Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DOGANOZLEM 11 ünkü insaniar hakkında genelde şu söylenebilir: Nankör, değişken, içten pazarlık lı, korkak ve çıkarcıdırlar; onm ' lara iyilik ettiğin sürece hepsi seninledir,... gerekmedikçe kanlarını, mallannı, canlarını ve çocuklannı sana sıınarlar ama bir gereksin, hepsi senden yüz çevirirler... Kişisel çıkarları söz konusu olduğunda insaniar hainleşirler." (Prens, BölünıXVII,s. 106.) "Bunun içindirkisakıngan bir bey sözünde durmamalıdır; cğer bu duruş kendisine dönecekse ve söz c Machiavelli'nin dilimize daha önceleri "Hükümdar" adıyla da çevirilen kitabı "Prens" beş yüz yildır olumlu ve olumsuz değerlendirmelere konu olmaya devam ediyor. Siyasetle ilgilcnen, yani siyaset yapan, siyaseti izleyen ve siyaset üstüne düşünen herkesin okuması gereken bir eser olma özelliğini, insan doğasında bir mütasyon olmadığı sürece koruyacak gibi görünüyor "Prens". Siyaset ahlaktan önce mi gelin? verişinin nedenleri ortadarı kalkmışsa. Ve eğer insanlann tümü iyi kimseler olsalardı yerilesi bir öğüt olurdu bu; ama nasıl ki tünıü deküçükadamlardırve sana verdikleri sözleri tııtmazlar; senin de onlara verdiğin sözde durman gerekmez." (Bölüm XVIII, s. 110.) Machiavclli (Makyavel), siyasa! düşünce tarilıinde karşıt, hatta kutupsal yorumlara hedef olmuş ve çoğunlukla adı kötüye çıkmış olan bir düşünürdür. Onu "ahlâksız", "şeytan", "katil" (Shakespeare, "VI. Henry"), "insanlık düşmanı' (Büyük Frederik), "kötülüğün öğretmeni" (Leo Strauss) olarak görenlerin ve en ünlü eseri Prens'ten yukarıya alınan satırlar ve benzerlerinden etkilenmiş oldukları tahmin edilebilir. Fakat aynı Machiavelli, büyük felsefe ustalarından çarpıcı övgüler de almıstır: "Üzgürlüğü korumak için en sağlıldı öğüdü vermiş olan adam" (Spinoza7, "gerçek siyasal iktidarın görkemli ve doğru anlatımını veren kişi" (Hegel). Machiavelli yorumlanndaki bu kutupsal karşıtlık, siyasetahlak ilişkisi konusunda takınılan değişik tavırlardan kaynaklanır. Siyasete "iyilik", "adalet'V'dürüstlük" gibi ahlaksal değerlerin yön vermesi, siyasetin ahlaka göre şekillendirilmesi gerektiğini de ileri süren ahlakçı (moralist) görüş sahiplerinin Machiavelli'yi olumsuz, hatta aşağılayıcı nitelemelerle anmalart anlaşıhr bir şeydir. Ne var ki bu görüş sahiplerinin Machiavelli'nin harekct noktasını yeterli bir açıklıkla kavradıklarından kuşku duyulabilir. Machiavelli ahlaka ve toplumsal yaşama siyasetin yön vermesi gerektiğini söylemez. Onun söylediği şudur: Ahlak ve toplumsal yaşam, ancak siyasal istikrarın olduğu yerde mümkün ve var olabilirler. Baska deyişle, siyasal istikrar, ahlakın ve toplumsal yaşamın önkoşulu, varolma ortamıdır. Siyasal istikrar da siyasal iktidarın sürekliliğini gerektirir. Machiavelli'nin temcl sorunu, ahlakı ve toplumsal yaşamı mümkün ve var ktlan şey olarak siyasal iktidarın nasıl elde edileceği, korunacağı ve kullanılacağıdır. O, ahlaksal değerlere ve erdemlere "virtu" olarak bakar. Bunlar C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 9 5 sal/toplumsal yaşamı güvenceye alacak olan siyasal isrıkrarın insanınbu doğası gözetilerek nasıl sağlanacağıdır. İşte bu noktada siyasetçi ahlaksal bakış açısını aşmak durumundadır. Siyasetçi, ahlaksal/ toplumsal yaşamın devamı için, insanın "kötü" doğasından kaynaklanan güçlükler önünde, çoğu zaman ahlak dışına çıkma, kötülüğü kötülükle dengelenıe zorunluluğuyla karşı karşıyadır. Istikrar için iktidara, iktidar için gerektiğinde kötülüğe başvuracak enerji ve cesaret sahibi kişilere, siyasetçilere gereksinim vardır. Siyasetçi, iktidarın sürekliliği için her ynla başvurabilir. O, ahlaksal/toplumsal yaşamın devamı amacıyla ahlaksızlık yapma hakkına sahiptir. Machiavelli'nin ünlü ilkesi, "anıaç aracı haklı kdar ", bu bağıntı içinde anlaşılmalulır. İnsan "kötü" olan doğasıyla değil, ancak ahlaksal/toplumsal yaşam içinde özgür olabilir. Ve bu özgürlüğün korunması, siyasal iktidarı güçlü tutmak için gerektiğinde ahlaksızlık yapma hakkına sahip olan siyasetçilerin becerisini gerektirir. Spinoza'nın yukarıdaki sözleri bu doğrultudayorumlanabilir. Machiavelli nin siyasetçiye amaç için her yola başvurma hakkı tanıyan siyaset kuramı şu soruları akla getirir: Siyasetçinin iktidarı koruına ve kullanma isteği ve bunun için her şeyi mübah kılması, acaba gerçekten de ahlaksal/toplumsal yaşamın