Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yalnızlık, unutulmusluk ve ölüm 1949Şilidoğumlu Luis Sepulveda "Aşk Romanları Okuyan İhtiyar"da, Amazon ormanlarının derinliklerinde bir ömür geçirmiş yaşlı bir adamın öyküsünü anlatıyor. MUZArrERBUYRUKCU verilen üç kap yemeği ayrı ayrı, sırayla değil, birbirine karıştırarak yerdi bir tencerenin içine boca edcrek ve "Nasıl olsa midemde karış,mayacak mı?" diyerek. Kışın insanı dondurduğu gecelerde altına bir gazete, üstüne bir gazete sercr, öyle uyurdu. Yorulma nedirbilmez, Manisa'nın parkJarını, bahçelerini dolaşır, kuruyan fidanları söker, yenilerini diker, dalları uzayanları budardı ve Manisa'yı cennete çeviren adamdı. Ayrıcabiraşkkırgınıydı. tstanbul'a göçünce ve servederin en büyüğüyle bile satın alınamayaıak zaman dilimlcrinde yaşamımı ve kişiliğimi inşa etmeye başlay ınca ve film izleme sevgim beni egemenliği altına alınca, gerçek Tarzan'ı, Af rika'nın balta girmemiş ormanlarını keşfettim, ormanda geçen serüvenleri anlatan ertesi sabah söktülderinin yerine şaşılası bir inatla yenilerinin bittiğini görüyorlardı ' Doğa koşulları (,'etindi, yıldırıcıydı, sürekli yağmur yağıyordu. Hayvanlann (,oğu yırtıcıydı, kendilerinden oltnayan her şeyi yiyerek, parçalayarak ortadan kaldırıyorlardı. Yağmacılar, alıın arayan serseriler, ycrliler, fırtınalar, sivrisinekler tehlikeliydi. Ama yaşamak zorundaydılar. Ormanın yerlilerinden Shuara'lardan balık tutmayı, avlanmayı, sağlam kukıbeler yapmayı, yenilebilir meyveleri zehirli olanlardan ayırmayı öğrenmişlerdi. Ama Dolores ikinci yıla girmcden önce "Kemiklerine dek işleyen sıtmanın atejli nöbetlerine dayanamayarak " ölmüştü. "Karısı öldüğünde artık dağlardaki köyüne geri dönemeyeceğini düşündü. Yoksul insanlar Luis Sepulveda'dan "Aşk Romanları Okuyan Ihtiyar" G örür görmez scvdalandığım ilk yoğun yeşillik Çınarcık'ın arkasındaki yamaçları süsleyen kestane, erik, kızılcık, kocayemiş, annuı ağaçları, yabanci asmalar da vardı içinde Hasanbaba ormanıydı. Buz gibi berıak suların fokurdadığı kaynağın çevresindeki meşe ve çınar ağaçları bin yaşındaydı ve gürkemliydi. Dillerde dolaşan Hasanbaba'nın öyküsü acıklıydı. Bekçilik yapan bilge, ermiş Hasanbaba'y1 bir gece düşmanları ansızın bastırmış, bıçaklarını çekereksaldırmışlardı. Hasanbaba cançekişirken topuklarını şiddetle öyle bir vurmuştu ki çiınenlere.hemen toprak yarılnıış, damarlar çatlamış, oralardan fışkıran insan gövdesi kalınlığındaki basınçlı sıılar, Hasanbaba'nın katillerini boğarak cezalandırmıştı. Bu, hayali geniş birisinin uydurduğu bir masal mıydı, bir efsanc miydi bümiyorum ama su vc orman bir gerçekti. Ve ben bu üyküyü yedi yaşımın sonsuz duygularıyla tekrar tekrar yaşar, \ Iasanbaba'yı kurtarır, katilleri kcserdim, sonra da "tyi ama Hasanbaba ülme/se su olmaz ki..." der, üyküyü düzeltirdim. Gene o çevrede