Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TALAT HAIMAN üneli Gün, başka bir çağda yaşamış Şehrazat olabilirdi. Bclki de dünyaya yeniden gelmiş hiridir. Binbir Gece Masalları nın ilkörneklerini kendine estclik stratejiler olarak seçmiş olsa da, günümüzün Şehrazat'ı dokudıığu öykülerle yepyeni bir kültürel keşif yolculıığıına çikarıyor bizleri. Yazdığı bıı öykü, Tann'nın öldüğü ilân edilen, ideolojilerin yerin altına gömülmeye başladığı, teknolojisonrasını, feminizmsonrasını yaşayan bir dünyada, yepyeni bir ruh bulmayı özlediğimiz bir zamanda anlam arayışıdır. Tarihsel bir roman olarak Bağdat Yüllannda, Sııltan Süleyman'dan önceki Osmanlı tarihini ve kültürünü olağanüstü bir virtüözlükle yeniden yaratıyor. Bu dönem, Avusrurya Elçisi Busbecq'in, "Osmanlılar insanlarını, Avrupalılar'ın ev hayvanlarını yetiştirdikleri gibi yetiştiriyor," ve "Osmanlılar askeri birliklerine çiçeklerin üstüne basmamalarını cmrediyor," diyerek şaştığı dönemden önce gelir. Gene bu dönem, Shakespeare'in Türkler'i "sünnet olmuş köpekler" diye aşağılamasından çok öncedir; Lady Montagu'niin, Türk kadınlarının barika yaşamları ve özgürlükleri üzerine şiirler döşenmesinden de çok öncedir. Osmanlı konusunda Batı dünyası Avrupalılar'ın gözlemlerine öyle çok bel bağlıyor ki Süleyman'dan önceki dönem hakkında hemen hiçbir şey bilinmiyor. Güneli Gün bu dönemin, özellikle de karizmatik ve karmaşık bir kişilik yapısıyla, hem fetihler yapan bir kahraman, hem romantik bir şair, hem de zamanında, "İnşaallah Sultan Selim'e Başvezir olursun," lanetlemesinin çıkmasına yol açacak sayıda Başvezir idam ettiren bir zorba olan I. Selim'in padişahlık ettiği dönemin ruhunu ustalıkla yakalıyor. Amerikan deyişleriyle dokı renkli bir dillc yazılmış olmasına karşın Bağdat Yollarında baskın Türk özellikleri taşıyan bir kilap. Güneli Gün, gerek İslam'ı kabul etmelerinden önce gerek sonra Türkler'in göçebelik süresince edindikleri değerleri "Osmanlı Saray" kültürüyle bütünleştirerek büyük bir ustalıkla işliyor. Bir yandan Osmanlı yaşamına biçim verse de, Osmanlı kültürünün özüne İslam'ın hiçbir zaman gerçekten işleyemediğine inanıyor. îslamlık'ın ezici etkisinc karşın Türk kültürünün özellikleri kırsal kesimde belirgin, ayn ve na generıs olarak yaşamıştır. Türk kültürü, İslamlık inancına karşı direnmemiş ama kendi bütünlüğünii ona teslim etmekte isteksi/. dav ranmıştır. Çok şaşırtıcı özelliklerle do G 1001 Türk Masalları "Bağdat Yollarında" romanının alt başlığı "Pikaresk Roman. Binbir Gcce Masalları'ndan Alınmış, Çalınmış, Uyarlanmış Sihirli Serüvenler" adını taşıyor. Bu ilginç roınana Talat I Ialman'ın yazdığı önsözü de aldık sayfalarımıza. natdmış bir simge olarak ozan Hürü, Türk kalma kararlılığını çok özgün biçimde gösteren somut bir örnektir. Sınırları zorlandığında, Osmanlı yaşamının İslamlık içinde eriyip yok olmaktan kaçınması düşüncesi, zamanımızdaki İslamlık ideolojisine bir tehdit oluşturur. Bu dü^ünce, başarısızlığı anıştırır. Bağnazlar bunu, dalalet olarak gördükleri şeyden çok daha tehlikeli sayarlar. Bu anlamda Bağdal Yollarında, Şeytan Ayetlerıntz incelikli bir almaşık oluşturur. Rüşdi cepheden saldırır; oysa Güneli Gün arkadan dolaşarak yapar aynı şeyi; bu da çok daha etkin bir yoldur. Rüşdi'nin yapıtı büyük bir öfkeden doğmuştur, Gün'ünkü ise bastırılamayacak ölçüde büyük bircoşkudan. Güneli Gün, zengin imgelerle dolu Obinanlı tarihiyle İngiliz dilinin kaynaklarından yarattığı büyülü ortamda kendini bir şenliğe