güvenceyle alınması amacı adına mıdır? Siyasetçi de aynı "kötü " insan doğasından payını aldığına göre, o, ahlaksal/toplumsal yaşamın devamı için araç olarak gördüğü iktidarı kendi bencil, tutkulu doğası gercği sonradan amaç haline getirmez mi? Kant, "insanın yapılmış olduğu eğri odundan dümdüz yontulacak hiçbir şey çıkmaz" demiş ve insanları insaniar yönettiği sürece, siyasal otoritenin yine bencil eğilimlere sahip siyasetçiler tarafından kullanılmasının kaçınılmazlığını vurgulamıştı. Rousseau da tam bu nedenle, "Insanları yönetmek için tanrılar gerek" dememiş miydi? Kant'ın ve Rousseau'nun belirlemeleri, siyasetin sadece siyasetçilere bırakılamayacak kadar ciddi bir iş olduğu konusunda Machiavelli'nin "Prens"i 500 yildır birçok tartışmanın gündeminde tarihsel uyarılar olarak algılanabilir. Fakat Machiavelli açısından bakıldığında, siyasetçinin kendi bencil eğilimleri doğrultusunda iktidarı amaç haline getirmesiniönleyccck bir katılımcı siyaset uygulamasında da karşımıza çıkan tablo şu olacaktır: Siyasete siyaset erbabı dışında ağırlık koy mak isteyen bireyler ve baskı grupları da, idealleri ne olursa olsun, aynı çıkarcı, tut kulu insan doğasıyla siyaset sahnesinde yerlerini alırlar. Siyasette idealler, değerler, sloganlaı, çıkarlara ve tuıkulara geçirilmiş kılıilar da olabilirler vc böyle olduğunda bizzat ahlaksal/toplumsal yaşam için tehlike oluştururlar. Machiavelli'ye göre bunun böyle olduğunu da ancak usta siyasetçiler görebilirler. Bu nedenle Machiavelli, siyaseti, ancak belirli becerilere sahip insanlara özgü bir sanat olarak belirler. Siyasetin tam bir bilimi asla mümkün değildir. Siyaset, iktidara gelme, iktidarı koruma ve kullanma konu sunda stratejik ve teknik beceri gerektıren bir iştir ve daima bu beceriye sahip insanların sanatı olarak kalac akt ır. Prens'te, yukarıda sorulan soruya, siyasetçinin, iktidarı araç olmaktan çıkanp amaç haline getirmesinin, hatta bir muılak iktidar peşinde koşmasının nasıl önlenebi • leceği sorusuna tam hır yanıt yoktur. Machiavelli, bunun tarkına varınış olmalıdır ki, az lanınan diğer önemli eseri Discorsi'de (Konuşmalar), Prens'teki bazı görüşleriyle çatışan bir "lıalk egemenliği' fikri üzerinde durur. Dileğimiz. bu önemli eserin de diliınize kazandırılması ve Türk okurunun daha tam bir Machiavelli iletanıştırılmasıdır. Machiavelli siyasete herhangi bir felseie sisteminden, bir dünya görüşünden, bir "izm "den hareketle yönelmez. O, siyasetin felsefesini yapmaz; siyaset denilen olguyu insan doğasından hareketle açıklamak ister. Bundan amacı da, bir pratik siyaset bilgisi, bir siyaset tekniği geliştir mektir. Bu tutumuyla o, Platon'dan Angustinus ve Aquino'lu Thomas'a kadar felsefede ve Hıristiyan teolojisinde hep aşkın ve tanrısal bir düzene göre düşünülmüş olan siyaseti dünyevîleştirir. Sadece bu yönüyle bile o, siyasal düşünce tarihinde bir dönüm noktasıdır. Machiaevelli Türkçe'de daha önce "Hükümdar " adıyla Fransızca çevirisinden birkaç kez çevrilen Prcns'iylc tanınır. Nazım Güvenç'in çevirisi İtalyanca aslından yapılmış olması kadar, başa konulan aydınlatıcı "Sunuş'uyla da dikkati çekiyor. 500 yildır olumlu ve olumsuz değerlendirmelere konu olmaya devam eden Prens, siyasetle ilgilenen, yani siyaset yapan, siyaseti izleyen ve siyaset üstüne düşünen herkesin okuması gereken bir eser olma özelliğini, insan doğasında bir mütasyon olmadığı sürece koruyacak gibi görünüyor.B Prens/ Machiavelli/ Çariren: Nazım Güvenç/ Anahlar Kitaplar Yaytnevı/ 142 s. S AYF A 17 Machiavelli "virtüel" dirler; yani ancak siyasal istikrar ortamında gerçeldeşebilen, edimsellik kazanan birer gizilgüç, birer potansiyalite halindedirler. Dolayısıyla siyaseti ahlaka göre belirlemeyi denenıek, sonucu nedenin önüne koymak olur. Siyasal istikrar, kendisinin bir sonucu olan ahlaktan hareketle değil, insan doğası gözetilerek sağlanabilir. Machiavelli'ye göre insan doğası "kötü'dür. İnsan bencildir,çıkarcıdır, tutkuludur, dönektir, haindir, vefasızdır. Machiavelli'nin insan doğasındaki bu yönleri bir ahlak terimi olan "kötü" terimine başvurarak nitelemesi, onun da ahlakçı bir bakış açısından hareket ettiği izlenimini yaratabilir. Gerçekten de ona göre, siyasal istikrarı ve bağlı olarak ahlaksal/ toplumsal yaşamı sürekli tehdit den şey, bizzat insan doğasıdır. Siyasetçinin l"prens"in) önündeki temel sorun, ahlak