Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
hloe Anthony Wofford, 18 Şubat 1931'de ABD'nin Ohio cyaletine bağh küçük bir çelik sanayisi kasabasında, Lorain'de diinyaya geldi. Alabama'da ortakçılık yapan ailesi kısa bir süre önce daha iyi yaşanı koşullarına kavuşmak umuduyla Ohio'ya göç etmişti. Büyük Bunalım yıllanydı. Ailenin dört çocuğundan ikincisi olan Chloe, yıllar sonra yazarlığa soyunduğunda, babasından şöyle söz edecekti: "Yeryüzündeki bütün Beyazlara öfke duyan, hiçbir Beyazın hiçbir sözüne hiçbir zaman inanmayanbiradam!" Chloe, babasının pek de haksız olmadığını, ailesinin başından geçen bir olayı öğrendiğinde anlayacaktı. O sıralar iki yaşında olduğu için doğru dürüst anımsayamadığı olayı anncsinden dinledi: Oturdukları evin 4 dolarlık kirasını ödeyeıneyecek duruma düştüklerinde, örkeden çılgına dönen ev sahibi evi içindekilerle birlikte yakmaya kalkışmıştı. Bir insanın bu kadar az bir para uğruna kendi eviyle birlikte içinde oturanları da diri diri yakmaya kalkması inanılmaz görünüyordu ama, çok sonraları Toni Morrison adıyla yazarlığa başlayacak Chloe'nin romanlarının harcını da insana inanılmaz gelen böyle sayısız olay oluşturacaktı. Ailesine katkıda bulunmak amacıyla on iki yaşından başjayarak çeşitli işlerde çalışan Chloe Anthony, liseyi pekiyi derece ile bitirdikten sonra 1949'da Washington'daki 1 loward Üniversitesi'ne girmeyi başardı. O günlerde yalnızca Siyahların okuduğu Howard'dan 1953'te lisans diplomasını aldıktan sonra Ithaca'daki Cornell Üniversitesi'ne girdi. 1955te Cornell'den İngilizce dalında lisansüstii diploması alırken hazırladığı tezin konusu, William Faulkner ve Virginia Woolf un yapıtlarında intihar izleğiydi. Texas Güney Üniversitesi'nde lisans öğrencilerine ingilizce kuram, telaffuz C ve dilbilgisi dersleri verdikten sonra 1957'de Howard Üniversitesi'nde İngilizce öğretmeni olan Chloe Athony Worford, JamaikahmimarHarold Morrison'la evlendi. İki oğulları olduysa da, evliliğinin kötüye gitmesi üzerine edebiyata sığındı, kendini yazarak avutmayı seçti: "Odama kapanıp yazmayı pis bir alışkanlık haline getirmiştim!" Ne var ki, uzun yıllar çocuklarına bakmak ve ekmek parası kazanmak zorunda kalacağı için yazarlığı bir yan uğraş olarak sürdürecekti. 1964'te hem kocasından, henı Howard'daki görevinden ayrılarak çocuklarıyla birlikte New York eyaletine bağh Syracuse'a yerleşti. Syracuse'da üç yıl kadar Random House yayınevine bağh bir şirkette ders kitaplarının yayına hazırlanmasını üstlendikten sonra yayınevinin New York kcntindeki merkezine geçti. Artık aralarında ünlü boksör Muhammed Ali'nin ve Siyah eylemci Angela Davis'in özyaşamöykülerinin de bıılundıığu kitapları Random House adına yayına hazırhyordu. Chloe Athony ya da yazarlık adıyla Toni Morrison, yayıncıhğın "beyaz" egemenlik alanlarında kolayca ve başarıyla gezinirken, bir yandan başkalarının yazdığı metinleri adam ediyor, ama bir yandan da kendi karasındaki metinleri kurmadan edemiyordu. O çok iyi tanıdığı Siyah genç kızlar ve kadınlar Amerikan edebiyatında neden yoktu? Lorain'deki yakın akrabaları Ödülü, kimi eleştirmenlerce William Faulkner'ın baş edebi mirasçısı sayılan Toni Morrison'a verildi. Birçoklarına göre, Ralph Ellison ve James Baldwin'den bu yana en seçkin Siyah Amerikalı romancı olan Toni Morrison, aynı zamanda buğüne değin Nobel'e değer görülen ilk Afrika kökenli Amerikalı yazar ve sekizinci kadın yazardı. 1901'den bu yana Nobel'e erişebilen 90 yazar arasında Mor neden günümüz Amerikan edebiyatındaki yerlerini almıyordu? Neden o sevgi, öfke, acı yüklii karmaşıklıklarıyla edebiyatayansımıyorlardî? Gerçekten de, Morrison'ın The Bluest Eye'dan (En Mavi Göz, Can Yayınlan) başjayarak tüm yazdıkları, bu soruların sanat düzeyi y üksek birer yanıtıolacaktı. 