kaptırır. Üyküsü "Kükreyen Boğa", "Banu Çiçek", "Tertemiz Koç", "Kısır Yenge", "Sorgulayıcı I lan" ve başka egzotik kişilerle doludur. Sözcük dağarcığının zenginliği, düşgücüyle tam bir çakışma içindedir. Geriye ve ileriye atlayışlarındaki ustalığı da öyle. Anakronizm ler ve düşlemler, kitabın tarihsel doğrulara bağlılığında herhangi bir sapmaya yol açmaz. Eylemler, kullanılan dil, zaman kaydırmaları, salt imgelem gücüyle yaratdanlar ve diğer söz sanatları birbiriyle sıkı sıkıya örülerek ideal bir pikaresk doku oluşturulur. Okur, kitap boyunca başdöndürücü bir hızla ilerler. Sonsuz arayış öyküleyen anlatılar, çoğu zaman yavaş yavaş ve düşüne düşüne ilerleyen anlatılardır; oysa Bağdat Yollarında hiç de öyle değildir. Güneli Gün'ün yakaladığı tempo, bu kita bı kendi türünün en hızlı akan örneklerinden biri kılmıştır.Mit düzeyindc kitabın dört bölümü "Yola Çıkış", "Başlayış", "Dönüş" ve "Yaşama Özgürlüğü" hem kahramanın yolculuğunu hem de gizemini arayışın aşamalarını düşündürür. Açıkça görülmektedir ki Güneli Gün'ün gönlü, yeıieşik dine bir almaşık oluşturacak gizemcilikteıı yanadır; ama yazar, araştırıcı tutumuyla hiçbir konuya aşın takılmadan, kahramanlarının dünyevi ve manevi zevklerden oluşan bir bütünün içine dalmalarına izin verir. Kahramanların, şiir ve şarkılarından, şchvetli yaşamlarından, utanma duygusundan amıınış yaşama sevinçlerinden taşan coşku bulaşıcıdır. Bununla birlikte, sonunda kişisel özgürleşmeyi anlatan bir romandır bu. Yazarın gerçekten ilgilendiği sorun öz gürlüktür. Ne var ki burada, özgürlük sorunu o eski biçimiyle, ilahi irade ve bireysel seçim arasındaki çekişme açısından ele altnmaz; kadınların baskı altında olmaları sorunu açısından da ele alınmaz. Yazarın tutkusu, "yaşama özgürlüğü" dediği özgurlüktür. İslamlık'ta, çok sınırlı anlamda bir kişisel özgürlük vardır. Güneli Gün, Hürü'yü herkes için geçerli bir simge olarak kullanır, böylece okurların:), derinden algılandığında yaşarnın kendisinin bu özgürlüğü sunabileceğini duyurur. Bağdat Yollarında'dan sonra, Osmanlı yaşamının yazında yansıyan portresi artık eskisinden farklı olacaktır. Gerçekten debu kitap, kendini Osmanlı temalarının sunabileceği heyecan dolu açılımlardan yoksun bırakmakla Amerika'da kurmacanın ne büyük bir hala yaptığını gösteıecektir; Amerika'da roman sanatına yeni bir boyut da getirebilir. Ba/.ı kişileri hayrete düşürecek, bazı kişileri ötkelendirecek, çoğu kişiyi ise büyüleyecektir. Güneli Gün, kendi Türkçe çeşitlemesini yazdığı ya da bir çevirmen kitabı Türk çe'ye aktardığı zaman, yapıtın tartışmalara yol açmast kaçınılmazdır. Türk kurmacası üzerindeki etkisi, devrim yaratıcınitelikteolabilir. Gurur ve alçakgönüllülüğü yepyeni bir biçimde birleştirerek Güneli Gün, romanının "Binbir Gece Masallıir/'ndan Alınmış, Çalınmış, Uyarlanmış" olduğunu söylüyor. Oysa okurla rına bir burlesk, "Genıici Sinbad " ya da "Bağdat Hırsızı" gibi bir başka ka badayılık öyküsü sunmaktan akıllıca kaçınıyor. Bunun yerine tarih, mit, kültür, şiir ve inandan olıışan çok güçlü birdüşdünyasıyaıatıyor. Aynı zaman da bir erkek kahraman da olan ve zoı balık etmeksizin utkulu, kinik olmaksı zın yaratıcı olabilen bir kadın kahraman öğneği veriyor bize. (jüneli Gün, Binbir Gece MasallariniSan başlayıp Türk /evklerine giden /.orlıı yolu tııtuyor; sonunda bizlere yüce dram ve yüce eğlcnccden oluşan tadıııa doyulma/ giizellikte bir karışım sunuyor. • SAYF A 15 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 9 5