Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
nil olarak öncelikle var olan statükoyu sürdürmeye hizmet ederler. Yani psikiyatrinin 'iyileştirmek'ten kasdı, 'sapkın' bireyleri 'hizaya getirmek'tir. Bizzat hayatın patoloji olduğu bu dünyada 'iyileş(tir)me'nin anlamı ne ola? Hayatın bir 'süreç' olduğunu ve bu sürecin temel esprisinin de 'uyum' (buradaki 'uyum', basit bir topluma uyum olmayıp, daha geniş kapsamlı bir içeriğe sahiptir; yani topluma, doğaya, dünyaya ve hayata 'uyum') olduğunu düşünürsek 'iyileşme' (hcaling) kavramının içeriği de netleşir. Psikiyatrinin 'iyileştirme' adına yaptığı, aslında radikal olmaktan çok palliative bir yaklaşımla onları ortadan kaldırmak yerine törpülemek, 'katlanıhrkılmak'tır. Bugün, topluma, doğaya ve dünyaya 'uyum'unu yitirmiş, ruh hastahğının pençesine düşmüş insanların sayısı tarihin hiçbir döneminde görülmediği kadar artmış durumda. insanların bozulan uyumunu tekrar sağlayacak, onları tekrar ruhsal esenliğe kavuşturacak radikal bir yaklaşım, ona yol açan etkenleri, koşulları, yapıları ortadan kaldırmak, insart doğasına aykırı bu gidişe son vermektir. Bugün psikiyatrinin geldiği nokta, bir başansızlık itirafıdır.(Bu pek kitaplara geçmemiş olsa da, özellikle psikiyatri profesörlerinin derslerinde öğrencilerin yaptığı bir itiraftır.) Modern psikiyatrinin yaklaşık yüz elli yıllık süre içinde bir arpa boyu yol aldığını, özellikle psikotik hastalıkların tedavisinde somut hiçbir başarı kaydedemediğini itiraf eden 'insaflı' psikiyatristler, bugün artık sözgelimi bir şizofreni iyileştirmek yerine, onu, bulunduğu toplumsal durumda 'tutmak' şek linde bir yaklaşımı benim siyorlar. însanların acılarını katlanılır kılmaya çalışan psikiyat ristin mesleğinde trajik paradokslarla yüz yüze gel mesi kaçınılmazdır. Orneğin evine, ailesine götürecek bir ekmek parası olmayan, yokluk içinde bunalıma düşmüş bir kişinin psikiyatri den beklediği ne olabilir? Psikiyatristin ona yapacağı en somut yar dım belki muayene ücretini almamak, hatta gerekirse cebinden para vermek olabi Sanatın en temel dinamlklerinden blrı, sanatcının ruhundaki uyumsuzluk, mutlir. Oysa çok suzlukdurBunun en güzel örneklerlnden blrlde unlu ressam Van Goghdur nadir örnekler dışında hiçbir psikiyatristin böyle bir davranıs göstermesi beklenemez. Çünkü iş başka, insanlık başkadır, hayatın ve piyasanın kuralları böyledir. Psikiyatrist, ona bir ilaç yazacak ve bunahmı hafifletecek'tir. 'İyileştirme' operasyonu, hastantn doğal ruhsal iyileşme sürecine yapdmış ciddi, sarsıcı bir müdahaledir. (Antipsikiyatri hareketinin piri Laing'in görüşü de bu doğrultudadır. Sayar, Antipsikiyatri, s. 30, Psikiyatrik tıp, psikotik bireylerin doğal iç seyirlerine set çekmekte ve onları kimyasal ilaçları, operasyonları ve türlü yöntemleriyle 'çıldırtmakta'dır. Oysa yukarıda andığımız'uyum'kavramıbağlamındaruhi rahatsızlık, bir hastalıktan çok, bir tep ki olarak görülmelidir. Bir tehlike anında kabuğuna çekilmektedir. Yani akıl (ruh) hastalığı, iradenin (aklın) yok olması değil, 'iradenin ertelenmesi'dir. Nitekim deliliğin sinonimi olan Arapça 'cinnet' sözcüğünün etimolojik anlamı da, 'örtmek, gizlenmek ve saklanmak'tır. Kişi, insanca yaşama koşullarına kavuştuğu anda tekrar ira desini kazanacak ve kullanacaktır. Birey, bu dünyada bu umudun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğine kanaat getirdiği takdirde de, dünyaya en kesin tepkiyi göstererek fiziksel varlığına son verecek ve bir tür, umudunu 'öte dünya'ya erteleyecektir. (İntiharın, bu açıdan, bugüne değin okuduğum en değişik yorumu tsmet özel'e ait: ölümle aramızda, tsmet özel, Milli Gazete, 11.5.1992) Psikiyatriyi de aciz bırakan bu trajik durum, zaman zaman (Prof. Mualla Öztürk gibi) ünlü bir psikiyatristin de intihar etmesini önleyemiyor. Psikiyatrinin iyileştirmeden önceki esas zaafı, 'tanımlama'dır. 'Normal, anormaP ölçütlerine dayanarak, tüm insanları bir kategoriye sokmaya, tanımlamaya çalışan psikiyatri, böylece, "Tüm insanlar, benim müşterimdir." diyen Freud'un sözünü de doğrulamış oluyor. Bu konuda tüm dünyada kullanılan, ruh sağlığı ır/.manları, sigorta şirketleri ve mahkemeler tarafından esas kabul edilen, Amerikan Psikiyatri Birliği'nin hazırladığı DSM'nin (Ruh Hastalıkları Teşhis ve tstatistik Elkitabı) en son yayımlanan 4. edisyonunu incelemek, bize, ibretli dersler verecektir. U.S. News dergisinin (10 February 1992) "Sick, or just quirkyr" Psychiatrists are labeldine more and more human behaviors abnormal" (Hasta mı, yoksa sadece acayip mP Psikiyatristler gittikçe insan davranışlarına anormal yâftasını vuruyorlar)başlıklı bir yazıda duyurduğu DSM'nin ilk kez 1952 yılında yayimla nan baskısında kayıtlı hastalıkların sa yısı 106. Oysa son DSMIVversiyonu, 'Büyük Depresyon' ve 'şizofreni'den 'Az aktif cinsel arzu bozukluğu' gibi daha esrarengiz adlandırmalara kadar tam 292 hastalık tanımı veriyor. Öyle ki günümüzde neredeyse hayatla ozdeşleşen 'mutsuzluk' bile, 'minor depressive disorder' kavramıyla, hastalık kapsamına sokuluyor. Evet, artık 'mutsuz' olmak da suç. Psikiyatrisller, acaba bunun epidemiyoloji'sini nasıl saptayacaklar? İçli, melankolik romanların, filmlerın okunma, izlenme oranınabakarakmı? Yaftaların bu denli çoğalmasının gerçekten de insanı korku ve hayrete düşürdüğünü belirten dergi yazarı haklı olarak şu soruyu soruyor: Acaba, normal alanının, önceleri bireysel seS A V F A smetözel CUMHURİYET K İ T A P SAYI 151 Engln Gectan