bulunan ve ağaçların arasında bir haydut barınağı gibi duran tek katlı ve uğultulu değirmene giderdim buğday öğütmeye; değirmencinin unla beyazlaşan palyaço yüzüne gülerdim, çarktan savrulan soğuk su damlacıklarıyla ürperirdim, ıslanırdım. Değirmenin sırtını yasladığı tepeye tırmanır, çarka su taşıyan doğal ark'ın başına çömelir, irili ufaklı balıklarla, odarla, çiçeklerle birlikte hızla akmasını seyrederdim. Ama ötelerden gelen acayip bir hayvan sesi işitince korkardım, aşağıya, değirmene inerdim. Muradiye'nin Çerkez köyüne tütün ekmck üzere yerleştiğimizde Manisa Tarzan'ı diye birisinin serüvenleriyle büyülendim. Adı Ahmet Bedevi'ydi galiba, sırım gibi bir adamdı, saçı sakalı birbirine kanşmıştı. Ramazan'larda taın iftar saatinde koşa koşa dağa çıkar, topu ateşlerdi her akşam. Belediyenin işçisiydi, her öğün kitaplar okumaya koyuldum. Ama büyüyüp sorumluluklar yükJenince, İstanbul'un uij'suz bucaksız ormanına daldını, birkaç kere kayboldum, birkaç kere ölümün eşiğinden döndüm ama ormanın yutmasına, karıncalarına kemirtmesine izin verme dim. Bu yüzden Luis Sepülveda'nın Amazon ormanlarındaki hayvan ve insa yaşam ı nı anlatan (Aşk Romanları Okuyan İhtiyar) romanını, kitabın arka kapağındaki bilgilere gözatınca benimsedim ve "İyice gergin bir eşek karnı gibiydi gökyüzü, gözdağı verircesine, insanlann başlarının yalnızca birkaç karış yukarısında asılı duruyordu." sözleriyle girditn ormana. (A$k Romanları Okuyan ihtiyar)la konujtum ve attığı her adımdabirazdaha tanıdım. (Aşk Romanları Okuyan İhtiyarhn baş kişisi Antonio Jose Bolivar, gebe kalamadığı için hakkında ^ıkarılan çirkin dedikodulara katlanamadığı karısı Dolores'le birlikte memleketinden uzaklaşmış, kano ile yapılan zahmetli bir yolculuktan sonra Amazon bölgesinde göçmenlere ayrılan topraklara yerleşmişti. Derme çatma bir kulühe yapıp başlarını sokmuilardı. "Gündoğumundan gün batımına kadar bir ağacı, birkaç fidanı, (.alıları sökebilnıek için çalışıyor, ama her şeyı bağısjarlardı, ama başarısızlğı as la... Anılarıyla başbaşaburda kalmalıydı." Ormanda kalnıaya karar veren Bolivar, ormanın kendi içscl gerçekJerini, yasalarını, gizlerini kavramak için didiniyor, her kıpırtıyı, her devininıi değerlendiriyordu. Zehirli bir yılan tarafından ısırılmıj ama Shuara'ların bilgi ve yardımıyla kurtulmujtu ve çıplak ayakla hiç ses çıkarmadan kendisini beklcyen olayların ortasına doğru yürümüş, tdilio köyünün biraz ötesine yenibirkulübekurmuştu. "Göçmenlerde altın arayıcıları da ormanı çölleştiriyor, böylece de kirni hayvanlann tehlikelileşmesine neden oluyorlardı./ Bir de şu petrol kuyularından gelen şamatacı gringolar vardı. Bir orduya yetecek kadar silahla ormana dalıyor ve önlerine ne çıkarsa ateş ediyorlardı. Bir ozelot gördükleri zaman çılgına dönüyor, yavrularını ya da güzelim dişisini öldüriip gitmedcn önce