkıştırılmaya çalışan o kargaşada niteliğinden çok şey yitiren ilişkiler değil mi? Gerektiği gibi olmaya çalışırken özünü yitiren ilişkiler elbette ilişkisizliği çağrıştırıyor. Sıradan anlamını çok çok aşmış olsa da yine de yeterli olamamış bir babaoğul ilişkisi... Bir insanı tanımaya bir ömür yetmezmiş bu doğru. Bu doğruysa ilişkiler de soyut kavramlara dönüşüyor; uzak, elde edilmesi güç, hep istenen, özlenen ama kıvamını bulup yerine yerleşemeyen soyut bir kavram oluyor ilişki... Olmadı şimdi! Oysa düşüncelerim bu denli olumsuz değildi. Umudu hiç yitimedim. Beklediğim, ütopik güzellikte ilişkiler değil. Kimi zaman günlük hayatın küçücük, basit ilişkileri bile mutlu eder beni, o daolmasayandık... 413 kim, Uslu Başyazıcıoğlu kim? 413, Uslu Başyazıcıoğlu'nun memuriyet sicil numarası. Uslu bir adamın uslanmayan yanını içeren bir şeyler var onda. Daha farklı düşünüp düşleyebilen, en azından bunu deneyen biri 413. Aynı kişinin içinde parçalanmış ve bütünleşmiş iki insan. ..413 Uslu'nun usul usul ilerleyen, sonluluğuna emekleyen yaşam yolundaki ağır çekim görüntüleri... Yataktan kalkışından başlayarak izlediği kendisi. Günlük serüvenini çok önemseyen aynı zarnanda bu önemseyişle alay eden biri Uslu. önemsiz bulduğu hayatının içinde kaybolmak için bulduğu yöntem bir başkası tarafından izlenir gibi kendisini izlemek. Düşsüz olduğu zamanlar da adım atamayacak ölçüde yorgun ve bunu unutmak için işini abartarak önemseyen biri. îç dünyasım aydtnlatmak, düşlerini saydamlajttrmak için gunlerin kırtklarından defterine notlar alamn da 413 olduğunagöre, 413neyinsenin? 413 bir karışım. Asla tek bir insan değil. Birazcık babam, birazcık falanca, evrakımı aylarca sümen altında tutan falanca birazcık gün boyu içinde yaşadığım mekanın yerleşik kişileri, birazcık da ben belki. Ashnda o benim C U M HU R IY E T K İ T A P S A Y I 2 0 0 yalnız çocuğum. Onu çoğullaştırmak istedim olmadı, başaramadı, gidip kendisini bir huzurevine kapattı. Düşleri yetmedi, çünkü hiçbiri gerçekliğe dönüşemedi. Bunun için çaba göstermedi, bahanesi vardı onun, bir oğul büyütüyordu... Yorgundu, kırgındı, yanlış kişilere aşık oluyordu. Olmazların peşindeydi, olmazların düşündeydi ne yazık ki! Bunların ardından koşmadı, koşamadı... Dedim ya bahaneleri vardı... Ku cağa alınıp okşanacak bir köpekti, başı okşanacak Uslu bir çocuktu, azarlanması gereken bir yaramazdı. Zamanıyoktu. Düşleri için, yaşamak için zamanı yoktu. Bırakmıştı ve bırakılmıştı. İnsanoğluinsandı. Neşe Cehiz'in söyleyecek daha çok şeyi vardı. O mu söylemek istemedi, yoksa ben mi sormadım, bilmiyorum. Ama Uslu Başyazıcıoğlu "düşçük"ler biriktirmekten ve yaşlılıktan ötürü yojgun düşmüştü. 413 de yorgun düjmüştü Ma2İum Bey de. Bense düş kırıklarımı ve gül ağrılarımı onarmak için şiir evime çekilecektim.413 mü? Iyi bir adama benziyodu. Heyy, hayat! O'nu benimle tanıştıracaktın hanü? Sen, Neşe Cehiz! Kendimle ve roman kahramanınla başbaşa bırakıpm beni, neden başka romanlara, öykülere gittinsahiPH 413 yaşadı mı? /Neşe Cehiz I Varlık Yaymlan/128s. Metin Celal'in "Konformist"indeki küçük hayat parçalan Hayat nasıl biter? GULTfKINFMRF "sanki hcr şey önceden yaşanmıştı daha gcçmeden biliyorduk bu yollasöylenecek tüm sözler zaten yazılmıştı soğuyan cesetlerimiz mutsuz olacaktı." etin Celâl, yeni şiir kitabı Konformist'te "küçük hayat parçalan ve önemsiz ayrıntılar" üstüne kurarşiirlerini. Şiirinde kopmalar, buluşmalar, parçalanmalar kol gezerken, yaşamın gizli koyaklarına sokulmayı da deniyor