1960'lardayazdığıbiröyküde Tanrı'ya kendisine mavi gözler vermesi için yakaran, böylece çok güzel olacağına inanan küçük Siyah kız, ilk romanının esin kaynağı oldu. 197ü'te yayımlanan En Mavi Göz'ün olumlu eleştiriler almasından sonra, 1973te basılan Sula adlı romanı 1975 Ulusal Kitap Ödülü'nün adayları arasına girdi. Başkaldırma ile boyun eğme arasında sıkışıp kalmış iki Siyah kadının hıtınalı dostluğunu konu edinen Sula'yı 1977de Song of Solomon (Süleyman'ın Şarkısı, Simavi Yayınları) i/.ledi. Süleyman'ın Şarkısı, Toni Morrison'ın kahramanı erkek olan tek romanıydı. Geçmişinin gizemli arayışı içindeki Siyah bir erkeğin düşsel öyküsünü anlatan roman, Morrison'a eleştirmenlerden büyük övgüler yağmasını sağlarken en çok satan kitaplar arasına da girdi. Süleyman'ın Şarkısı, 1978 Ulusal Kitap Eleştirmenleri Ödülü'nü kazanmakla kalmadı, aynı zamanda Richard Wright'ın Native Son'ından (1940; Vatan Evladı, 1975) sonra Siyah bir yazar tarafından yazılan ve Ayın Kitap Kulübü'nce seçilen ilk roman oldu. Morrison'ın dördüncü romanı Tar Baby (Katran Bebek) ise 1981 'de yazarını Newsweek dergisininkapağınaçıkardı. ABD'deki eleştirmenler, Morrison'ın Süleyman'ın Şarkısı ve Beloved (Sevgili) adlı romanlarıarasında ikiye ayrılmış durumda. Toni Morrison'ın en iyi romanı hangisi? Kimileri, Süleyman'ın Şarkısı'ndan yana. Bazıları da, 1987'de yayımlanan Beloved'ı yeğliyor. Kaçak bir köle kadının çocuğunu kölelikten kurtarmak için yaptıklarını ve olayın izleyen yaşamlar ve yıllar içindeki yansımalarını alallatıcı ve tedirgin edici bir dille anlatan Beloved, ABD'de bir tartışmaya da yolaçtı. Kırk sekiz Siyah yazar, 1988'de Beloved'ın Ulusal Kitap Üdülü ve Ulusal Kitap Eleştirmenleri ödülü seçici kurullarınca göz ardı edildiğini ileri sürerek New York Times'ın kitap ekine bir protesto mektubu gönderdi. Mektupta, Morrison gibi bir yazarın Ulusal Kitap ödülü ile Politzer Ödülü'nü o güne değin hiç kazanamamış olnıası kınanıyordu. Beloved iki ay sonra Pulitzer'e değer görüldüğünde, seçici kurul üyeleri kitaba ödülü protestolardan dolayı değil, gerçek değerinden ötürü verdiklerini açıklamak zorunda kaldılar. Amerikan îç Savaşı öncesinde ve ertesinde hayatta kalmayan çalışan hir grup kölenin savaşımını anlatan Beloved'ı, 1992'dejazz (Caz) adlı altıncı roman izledi. Jazz'ın ardından ise NobelEdebiyat Ödülü geldi. • biyat Ödülü sahibi Güney Afrikalı yazar Nadine Gordimer tam tersine düşünüyor: "Nobel yazarların cinsiyetine ve ırkına bakılarak verilseydi, şimdiye değin bir sürü vasat yazar Nobel sahibi olurdu. Toni Morrison'ın Nobel'e değer bulunmasının nedeni, çok sekin bir yazar olduğunu uluslararası alanda kanıtlamış olmasıdır!" Toni Morrison'ın Nobel'i almasının nedenlerini cinsiyetinde ve renginde SAYFA 13 dilinde kalem oynatan edebiyatçılardı. Bu yüzden, 1993 Nobel Edebiyat Ödülü'nün en azından başka bir dilden bir yazara gideceğine nerdeyse kesin gözüyle bakılıyordu. Nobel öncesi yaygınlık kazanan söylentilerde Toni Morrison adı fısıltı olarak bile geçmiyordu. Ama sağladığı büyük ünün yanı sıra 825 bin ABD doları (yaklaşık 10 milyar 560 milyon l'L) tutarında bir servet de getiren Nobel Edebiyat C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 9 2 rison'a gelinceye değin yalnızca 7 kadın yazar yer ahyordu; Selma Lagerlof, Grazia Deledda, Sigrid Unsdet, Pearl S. Buck, Gabriela Mistral, Nelly Sachs veNadineGordimer. Bazıları, Morrison'ın yapıtlarının siyasal niteliğinin edebi niteliğine ağır bastığı kanısında. Kimileri de kadın ve Siyah olmasının, nobel'in Morrisona verilmesinde büyük payı bulunduğu inancında.Nevarki, 1991 Nobel Ede