de kazıklara gerilmiş düzinelerle kürkiin önünde birbirlerinin fotoğrafını çckiyorlardı./ Bolivar, uygar insanın başyapıtı olan 'Çöl'ü yaratmak için ormanı yok eden göçmenlerin eylemlerini sınırlamaya çalışıyordu./ Yaşamuun en önemli keşfiydi bu. Okuyabiliyordu! Yaşlanmanın çürütücü zehiri ne karşı en güçlü panzehire sahipti. Ama okuyacak hiçbir şey yoktu." Suc re gemisi köye bir papaz ile Aziz Francisco'nun yaşamını anlatan bir kitap getirmişti Papazın uyukladığı bir sırada Bolivar bu kitabı almış., okumaya başlamıştı ve papazla kitaplar hakkında konuşmuştu ve aşk kitaplarının konularınıkendineyakmbulmuştu. El Dorado'da gördüğü Gül Gerdanlık adlı romanı pek sevmişti."Okurken, büyülteci gözyaşlarına bulanıyordu./ Artık anımsamaktan acı duyduğu huzursuzluk verici geçmişi yerine, acıyla bütünleşerek mutluluğu oluşturduğu bu baştan çıkarıcı romanları okuyordu." Sonra altı ayda bir yerlilerle göçmenlerin dişlerini çeken doktor I.oachamin, aşk romanları armağan cdiyordu Bolivar'a. Belediye başkanı ve adamiarıyla birlikte dört insanı öldüren bir ozelot' u yakalamak için peşine düjtüklerinde Bolivar, dinlenme anlarında yanındaki romanları okuyordu romanın, romanda geçen konuların ne olduğunu bilmeyenlere, yazılanların çoğunu anlayamayanlara. "Paul, kızı yakıcı bir ihtirasla öperken, serüvenlerinde ona suçt>rtaklıgı etmiş gondolcu dostu da bakışlarını başka bir yöne çevirmiş, yumuşak yastıklarla döşeli gondolu Vcncdik kanallarında ilerleıiyordu./ Bir yetden bir yere gitmek için insanlann kuyıklara gereksinim duyduğu bir kentin gizi ni kesinliklc anlayamadılar./ Kimbilir, belki de çok yag mur yağıyordur orada./ Belki deyatağından taşmış bir ırmak./ Bizden daha ıslak yaşadıkları kesin./ Düşünün bir kere. Bir iki kadeh rakı içtikten sonra işenıek için dışarı çıkıyorsun, bir de ne göresin? Komşular, balığa dönmüş suratlarıyla sana bakıyorlar./ Bilesini/: Venedik, bir deniz kulağına kurulmıış bir kenttir ve Italya'dadır./ Bakın şu işe. Demek evler mantar gibi sııda yüzüyor ha!6 /Madem öyle, ne diye kayık kuUanıyorlar. Evlerinde gemideki gibi yolculuk yapsınlar..." Av sürüyor, ozelot izleniyordu ve herkes korku içindeydi, çünkü hayvan her yandan saldırabilirdi. Amazon'un sakin görünen yaşamındaki ölüm kalım savaşımından, güçlü olanların her zaman kazandıkları gerçeğinden ve doğayla hem bütünleşen hem de doğaya yabancılaşan insanlardan, acımasız ve saf tiplerden, üginç karakterlerden söz eden (Aşk Romanları Okuyan thtiyar) bir yanıyla bana Hemingvvay'ın (thtiyar Balıkçı )sını anımsatt ı. Korku, dehşet, yalnızlık, bırakılmışlık, unutulmusluk, vahşet, cehaletin kara mizahı ve ölüm var (Aşk Romanları Okuyan İhtiyar)kitabında. • Aşk Romanları Okuyan İhtiyar/ Romanl Luis Sepulveda/ Türkçcsi: Engin BilginerlC.an Yaymlanl 115 s. S AY F A 5 C U M H U RIY E T K İ T A P S A Y I 1 9 5