Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Geçmış günlerin kitaplan Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri Geçmişinkahvchaneleri "neredeo kahvehaneler" dedirtecek biçimde varlıklarını yitirmişler. Bu kahvehanelcrde kendisine yer bulabilnıiş bir edcbiyattan, o mekanlardan ve insanlardan söz ediyor Osman Cemal Kaygih"İstanbul Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri" adlı çalışmasında. AHMET EKEN bir klarnet, bir çığırtma denilen ince tahta diidük, bir çift nara, bir darbuka, bir zilli maşadan ibaret olan çalgılı kahve müzikası en önce bir marş çalardı ve bu marş ekseriyetle alafranga rnarşlardan birividi. Son zamanlaıda İspanyol Marşı dcdikleri bir maış pck moda olmuştu ..Sonra ya bir polka, ya polka ayarında bir iki şey çalınıp nihavent makaınından kıvrak vc al.ıf rangaya yakın şarkılara, kantolara geçilir, daha sonra oyıın havaları, alatur ka bazı halk şarkıları çpl'pın soylenir Bunların arkasınduıda mjnilerebaş lanırdı Bazcn yarım, bazen bir s>aat kadar mani faslı çok deta, alaylaı", kahkahalar arasında birrakım atıjmalar, birbirlerini bastırmalar, tehzil ve hicvetmeler içinde geçer, sonra sırasıyla koşma, semai, divan, yıldız, kalende riyegeçilirdi." Destanlar dışında en çok aşk ve sevfda olmak üzere her şeyın mevzu edıldiğıni belirten yazar, "destanlarda ek serıyetle kabadayılıklar, hazin, tecı ölümler, ara sıra harpler terennüm edilirdi" diyor Tabii dinleyenlerin tepkisi de, söylenene göre değışıyor O.C". Kaygılı, kibaca aktarmaya ça lıştığımız tüm bu bilgileri verdikten sonra çalışmasını bitirmiş. Birçok açıdan hayli ilginç olan bu kitabın ne yazık ki, yeni baskısı yok, olurda eskilerinden bir tanesi karşınıza çıkarsa, okuyun ve fotokopisini çıkartın, kitaplığınızdabulunsun. • rtık var olmayan kahvehanelerde kendine yer bulabilmış bir edebiyattan, u mekanlardan ve insanlarından soz ediyor çalışmasında Osman Cemal Kaygdı (18901945). Zaman içerisinde "bir şeyler" olmuş, "âşık kahveleri" yerini, "çalgılı kahvelere" bırakmış, daha sonra onlar da kalmamış, yazar bunu şöyle belirtiyor: "Eski açık kahvelerinin devamı demek olan İstanbul'un yeni çalgılı kahveleri 1908 inkılabından sonra hayli sarsılnıış, yalpalamış ve 1910'dan sonra büsbütün sönmeye yüz tutmuş ise de yine köşede bucakta tektük yaşayan bu kahveler, büyük harp sıralarında bıle tamamıyla kapanmamış ve ancak 1920 senesinin sonlarına doğrıı ortadan kalkmıştır." Çalışmasında "âşık tarzı denilen saz şiirinin, on dokuzuncu asrın sonlarına doğru çalgılı kahvelere intikalini müteakip geçirdiği safhalardan ve oralarda yetişen ve bugüne kadar adları çoğumuza meçhul kalan manicilerden, semaicilerden, koşmacılardan, destancılardan ve kalendericilerden" söz edeceğini ifade eden yazara göre "bunların hepsı" ondokuzuncu yüzyılın saz şairlerinin etkisi altında kalmış, onları taklit etmişlerdir. "Benim bildiklerim, bulduklarım, okuduklarım veya dinlediklerim içinde fevkalade denebilecek bir sanat mahsulü yoktur, hemen hepsi orta de receyi aşmayan eserlerdir" diyor. A hemen her semtte bir tane olduğunu kaydeden yazar, aynı zamanda oraların en gözde tulumbacı kahveleri olduklarını belirttiklen sonra, bunların arasından çıkan manicikrden, koşma cılardan, semaicilerden ve destancılardan bazılarının adlarını sayıyor Acem İsmail, Katesçi Arit, Dolmacı Mihran, Efe Mehmet, Deherdarlı Asaf Bey, Yenimahalleli Çiroz Ali, Tersaneli Osman Nuri, Üsküdarlı Vasıf, Darbukacı Sadık, Balatlı Nesim, Galatalı Matruş..." Bir de tıılumbacı olmadıkları halde sadece onların kahvelerinde çalıp, söyleyenler var. Bakırköylü Zil İzzet, Balıkçı Agop, Galatalı İnce Arap, Çarkçı Balatlı Ethem, Kayıkçı İbrahim bunların en meşhurlarından. Kimisi sadece "okuyan" bu halk sanatçılarından bazıları da hem okuyup hem çalıyor, an Cvt.ua cak son dönemlerde sazın, yerini ldarnetebıraktığınıgörüyoruz. O.C. Kaygılı sözunü ettiği insanların bir bölümünün öldüğünü söyledikten sonra, halen sağ olanların ne gibi işler yaptıklarını yazmiş, çoğu mütevazi bir işteçalışıyor. Çalgılı kahvelerdeki program üzerine, yazar şu bilgileri veriyor: "önce bir mani başlanırdı. Fakat asıl mani, koşma,'semai faslı başlamadan önce müzika başlardı. Yukarda da yazdığım gibi fstanbulda Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri / Osman Cemal Kaygılı I htanbul Emınöttu Halkevi Neşrıyatı I 1937 Kışın cuma geceleri ve ramazan ayında çalınıp söylenen bu kahvelerden hemen Zamaniçerlsınde"bırseyler'olmus."âsıkkahvelen"yerıni,"çalgılıkahvelere"bırakmış.dahasönraonlardakalmamış SAYFA 11 CUMHURİYET KİTAP SAYI 151