Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kriton Dinçmen'den bir uzun öykü Hiclik'te Randevu Bir akıl hastahğı olarak şizorreninin tıptaki yerini, bu hastalıkJa ilgili bilim dalının tanıklığını, hastalığın seyrini çok yakından görmüş, izlemiş olan psikiyatr Dinçmen, yazdığı öyküde bize hastalık adını vurgulamaksızın, ama belirtileri öykünün gelişmesi içinde ve satırlara sindirerek, bir sanat eserinin sınırları içinde kalarak, ortaya koyuyor. 7FYYAT SFIIMOGLU koyuyor Çevresıvle sürekli çaşıtma halinde ve çevresını duşınan belleyen, bu iııiunıuyla hasialığı ortaya çıkan Cecile, öyku boyunca hastahğı ağırlaştıkça koyulaşan düşlerinı, gerçek dı^ı algılamalarını, artık tek dostu bildiği Günlüğü'yle paylaşmakta, Günlüğünün dostluğuna, sırdaşlığına sığınmaktadır. Bu arada biz, onun garip düş vc iddialarını, şizofreninin adı bile anılmaksızın, salt Günluk aracılığıyla öğreniyoruz. Onu anlayan hiç kimse yoktur, Cecile'in dort elle sarıldığı dostu Günlüğüdür artık. Günlüğün sonunda, ikinci düşsel ajkı olan, denizin içinde yaşadığına inandığı, Kriton Dinçmen kendisini orada beklediğine inandığı güçlü kaptan Iason ile deni/de buluşmaya gider Cecile... Bir ıntihar olayı mıdır bu? Hayır, bir "Hiclik'te Randevu "dur. Kitabı bitirdiğimde, şizofreni hastalığını bilimsel olarak açıklayan çok kıtap vardır elbct, ama o hastalığı böylesine sanatsal bir çerçeve içinde kalarak, bilim kuruluğunun dışında tutarak anlatan bir kitap daha var mıdır acaba, diye düşündüm Metin içinde, seyrek de olsa, yer yer, daha uygun bir dil kullanılabilecek satırlara da rastlanıyor. Orneğin, "sana saygı ile davransın" yeıine "sana saygılı davransın" daha bir yerinde olmaz mıydı? Nc var ki, Cecilein, Günlüğünde kullandığı akıcı üslubun hakkını vermek gerekir. Psikiyatrsanatçı Kriton Dinçmen, öyküsiindeki Cecile'in kişiliğınde sanki şizofreni hastahğınıbi/.zaıyaşamiş. "Hiclik'te Randevu", hir sanatçı psikıyatrın ya da psikiyatr sanatçmın kalenıinde kcndine özgü bir ders kitabı nıteliğı de kazanıyor. • "Hiclik'te Randevu"/ Kriton Dinçmen/ lle/ijim Yayınları 254/ Çafcdas Yurk Edebıyatı 20 Seyfettin Başçıllar'm aşk, ayrılık ve özlem şiirleri Kıyısızlık riton Diııçmen'in uzun öyküsü lliçlik'te Randevu'yu bir solukta okudum. Ince, küçük bir kitap olduğuiçin mi?Hayır! GençFransız kızCecile'inGünluğü.kendinigittikçeartan bir merak ııyandırarak okuttuğu için... Dinçmen, Karaburun'un ıssız bir kıyısında rastladığı garip bir çeşmeden söz açıyorkitabınönsözünde. "CecileinÇeşmcsi", 22 Haziran 1922 tarihli bu çeşme, önsözden anladığımıza görc, uzun öykünün yazılmasında bir çıkış noktası olarak Dinçmen içın vazgeçilemeyecek bir tutku olmuş. Aradan otuz yıl geçtikten sonra, Cecile'in kim olabilcceği, Karaburun kıyısında bu Frnnstz kızın adına hangi nedcnle bir çcşme dikildiği yine Cecile tarafından ya/.ılmış bir Günlük aracılığıyla gözler önüne seriliyor. Cecile'in Güniüğü'nden, oldukça çirkin görünüşlü bu genç kızın öyküsünden, nerdeyse el yordamıyla okura yavaş yavaş sunularak, nerdeyse bir polisiye öykünün gizemli perdesi yavaş yavaş kaldırılarak onun bir şizofreni hastası olduğıı anlaşılıyor Bir akıl hastahğı olarak şizofreninin tıptaki yerini, bu hastalıkla ilgili bilim dalının tanıklığını, hastalığın seyrini (,ok yakından görımiş, i/.lemiş olan psikiyatr Dinçmen, yazdığı öyküde bize hastalık adını vurgulanıakbi/ın, anuı belirtileri öykünün gelişmesi içinde ve satırlara sindirerek, bir sanat eserinin sınırları içinde kalarak, ortaya K Uzun yıllardır Amerika'da yaşayan şair Seyfettin Başçıllar'ın Önce Bulut Vardı (1959),AltınÇağıÖlümün (1961),ÇiçekveSiIah (1969),SokakŞarkıları (1973) ve Unutulmasın'dan (1989) sonra 6'ncışiir kitabı "Kıyısızlık" kısa bir süre önce Broy Yayınları tarafından yayımlandı. HUSFYIN ALEMDAR zun yıllardır Amerika'da yaşayan şair Seyfettin Başçıllar'ın Önce Bulut Vardı (1959), Altın Çağı ölümün (1961), Çiçek veSilah (1969), Sokak Şarkıları (1973) ve Unutulmasın'dan (1989) sonra 6'ncı şiir kitabı "Kıyısızlık " kısa bir süre önce Broy Yayınları tarafından yayımlandı. "Şiir, gerçeklerin dilde, yoğunlaşmış düşsel yansımasıdır. Kendine göre bir mimari düzeni vardır. Sürekli gelişimlcrc açık bir düzendir bu. Toplumsal değişmelerle yan yana gider. Kimi zaman biri, kimi zaman öteki öne gcçer." diycn Seyfettin Başçıllar'ın yaşamında, tıpkı şiir ve toplumsal değişmeler de birbirini tamamlayan paralellikle, düşsel biryoğunlaşma tadında dile yansır. Tıpkı, adı "Biri" olan bir şiir gibi: "Aradığını bulanıayanbiri Aradığını bıılmak için Sevgililer sokağına gitti Başıdöndü. Sevgiden kaçan biri Kurtulmak için aşktan Rastlant ılar sokağına gitti Sevdahdöndü. Unutmak isteyen biri Her şeyi unutmak için Ayrıhklar sokağına gitti Donmedi." Seyfettin Başçıllar, sözcük/nesnc, nesne/zaman ilişkisinin izdüşümünü imgeyle biçimlendiren, İkinci Yeni'nin "kıyı"da "kıyısız" kalmayı yeğlemiş usta bir şairidir çoğu zaman. Denize karşı duruşu bir karanfil kokusuyla, çok yalnız bir kadını gri bir geceyle, sulara dökülen gül sesini Haşim'li akşaınla, ayrüık sarısı sessizliği bir güz sonu zambağıyla, erken bir kadını günün menckşc tadıyla yıkar şiirin ipek sesinde. "Kimse görmedi beni Ben herkesi gördüm Çiçek sulayan adamları Çay demleyen nörotik kadınları Kuşluk vakti ortalık, Her kadında kendini yenileme tavn Hereşkıyadakahramanhk Kuşlarını uçuruyordu zaman Zamanı yıkadım." İkinci Yeni'nin "kıyı"da "kıyısız" kalmayı yeğlemiş has bir şairidir ya Başçıllar, bir o kadar da Cemal Süreya'nın "kıyısız " şiiridir O: "...Seyfettin'de derin bir şiir kültürü vardı. O günlerde de anlaşılıyordu bu. Eski şiiri çok iyi biliyordu. Divan şiirini, halk şiirini... İLk yapıt önce Bulut Vardı bir geçiş yapıtıdır. Altın Çağı Ölümün'le 'İkinci Yeni' devinimi içinde göründü. 1961 yıhnda yayımlanan bu kitabı Çiçek ve Silah ile Sokak Şarkılan izledi. Bu arada Seyfettin Başçıllar, Necip Fazıl'dan ve 'tkinci Yeni'den başka biryeresıçradı. Yine de 'İkinci Yeni' içinde Max Jacob duyarlığı diyebileceğimiz bir humora yöneldi. Hem duygusal, hem alaturka bir Max Jacob. Ama ilk lirizmini de bırakmadı hiçbir zaman."Ne humoru, ne duygusallıkla örtüşen alaturkalığı, nc dclirizmi... I Iiçbirinibırakmışdeğil bugün dehâlâ! F.ski şiirle yeni şiir arasında köprü kurarken de geleneğe yaslanmaya devam ediyor Oyle ki, bugün söylediği dörtlükler, şarkılar, gazeller, kasideler ve kurduğu imgesel görüntüler zamanın dört boyutluluğundan koparılmış günümüzün bircr sakin ve ritmik düşsel parçaları gibidir. "Bir gök gibisin şarkıların senden öte," diyen bir naiflikle "kıyısız "lığa düşen bir şair sesi. "Dal boylu kadınlar yarı çıplak ve soyut, Binlerce sürekli şarkı, binlerce urnut. Terk ettiğim özlem kyısından kopmuş Sallanmadadır içinde bir nazh söğüt." Kıyısızlık'ın şairi Seyfettin Başçıllar'ın 120nin üstünde şiirini içeren 156 sayfalık bu kitabı, bir şiir kitabı boyutunu fazlasıyla aşıyorsa da, bir kitabevine gidip, "Kıyısızlık "ıedinerek.kendi"kıyısız "hğınızaçekilmeniz için hoş bir fırsat yıne de. "Günler daha bitmeden karanlık başlar, Seslerkesilir, sonra bir ıshkbaşlar. Yollar geçilirken o denız vaktındc Sonsuzkıyılardankıyısızlık başlar. Kıyısızlık/ Seyfettin Ba)çı/lar/ Broy Yayınlarıl 156 f U C UM HURI Y E T K İ T A P S A Y I 1 9 5 SAYFA 11