Metin Celâl dizeleriyle. Zaman silse de "tüm izleri" o, yine de kimi izlerin peşine düşer, hani "ağır bir kadife"nin örttüğü. İçinde "uğultuyla akan nehri" boğmak ister, yani hayatın dayanılmaz yanlarına başkaldırır. Kendini sorgular durmadan ve yargılar kendi kendini. Tasarlanmış, önceden planlanmış, yani kurgulanmış yaşamlardır onun hıncı, öfkesi. Başkalarının kurdıığu, düzenlediği gibi yaşamak istemez, eğer mümkün olsa "yeniden doğmak", doğacaktır yeniden çatısını kendisinin çatacağı yaşama. Adlar da "tedavülden" kalkar gün gelir. ölüm ne güne duruyor acımasızca damgasını vurmaya! Alışkanhklara sarılı yaşayıp giderken, "bizim olmayan hayatımızdan söz edemezdik" elbette. Birbirine omuz vermezse insan, dert dinlemezse bir başka yanık yürekten, "hayat hikâye"leri yinelenirken durmadan, insan kalabilir mi bir başına? "Sokağa baktığımda kendimi gördüm", hem o kadar tekil, hem de o denli çoğul. Soru şu, "sıradan bir hayata razı olma"k mı, yoksa "başkalarının hayatlarıyla mutlu ol"mak mı? Seçmesi de, yaşaması da bedava değil elbette. n M Metin Celâl, "Konformist"te duyarlı, hüzünlü, sıcak birdil yakalamış. Kırık ayna parçalarındaki görüntüleri biraraya getirmeye çalışıyor şiirlerinde. Yaşamları sorgularken, asıl kendini sorguluyor, sarsıyor. Kendisiyle didişiyor okurlarının gözü önünde. Baktığınız "aynada" yüzünüzün "kısa hattında toplanırken hikâye", "biterdi hayatları tck bir cümle etmeden". İnsan kendine hangi yüzlerin suretini düşürebilir? Hangi gizleri çözebilir? Hangi yüreğin yangınını sürdürebilir? Hangi sızıya, yaraya merhem olabilir? Yanlış hayatlardan nasıl kurtarabilir kendini? Kırılan zamanı kim onarabilir? "gecenin içinde cevapsız çığlık" kimin? Önümüzde daha ne kadar "darbeler, yıkunlar, müdaheleler" bizi bekliyor? İnsan, tüm bu karmaşa içinde, sağlığını, dengesinin nasıl koruyabilir? "yaşlanırken, bozulurken anıların dengesi/ kendime kapılıp kaybolurum." Bu durumda "insanlar değişmiş" midir hep, yoksa, değişmeyen, hep aynı kalan bizler miyiz? Metin Celâl, şiirlerinde yabancılaşma efektini sıkça kullanıyor: "herkes kendine yabancı". Yabancılaşan yaşamlar, ilişkiler, sevgiler, anılar, kavgalar, düşler, düşünceler. Konfor mist'teki şiirler, yaşamın yıpranmamış yanlarından derlenen dizelerden, imgelerden, yaşamlardan oluşuyur. Konformist'in üçüncü bölümünün şiirleri, daüssda, 22 Aralık 1989'dan Yi Haziran 1992'ye dek yaşadığı Köln günlerinin, yani gurbetliğin izini yansıtır. Ayrdık, özlem, hüzün, sıkıntı, yalnızlık, terkedilen kent, dostlar şöyle bir görünüp kayboluyorlar şiirlerde. Yazılan yeni tarihte alınan zorlu yolun yolcusu yüreğin damıttığı terlerdir Köln şiirleri. Evet, Metin C^elâl'in sesine dolanmıştır bir süre "yurtsuz bir aksan". Onun da sevdikleriyle arasına bir süre "dağlar" girmiştir. O "yeni bir güne başla"rken, sevdiği "orada" kalır. "hayatında" "hazan boy ver"ir. Artık o da, gurbette, "zamana karşı duyarlı bir dal gibi"dir. Onun yeni yaşamı da "zorlardı" "hayatın anmalsız şakaklannı". Şiirini aramıştır o da durmadan, tek bir dizeye sığacak yaşamını ve şiirini. Metin Celâl, Konformist'te duyarlı, hüzünlü, sıcak bir dil yakalamış, imgeler yalın. Kırık ayna parçalarındaki görüntüleri biraraya getirmeye çalışıyor şiirlerinde, yaşamları sorgularken, asıl kendini sorguluyor, sarsıyor. Kendisiyle didişiyor okurlarının gözü önünde. Konformist, beni uzunca bir süre terketmeyeceğe benzcr. "bitmedi karanlğın yırtlışı." Konformist/ Metin Celâl/ Şiir/ KorsanYaytnlart,l<)93/54s. S A VF A